|
|
NEWROZ KUTLAMALARI VE ORTAYA ÇIKAN GERÇEKLER
Kürdistan ve Türkiye’nin hemen her il ve ilçesinde bir hafta süren Newroz etkinlikleri, Diyarbakýr’da 1 milyona yakýn ve Ýstanbul’da 300 bin kitlenin katýldýðý ve toplamda milyonlarca Kürt emekçisinin katýldýðý gösterilerin ardýnda son buldu. Newroz etkinlikler bir kez daha Kürtler için iradelerini ortaya koymak bakýmýndan referandum oldu. Kürt emekçileri Newroz etkinliklerine ki Kürt sorunun çözümünde muhatabýn PKK ve Öcalan olduðunu yineledi. Aslýnda Newroz gösterilerinin açýða çýkardýðý gerçek, Kürt sorunun da muhatapsýz hiç bir sorunun çözülmeyeceði ve AKP’nin “Milli Birlik ve Kardeþlik Açýlýmý”nýn çýkmaz sokak olduðunu tartýþmasýzca teyit edilmiþ olmasýydý. Milyonlarýn alanlara çýkarak PKK halktýr ve Muhatap Öcalan’dýr sloganlarýný haykýrmalarý Kürt emekçilerinin tuzaklara düþmekten geri durduklarýný ve Kürt sorunun çözümünde göstermelik kýrýntýlarla aldanmayacaklarýný, eþit, özgür yurttaþlar olarak yaþamak istediklerini yüksek sesle bir kez daha dillendirdiler. Bu bakýmdan 2010 Newroz’u, halksýz çözümü dayatanlara halkýn Kürt halkýnýn kitlesel yanýtý olan bir gün olarak anlam kazanmýþtýr. DTP’yi kapatýp genel baþkanýnýn milletvekilliðini düþürerek, yüzlerce Kürt politikacýyý zindanlara atarak, BDP’li belediye baþkanlarýný kelepçeleyerek Kürt halkýnýn mücadelesini bölme hesabý yapanlar, inkar ve imha politikalarýnýn inceltilerek devam etmesinde medet umanlar, 2010 Newroz’un kitleselliði ve coþkusu karþýsýnda bir kez daha düþünmelidir. Baþbakan Erdoðan ve Bakan Atalay, “Terör örgütünü ve terörist baþýný bize muhatap göstermesinler” ve “Bizi baþka yere havale etmeyecek muhatap istiyoruz” açýklamalarýyla çözümün önünü BDP’nin kapattýðýný söylüyorlardý. Erdoðan ve Atalay’ýn söylediklerine bakarsanýz, hükümet sorunu çözmek istiyor ama ortada bir muhatap bulamýyor. Oysa BDP daha önce, “ Sorunun Meclis’teki muhatabý biziz ve çözüm için her türlü görüþmeye hazýrýz” demiþti. Bunu da bir tarafa býrakalým; baþbakan Erdoðan, DTP ile deðil görüþmek, yýllarca DTP’li milletvekillerinin ellerini bile sýkmadý. DTP’ye yapýlan operasyonlarýn ve kapatýlmasýnýn arkasýnda durdunuz. Niye “Muhatap biziz” demiyorlar diye eleþtirdiðiniz DTP genel baþkanýnýn milletvekilliði düþürüldü. Ayný politika bügün BDP’ye karþý da sürdürülüyor. Seçilmiþ belediye baþkanlarýný bile “terör örgütü” baðlantýlý olduklarý gerekçesiyle zindanlara atýldý. Bunlar da yetmedi, daðdan iniþlerin önünü daha ilk ‘barýþ grubu’nun geliþinden hemen sonra gövde gösterisi yapýlýyor vb. gerekçesiyle kapatýldý. PKK/KCK’den yapýlan ateþkes çaðrýlarýna kulak týkandý . Özetle, legal alanda politika yapanlarý “teröristlikle” suçlayýp politika yapmalarýna imkan tanýnmadý. Ardýndan kirli savaþ politikalarýnda ýsrar edilerek çatýþmalar týrmandýrýldý. Þimdi de hiçbir þey olmamýþ gibi “Bize baþkalarýný muhatap göstermesinler” deniliyor. Yani Kürt halký ve onun temsilcilerine “Sizi bölmek, zayýflatmak için yaptýðýmýz her türlü baskýyý kabul edin” ve “Bizim dayatacaðýmýz çözüme razý olun” deniyor. Ýþte 21 Martta Newroz alanlarýna akan yüz binler, bu politikalara “Hayýr” demek için toplandýlar.
