|
|
KÜRT SORUNUNDA CHP VE MHP’DE AYNI HÝKAYEYE DEVAM
Geçen ay sonunda CHP lideri Baykal ve MHP lideri Bahçeli, Bitlis’te ve Þ.Urfada toplantýlara katýldýlar. Bu toplantýlarda bilinen Kürt sorununda devletin bölünmez bütünlüðü, bayraðýn tekliði, tek anadil vb. bilinen devletin resmi inkar ve imhacý politikalarýný yinelemekten geri kalmadýlar. Aslýnda. Baþbakan Erdoðan’ýn “Sivas’ýn ötesine geçemezler” dediði iki lider, bölgede çeþitli milliyetlerin bir arada yaþadýðý Siirt ve Þ.Urfa’daydý. Bu kentler; halklar, çeþitli milliyetler arasýnda yaratýlmaya çalýþýlan gerilimler üzerinden, CHP ve MHP’nin Kürt olmayan nüfus üzerinde az da olsa etkili olabildiði kentler olarak dikkat çekiyor. Gerçi Baykal ve Bahçeli’ye ‘Gidemezler’ diyen Baþbakan Erdoðan ve bakanlarýnýn gelinen durumda Kürt sorununda uyguladýklarý politikalar nedeniyle, durumunun bu liderlerden pek de parlak olmadýðýný; baþta Diyarbakýr olmak üzere bölge kentlerinde boþ sokaklar ve kapalý kepenklerle karþýlandýðýný da hatýrlatmak gerekiyor. Bir de Kürt sorununu çözme adýna geliþtirilen ‘açýlým’ politikasýnýn, Kürt halkýnýn politik temsilcilerine, ulusal demokratik mücadelesine karþý baský ve tutuklama politikasý olarak uygulanmasýndan sonra, Baþbakan’ýn bölgedeki iþinin dünden de zor olacaðý kesin. Þimdi Baykal ve Bahçeli’nin bölgedeki salon toplantýlarýnda söylediklerine bir bakalým. Düþünün ki; bir ülkede dili, varlýðý, kültürü ve her türlü demokratik hakký yok sayýlan bir halk var. Ve bu yok sayma ve hak istemlerini zorla bastýrma politikasý nedeniyle, 30 yýldýr çatýþmalý bir süreç yaþanýyor. Hükümet, anayasa deðiþikliði diyor ama bu deðiþiklikte çatýþmalý sürecin son bulmasýný, Kürt sorununun barýþçýl yollarla çözümünü saðlayacak düzenlemeler yok. Sadece hükümetin, kavgalý olduðu yüksek yargýyý denetim altýna almasýný saðlayacak düzenlemeler var. Yani hükümet, yine ihtiyacý olduðu yerde ve ihtiyacý olduðu kadar “demokrasi” diyor. Böyle bir ülkede ne yapar muhalefet? Býrakalým “demokratikleþme”yi, MHP lideri Bahçeli, Þ.Urfa’daki konuþmasýnda “Kürt” sözcüðünü bile aðzýna almadý. Bahçeli, “Kürt” sözcüðünü aðzýna almadan “Siz bu ülkenin yabancýsý deðil yerlisisiniz, bu devletin ortaðý deðil sahibisiniz” dedi. Yani aslýnda ne kadar ‘yok’ dese de, Kürtlere karþý ayrýmcýlýðýn ‘var’ olduðunu itiraf etmiþ oldu. Deðil mi ki, böyle bir sorun yoksa Bahçeli, neden olmayan sorundan söz etme gereði duyuyordu? Faþist ýrkçý-þoven güçlerin ‘uç’ partisi bile, sorundan kaçmaya, sorunu inkar etmeye çalýþýrken, sorunun bir ‘ayrýmcýlýk’ ve ‘eþit haklar’ sorunu olduðunu itiraf etmekten kaçamýyorud. Ya ana muhalefet CHP ne diyordu ?
