DHB ARÞÝV SÝTESÝ
Ana Menü
Anket
DHB: Onlardan Bize

Bu Konuda Ara:   
[ Ana Sayfaya Git | Yeni Bir Konu Sein ]


KIZILDERE YAKILAN DEVRÝM ATEÞÝ YANMAYA DEVAM EDÝYOR
Onlardan Bize
Dünyada yükselen ulusal ve sosyal kurtuluþ mücadelesi, Türkiye’yi de etkisi altýna almýþtý. Özellikle 68’de Avrupa da gelen devrimci  rüzgarla doruðuna çýkan gençliðin mücadelesinin görkemli yükseliþi, iþçi sýnýfýnýn mücadele ve yasal örgütlenmesinin geliþmesi, DÝSK’in ortaya çýkmasý, buna paralel olarak yasadýþý grev, fabrika iþgali ve çeþitli eylemlerin boy göstermesi, kýrsal alanda toprak iþgalleri ve küçük üreticilerin taban fiyatlarýný yükseltme amaçlý miting ve yürüyüþlerin yaygýnlaþmasý, kitle hareketinin canlandýðýný ve geliþtiðini gösteriyordu..
Bu ortamda Marksizm-Leninizm’in özellikle gençlik ve ileri bir kýsým öncü iþçi ve aydýn arasýnda hýzla yayýlmasý, DÝSK, Fikir Kulüpleri Federasyon, Dev-Genç... Dev-Genç'in olaðanüstü boyutlara ulaþan örgütlenmesi ve etkisi, Anti-emperyalist ve anti-Amerikancý kitle gösterilerinin yoðunlaþmasý, 6. Filo ADB askerlerinin dövülüp denize atýlmasýnýn ardýndan polisin yurdunda Vedat Demircioðlu’nun döve döve öldürülmesi,  MHP'li faþist milislerin örgütlenerek devrimcilere -saldýrýya baþlamasý... Vedat Demiroðlu , Taylan Özgür, Battal Mehetoðlu ve Mehmet Cantekin ardý ardýna öldürülmesi... Kanlý Pazar...Ve yasal bir protesto olarak baþlayan, bir ayaklanma eðilimi içine giren þanlý 15-16 Haziran Ýþçi Direniþi... Büyük direniþin devlet ve reform-sendika yöneticilerinin iþbirliðiyle kýrýlmasý, devrimci yeni örgüt ve mücadele biçimi arayýþlarýný itiyordu
Devrimcilere gerek resmi gerekse sivil faþist saldýrýlara karþý savunma gereksinimiyle hýzla silahlanmaya yöneliyor ve ilelgal örgüt fikri geliþiyorud.. Buna, polisin keyfi ve tutumuna karþý tedbir almayý da eklemek gerekiyor. Ancak silahlanmanýn yalnýzca bunlardan kaynaklandýðýný sanmak saflýk olurdu.
Devrimciler bir yandan Latin Amerika, Asya, pratiðinden etkilenirken diðer yandan ideolojik açýdan, modern revizyonizmin þiddet ve þiddete dayanan devrim fikrini reddetmesine duyduklarý tepkiyle, silahlý mücadele fikrini savunup silahlanmaya yöneliyorlar. M.Suphiden sonra Türkiye tarihinde 50 yýl sonra ilk olarak iktidarý ele geçirme düþüncesiyle harekete geçen devrimcilerin bunu, gül demetleriyle ya da egemen sýnýflarýn bir kesimine çaðrýlarda bulunarak yapmalarý beklenemezdi. Ýllegal örgütler iþte tamda bu dönemde ortaya çýkmaya baþladý .
Aralýk 1970’de Mahir Çayan Türkiye Halk Kurtuluþ Partisi/Cephesi'ni bir süre sonra 4 Mart 1971de Deniz Gezmiþ ve Hüseyin Ýnan Türkiye Halk Kurtuluþ Ordusu'nu, ve ardýnda Nisan 1972’de  Ýbrahim Kaypakkaya yoldaþ TKP-ML Hareketini oluþturuyordu. Bu örgütler büyük bir tutku ve inançla eylemlere baþlýyorlar. Bankalar soyuluyor, iþverenler kaçýrýlýyor, karakollar bombalanýyor, muhbirler cezalandýrýlýyor, polis ve Amerikan emperyalizmi baðlantýlý hedefler silahlý saldýrýlara uðruyorlar, yani, devrim- reform ayrýþmasý artýk pratikte yaþanýyordu.
