DHB ARÞÝV SÝTESÝ
Ana Menü
Anket
DHB: Dýþ Politika

Bu Konuda Ara:   
[ Ana Sayfaya Git | Yeni Bir Konu Sein ]


IRAK SEÇÝM SONUÇLARI ABD’NÝN ÝSTEDÝÐÝ BÝÇÝMDE ÇIKTI
Dýþ Politika
ABD emperyalizmi Irakta askeri gücünü azaltma yaklaþýmýnýn önemli unsurlarýndan birisi olarak görünen Irak seçim sonuçlarý, ABD’nin yönlendirmesi doðrultusunda gerçekleþirken, hem Ýran’ýn önünün kesilmesi ve hem de Kürtlerin güç kaybetmesiyle sonuçlandý. Þimdilik  Maliki ile Allavi arasýnda  kýl payý fark olmasýna karþýn ABD’nin daha sýcak baktýðý Allavi’nin ipi önde göðüslemesi  süreçte Allavi ittifakýnýn Baðdat politikalarýnda daha fazla söz sahibi olacaðýný gösteriyor.  
Federal Irak'ta seçim sonuçlarýna göre  sandalye daðýlýmý; 325 sandalyeli parlamentoya eski Baþbakan Ýyad Allawi baþkanlýðýndaki El Irakiye 91 sandalye ile birinci olarak girdi. Baþbakan Nuri El Maliki baþkanlýðýndaki Hukuk Devleti Koalisyonu 89, Þii olan Irak Milli Ýttifaký 70, Kürdistan Listesi (KDP-YNK) 43, Goran Listesi 8, Sünni olan Irak Uzlaþma Cephesi 6, Ýçiþleri Bakaný Cevad Bolani'nin baþkaný olduðu Irak Birliði Koalisyonu 4, Kürt Ýslam Birliði 4 ve Kürdistan Ýslami Cemaati 2 sandalye elde etti.
Azýnlýklara verilen seçim kotasý sonuçlarýna göre de Yunadim Yusuf Kinna baþkanlýðýndaki Rafidey Listesi'nden giren Hýristiyanlar 3 sandalye, Emin Ceco baþkanlýðýndaki Bizava Ezidiyan Listesi 1 sandalye, Kürdistan Ýttifak Listesi içerisinde seçimlere katýlan Þebek halký 1 sandalye, Keldaniler ve Aþuriler 2 sandalye, Xalid Romi'ye baðlý Sabi Halký 1 sandalye elde etti.
  7 Mart’ta yapýlan seçimlerde galip çýkan Allavi’yi, ABD, Irak’ý iþgal ettiði dönemde Irak’a getirterek Baþbakan olarak atamýþtý. Bir bakýma ABD’nin savaþ komutanýnýn Irak vali yardýmcýsý gibi çalýþmýþtý. Ýlk seçimlerde yenilgi alan Allavi, Irak politik sürecinde geri plana düþmüþtü. Sertlik politikalarý ile bilinen Allavi’nin Baas rejiminin temsilcileri ve sünni aþiretleriyle ittifak yaparak seçimlerde Maliki grubunu geride býrakmasý politik dengeleri deðiþtirdi. Bu durum Irak’ýn özellikle iç politikasýný ve bölgesel iliþkilerini uzun vadede etkileyecek bir durumda yarattý. Aslýnda Irakta seçimler ABD ile Ýran arasýnda etkinlik mücadelesi bakýmýndan sürdü.
Maliki ile Allavi listesi arasýnda yarýþta çok küçük bir fark ortaya çýktý.  Bunun baþka bir anlamý, Irak’ta hiç bir siyasi grup veya ittifak tek baþýna hükümet kuracak çoðunluðu elde edemediðidir.  Haliyle bu geliþme Baðdat’ýn politik dengeleri yeniden þekillenmesinin önünüde, açmýþ oldu.