|
(1439 okuma)
(Devam... )
|
YOKSULLUK DERÝNLEÞÝRKEN VERESÝYE UMUT ARAYIÞLARIDA ARTIYOR
Yoksulluk ve iþsizliðin derinleþerek sürmesi emekçiler arasýnda devletin organize edip yaydýðý bahis kumarýna ilgi daha çok artýðý gibi örgütsüzlüðü kýþkýrtan devlet yýðýnlarýn önüne veresiye umut tacirliðini dayatýyor. Onlarca modern kumardan birisi olan futbolda iddia oyununda milyonlarca paranýn döndüðü ve maçlarda þikenin sýklýkla yaþandýðýný biliyor. Son olara futbol iddiada þike yapýldýðý nedeniyle içlerinde eski Galatasaraylý Arif ve Fatihin yer aldýðý onlarca kiþi gözaltýna alýndý ve bazýlarý þike yaptýklarý gerekçesiyle tutuklandý. Aslýnda futbolda iddia ve þike olaylarý ilk deðildi. Daha önceden de Ýddia oyununda þike olayý Akçaabat Sebatspor-Kayseri maçý için gündeme gelmiþ; milli futbolcu Gökdeniz Karadeniz, Futbol Federasyonu Þike Takip Komisyonu’na verdiði ifadede “Ýstanbulspor’da oynayan Alban Bushi’nin talebiyle Kayserispor - Akçaabat Sebatspor maçý öncesinde, Sebatlý futbolcularla görüþme ayarlayarak þikeye aracý olduðunu itiraf etmiþti. Kendisinin þikeye karýþmadýðýný ileri sürmüþtü.. Neki fubol disiplin kurulu, ‘bahis skandalý’ olarak kabul edilen olay sonrasý, Gökdeniz Karadeniz’e 10 ay ve 60 bin YTL, Ogün Temizkanoðlu, Bayram Toysal ve Metin Aktaþ’a 12’þer ay, Aliþen Kandil’e ise 8 ay men cezasý vermiþti. Ýtirazlar sonucunda, Gökdeniz’in cezasý 6 aya; Aliþen Kandil, Metin Aktaþ ve Bayram Toysal’ýn cezalarý da 5 aya indirilmiþti. Ogün Temizkanoðlu’nun, 12’þer ay men ve para cezalarý alan Trabzonspor Kulübü malzemecisi Özkan Saraç ile Akçaabat Sebatspor Kulübü doktoru Ýlhan Günaydýn’ýn cezalarý ise kaldýrýlmýþtý. Öylece devlet futbolda þikenin önünü açmýþtý. Büyük paralarýn döndüðü ve milyarlarca dolarlýk bütçelere sahip olan futbol liglerinde þike olmamsý mümkün olmazdý. Çünkü profesyonel futbol tamamýyla parayý tahvil edilmiþ ve her futbol takýmý holdingleþmiþtir. Böylesi bir durumda futbol maçlarýnda iddia oynatanlarýn þike yapýlmasý kadar doðal bir þey olamaz.
Biliyoruz ki Türkiye’de on binlerce insanýn dolandýrýldýðý “Saadet Zinciri Titan”a benzeyen, internet üzerinden hýzla yayýlan QuestNet adlý þirketin, Ýstanbul’un iþsizliðin kaynadýðý semtlerinde binlerce emekçiyi dolandýrdýðý açýða çýkmýþtý. Gün geçtikçe “Ýddia” oynayan kahveler dolusu iþsiz emekçinin, bir hayali umut uðruna ellerindeki çocuklarýn ekmek ve süt parasýný, bahis þirketlerinin kasasýna aktardýðý bilinen olgulardandýr . Çünkü yoksulluk artýp,örgütsüzlük derinleþtikçe emekçi semtlerinde bahis oyunlarýna ilgi daha çok artýyor.. Aslýnda bir dönemler belki de., iþsizliðin de baskýsýyla, daha önce “havada vurup tavada yemeyi” tercih eden, kötü alýþkanlýk edinmiþ kiþilere has olan bahis oyunlarý, iþsizlik ve sefaletin derinleþmesiyle, emekçi semtlerinde artýk emekçilerin “baþlýca uðraþ” alana olmaya baþlamasýdýr.
|
(1645 okuma)
(Devam... )
|
SINAVLARLA YATIP SINAVLARLA KALKAN BÝR ÜLKE TÜRKÝYE
ÝSMMMO'nun 'Hayatýmýz Sýnav' raporuna göre, ÖSYM, MEB ve Ýçiþleri Bakanlýðý'nýn sýnavlarýna bu yýl 9.9 milyon aday girecek, beþ büyük sýnava en az 4.9 milyar TL harcanacak. Aday sayýsý arttýkça, sýnav ekonomisi de büyüyor. Ve böylece iþe girmek ve okula devam etmek, ehliyet, özel güvenlik vb. için yapýlan sýnavlara devlete milyarlarca TL para ödeniyor.