Türkiye, tarihinde karþý karþýya kalmadýðý düzeyde aðýr bir ekonomik bunalýmýn içinde kývranýyordu. Bu noktadan sonra her þey "ilk"tir Türkiye'de... M.Suphi'nin giriþimi bir yana iktidarý ele getirmeyi hedef alan illegal mücadeleci bir örgüt, (ya da örgütler) "ilk"tir. Ýktidara karþý aleni bir savaþ, "ilk"tir.. Silahlý mücadele zaten "ilk"tir.. Reformculuðun radikal bir tarzda ve fiili olarak reddi, "ilk"tir.. Devrim için daðlara çýkýlýyor, þehir gerillasý baþlatýlýp çatýþmalarda ölüm gülerek kucaklanýyor ...
(1583 okuma)  (Devam... )

Ölenler dövüþerek öldüler...-
Onlardan Bize
19 Mart, 1973, Ýstanbul-Þehremini'nde, bir apartmanýn zemin katýnda, proletaryanýn yiðit, komünist yoldaþýmýz Ahmet Muharrem Çiçek, faþist diktatörlüðün eli kanlý katilleriyle giriþtiði çarpýþmada yiðitçe dövüþtü ve þehit düþtü.
Emniyet 1. Þubenin iþkenceci cellatlarý 19 Mart 1973 günü, Ýstanbul-Þehremini'nde bir apartmanýn zemin katýndaki bir dairede pusu kurmuþlardý. Pusuya, yoldaþlarýyla birlikte Ahmet Muharrem Çiçek yoldaþ düþtü. Ýlk anda polisler tarafýndan tutsak alýndýlar, kelepçelendiler. Muharrem yoldaþýn üzerindeki bir silahý da ele geçirdi cellatlar. Ama ikinci bir silahý daha vardý ve onu bulamamýþlardý.
Proletaryanýn devrim ve sosyalizm kavgasýna katýlan bu kararlý militan, yoldaþlarýný da yardýmýyla bulunmayan silah la, evdeki polislere ateþ açtý. Bir anda neye uðradýðýný þaþýran, inanç yoksunu iþkenceciler canlarýnýn telaþýna düþtüler, kendilerini sokaða dar attýlar. Bekledikleri katil timi gelene kadar da eve dönmeye cesaret edemediler. Ýþte bu kýsa aralýktan yararlanarak, yanýndakilerin arka taraftan kaçmasýný saðladý Muharrem yoldaþ. Ancak zaman hepsinin kaçmasýna yetmemiþti. Ýþkenceci katil polis sürüsü evi ateþ altýna aldýlar, dört bir yandan kuþattýlar. Duvarý týrmanarak kaçmaya çalýþan yoldaþý Kutsiye Bozoklar, kurþunlara hedef oldu, aðýr bir þekilde yaralandý. 0, yaralý yoldaþýný býrakmak istemedi, yanýnda kalarak çarpýþmaya girdi.
Polis sürüsü bu arada kaçan diðer yoldaþlarýný da ele geçirmiþti. Muharrem yoldaþ büyük bir kararlýlýk ve soðukkanlýlýkla son kurþununa kadar polis sürüsüyle kahramanca çatýþtý. Her kurþunu devrimci þiarlarla sýkýyordu. Polis sürüsü bu tek bir in sanýn tek bir silahla yarattýðý ateþ çemberini yarmaya bile cesaret edemedi. Ne zaman ki aðýr biçimde yaralý, kurþunu bitmiþ durumda kaldý, katil çete akbabalar gibi yoldaþýmýza saldýrdýlar. O'nu ve aðýr yaralý yoldaþý Kutsiye Bozoklar'ý sürükleyerek dýþarý çýkardýlar, arabalarýnýn içine fýrlatýp attýlar.
Aldýðý aðýr yaralara raðmen O, düþmana sloganlarýyla, devrim davasýný savunmasýyla saldýrýsýný sürdürdü. Emniyet 1. Þubeye getirildiðinde hala yaþýyordu. Sonradan otopsi raporlarýyla da tespit edildiði gibi yoldaþýmýzý, iþkenceci katiller beyni ne bitiþik bir ateþle sýktýklarý kurþunlarla katlettiler.
Aðýr yaralý Kutsiye Bozoklar, aðýr iþkencelere uðratýldý; kýsa süre sonra felç oldu. Ama, bir onur abidesi gibi düþmana karþý direniþini sürdürdü, dimdik ayakta kaldý.