Bölgede ABD emperyalizmi,Ýran’ýn önünü kesmek ve  Irakta etkisini kýrkmak istiyor. Bu bölgesel politikaya Ýran’ýn önünü kesmek için Suudi Arabistan ve  Güneyli Kürt Özerk yönetimini kuþatmak içinde TC devleti  Allavi’ye sýcak bakýp, yeþil ýþýk yapmýþlardýr. Nitekim seçim sonuçlarýnda en fazla güç kaybederek çýkan Kürtler olmuþtur. Seçim sonuçlarý  Kürtlerin Irak merkez hükümetindeki ABD sayesindeki etkilerini zayýflatýcý olmuþtur. Hem parlamento kaybý ve hem de sünni’lerin politik arenaya yeniden dönmesiyle, Kürtlerin Irak merkezi hükümetindeki etkileri eskiye göre geriye düþmüþtür.
 Irak’ta nüfusun  yüzde 60’ýný oluþturan Þiiler arasýnda önemli bir parçalanmýþlýk söz konusudur. Bu haliyle hükümet kurma iliþkilerini etkileyebilecek bir durumu oluþturuyor. Baþbakan Maliki’nin Ýslamcý yaný çok daha fazla ön planda olup, Ýran ile olan iliþkilerinde daha dengeli bir politika izlemesi, sünnilerle pek bir iliþki kurmak istememesi, ABD’nin kendi kucaðýnda büyüttüðü Allavi’yi öne çýkarmaya itti. Allavi hem  daha çok laik vurgusunu öne çýkarmasý, hem Maliki hükümetinin halkýn toplumsal taleplerini çözecek, somut adýmlar atmamasý ve politik istikrarsýzlýðýn devam etmiþ olmasý ve hem de Sünni Arap ve diðer kesimlerin desteðini almasýný saðladý.
Ayrýca Allavi, ABD’nin bölgesel politikalarýna çok daha yakýn bir çizgide duruyor. Irak iç politikasý konusunda da Pentagon’a yakýn duruyor. Ýran ile yakýn iliþkiye pek sýcak bakan biri de deðil. Yaptýðý ilk açýklamada da, komþu ülkelerinin Irak’ýn iç iþlerine karýþmamasý gerektiði konusunda uyarý yapmasý da bu gerçeði gösteriyor.  Allavi bugüne kadar seçimlere katýlmayan Sünni aþiretleri ve eski Saddam yandaþlarýný bloku içine çekmede baþarýlý olmuþ  ve böylece önümüzdeki süreçte Irak iç ve bölgesel politikalarda sünnilerin etkisinin  daha fazla artmasýnýn yolu açýlmýþtýr. Sunni’lerin önemi arttý
Kuþku yok ki ortaya çýkan politik tablonun bir baþka yönünü Kürtler oluþturuyor. Baðdat merkezli Maliki hükümeti ile Hewler Merkezli Kürt hükümeti arasýnda belirli bir denge söz konusuydu. Baðdat’ýn, Kürtlerin mevcut statüsünden hiç bir þekilde hoþnut olmadýðý biliniyor. Bölgesel ve uluslararasý iliþkiler ve ABD’nin etkisi ve hamiliði nedeniyle sessiz kalmak zorunda kalan Baðdat merkezli yönetimin, politik koþullarýn deðiþmesine paralel olarak Kürtlere yönelik politikalarýný çok daha sertleþtirecekleri de bir gerçektir.. Allavi-Sunni ittifaký eksenli oluþabilecek bir hükümetin Kürtler bakýmýndan ciddi bir sorun oluþturacaðýný söylemek hiçte yanlýþ olmayacaktýr. Özellikle Arap Sunni kesiminin Irak’ýn ABD’ce iþgal edilmesi ve bugünkü politik tablosunun oluþmasýnda Kürtleri sorumlu tuttuklarý da biliniyor. Þii-Sunni ittifakýnýn ortak buluþma noktasý, Kürdistan Federasyonuna karþý almýþ olduklarý tutumdur. Ýkisi de Kürtlerin Federatif yapýsýný içsel olarak kabul etmemektedirler. Aralarýnda bir kýsým sorunlar olsa da, Irak’da Arap kökenli Þii-Sunni ittifaký giderek yerleþiyor. Bu önümüzdeki süreçte çok daha belirgin hale gelecektir. Ayrýca bu ittifak, Türkmenlerin önemli bir kýsmýný da yanýna çekmiþ görünüyor.
