|
|
YENÝ SAYI. NÝSAN. 05. 2010
FAÞÝST 12 EYLÜL ANAYASASINA MAKSAJ DEÐÝL HALK ÝÇÝN ANAYASA
AKP hükümeti, ABD ve AB emperyalistlerinin önlerine koymuþ olduklarý TC devletini hem uluslararasý sermayenin istemleri doðrultusunda yenide dizayn etmek ve hem de egemen sýnýf kliklerinin devlet yönetiminde söz sahibi olmasýný saðlamak bakýmýndan 12 eylül faþist anayasasýnýn özü olan ilk dört maddeye dokunmayarak, göstermelik bazý düzenlemelerle maksaj yapmaya ve böylece ne kadar demokrat olduðunu yýðýnlara kabul ettirmeye ve bu yýðýnlarý yedeklemeye çalýþýyor. “Türkiye mevcut anayasa ile çaðdaþ uygarlýk seviyesine ulaþamýyor.” diyen Baþbakan Erdoðan, ne yazýk ki daha iþin baþýnda 12 eylül anayasasýnýn temel direklerine dokunmayarak, nasýl bir anayasa zihniyetine sahip olduðunu ortaya koyuyor. Þimdi soralým, peki Türkiye, 1 Mayýs’ý kutlamak isteyen emekçiler üzerinde terör estiren bir hükümet ile bir baþbakan ile çaðdaþ uygarlýk seviyesine ulaþabilir mi? Seçilmiþ Kürt belediye baþkanlarýnýn kelepçelenerek cezaevlerine doldurulduðu, DTP’nin kapatýlýp milletvekillerinin yasaklandýðý, dönemin baþbakaný Erdoðan ve AKP hükümeti ile ile Türkiye çaðdaþ uygarlýk hedefine ulaþabilir mi? Türkiye, kendisini eleþtiren köþe yazarlarýnýn iþine son vermesi için patronlara çaðrý yapan bir baþbakan ile demokrasi hedefine ulaþabilir mi? Türkiye, kendisine taleplerini iletmek isteyen bir çiftçiye ‘Ananý da al git’ diyerek fýrça atan bir baþbakan ile demokrasi hedefine ulaþabilir mi? Türkiye haklarý için eylem yaparak demokratik haklarýný kullanan TEKEL iþçilerine polis müdahalesi tehdidinde bulunan, onlarý 4-c’ye mahkum eden bir baþbakan demokrasi yolunda hedeflediði yere ulaþabilir mi? Türkiye, iki dönemdir yüzde 10 seçim barajýnýn kaymaðýný yiyerek tek baþýna iktidar koltuðunda oturan ve bu süre içinde de seçim barajýný düþürmek bir yana, Türkiye milletvekilliliði gibi kurnazlýklarla konumunu korumaya çalýþan bir demokrasi yakalanabilir mi? Türkiye’de protesto gösterisi yapan Kürt emekçilerine karþý, ‘Kadýn da olsa, çocuk da olsa gereði yapýlacak’ diyen baþbakanla demokrasi kurulabilir mi? Türkiye, Ankara’da otobüslere parasýz binme eylemi yapanlara karþý, “Komünist kafa, hâlâ kurtulamadýlar bu komünist kafadan!” diyerek çýkýþan, böylesi bir kafaya ve üsluba sahip bir baþbakanla demokrasi standart’ý yükseltilebilir mi ? Kýsacasý, halka baský, zulüm kusan ve faþist diktatörlüðü TMY, PVSY vb. gibi faþist yasalarla daha da pekiþtiren bir AKP hükümetinde demokratik bir anayasa yapmayý beklemek kadar gerçek dýþý bir þey olamaz. Sicili halk düþmanlýðýnda bozuk olan, emperyalizm ve uþaklarýnýn bir dediðini iki yapmaya bir AKP hükümetinde, iþçiler, emekçiler ve Kürt halký için, demokrasi ve özgürlükler deðil faþist, baský ve yasaklar reva görülür. Þimdi yeniden sormak gerekirse, Türkiye böyle bir baþbakanýn ve AKP’nin önümüze koyduðu bir anayasa ile Türkiye demokrasi kurabilir mi ? Elbette hayýr. Býrakalým demokratik halkçý bir anayasayý demokratik haklarýnýn geniþletildiði bir anayasayý da halk düþmaný hükümet ve parlamento yapamaz. Ýþçi, emekçi yýðýnlar ve Kürt halkýnýn demokratik ve özgürlük istemlerini karþýlayacak demokratik halkçý bir anayasa burjuva düzen korunarak ve bu düzen sýnýrlarý için yapýlasý mümkün deðildir. Yeni demokratik ve halkýn gereksinimlerini karþýlayacak bir anayasayý devrimci ve komünistlerin