Ahmet Muharrem yoldaþ, 70'lere doðru öðrenci gençliðin anti-faþist, anti-emperyalist mücadelesi içinde yetiþti. 1972 yýlýnda TKP/ML Hareketi baðýmsýz örgüt halinde ortaya çýktýðýnda komünist militan bir geniþlik kadrosu olarak M-L safta yerini aldý. Kýsa zamanda öne çýktý. Ýþçi sýnýfý arasýndaki çalýþmalara katýldý.
(1735 okuma)  (Devam... )

ÖLÜMÜNÜN 127. YILINDA MARKS FÝKÝRLERÝYLE YAÞIYOR
Onlardan Bize
Proletaryanýn büyük öðretmenleri ve bilimsel sosyalizmin kurucularýndan Karl Marks’ýn ölümünden bu yana 127 yýl geçti. Ama onun çað açan ve insanlýða ýþýk saçýp, kendi gerçekliðini görmesini ve burjuva sermaye düzenini örgütlenip ayaða kalkarak yýkmasý gerektiðini bilimsel verilerle ortaya koyan düþünceleri, deðer ve tazeliklerini koruyorlar. Frederich Engels’le birlikte sosyalizmi ütopyadan bilime dönüþtüren ve iþçi sýnýfýnýn ve diðer ezilen ve sömürülenlerin eline son derece güçlü ve etkili ideolojik silah tutuþturan bu büyük insanýn zamanýnda günümüze önemli deðiþiklikler geçmesine karþýn sýnýflý, kapitalist toplumun temel özellikleri deðiþmedi. Bir yanda maddi ve entellektüel üretim araçlarýný ve siyasal iktidarý denetimi altýnda tutan öte yandan sömürülen ve siyasal iktidarýn uzaðýndan tutulan kol ve kafa iþçileri arasýndaki çeliþme varlýðýný sürdürüyor. Geri yada ileri kapitalist toplumlarý ve bu toplumlardaki deðiþim ve savaþýmlar anlamýnýn yolu, iþte sözcüðün en geniþ anlamýndaki bu proletarya ile burjuvazi arasýndaki antagonist çeliþmeyi kavramaktan ve dahasý bu çeliþmenin çözümü için devrimci eyleme katýlmaktan geçer.
Ýnsanlýk çok eski çaðlardan beri baskýnýn, sömürünün ve zorbalýðýn olmadýðý bir eþitlik, özgürlük ve kardeþlik toplumu hayaliyle yaþamýþ ve bu özlem zaman zaman ezilen sýnýf ve katmanlarýn devrimci ayaklanmalarýna yol açmýþtýr. Ancak kapitalizm öncesi toplumlarda maddi üretimin yetersizliði -ki bu, sýnýflarýn varlýðýnýn temel nedenidir- ve bu toplumlarýn ezilen ve sömürülen sýnýflarýn yapýsal özellikleri, onlarýn toplumsal kurtuluþu uðruna giriþtikleri savaþýmlarýn kesin bir sonuca ve özlenen hedefe ulaþmasýný nesnel olarak olanaksýz kýlýyordu. Ama kapitalizmin, emeðinin koynunda uyuklayan dev üretici güçleri harekete geçirerek maddi üretim yetersizliðini aþmaya baþlamasý ve üretim araçlarýndan bütünüyle yoksun modern sanayii proletaryasýný ortaya çýkarmasý, emeðin gerçek ve sonal kurtuluþunun koþullarýný yarattý.