|
(1547 okuma)
(Devam... )
|
LÝNÇÝN DÝYARBAKIRSPOR HALÝ-
Her fýrsatta Kürt emekçilerine yönelik uygulana linç bu kez de Diyarbakýrspor nezdinde yapýlmaya baþlandý. Diyarbakýrspor’a her maçta adeta linç uygulanýyor ve Kürtler hedef tahtasýna oturtuluyor. Diyarbakýrspor bir Kürt kentinin spor kulübü olmasý nedeniyle, her fýrsatta faþist gerici güçler “Kahrolsun PKK, Kahrolsun Bölücüler” vb. sloganlarýyla Diyarbakýrsporlu futbolcularý baský altýna alýp, taraftarlarý saldýrýya uðruyor. Bazý spor yazarlarý ve köþe yazarlarý, bu linçi meþrulaþtýrmak için komplo teorileri üretmekten de geri kalmýyor. Güya, PKK Diyarbakýrspor’un 1. Lig’de kalmasýný istemiyormuþ, eðer Diyarbakýrspor baþarýlý olursa kitleler siyasi mücadeleden futbola kayar ve siyasi mücadele zayýflarmýþ.. Bu nedenle PKK, bu tür provokasyonlar yaratarak Diyarbakýrspor’u 1. Lig’den düþürmek istiyormuþ vs. vs... Bu komplo teorisi o kadar gerçeklerden uzak ki, gerçekler yerine hayali senaryolarla olgular gizlenmeye çalýþýlýyor. Komplo teorisyenlerine göre, Bursaspor tribünlerinde PKK’lilerin olduðunu iddia ediliyor ve faþist þovenist güçlerin trübün terörü meþrulaþtýrýlmaya çalýþýlýyor. Nitem son olarak ÝBB ile Diyarbakýrspor arasýnda Olimpiyat Stadý’nda oynan maçýn son dakikalarýnda sahaya atlayanlarýn PKK’li olmadýðý biliniyor. Bu gerçeklik ortada durmasýna karþýn komplo teoricileri faþistlerin ýrkçý Kürt düþmaný saldýrýsýný görmeyerek, her þey kolayca PKK’nin üzerine fatura edilmeye çalýþýlýyor. Ýstanbul valisi dahi bu teorilere inanmamýþ olacak ki, “Hakem maçý bitirmemeliydi, maçýn tatil edileceði bir durum yoktu” diyor. Bursaspor maçýndaki saldýrýlar en çirkini olduðu için Bursaspor maçý daha çok konuþuluyor ama Diyarbakýrspor, 1. Lig’in baþýndan bu yana gittiði her þehirde benzeri ýrkçý, faþist saldýrýlara maruz kaldý . Irkçýlar ve faþist güçler tarafýndan düþman gibi muamele yapýldý bu klüp futbolcularýna. Futbol Federasyonu, hakemler ayný kafa ile önyargýlý yaklaþtý Diyarbakýrspor’a. Komplo teorisyenleri, ÝBB maçý sýrasýnda Diyarbakýrspor taraftarlarýnýn ÝBB takýmýný tribüne çaðýrýp alkýþlamasýný ve 87 dakika hiçbir kötü tezahürat ya da davranýþta bulunmamalarýný nasýl açýklýyor acaba? Bu kaleminde kan ve ýrkçýlýk damlayan yazar çizer takýmý, sürekli haksýzlýða, saldýrýya, aþaðýlanmaya uðramýþ bir halkýn isyanýný, tepkisini neden bir türlü görmek istemiyorlar.