önderliðinde birleþmiþ ve ayaða kalmýþ olan iþçi ve emekçilerin devrimci iktidarý yapacaktýr. Ancak buraya kadar iþçi ve emekçi yýðýnlarýn demokratik hak ve özgürlüklerinin geniþletiþmiþ ve anayasal bir zemine taþýnmasý için mücadele ederek, anayasada kendi istemlerinin yer lamasý için toplumsal muhalefeti geliþtirerek baský uygulamaya çalýþýrlar. Politik duyarlýlýðýný geliþtiði ortamda yýðýnlara gerçekler taþýnýr. Dahasý AKP’nin anayasa deðiþiklik paketinde: Anayasanýn deðiþtirilemez, deðiþtirilmesi dahi teklif edilemez ilk dört maddesi olduðu gibi korunuyor. Yurttaþlýk tanýmý Türk olmaya göre tanýmlanmaya devam ediliyor, Düþünce, ifade, basýn, din ve vicdan, örgütlenme vb. özgürlükler kayýtsýz ve koþulsuz olarak anayasada güvence altýna alýnmýyor. Laiklik, devletin din iþlerinden tamamen elini çekmesi, Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý’nýn kapatýlmasý, zorunlu din dersinin kaldýrýlmasý; devletin, bütün dinler ve mezhepler ile dine inanmayanlara eþit mesafede durmasý biçiminde yeniden düzenlenmiyor. Parasýz eðitim, parasýz saðlýk, iþsizlik ödeneði, konut hakký, ücretsiz bir aylýk yýllýk tatil, haftada 35 saat iþgünü, iki gün hafta sonu tatili, TÝS ve grev, emeklilik hakký vb. haklarla donatýlmýþ sosyal devlet biçimi anayasada yer almýyor.
|
(2386 okuma)
(Devam... )
|
YENÝ SAYI. MART. 04. 2010
BALYOZ OPERASYONU VE GERÇEKLER AKP hükümetini sallayan ve köþeye sýkýþtýran Tekel direniþini sürdüðü ve yargý üzerinde yapýlan müdahalelerle köþeye sýkýþan AKP hükümetini bu duurmdan için emekli Generaller operasyonu için düðmeye basýltý. Ezici çoðunluðu, emekli ve bazýlarý hala görevde olan, içinde generallerin ve amirallerin de bulunduðu yüksek rütbeli 49 subay gözaltýna alýndý. Bunlarýn bir kýsmý tutuklandý ve diðerleri serbest býrakýldý. Haliyle bu balyoz operasyonu burjuva klikleri arasýnda ki bilinen dalaþý ve malum saflaþmayý yine gündeme getirdi. AKP Hükümeti ve yandaþý medya ve liberal tayfa , bu operasyonu, “ Türkiye’de demokrasinin geldiði noktanýn övünülecek bir aþamasý” ya da “Sistemin normalleþmesinin göstergesi” olarak gösterirken, diðer Generallerden yana olan medya da olanlarý, “AKP’nin olaðanüstü yetkilerle donatýlmýþ savcýlar eliyle vatansever kiþilerin sindirilme operasyonlarý” olarak deðerlendirdi. Evet, ortaya çýkan bilgilerden, generallerin ve öteki rütbeli kiþilerin kendilerini hiçbir kural ve deðerle sýnýrlý saymadan, “Darbe planlarý hazýrlamaya varan bir pervasýzlýkla” davrandýklarý anlaþýlmaktadýr. Ama bunlar yýllardýr bilinen gerçekler ve darbeciler ortada fink atarken darbe teþebbüsçülerinin hedef alýnmasý yalnýzca darbe planlarýyla baðlý olamaz. Nitekim, operasyonlarý AKP hükümeti biçimlendirip ve AKP karþýtlarýna karþý bir gözdaðýna operasyonuna dönüþtürse de bu operasyonlarýn temelinde TC devletinin küresel sermayenin ihtiyaçlarýna göre yeniden dizayn çabalarýndan ve ABD’nin bölge politikalarýndan kopuk deðildir. Generallerin ve subaylarýn halka zulüm kusmasý ve darbelerle korkutma planlarý gerçek olsa da, bu gerçekten AKP’nin darbecileri temizleme ve kontrgerilladan hesap sorma ve temiz eller operasyonu yürüttüðü anlamýna gelmiyor. Öyle olmuþ olsaydý en baþta darbe yapanlardan baþlanarak ilerleme olurdu. AKP esas olarak kendisine yönelik bir darbe korkusu içinde davranýyor ve kendisine dokunulmadýðý sürece generallerle paslaþmaya devam ediyor .