Zamanýn en ileri üç ülkesinin belli baþlý üç düþünce akýmýný yani klasik Alman felsefesini, klasik Ýngiliz ekonomi politiðini ve Fransýz sosyalizmini bir üst sentez içinde yeniden biçimlendiren Marks her þeyden önce tarihin materyalist ve bilimsel açýklamasýný yaptý. O, toplumsal geliþmenin itici gücünün krallarýn vb. -üstün bireylerin eylemleri, istemleri, kaprisleri yada tanrýsal ve doða üstü güçlerin- müdahaleleri olduðu yolundaki metafiziksel ve idealist görüþlere öldürücü bir darbe indirdi. Marks üreci güçleri ile üretim iliþkileri yada mülkiyet iliþkileri arasýndaki çeliþmenin, toplumsal geliþmenin temel itici gücü olduðunu ortaya koydu. Toplumun ekonomik temelini yada alt yapýsýnýn bu iki öðesi arasýndaki çeliþme, siyasal planda kendisini sýnýf savaþýmý olarak gösterir. Komünist Manifesto’da belirttiði gibi, “þimdiye kadarki bütün toplumlarýn tarihi, sýnýf savaþýmlarý tarihidir” (Mark-Engels, Seçme Yapýtlar 1. s.132)
Gerçektede ilkel komünal toplumun yýkýlmasýndan bu yana tüm toplumlarýn tarihi, ezen, sömüren ve eski üretim iliþkilerini temsil eden sýnýflarla, ezilen, sömürülen ve eski toplumun baðrýnda oluþmakta olan yeni üretim iliþkilerini temsil eden sýnýflar arasýndaki savaþýmýndan oluþmaktadýr. Kuþkusuz sýnýflarýn ve sýnýf savaþýmýnýn tarihte ve toplumsal geliþmede tuttuðu önemli yere -çok daha yüzeysel bir biçimde olsa- bazýburjuva düþünürleri de deðinmiþlerdir. Ama Marks onlarýn hepsinden farklý olarak, çok daha derin bir biçimde gerçekleþtirdiði s›n›f analizini proletaryanýn devrimci eylemiyle ve onun sosyalizm savaþýmýyla doðrudan baðlantýlý bir biçimde koymuþtu. O daha 1852 yýlýnda Joseh Weydemeyer’e yazdýðý bir mektupta; sýnýflarýn varlýðýnýn ancak üretimin geliþimindeki belirli bir tarihsel evreye baðlý olduðu, sýnýf savaþýmýnýn zorunlu olarak proletarya diktatörlüðüne vardýðýný ve bu diktatörlüðün kendisinin bütün sýnýflarýn ortadan kaldýrýlmasýna ve sýnýfsýz bir topluma geçiþten baþka bir þey olmadýðýný tanýtlamak olduðunu vurgulamýþtýr. Bu görüþler Marksizmin köþe taþlarýndan birisiyle, yani proletaryanýn diktatörlüðü kavramýyla karþý karþýya geliyoruz. Marks’ýn yukarýda belirtikleriyle tam bir uygunluk içerisinde söylediði gibi, “yalnýzca sýnýf mücadelesini kabul edenler henüz Marksist deðildir.” Ancak sýnýf mücadelesini kabul etmeyi proletarya diktatörlüðünü kabul etmeye vardýran bir kimse Marksist’tir. Marks’ýn, özellikle 1871 Paris Komünü deneyiminden de dersler çýkararak derinleþtirdiði proletarya diktatörlüðü kavramý, öteden beri Marksizm ve Marksizm-Leninizm burjuva ve küçük burjuva sosyalizminden ayýrtetmede en baþta gelen ölçütlerden birisi olmuþtur. Dolasýyla burjuvazinin ve revizyonizmin proletarya diktatörlüðüne þiddetle saldýrmasý, onu çarpýtmasý ve reddetmesi hiçte þaþýrtýcý deðildir ve olmamalýdýr. Marks’ýn en büyük katkýlarýndan biriside, kapitalist toplumun hareketinin ekonomik yasasýný keþfetmesinde bulur anlatýmýný. O, metanýn niteliðini ve kapitalist toplumda ve ekonomide tuttuðu belirleyici yeri analiz etmiþ ve sermaye birikiminin ve mekanizmasýný ortaya koymuþ, kapitalist üretim biçiminin ayrýlmaz yol arkadaþý olan ekonomik bunalýmýn aþýrý üretimden kaynaklandýðýnýn ve kapitalistlerin iþçileri sömürerek elde ettikleri artý-deðerin can alýcý önemine iþaret etmiþtir. Kapitalist toplumda sermaye birikimin tarihsel eðiliminin önce baðýmsýz üreticilerin sermayeye baðýmlý kýlmasýna, yoksullaþmasýna ve giderek proleterleþmelerine yol açtýðýný ve bu sürecin daha ileri aþamalarýnda, kapitalistlerin kendilerinin mülksüzleþtirilmelerine ve sermayenin yoðunlaþmasý ve merkezileþmesine götürdüðünü belirten Marks, bu eðilimin kapitalist toplumda sosyalist devrimin ön koþullarýnýn hazýrlanacaðýný açýða serer.
(1567 okuma)  (Devam... )

STALÝN YOLDAÞ ÖLÜMSÜZDÜR
Onlardan Bize
Bundan tam 57 yýl önce 5 Mart 1953’de proletaryanýn bir büyük önderi daha yaþama gözlerini yumdu : STALÝN. Büyük bir M-L teorisyen, parlak bir örgütleyici ve bir eylem adamý olan Stalin, emperyalizm ve proleter devrimleri çaðýnýn, Leninizm’in ortaya çýkmasýnýn koþullarýný yaratan çaðýn, büyük bir komünist önderiydi. Büyük önder Lenin'in mücadele yoldaþý ve öðrencisi olan yoldaþ  Stalin, yaþamý boyunca, Lenin'in yolundan yürüdü.