|
(1812 okuma)
(Devam... )
|
TARÝHÝ GERÇEKLER VE EÞKIYA ÝLE PAZARLIK OLMAZ YALANI
Egemen sýnýflarýn Kürt ulusal harekete karþý takýndýklarý tutumun odaðýnda oturan “eþkýya ile pazarlýk yapýlmaz” adeta dillerine pelesenk olmuþ, ulusal hareketin kanla ezilmesinin ve Kürt ulusunun soykýrýmla yok edilmesinin savunusunun zemini olmuþtur. Hemen tüm düzen partilerince “eþkýya ile pazarlýk” gibi bir düþün bile kabusa dönüþtüðünü görmek için çok keskin gözlere gerek yok. Oysa tarihi gerçekler her zaman bu kabusun gerçeðe dönüþtüðünü yüzlerce kez kanýtlanmýþtýr. Sömürü ve soygunu meþru haklarý sayan egemen sýnýflar zulüm ve barbarlýk üzerine kurduklar› düzenin Kürt ulusuna reva gördüðü ulusal zulüm ve soykýrýma karþý geliþen ulusal hareket sonrasýnda tarafýndan elde edilen her baþarý, ileri doðru atýlan her ad›m egemen sýnýflarýn nasýrýna basýlmýþ gibi “devlet eþkýya ile pazarlýk yapamaz” çýðlýklarýyla ayaða kalkmalarýna tan›k oluyoruz. 1923’de kurulan TC hem gerçek bir eþkýya ve hem de ayný zamanda bir iþgalcidir. Çünkü Misak-› Milli ile Kürdistan’›n bir k›s›m topraklar› zorla TC’ye katýlmýþtýr. Ýþte tam da bu nedenle en do€al ve meþru haklar› olan Kürt ulusunun ulusal direnme hakký eþkýyalýk olarak nitelenemez. Bu gerçek bir yana eþkýya devlet, bugün yeniden soykýrýmla yok etmeye çalýþtýðý Kürt ulusunun temsilcileriyle zaman zaman masaya oturarak “pazarlýk” yapmýþtýr. Sadece bizim ülkemize has bir durum deðildir bu. Tüm dünyada boyunduruk altýna alýnan baðýmlý uluslar ve sömürgeler, ulusal isyan ateþini tutuþturdukça, emperyalistler ve yerli iþbirlikçileri tarafýndan “ eþkýyalýkla ” suçlanmýþ, ne zaman ki ulusal hareket, devrimci baþkaldýrý egemenleri köþeye sýkýþtýrmýþsa o zaman “diyalog” yollarý aranmýþ “masaya otur”ulmuþ, “pazarlýk”lar yapýlmýþtýr. Ve saltanatlarýna son verilinceye kadar da bu durum siyasal koþullara baðlý olarak deðiþik biçim altýnda, çeþitli evrelerden geçerek devam etmiþtir. Bugün de egemen sýnýflar ulusal harekete karþý düþmanlýklarýný ilan edip kin kusarlarken “eþkýya ile pazarlýk yapýlmaz” diye çýðlýklar atýyorlar. Oysa çok uzaða gitmeden de gerek Özal ve gerekse de 96 yýlýnda RP’si hükümeti döneminde el altýnda egemen sýnýflarýn bir kesiminin kamuoyunun nabzýný yoklama amacýyla el altýnda deðiþik giriþimlere yönelmiþlerdir. Fakat devlet “eþkýyayla pazarlýk yapýlmaz” çýðlýklarýyla ortaya çýkan kirli savaþ tacirlerinin bütün çabalarýna raðmen devlet zaman zaman “pazarlýk” yapmýþ, yapmak zorunda kalmýþtýr. Ulusal hareketin geliþip güçlendiði, devleti köþeye sýkýþtýrdýðý koþullarda egemen sýnýflarýn soluklanmak amacýyla gizli görüþmeler yaptýklarý “görüþme” ve “diyalog” yollarý aradýklarý biliniyor. Ve bu çabalar her zaman iþ kotarýlýp iyice olgunlaþýncaya kadar hep el altýndan ve gizlice yürütülmüþtür.