|
(1514 okuma)
(Devam... )
|
YENÝ SAYI. ÞUBAT. 03. 2010
TEKEL ÝÞÇÝLERÝYLE DAYANIÞMA ZAMANI Özelleþtirme terörüyle binlerce TEKEL iþçisi iþinden oldu, kazanýlmýþ haklarý gasp edildi. Özelleþtirmede sermayenin gözü kara halk düþmaný AKP hükümeti halen çalýþan TEKEL iþçilerine sözleþmeli çalýþmayý dayatýyor. Böylelikle TEKEL iþçileri hem iþ güvencesinden hem de kazanýlmýþ haklarýndan yoksun býrakýlýyor. Dahasý Onlardan birer ücretli köle olmalarý isteniyor. TEKEL iþçileri ise bu dayatmalarý kabul etmeyerek haklarý ve gelecekleri için ölümüne direniþ yolunu seçtiler. Tekel iþçileri kar, yaðmur çamur ve faþist baský saldýrý ve tehditlere aldýrýþ etmeden günlerdir, Ankara'nýn ortasýnda direniþini sürdürüyor. Ankara da günlerdir binlerce Tekel iþçisi soðuk duvarlarýnda iþçilerin sloganlarý yankýlanýyor. Yalnýz devlet ve AKP hükümeti deðil ayný zamanda altýnda Tekel direniþini satmaya hazýrlanan Türk-Ýþ sendika aðalarý da tekel iþçilerinin direniþinden korkup, paniðe kapýlýyorlar. TEKEL iþçileri, haklarý ve gelecekleri için Ankara yolunda kararlýlýkla ilerledikçe baþbakan Erdoðan ve þürekasý üst perdeden sesleniyor, direniþlerini karalýyor, hakaret ediyor ve eyleme müdahale etme tehdidini savuruyor..Direniþ uzadýkça sermaye ve AKP hükümeti daha çok korkuyor. Çünkü AKP hükümetinin halk düþmaný yüzü daha net açýða çýkýyor. TEKEL iþçileri önce bu yalan ve hakaret engelini aþtýlar; haklarý ve gelecekleriyle oynayanlarýn kapýsýna dayandýlar. Direniþin açýða çýkardýðý bir diðer gerçeklik ise, Türk-Ýþ sendika bürokrasisi ile direniþçi iþçiler arasýndaki keskin çýkar farklýlýðýdýr. Bu farklýlýk, sendikanýn görkemli binasý ile hemen önünde direniþçi iþçilerin kurduðu çadýrdan barakalar kadar yalýndýr. Ýþçilere ve barakalarýna tepeden, kibirle bakan o bina, þimdi barakalarýn ve o barakalara hayat veren binlerce tekel iþçisinin ve sýnýf dostunun basýncý altýndadýr. Bu öyle bir basýnçtýr ki, iþçileri satmada uzmanlaþmýþ Türk-Ýþ bürokrasisi çaresizdir. Ýþçilerin doðal refleksleriyle sendikal bürokrasinin hamlelerini boþa çýkarmalarýndaki ustalýklarýna bir bakýn! Türk-Ýþ yönetimi, biriken öfkeyi kontrol altýnda tutmak, üzerindeki basýncý azaltmak için hava alma çizgisi izliyor. Tekel iþçileri yalnýz kendileri adýna direnmiyor. Direniþ tekel iþçilerini bir sýnýf haline getiriyor; bilincini, eylemini ve kararlýlýðýný