Sosyalist Sovyetler Birliði'nde, proletarya diktatörlüðünün korunmasý ve saðlamlaþtýrýlmasý, ekonominin sosyalist örgütlendirilmesi ve toplum yaþamýnýn devrimcileþtirilmesi için SBKP (B) 'e önderlik etti. Dahasý o, baþta ulusal sorun olmak üzere çeþitli konularda M-L devrim teorisine deðerli katkýlarda bulundu. O, özellikle sapmalara karþý mücadele içinde Marksist-Leninist teoriyi geliþtirdi, derinleþtirdi.
Marksizm-Leninizm’e düþman ideolojilerin amansýz düþmaný olan yoldaþ Stalin, Leninizmi gözden geçirme giriþimlerine ve sapmalara karþý güçlü desteði yoldaþ Lenin ile birlikte uzlaþmaz bir savaþým sürdürdü. Rus komünistlerinin Narondizm'e "Legal Marksizm"e, ekonomizm, Menþevizm, vb. anti-Marksisi akýmlara karþý sürdürdükleri uzlaþmaz mücadele geleneðini. Stalin, Troçkizm'e, Buharinciliðe, Titoculuða karþý sürdürdü.
O, özellikle Troçkizm’e ve Buharin'ciliðe karþý savaþýmda öne çýktý: bu ideolojik ve politik akýmlara karþý verdiði savaþým ile Lenin'in öðrencisi büyük bir Marksist-Leninist olduðunu kanýtladý. O. dünya proletaryasýnýn uluslar arasý  partisi Komintern'e de bu alanda da önderlik etti.
Anti-Marksist-Leninist ideolojilere karþý yürüttüðü savaþým, proletarya partisini yeniden kurma gibi zor bir görevle karþý karþýya olan ve teorik sorunlarýn aðýr bastýðý bir dönemden geçen komünist örgütümüze ýþýk gösteriyor, yolunu aydýnlatýyor. Teori sorunlarýna büyük önem veren; ML’in bir eylem klavuzu olduðunu kendi pratiðinde, daima göz önünde bulunduran yoldaþýmýzdan bu konuda öðreneceðimiz çok þey vardýr. Uluslar arasý burjuvazinin baþta Rus revizyonistleri olmak üzere, tüm revizyonistlerin ve her kýlýktan oportünizmin ve özellikle Troçkistlerin saldýrýlarý, proletarya devriminin bütün bu düþmanlarýnýn saldýrýlarý, O’ndan öðreneceðimiz çok þey olduðunun kanýtý deðimlidir. Düþman  O’ndan  her cepheden saldýrýyor; Çünkü,  O’nda kendi tedirgen eden çok, ama çok þey var.
Yoldaþ Stalin, ulusal sorunu genel teorik planda ve pratikte, ayrýntýlý olarak inceledi, serbest rekabetçi kapitalizm dönemindeki, burjuvazinin yükseliþ dönemindeki ulusal sorun ile emperyalizm ve proleter devrimleri çaðýndaki ulusal sorunun teorik ve pratik ele alýnýþýnýn ayný olmayacaðýný gösterdi. Serbest rekabetçi kapitalizm döneminde ulusal sorun, burjuva demokratik devrim sorununun bir parçasý ve devlet içi bir sorun olarak ele alýnýrken; bu sorunun emperyalizm ve proleter devrimleri çaðýnda yerel ve devlet içi sorun olmaktan çýkýp, bir dünya sorunu, sömürgeler ve baðýmlý uluslarýn emperyalizme karþý bir savaþýmýný sorunu durumuna geldiðini; proletarya devrimi sorununun bir parçasý haline geldiðini bilimsel bir þekilde tanýtladý. Ulusal sorunu ve onun bir parçasý olan uluslarýn kendi kaderini tayin hakkýný, bir devrim sorunu olarak deðil de, bir reform sorunu, bir anayasal sorunu olarak ele alan görüþleri kýyasýya eleþtirdi. Ulusal sorunu hala bir devlet içi sorun olarak: çeþitli uluslardan burjuvalarýn rekabet savaþýmý olarak ele alan burjuva milliyetçi teori ve tezleri çürüttü. Emperyalizm ve proleter devrimleri çaðýnda köylülüðün ulusal hareketin temel gücünü temsil etmesinden dolayý, köylü sorununun ulusal hareketin özü olduðunu ortaya koydu.