Dahasý her yýl Türkiye’de yediden yetmiþe herkes sýnav heyecaný ve korkusu yaþýyor. 2010’da ÖSYM, MEB ve Ýçiþleri Bakanlýðý’nýn yaptýðý sýnavlara 9.9 milyon adayýn girmesi beklenirken, Yükseköðretime Geçiþ Sýnavý (YGS)-Lisans Yerleþtirme Sýnavý (LYS), Kamu Personeli Seçme Sýnavý (KPSS), Seviye Belirleme Sýnavý (SBS), ehliyet, özel güvenlik sýnavý olmak üzere toplam beþ büyük sýnava en az 4.9 milyar TL harcanmasý öngörülüyor. Ýstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müþavirler Odasý’nýn (ÝSMMMO) ‘Hayatýmýz Sýnav’ raporuna göre, sadece ÖYSM’nin yapacaðý sýnavlara 5 milyon adayýn girmesi beklenirken, Milli Eðitim Bakanlýðý’nýn yapacaðý sýnavlara 4.7 milyon adayýn gireceði tahmin ediliyor. Ýçiþleri Bakanlýðý’nýn yapacaðý özel güvenlik sýnavýna ise bu yýl 200 bin kiþinin girmesi öngörülüyor. Böylece 2010 yýlýnda, Türkiye’de yaþayan her yedi kiþiden en az birinin sýnava gireceðine kesin gözüyle bakýlýyor. Sýnavlara giren aday sayýsý arttýkça, Türkiye’de sýnav ekonomisi de büyüyor. Sýnav ekonomisini sürükleyen YGS-LYS(ÖSS), KPSS, SBS, ehliyet, özel güvenlik sýnavý için Türkiye’de dönen paranýn 4 milyar TL olduðu hesaplanýyor. Türkiye ÖSS’ye hazýrlanmak için dershaneye 1.5 milyar TL, kayýt dýþý dershaneye 45 milyon TL, özel derse 300 milyon TL, kitaplara 200 milyon TL, KPSS için 100 milyon TL, SBS için 1.2 milyar TL, sürücü kursu ve harçlar 640 milyon TL, özel güvenlik için 110 milyon TL olmak üzere toplam 4 milyar 95 milyon TL kaynak ayýrýrken, en büyük beþ sýnav için harcanan para yýlda 4.9 milyar TL’yi buluyor. Türkiye’de sýnava giren aday sayýsý arttýkça, sýnav ekonomisini sürükleyen ÖSYM’nin gelir bütçesi de beklentilerin üzerinde gerçekleþiyor. 2007’de 163 milyon 710 bin TL gelir elde eden ÖSYM, yine beklentilerinin tam 21 milyon 87 bin TL üzerinde bir gelirle yýlý kapattý. ÖSYM için 2008 yýlý da gelir hedefinin üstüne çýkýlan bir yýl oldu. Yýlýn baþýnda 145 milyon 581 bin TL gelir hedefli bir bütçe yapan ÖSYM’nin yýl sonunda gelirleri 245 milyon 266 bin TL olarak gerçekleþti. Bu gelirin 197 milyon 889 bin TL’si ise faaliyet gelirlerinden elde edildi. 