örgütlüyor. Tekel iþçileri, bilincinde olsunlar ya da olmasýnlar daha baþýndan itibaren bütün iþçi sýnýfý ve emekçiler adýna direniyorlar. Haftalara yayýlan ve önüne çýkan engelleri aþarak ilerleyen direniþin gücü, bu gerçekliði belirgin hale getirdi. Direniþin somut hedefi, emperyalizmin iþbirlikçisi ve sermayenin eri enin AKP Hükümetinin Tekel iþçilerine yönelik 4-C saldýrýsýný boþa çýkarmaktýr. Fakat AKP Hükümeti ve sermayenin iþçi sýnýfý ve emekçilere yönelik saldýrýlarý 4-C yasasý ile sýnýrlý deðildir.
|
(1568 okuma)
(Devam... )
|
YENÝ SAYI. OCAK. 02. 2010
TEKEL ÝÞÇÝÞÝ ÖÐRETÝYOR Bir ayý aþkýndýr tekel iþçileri iþçileri, iþ, ekmek ve örgütlülükleri için kar, çamur, soðuk ve polis baský ve zulmü demeden Ankaranýn göbeðinde direniyor. AKP hükümetinin sýnýf hareketini ve sendikalarý hareketi etkisiz hale getirmek için, bin bir türlü burjuva ayak oyunu olmadý polis baský ve terörüne baþvurmaktan geri kalmýyor. Özelleþtirme terörüyle sýnýf hareketini ve örgütlülüðünü darbeleyene AKP hükümeti haklarýný aramak için sokaklara çýkan tekel iþçilerine saldýrýyor tehdit ediyor. Ama on binleri aþan Tekel iþçisi AKP hükümetinin bu saldýrýsýna ve ayak oyunlarýna direniþle yanýt veriyor. Tekel iþçisi eylemlerini gittikçe yaygýnlaþtýrýyor ve yeni eylem biçimleriyle eylemlerini geliþtirip ileri taþýmaya çalýþýyor. Türk-iþ aðalarýnýn eylemi geri tutma ve tavsatma çabalarýna Tekel iþçisi anýndan yanýt veriyor. Dahasý gelinene durumda Tekel iþçisi tüm iþçi ve emekçiler adýna, direniþi kazanmak zorunda. Elbette bunun için Tekel iþçisinin tek baþýna direniþi yeterli olmayacaktýr. Tüm iþçi ve emekçilerin, devrimci ve sosyalistlerin bu direniþle omuz omuza dayanýþma içinde olmalarý gerekiyor. Biliyoruz ki, 12 Eylül faþist darbesinin hedefi doðrudan iþçi sýnýfýnýn örgütlülüðüydü . 12 Eylül’ün arkasýndakiler örgütlenme özgürlüðünün, yani kolektif haklarýn, ortadan kaldýrýlmasýyla bireysel haklarýn da hiçbir anlamýnýn kalmayacaðýný biliyordu. Planlanan gerçekleþti. Sendikal hak ve özgürlükler ortadan kaldýrýldý ve iþçi sýnýfýnýn örgütlü etkisi ve gücü de daðýlýverdi. Sonra ne sosyal hak, ne ekonomik hak ne de insan hakký kaldý ortada ce vahþi sömürü dönemi açýldý adeta iþçilerden intikam almak adýna. 12 Eylül 1980’den bugüne neredeyse 30 yýl geçti. Bu arada “demokrasi” dillere pelesenk edildi. 