 O, emperyalizmi zayýflatan ulusal hareketleri desteklerken: emperyalizmi güçlendiren ulusal hareketleri gerici içeriklerini sergileyerek desteklemedi. Böylece bize her ulusal hareketin titiz bir incelemesinin gerektiðini öðretti.
 Ulusal sorunun gerçek çözümünün emperyalizmin yýkýlmasýyla olanaklý olduðunu teorik olarak kanýtlayan Stalin, proletarya diktatörlüðü koþullarýnda sorunun ele alýnmasý gerektiðinin teori  ve pratiðini geliþtirdi.
Çok baþarýlý bir örgütleyici olan Stalin, Çarlýk otorkrasi’si altýnda aðýr gizlilik koþullarýnda komünist hareketin Rusya da örgütlenmesinde büyük  bir rol oynadý. Son derece aðýr gizlilik koþullarýnda çalýþan biz komünistlerin, bu koþullarda nasýl çalýþmak gerektiði konusunda Stalin' den öðrenecekleri pek çok þey vardýr.
Rusya gibi geri bir ülkede, proletarya diktatörlüðünün, Avrupa’nýn önemli ülkelerindeki proletarya iktidarý ele geçirmeden, onlarýn devlet yardýmý olmadan ayakta kalamayacaðýný; üretimin sosyalist örgütlenmesinin gerçekleþtirilemeyeceðini; bir ülkede sosyalizmin zaferinin olanaksýz olduðunu öne süren Troçkist "sürekli devrim" teorisinin bozguna uðratýlmasýnda partiye önderlik etti. Troçki'ye katýlan Kamanev ve Zinovyev'in  de proletarya diktatörlüðüne  düþman, sosyalizmin zaferine inançsýz olduklarýný gözler önüne serdi. Sosyalist sanayileþmenin orta köylülerin sýrtýndan gerçekleþeceðini; yoksul ve orta köylülerin proletaryanýn müttefiki deðil, düþmaný olduðu tezini öne süren "sol"cu Troçkist "sürekli devrim" teorisinin proletarya devrimine düþman özünü sergiledi; bu teorinin devrimi sürekli kýlmanýn deðil, olanaksýz kýlmanýn teorisi olduðunu gösterdi. Proletarya devriminin düþmanlarý olan Troçkistleri. Kamanevleri. Zinovyevleri. Buharinleri bunlar henüz bir sapma içinde olduklarý sýrada doðru yola getirmeye çalýþtý, ama onlarýn karþý-devrim yolunda ilerlemeye kararlý olduklarý açýða ortaya o çýkýnca, onlarýn gereken þekilde cezalandýrýlmasýna önderlik etti,
Marksist-Leninist proletarya diktatörlüðü teorisini, Rusya da proletarya diktatörlüðünü uygulamasýnýn somut verileriyle  geliþtiren Stalin, proletarya diktatörlüðü altýnda sýnýf mücadelesinin yumuþadýðýný deðil, tam tersine sertleþerek geliþtiðini gösterdi. Böyle yapmakla kapitalizmden komünizme geçiþ süreci ilerledikçe, sýnýf mücadelesinin yumuþatýlmasý gerektiðini, hala varlýðýný sürdüren kulaklara ( kýr kapitalistleri ) karþý saldýrý politikasý, onlarý tasfiye politikasý izlememek gerektiðini, çünkü onarlýn sosyalizmle bütünleþeceðini  öne süren Buharinci saðcý tezleri tam bir yenilgiye uðrattý.
SBKP(B)’nin deneyimleriyle Leninist parti öðretisini geliþtiren Stalin, bu öðretinin uygulanmasýna önderlik etti.
(2440 okuma)  (Devam... )

ÝLK GÖZALTI KAYIPLARDAN MAKSUT TEPELÝ YOLDAÞ KAVGAMIZDA YAÞIYOR
Onlardan Bize
TKP/ML Hareketi'nin baþ eðmez savaþçýsý ve  Ýstanbul Alt bölge komitesi Üyesi, Maksut Tepeli yoldaþ 3 þubat 1984’te, Ýstanbul’da yaralý olarak faþizme tutsak düþtü. Ýþkenceci cellatlar Maksut yoldaþý derhal iþkenceye aldýlar. O yaralý olmasýna raðmen yoðun iþkencelere boyun eðmedi, diz çökmedi, ser verdi sýr vermedi. Faþist iþkenceciler onu 6 Þubatta hunharca ve alçakça katlettiler.