2009 yýlýnda da ÖSYM gelir bütçesinde sýkýntý olmasý beklenmiyor. Türkiye’de sýnavlarýn yükü Yüksek Öðretim Kurumlarý’na baðlý olan Öðrenci Seçme ve Yerleþtirme Merkezi’nin (ÖSYM) omuzlarýnda bulunuyor. ÖSYM’nin 2008’de yaptýðý 41 sýnava, 4 milyon 844 bin 367 aday baþvururken, 2009 yýlýnda KPSS ön lisans ve ortaöðretim sýnavý yapýlmadýðý için 40 sýnava baþvuran aday sayýsý 2.5 milyona düþtü. Ancak bu yýl KPSS ön lisans ve ortaöðretim sýnavýnýn da yapýlmasýyla birlikte 2010’da ÖSYM’nin yapacaðý 30 sýnava yaklaþýk 5 milyon adayýn katýlmasý bekleniyor. Ruhsatlý çalýþan dershanelerin oluþturduklarý sýnav ekonomisinin dýþýnda bir de kayýt dýþý çalýþan kurumlar var. Kimi zaman etüt merkezi, test bürosu olarak kendilerini adlandýran bu butik dershanelerde 5 ile 8’li gruplar halinde öðrenciler sýnava hazýrlanýyor. Türkiye’deki etüt merkezleri sayýsýnýn 6 bine ulaþtýðý, bunlardan bin 500’ünün de Ýstanbul’da bulunduðu tahmin ediliyor. 30 bin öðrencinin etüt merkezlerinde sýnava hazýrlandýðý ortaya çýkýyor. Her öðrencinin ortalama bin 500 TL ücret ödediði düþünüldüðünde de ortaya 45 milyon TL’lik kayýt dýþý üniversite sýnavý ekonomisi çýkýyor. Sýnava hazýrlýkta çocuklarýný dershane yerine özel dersle üniversiteye hazýrlamayý tercih edenler de var. Bir öðrencinin en az beþ dersten özel ders aldýðýný varsayýldýðýnda, bir aile haftada en az 500 TL ödemeye yapýyor. Üniversiteye hazýrlýk için 40 haftalýk bir ders programýnýn yeterli olduðu düþünüldüðünde, ailelerin bir öðrenci için 20 bin TL ödemesi gerekiyor. Görüþüne baþvurulan eðitimcilere göre, üniversiteye hazýrlanan adaylarýn yaklaþýk yüzde 1’i de (15 bin aday) özel ders alýyor. Bu adaylardan her birinin toplamda 20 bin TL ödediði düþünülürse, 300 milyon liralýk da bir özel ders faturasý ortaya çýkýyor. Hiç dershaneye gitmese bile sýnava giren bir öðrencinin en az 200 TL’lik kitap aldýðý düþünüldüðünde, dershaneye gitmeyen yaklaþýk 1 milyon aday için de 200 milyon TL’lik bir ekonomi oluþtuðu görülüyor. Türkiye’de ÖSYM dýþýnda Milli Eðitim Bakanlýðý da merkezi katýlýmlý sýnavlar gerçekleþtiriyor. MEB’in yaptýðý en önemli sýnavlarýn baþýnda SBS geliyor. Türkiye’de her yýl 3 milyon ilköðretim öðrencisi SBS sýnavýna giriyor. Son yýllarda SBS’ye giren öðrenci sayýsý artýyor. SBS’ye giren öðrencilerin ancak yüzde 40’ýnýn dershanelere gittiði tahmin ediliyor. Bir öðrencinin ortalama 1 bin 500 TL’lik ücret ödediði düþünüldüðünde 1.2 milyar TL’lik bir sýnav ekonomisi ortaya çýkýyor.