12 Eylül darbecileri de dahil olmak üzere 30 yýlda her ihükümete gelen demokrasiden söz etti. AKP hükümetlerin sözleri inandýrýcýlýðýný kaybedince bu seferde devreye AB girdi, demokrasinin AB’den geleceði beklendi. Ama olmadý demokrasi bir türlü gelmedi. Çünkü kolektif haklar yani gerçek anlamda örgütlülük yoktu ve örgütsüz mücadele olamazdý. Emekçileri mücadeleye yönelten bazý denemeler oldu. Bunlarýn baþýnda 1989 Bahar Eylemleri geliyordu, sonra büyük madenci yürüyüþü gerçekleþti. Ýzmit SEKA iþçilerinin direniþi de son derece önemliydi. En sonra da SSGSS’ye karþý Herkese Saðlýk Güvenli Gelecek Platformu, Türkiye emek mücadelesinin son 30 yýlýndaki hatýrlarda kalan mücadele örnekleri oldu. Kolektif haklardan yoksun geçen 30 yýldaki mücadele deneyimlerinin iþçi sýnýfý için sýnýrlý öðreticiliði olsa da bunlarýn hiç biri kalýcý bir kazaným saðlayamadý. Bu mücadelelerden bazýlarý baþarýya çok yaklaþmýþtý ve tüm iþçi sýnýfýný da umutlandýrmýþtý. Ama son kertede bir güç araya girerek mücadelelerin baþarýyla sonlanmasýný engelledi. Mücadelelerin baþarýsýný engelleyen o gücün ne olduðuna baktýðýmýzda maalesef tüm örneklerde bu gücün sendikalarýn baþýna çöreklenen sendika aða ve bürokratlarý olduðunu gördük. Bugüne kadar bir çok eylemi uzlaþmacý sendikacýlýk adýna arkadan hançerleyen ve yenilgiyle sonuçlanmasýna neden olan, sendikala aðalarý ve bürokratlarýnýn sicilleri bozuktur. Son yýllarda bir aydýr süren TEKEL direniþi, uzun bir süreden sonra örgütlü olmanýn, örgütlü mücadeleyle hak aramanýn önemini bir kez daha hatýrlatmýþtýr. TEKEL direniþi sadece AKP hükümetinin emekçilere yönelik politikalarýnýn ne kadar düþmanca olduðunu ortaya çýkartmakla kalmamýþ, Türk Ýþ’e de sendika olduðunu hatýrlatmýþtýr. Sadece bu iki nedenle bile TEKEL direniþi son yýllarýn en önemli mücadeleleri arasýnda sayýlmayý hak etmektedir. Ama elbette bu yeterli olamaz. TEKEL direniþinin daha önceki hayal kýrýklýklarý arasýnda yer almamasý ve Türkiye iþçi sýnýfý hareketinde bir dönüm noktasý olmasý, nihai hedefe ulaþana kadar mücadeleye devam edilmesiyle mümkündür. TEKEL iþçisi yapýlan referandumda yüzde 99 gibi mutlak bir çoðunlukla mücadeleye devam iradesini göstermiþtir. Bu irade sadece Türk Ýþ’e deðil, iþçi sýnýfýný bitti sayýp, mücadeleyi gereksiz gören, uzlaþmacýlýðý sendikacýlýk zanneden tüm sendika ve sendikacýlara da bir ders niteliðindedir.