Baðdat’ta bir koalisyon hükümetinin kurulma olasýlýðý daha yüksek görünüyor. Ýster Maliki isterse Allavi hükümet kursun, Kürtler bakýmýndan yeni ve zorlu bir sürecin baþlayacaðýný görmek ve anlamak gerekir. Bu bakýmdan, yeni süreçte Kürtler Baðdat merkezli politik geliþmeleri çok iyi okumalýdýrlar.
(1778 okuma)  (Devam... )

ALMANYA BAÞBAKANI MERKEL TÜRKÝYE ZÝYARETÝNDE ELÝ BOÞ DÖNMEDÝ
Dýþ Politika
AB’nin en büyüklerinden olan Almanya baþbakaný Merkel iki günlük Türkiye ziyaretinde sahte barýþ güvercini içinden, yoksulluk, sefalet ve kriz içinde iþsizlikle boðuþan Türkiye'ye 56 milyon euroluk tank satýþý sözleþmesi çýktý. Merke3 milyon Türkiyeli göçmen emekçinin yaþadýðý  Almanya da Merkel’in ziyareti önem taþýyordu. Ama kimin için önemliydi.  Kuþku yok ki sermaye’ve AKP hükümeti için.  Yýðýnla çözüm bekleyen göçmenlerin sorunlarýyla uðraþmayan AKP hükümeti Türkçe lise açýlmasý tartýþmasýný ve vizenin  aþaðýya çekilmesi üzerinde yoðunlaþýrken, aslýnda Merkel’in  tank anlaþmasý  için geldiði ve  anlaþmayý yaparak döndüðünü söylemek yerinde olacaktýr.
Çünkü Almanya baþbakaný Merkel Türkiye’nin AB’ye tam üye olmasýna sýcak bakmýyor. Bu konuda TC devleti ile  Almanya baþbakaný  arasýnda ciddi görüþ ayrýlýklarý olduðu biliyor. Bu ziyarette bu konu hemen hiç tartýþma gündemine bile gelmemiþtir. Yine göçmen emekçilerinin aile birleþiminden  çalýþma koþullarýna kadar bir çok alanda sorunlarýyla ilgilenmeyen AKP hükümetinin Türkçe lise vb. tartýþmasýný öne çýkartmasý, çözüm bekleyen sorunlardan ne kadar uzak durduðunu gösteriyor.
Hatýrlanacaðý üzere, Almanya Baþbakaný Angela Merkel Türkiye'ye geldiðinde Baþbakan Tayyip Erdoðan'a bir barýþ güvercini getirmiþti. Ancak Türkiye'ye milyonlarca Euro’luk Leopard savaþ tanký alým sözleþmesi anlaþmasý kaldý akýllarda.. 'Almanya; Türkiye ve Yunanistan'a silah satmasýn' önerisinde bulunan AKP yetkililerinin açýklamalarýnýn bu sözleþmeyle Almanya'dan en çok silah alan Türkiye rekorunu büyütmeye de devam edeceðini gösterdi.
Türk Silahlý Kuvvetleri Almanya'dan aldýðý 300 milyon Euro’luk Leopard II A4 tanka tanesi 1 milyon Euro’dan 56 adet daha ekleyecek. Tank alým sözleþmesinin Nisan ayý içinde imzalanmasý bekleniyor.
Öte yandan Devlet Baþkaný ve Baþmüzakereci Egemen Baðýþ International Herald Tribune'un önceki günkü sayýsýndaki demecinde, Yunanistan'ýn içinde bulunduðu ekonomik felaketten kurtulmasý ve bölgesel gerginliðin düþürülmesine yardým etmek için, Yunanistan'ýn savunma harcamalarýný kýsmasý ve dondurmasý halinde Türkiye'nin buna karþýlýk vereceðini belirtmiþti. Baðýþ "Yunanistan'a bu zor durumunda yardým etmek isteyen ülkeler, ayný zamanda bu ülkeye silah satmak istiyor. Dünyada, özellikle Yunanistan ve Türkiye arasýnda silah harcamalarýný kýsmanýn zamaný geldi. Türkiye'nin de Yunanistan'ýn da Alman ve Fransýz denizaltýsýna ihtiyacý yok" demiþti.