Maksut Tepeli yoldaþ, 1956 yýlýnda Muþ-Varto'nun Omcalý köyünde yoksul bir Kürt ailesinin çocuðu olarak dünyaya geldi. Çok küçük yaþlarda babasýný yitirdi. Yaþamý yoksulluk, acýlar ve ýzdýraplar içjn de geçecekti. Ama bu yiðit insan hiç. bir zaman boyun eðmeyecekti, boyun eðmeyi öðrenmeyecekti. Ýlk-okul ikinci sýnýfa kadar köyünde okudu. Depremde, köyündeki okulun  yýkýlmasýndan dolayý, Elazýð'ýn Palu ilçesinin yatýlý  bölge okulunda Ýlk ve Ortaokulu bitirmek zorunda kaldý. Tüm öðrencilik  yaþamýný ailesinden ayrý olarak sürdürmek zorundaydý. 1971-72 öðretim yýlýnda öðretmen okulu sýnavlarýný kazanarak,  Mersin Yatýlý Öðretmen Okulu'na girdi. Okulun gözde öðrencileri arasýndaydý. Çalýþkanlýðý, olgunluðu ve saygýlý ve iyi dostluklarýyla çevresinde yer edinmiþti. Okulun sportif ve diðer sosyal faaliyetleriyle yakýndan ilgileniyordu. Yazdýðý hikaye ve makaleleri okul çapýnda derecelere giriyordu. Okul güreþ  takýmýnýn ve gevre güreþlerin yetkinleri arasýndaydý. Baþarýlarý hiç  bir zaman O'nun, alçak gönüllü olgunluðunu deðiþtirmiyordu.
 Maksut yoldaþ, devrimci düþüncelerden öðretmen okulu sýralarýnda etkilenmeye baþladý. Okuyor, gözlemliyor, faþist saldýrýlara karþý  aktif mücadelelere katýlýyordu. Sömürü ve baskýnýn acýmasýzlýðýný çocukluðundan beri yakýndan, yaþamýnda görmüþtü, yaþamýþtý. Elbette ki bu vahþete seyirci kalamazdý.  Öðretmen okulunda faþist saldýrýlara karþý mücadele, devrimci düþüncelerin propagandasý, çekilmez düzenin teþhiri, O'nun ilk devrimci eylemleriydi.  1974-1975  öðretim yýlýnda mezun oldu.
Ýlk tayini Mardin'in köylerine yapýldý. Bura da, Kürt halký  üzerindeki ulusal  zulmü daha yakýndan gördü. Kürt köyleri baþlýyor, çocuk, kadýn, ihtiyar denilmeden falakadan geçiriliyor, jandarma zulmü  dinmek bilmiyordu. Yalnýzca bumuydu; hastasýna ilaç bulamayan, evine sýcak aþ, girmeyen, yaþamýný sürdürebilmek için can pahasýna mayýn tarlasýndan geçmek zo­runda býrakýlan yoksul köylülerin ailesi?  Durur muydu Maksut...Caný kadar sevdiði deðerli aðabeyi Mustafa Tepeli, TKP/ML Hareketi'nin çizgisinden etkilenmiþ, önder Ýbrahim Kaypakkaya yoldaþýn  hayatý  ve mücadelesi  O'na  yol göstermeye baþlamýþtý. Aðabeyinin komünist düþüncelerden  etkilenmiþ olmasý, Maksut  yoldaþýn aðabeyine olan sevgi ve baðlýlýðýný daha da arttýrmýþtý Maksut yoldaþ, aðabeyinin etkilemesiyle bu yýllardan baþlayarak Hareketimize sempati duymaya baþladý. Zulüm düzenine karþý  daha aktif mücadele edebilmek için, tayinini Hareketimizin güçlü  mücadele alaný  olan Erzincan'a aldýrdý. Erzincan'ýn Refahiye ilçesinin Saðaloðlu, Orçul ve Söðütlü köylerinde öðretmenlik yaptý. Hem öðretmenlik yapýyor hem de devrimci mücadeleyi yürütüyordu. Kitlelerin içine giriyor, dost oluyor, sorunlarýný çözme ye, yardýmcý olmaya çalýþýyordu.