|
(1758 okuma)
(Devam... )
|
NEWROZUN ÝSYANCI ÖZÜNÜ KUÞANALIM
Faþist diktatörlüðün “açýlým” adýna Kürt özgürlük hareketini, içte ve dýþta kuþatmaya alarak, baský, saldýrý, tutuklama, gözaltý terörüyle tasfiye etmeye ve iþçi ve emekçi yýðýnlarý korku duvarý içine hapsederek egemenliðini pekiþtirmeye yöneldiði ortamda, baþkaldýrý ve direniþ günü olan, 21 Newroz bayramýný karþýlýyoruz. Yýl 612, Ýsa öncesi, gün 21 Mart, Kürt halkýnýn Ortadoðu halklarýyla birlikte, Asur kralý zalim Dehak’a karþý, Demirci Kawa önderliðinde zulme karþý isyan günüdür. 21 Mart, Ýsa öncesi, Kürt halkýnýn Dehak zulmüne karþý daðlarda tutuþturduðu özgürlük ateþiyle, isyaný zaferle taçlandýrdýðý gün. Yeni gün, özgürlük için baþkaldýrý günüdür. Kürt halkýnýn isyancý tarihinde, daðlarýnda, ovalarýnda bugün daha büyük özgürlük ateþleri yakýlarak kutlanan Newroz bayramýdýr. Newroz, yeniden uyanýþýn, diriliþin, direniþin ve baþkaldýrýnýn, emekçilerin sömürgelere karþý zafere kilitlendikleri bayramýn, isyanýnýn adý olmuþtur. Bugünde bu gelenek, her türlü ihanete, saldýrýya, düþkünlüðe ve jenoside karþý daha büyük mücadeleler örgütlenerek, eskiye vurup, daðýtýp yeniyi kurup, yaratma hedefiyle yaþamýn her alanýnda sürdürülmektedir. Günümüzde tarihleri yazýlý olarak net olarak bilinmiyorsa da hiçbir insan topluluðu, hiç bir ulus, halk, tarihsiz deðildir ve olamazda. Her ulusun, her halkýn kendi yarattýðý, kendisine ait bir tarihi vardýr. Uluslarýn, halklar›n kendilerine ait olan bu tarihleri, ulusal ve bölgesel ayrýcalýklar taþ›salarda, hepsinin de ortak paydalarý, sýnýf mücadelesi tarihidir. Çünkü, halklarýn tarihi sýnýf mücadeleleri tarihidir. Bu gerçeði kabullenmek istemeyen burjuvazi ve burjuvazinin çanak yalayýcýsý kalemþörleri, uluslarýn ve halklarýn tarihlerini kendi sýnýfsal çýkarlarý doðrultusunda çarpýtarak, inkar ederek ve gerçeði gizleyerek vermektedirler. Bu tarih çarpýtýcýlýðý öylesine ileri götürülüyor ki, bazen bir ulus “yok” sayýlabiliyor ya da bir ulusa ait tarihsel gün ve deðerler, çýkarlarý doðrultusunda bir kalem darbesiyle baþka uluslara mal edilebiliyor. Ama halklarýn gerçek tarihi, yalancýlarýn kemiksiz dillerini koparmakta, kalemlerini mürekkepsiz býrakmaktadýr. Ýþte Kürt halkýnýn tarihide, yüz yýllardýr ilhakçý Türk burjuvazisi ve þoven tarih çarpýtýcýlarýnca inkar edilerek, yok sayýlarak, böyle bir halkýn ve ulusun bile olmadýðý yazýlýp, çizilerek bugüne kadar savunuldu ve hala da savunulmaktadýr. Kürt ulusunun tarihsel-kültürel deðerleri, Türk ulusunun tarihsel-kültürel deðerlerine yamanmaya, ona mal edilmeye çalýþýldý ve çalýþýlýyor. Asimilasyon politikasýnýn bir gereði olarak, Kürt folklor halkoyunlarý, müziði ve kültürel deðerleri Türklere aitmiþ gibi anlatýlýp, tanýtýlýyor. Kürt ve Acem halklarýnýn ulusal bayramý olan Newroz, Türk burjuva devletince “Türk bayramý” olarak ilan edilip, halklarýn tarihi yeniden yazýlmaya yönelindi. Türk burjuva devleti ve hükümetleri, kararnameler yayýnlayarak Newroz’u, “Türk bayramý” olarak kutlamaya ve onun isyancý içeriðini boþaltmaya çalýþtýlar ve çalýþýyorlar. Her 21 Mart’ta, Newroz gününde, Kürdistan’ýn daðlarýnda özgürlük ateþlerini yakan Kürt emekçilerinden korkan faþist diktatörlük Newroz’u Türkleþtirme kararýyla Newroz’u “Nevroz” olarak