|
(1516 okuma)
(Devam... )
|
YENÝ SAYI. KASIM. 01. 2009
ZAMCIBAÞI NEREYE KADAR? Evet, ZAM ! Bu üç harfe o denli alýþtýk ki, kullaýllmadýðý an hemen hemen yok gibidir. Artýk Türkiye'de bebekler zamlý doðuyor. Ölümler bile zamlý oluyor... Özellikle kriz bahane edilerek petrole, doðal gazý sürekli yüklü zamlar yapýlýyor ve haliyle her þey enrjiyeye baðlý olmasý nedeniyle temel tüketim vmaddelerine ve ulaþýmani yüksek oranlý zamlar peþpeþe geldi ve hala da bu durum sürüyor, daha da devam edecek. Zamcýbaþýlar ortalýðý ayný geminin yolcularýyýz yalanýyla kasýp kavuruyorlar. Evet, açýk olan bir gerçek varki oda, AKP hükümetinin ZAMCIBAÞI' olduðu gerçekliðidir. Zamcýbaþýlarýn zam gülleleri sürüyor. Günlük tüketim maddelerinin hemen tümü, son üç-dört ayda en az bir kaç kez zam gördü. Zamcýbaþýlar, aðýr zam ve vergilerle ekonomiyi ayakta tutmaya çalýþýyorlar. Türkiye'nin 2009 yýlýnda ödmesi gereken ödemesi gereken dýþ borc toplamý 7 milyar dolarý aþýyor. Buna karþýlýk Türkiye'nin dýþandan saðlayabileceði krediyse azamisinden 5 milyar dolarý geçmez. Demek ki 2009'da 2 milyar dolarlýk bir kaynak bulunmasý gerekiyor. Zamcibaþýlarý bunun yolu olarak da, aðýr bir ek zam ve vergi yükünü görüyor. Buna bütce acigini ve bütçe gelirlerini ( ki bunlar da büyük bir oranda çalýþanlarýn sýrtýndan çýkarýlmaktadýr) ekleyihiz. Ortaya korkunç bir zam ve vergi yaðmasý çýkýyor. Zamcýbaþýlarýn Maliye, bakaný M.Þimþek 2010 bütçe tasarýsýný tanýtýrken yaptýðý açýklamaya göre, 50.2 milyar TL açýk veren bütçe açýðýný kapatmak için bu yýl icinde KÝT'ler ek zam yapacak, ve Maliye ek vergi alacak. Zamcýbaþýlarý içve dýþ borçlarý ödemek, tüketimi kismak, bütçe açýðýný kapatmak icin, iþçilerin ve çalýþanlarýn yoksulluðunu, sefaletini bir kaç kez katlama pahasýna da olsa bu denli aðýr, bu denli yüklü zamlan ve vergileri getirebiliyorlar. Ama onlar icin halkýn yaþamýnýn, insan ögesinin hic bir önemi yoktur. Önemli olan sömürü düzeninin carkini döndürebilmek, parababalanmn milyarlanna milyarlar katmak, emperyalist tefecilerin borçlarýný katlayarak ödemektir. Özellikle son zamlar iþçilerin ve emekçilerin hosnutsuzluðunu, öfkesini belki bir kaç kez daha arttýrmýþtýr. Hemen herkes bir çýkýþ yolu arýyor. Ýþçilerin ve emkçilerin tepkileirni lokal olmaktan çýkartarak geniþ bir alana yayayýlmaýs gerekiyor. Evet, zamcýbaþýlara dur demek gerek. Ama nasýl ? Tek yol, eylemlerdir, eylemliliktir. Ýþçilerin ve emkeçilerin hosnutsuzluðu artýk daha büyük eylemliliklere dönüþtürmek için devrimlere büyük görev düþüyor. Emekçileri aydýnlatmak ve birleþik mücdeleyi geliþtirerek zamlarýn geri alýnmasýný saðlayacak bir kitle mücadelesi örgütleyip geliþtirmektir. Bunu CHP, MHP vb. gibi burjuva partiler de, Türk-Ýþ aðalarý da görüyorlar. Onlarý engelleyememeleri halinde hiç deðilse kendi etki ve denetimleri altýnda tutmaya çalýþyorlar. CHP, MHP vb. gibi burjuva düzen partilri zamlar karþýsýnda emekçi yýðýnlarý aldatan beylik açýklmalar dýþýnda birþe yapmayarak "sesiziliklerini koruyarak AKP hükümetine suç ortaklýðý yaparken, emekçilerin tepkisinin sokaklara akmasýndan korkuyorlar. DÝSK dýþýnda Türk- Ýþ ve Hak-Ýþ aðalarý göstermelik hava alma eylemleri ve basýn açýklamalarýyla, tabaný hareket geçirmeyerek zamlara suç ortaklýðýna devam ediyorlar.
|
(1719 okuma)
(Devam... )
|
|
u ana kadar 12834921 sayfa izlenimi aldk. Balang: April 2005
|
|
|