1978 kýþýnda Hareketimizle kýsmý iliþkiler kuran Maksut yoldaþ, iliþkisi geliþtikçe daha coþkun olarak mücadeleye sarýlýyordu. 78'de Hareketimizin saflarýnda ortaya çýkan tasfiyeci hizibe karþý tavýr aldý. Hareketimiz saflarýnda ileri mücadele sorumluluklarýný yüklenmek için Erzincan'nýn  yakýn bir köyüne tayinini aldýrdý. Okullarýn  açýlýþýndan  kýsa bir süre sonra Erzincan þehir merkezinde  profesyonel olarak çalýþmaya baþladý. Durur mu Maksut ?... Aydýnlarýn bir bir sorgudan geçirildiði, zindanlara atýldýðý, düzenin uþaðý haline getirilmeye çalýþýldýðý, kýyým  kýyým kýyýldýðý bir koþulda düzenle uzlaþýr mýydý?
Maksut yoldaþ, tarihinde Erzincan'da halk düþmaný muhbir Katýrcý  Mehmet'in imha edilmesi eylemine katýldý. Bu görevi baþarýyla yerine getirdi. Ýþçi grevlerine, öðrenci gençliðin boykotlarýna, köylülerin toprak mücadelesine, kýsacasý sömürü ve baský düzenine karþý  geliþen mücadelenin gerisinde mi kalacaktý? Hayýr, hayýr. 0, boyun eðmeyi öðrenmemiþti, öðrenmeyecekti. Yüreði, halkýnýn  yüreði ile birlikte atan, acý ve ýzdýraplar içinde yoðrulan bu çelik iradeli insan için tek seçenek  vardý: Ýþçi sýnýfýnýn ve tüm halkýn kurtuluþu için devrim ve sos­yalizm yolunda mücadele.
Maksut yoldaþ, 1980 yýlýnýn  4 Þubat'ýnda Erzincan'da faaliyet sürdürdüðü  bu sýrada faþist diktatörlüðün çömezlerince yakalandý. Yakalanýr yakalanmaz derhal iþkence tezgahýna alýndý. 8 gün azgýn iþkence uzmanlarý, aðýr iþkencelere tabi tuttular yoldaþýmýzý. Ama nafile ! Ýþkencedeki bu yiðit, Ýbrahim Kaypakkaya nýn "ser verip sýr vermeyen" mücadelesinden ilhamlanmýþtý. Yüreði mücadelenin sýcaklýðýyla dopdoluydu. Bu yürek sönmeyecekti. Gelenek sürecekti; " Ser verip sýr verme-yenlerden" biri olmaya daha ilk günden hazýrdý. Yenilenler yi­ne faþist çömezler oldular. Maksut yoldaþýn  inatçý, ilkeli tavrý karþýsýnda kuduruyor, kuduruyor saldýrýyorlardý . Gereksiz þeylere bile cevap alamýyorlardý. Aðzýndan laf alabilmek, konuþturabilmek için, yoldaþýn  henüz yeni aldýðý ayakkabýlarý nereden aldýklarýný sormuþlardý. Yoldaþýmýzýn iþkence boyunca tek kullandýðý  sözcük olan "bilmiyorum" cevabýný  alýnca çýlgýna  dönüyor, halden hale girip, yoldaþýmýz karþýsýnda nasýl zavallýlar olduklarýný gizleyemiyorlardý. Ama yoldaþýmýz  ne kadar mutluydu.
Bu yakalanmada Maksut yoldaþ.  Erzincan ve Erzurum  Cezaevlerinde 4 ay tutuklu kalmýþtý. Tutuklu olduðu süre içinde yine durmadý. Ýçeride faþist baský ve saldýrýlara karþý savaþýmýný  sürdürdü. Ýnançlý, ilkeli mücadelesi, olgun, alçak gönüllü tavýrlarýyla tutuklularýn sevgi ve sempatisini kazanmýþtý.
1980 Haziran ayýnda, yoldaþýmýz sýnýf kini daha bilenmiþ olarak cezaevinden çýktý. Profesyonel mücadeleye hiç, tereddüt göstermeden devam etti. 1980 Aðustos unda Ýstanbul'a gelerek sýnýf mücadelesini burada sürdürdü. 1984 Þubat baþlarýnda yakalanýncaya kadar mücadelenin deðiþik alanlarýnda kesintisiz faaliyetini sürdürdü.
Yýl 1984, Þubat. TKP/ML Hareketi faþist diktatörlüðün azgýn saldýrýlarýna kar§m faaliyetini aksatmýyordu. Düþman kuduruyor, köpürüyor. En ufak ip uçlarýný deðerlendirmeye çalýþýyordu. Maksut yoldaþ düþman saldýrýlarýna dikkat çekiyor, yoldaþlarýný sürekli uyarýyordu.
(2912 okuma)  (Devam... )
Halkýn Birliði
BELLEK
Sitemize Hit
 
PHP-Nuke
Sayfa retimi: 0.09 Saniye