|
(1747 okuma)
(Devam... )
|
KRÝZ PATRONLARI TEÐET GEÇTÝ
AKP hükümetinin baþý Baþbakan ve bakanlar, her fýrsatta ekonominin büyümesinden dem vurup, AKP hükümetinin Türkiye’yi her bakýmdan ileriye taþýdýðýný ve krizin teðet geçtiðini iddia ede dursunlar, iþçiler, emekçiler, yoksulluk ve iþsizliðin pençesindeki yýðýnlar ise; “ Bu Baþbakan, bu zevat takýmý hangi ülkeden söz ediyor?” diye sormaktan kendisini alamýyor. Ya da iþçiler; bir yandan çalýþma saatleri artýrýlýr, öte yandan ücret ve sosyal haklar düþürülürken, “batýyoruz” diye, devletin kapýsýna dayanýp destek isteyen irili ufaklý firmalarýn neden aðladýðýna anlam veremiyorlar. Þubat ay sonunda Forbes’in açýkladýðý “100 zengin Türk” araþtýrmasý; uygulanan ekonomi politikalarýn kimlere yaradýðýný ve kimleri zengin yaptýðýný, krizin kimleri teðet geçtiðini, aðlayan patronlarýn gözyaþlarýnýn sadece yedikçe iþtahý daha da açýlan canavarýn iþtahýnýn ne kadar büyüdüðünün iþareti olduðunu gösterdi. En zenginlerin dergisi Forbes, “2009’un en zengin 100 Türk’ünün listesi”ni açýkladý:
Forbes Türkiye'nin, “En Zengin 100 Türk” listesini açýkladýðý toplantýda verilen bilgiye göre, Hüsnü Özyeðin 3 milyar dolarlýk servetiyle “En Zengin Türk” unvanýný koruyor. Ýkinci sýrada Mehmet Emin Karamehmet 2,9 milyar dolarlýk servetiyle yer alýrken, Þarýk Tara, 4,1 milyar dolarlýk 2008 yýlý servetinin uzaðýnda olsa da 2,6 milyar dolar ile üçüncü sýrada bulunuyor.
Hüsnü Özyeðin, Türkiye'nin en zengini olma sýfatýný bugüne kadar en fazla alan isim olurken, listenin baþýndaki yerini son 2 yýldýr koruyor. Mehmet Emin Karamehmet ise Çukurova Holding ve Turkcell'deki hisseleri ile Türkiye'nin ikinci en zengin kiþisi konumunda bulunuyor. Þarýk Tara, 2009'da kaybettiði 2,5 milyar dolarýn 1 milyar dolarýný yerine koyarak, listede üçüncü sýrada yer aldý. Türkiye'nin en zengin 25 ailesinin hemen hepsinin serveti bu yýl neredeyse 2 kat artarken, toplam serveti 1 milyar dolarý geçen 17 aile var. Türkiye'nin en zengin ailesi, 10 milyar dolarlýk servetleriyle Sabancý ailesi oldu.
Forbes 100'ün ortalama serveti 798 milyar dolar iken, ayný rakam geçen yýl 554 milyar dolar idi. Geçen yýl listede hiç kadýn milyarder yer almazken, bu yýl 24 adet kadýn bulunuyor.
Listenin ilk 10'unun toplam serveti 22 milyar dolarla, bir önceki yýla göre 6,5 milyar dolar artýþ gösterdi. Ýlk 50 kiþi 60 milyar dolarlýk servete sahip bulunuyor. Geçen yýl bu rakam 40,7 milyar dolardý.
Listenin en genç ferdi ile en yaþlýsý arasýndaki yaþ farký 59. Ýman Çolakoðlu 27, Necati Akçaðlýlar 86 yaþýnda.
Ýstanbul doðumlu zenginlerin sayýsý 38 iken, listede 11 adet Ankaralý isim buluyor. Ýstanbul ve Ankara'dan sonra en çok zengin çýkaran 2 il Adana ve Artvin olarak sýralandý.
Listede yer alan 75 kiþinin enerji sektöründe yatýrýmlarý var. Geçen yýla göre Forbes 100'deki deðiþime bakýldýðýnda, 2009'da servetini sadece 1 kiþi, bu yýl ise 81 kiþi artýrdý. Listeye 2009 yýlýnda 14 yeni kiþi, bu yýl 17 kiþi girdi. Geçen yýl serveti deðiþmeyen kimse yoktu ancak, bu yýl 6 kiþinin servetinde deðiþim olmadý.
25 aile toplamda 60 milyar dolarlýk bir serveti yönetirken, listede toplam serveti milyar dolar sýnýrýný aþan 17 aile ver. Forbes 100'deki isimlere ait vakýflarýn en varlýklýsý Vehbi Koç Vakfý iken, Koç Holding ve þirketlerindeki hisselerinin toplam deðeri 657 milyon dolar düzeyinde bulunuyor.