deðiþtirip, özünü boþaltmaya, militan kutlama geleneðini etkisiz kýlýp, pasifize etmeye çalýþarak, Misak-ý Milli sýnýrlarýna zarar vermesini engellemeyi amaçladý. Her yýl ilhakçý ve iþgalci Türk burjuva ordusunun dipçik ve süngü zoruyla engellemeye çalýþan Newroz kutlamalarý için, böylesi gerici bir manevrayla öz be öz Türk bayramý olduðu demagojisi yapýldý. Sözüm ona, Türkler Orta Asya’dan Anadolu’ya gelirken Ergenekon daðýnda yollarýný kaybedip mahsur kaldýklarýnda, nesilleri tükenmek üzereyken, “Asena” adýndaki bozkurt çýkagelmiþ ve 21 Mart günü, bugünkü Türklerin atalarýna yol göstererek Anadolu’ya getirmiþ ve Türklerde o günden bu yana her 21 Mart’ý “Türk bayramý” olarak kutluyorlarmýþ. Bilindiði gibi faþistlerin Türkiye’de 3 Mayýs’ý “Türk bayramý” olarak kutladýklarýný biliyorduk ta, 21 Mart’ý “Türk bayramý” olarak kutladýklarýný bilmiyorduk. Bunu da öðrenmiþ olduk. Kürdistan’ýn daðlarýnda, ovalarýnda ve metropollerinde her alanda yakýlan özgürlük ateþleriyle, Serhildanlarla kutlanan Newrozlar faþizmin Newroz’u ehlileþtirme çabalarý da boþa çýkarrýldý. Bu yalýn gerçeklik, her türlü kirli yöntem ve zorla göçertmeye karþý diþiyle, týrnaðýyla direnen Kürt özgürlük hareketi karþýsýnda faþist diktatörlüðün çaresizliðinin, çürümüþlüðünün yeni kanýtý oldu.
|
(1566 okuma)
(Devam... )
|
PKK’YÝ TASFÝYEDE AB DESTEÐÝDE SÖKMEYECEK
Türkiye’de Kürt özgürlük hareketini tasfiye amaçlý baþlatýlan ve binlerce kiþinin gözaltýna alýnarak tutuklanmasýna neden olan operasyonlar ABD’nin de desteði ve yönlendirmesiyle AB’ye önce Fransa’da ardýnda geniþ kapsamýyla Belçika’ya taþýndý. Belçika’da Kongre-Gel ve Roj TV’ye, Almanya’da ise PJAK’a karþý eþ zamanlý olarak operasyonlar yapýldý. Bu operasyonlarda gözaltýna alýnanlardan içlerinde Kongre-Gelin baþkaný ve Avrupa sorumlusu olan Remzi Kartal ve Zübeyir Aydar’la birlikte 8 kiþi tutuklandý. Bugüne kadar Kürt sorununda daha liberal bir yaklaþým içinde olan Belçika’nýn birden Kürt özgürlük hareketi ve kurumlarýna yönelik operasyon düzenlemesi hayra alamet deðildi. Aslýnda olayýn perde arkasýnda ABD’nin olduðu bir sýr deðil. ABD emperyalizmi Ortadoðu politikasýnýn merkezinde TC devletini tutuyor. Ama iç sorunla boðuþan bir TC devletini istediði uþaklýk rolünü oynamasýnýn güç olacaðýný düþünen ABD emperyalizmi, PKK hareketini ezip daðýtmayý ve tasfiye etmeyi hedefleyen bir çizgide yürümekte ve AB emperyalistlerini yedekleyerek TC devletinin yardýmýna koþmaktadýr. Nitekim TC devletini ve egemen sýnýflarý fazlasýyla memnun Avrupadaki PKK’ye yönelik operasyonlarýn 1 Mart’ta Ankara’da yapýlan üçlü mekanizma (ABD, Irak ve Türkiye) toplantýsýnda kararlaþtýrýldýðý, ardýndan Belçika ve Almanya’nýn ABD’nin giriþimleriyle harekete geçtiði belirtiliyor. Yapýlan deðerlendirmelerin ötesinde bu operasyonlar, bir kez daha Kürt sorununun ve bu sorunu çözmek adýna dayatýlan ‘açýlým’ politikasýnýn uluslararasý boyutunu gözler önüne sermesi bakýmýndan önem taþýyor. Bununla birlikte 2009 baþlarýnda PJAK’ý “terör örgütleri listesi”ne ve yine ekim ayýnda Zübeyir Aydar’ý “uluslararasý uyuþturucu kaçakçýlarý listesi”ne alan ABD’nin, bu sürecin baþat aktörü olduðu da açýktýr.
|
(1520 okuma)
(Devam... )
|
|
u ana kadar 12834864 sayfa izlenimi aldk. Balang: April 2005
|
|
|