2009 yýlýnda kurulan Ahmet Nezahat Keleþoðlu Vakfýnýn, Selçuk Ecza Holding ve Selçuk Ecza'daki hisselerinin deðeri 500 milyon dolar. Hacý Ömer Sabancý Vakfýnýn, Akbank ve Sabancý Holdingteki hisselerinin toplam deðeri ise 436 milyon dolar.
|
(1445 okuma)
(Devam... )
|
TEKEL DÝRENÝÞÝ VE SINIFIN KENDÝ PRATÝÐÝNDE ÖÐRENMESÝ
Tekel direniþi bir çok sorunu yeniden tartýþma gündemine soktu. Direniþ sýnýf bilincinin iþçi ve emekçilere kolay taþýnmayacaðýný aksine kendi öz deneyleriyle devrimci ajitasyon-propagandanýn ayný kulvarda buluþmasýyla sýnýfýn bilincinin kýsa zamanda nasýl sýçrama yapacaðýný ve uzun yýlarlýn yürütülen ajitasyon propaganda çalýþmasýnýn eylem anýnda nasýl katlayarak ilerleme durumunda olduðunu-olacaðýný bir kez daha yakýcý olarak ortaya kod. Bu bakýmdan Lenin’in iþçi sýnýfý ve emekçiler için kendi öz deneyimlerinin bilinçli bir mücadeleye giriþmesinin de ne kadar önemli olduðunu ortay koymasý önemli bir gözlem ve deneyimin somut ve yakýcý ifadesini gösteriyordu . Buradan hareket ettiðimizde, iþçi ve emekçilerin sýnýf çýkarlarýnýn sermayenin çýkarlarý ile çakýþmadýðý, aksine; temelden çatýþtýðý gün gibi ortada olmasýna raðmen, bu durumun iþçi ve emekçiler tarafýndan algýlanmasý, dýþarýdan görüldüðü kadar kolay ve basit olmadýðý, olmayacaðýný anlamalýyýz. Biliyoruz ki, kapitalist sistemin özünü emeðin üretim sürecindeki sömürüsü oluþtursa da, bu durum sadece ekonomik açýdan deðil, tüm bireysel ve toplumsal algýlama ve düþünce sistemleri açýsýndan da geçerlidir. Ýçinde bulunduðu sömürü koþullarý altýnda milyonlarca iþçi ve emekçi, yaþamýn en acý gerçekleri bir gün yüzüne çarpana kadar, çoðu zaman kendisini sömürenlerle benzer ya da onlara yakýn düþüncelere sahip olabilir. Bu durumu en iyi anlatan “emekçi gibi yaþayýp patron gibi düþünmek” ifadesidir. Kendi içinde böylesine çeliþik bir durumda hem fiziken , hem de düþünsel olarak sömürülen geniþ kitleler, her hangi bir alanda yaþanan olumsuzluklar çýkarlarýyla açýkça çatýþmadýðý sürece, kendi dýþýnda yaþanan olumsuzluklarý “olaðan” olarak algýlayýp, karþý çýkma ihtiyacý hissetmezler. Kapitalizm, geçmiþ tarihsel birikiminden ve sýnýf mücadelesi içinde edindiði deneyimlerden aldýðý güçle, emekçilerin sahip olduðu her türlü hakký ve güvenceyi ( Ýþ güvencesi, sigorta, sendikal örgütlülük, saðlýk, eðitim vb.) yok ederek ilerlemeye çalýþýyor. Ancak bunu yaparken, herkesi toplu halde karþýsýna almamak için kamuya ait iþletmelerin özelleþtirilmesinde olduðu gibi, adým adým ilerliyor. Bugüne kadar bu tür adýmlara karþý gerçekleþen direniþler ya da karþý koyuþlar, genellikle sýrasý gelenlerin tepkileri þeklinde ortaya çýkýyordu. TEKEL iþçilerinin direniþi de benzer bir içerikte baþladý. Fakat bugün gelinen noktada, iþçi sýnýfýnýn mücadelesi açýsýndan çok daha farklý sonuçlar ortaya çýktý. Hükümetin, TEKEL iþçilerini 4-c gibi mutlak köleliðe ve itaate zorlayan bir çalýþma biçimine razý etmeye çalýþmasý, bugün TEKEL direniþini hiç kimsenin tahmin edemeyeceði önemli bir aþamaya getirdi.
|
(1462 okuma)
(Devam... )
|
|
u ana kadar 12834868 sayfa izlenimi aldk. Balang: April 2005
|
|
|