Almanya Baþbakaný Angela Merkel'in Türkiye ziyareti sýrasýnda hükümetten gelen bu açýklamalar, dikkatlerin iki ülke arasýndaki savunma alýmlarýna çevrilmesine neden oldu.
Ýsveç merkezli SIPRI Barýþ Araþtýrmalarý Merkezi dünya silah ihracatýnda 3. sýrada bulunan Almanya'nýn en büyük müþterisinin Türkiye olduðunu açýklamýþtý. Ýkinci sýrada ise Almanya'nýn silah alýmý karþýsýnda yardým edeceðini açýkladýðý ve son zamanlarda iflas etme riskiyle yüz yüze olan Yunanistan bulunuyor.
(2010 okuma)  (Devam... )

EMEKÇÝLER YOKSULLUK ÝÇÝNDE KIVRANIRKEN TÜRKÝYE VE YUNANÝSTAN BURJUVAZÝSÝ SÝLAHLA
Dýþ Politika
Yýllardan bu yana Türkiye ve Yunanistan egemen sýnýflarý arasýndaki soðuk savaþ bitmeden devam ede gelmiþtir. Her iki ülke NATO’da, AB’de vb. birlikte olmalarýna ve ABD emperyalizmin  stratejik müttefikleri olmalarýna karþýn, yine de düþmanlýðý körüklemekten ve halklarý bir birine düþman etmekten geri kalmamýþlardýr. Her iki ülkenin halklarý yoksulluk, iþsizlik ve borç bataðýnda tutulurken, savunma adýna milyarlarca dolarý emperyalist silah tekellerinin kasalarýna akýtýp, halklarý yoksulluk ve sefalet içine itmekten geri durmuyorlar. Nitekim Stockholm Barýþ Araþtýrmalarý Enstitüsü (Sipri) tarafýndan açýklanan dünya silah alýþveriþi raporundaki dikkat çekici notlarýn baþýnda, Türkiye ve Yunanistan’ýn en çok silahlanan ülkeler arasýnda olmasý geliyor.
Avrupa kýtasýnda en çok bu iki komþu ülke silah satýn alýyor. Peki neden iki ülke daha çok silaha para yatýyor? Neden ege’nin iki yakasý, patlamaya hazýr bir cephanelik gibi. Her iki ülke durmadan denizaltýlar, savaþ gemileri ve savaþ uçaklarý satýn alýyor, sipariþ ediyor ve birbirine karþý güç gösterisinde bulunuyor.
Ýki komþu ülkenin bu denli silahlanmasý ya da silahlandýrýlmasýnda “garip” bir durumun olduðu açýktýr.
Hem de her iki ülke, ekonomik sorunlar konusunda “kader ortaklýðý” yaþadýðý halde...
Ýkisi de boðazýna kadar borç pataðýna saplanmýþ.
Ýkisi de borçlarý ödeyebilmek için avucunu büyük emperyalistlere  açmýþ kapý kapý dolaþýyor.
Ýkisi de halktan kesiyor, silah tekellerine veriyor.
Yunanistan’ýn bütçe açýðýný saðýr sultanlar bile duydu. Ülkeyi yönetenler, þimdi borç para dileniyorlar. Dayandýklarý her kapý, aðýr þartlarý sýralýyor ve halka acý reçeteler yazýlmasýný emrediyor.
Buna raðmen, 11 milyon nüfusu olan bu küçük ülke, AB’nin 27 üye ülkesi arasýnda en çok silah satýn almasýyla dikkat çekiyor.
Yurtiçi Gayri Safi Milli Hasýla’sýnýn tam yüzde 4’ünü silahlanmaya ayýrmýþ.
Bu oran, AB ortalamasýnda yüzde 1.5.
Ege’nin iki yakasýný patlamaya hazýr cephaneliðe çeviren ülkelerin baþýnda, AB’nin en büyük ve zengin ülkesi Almanya geliyor.
Sipri’ye göre Almanya’nýn en çok silah sattýðý ülkeler sýralamasýnda, Türkiye birinci (yüzde 14), Yunanistan ikinci (yüzde 13).
Yani ayný Alman tekelleri, Türkiye ve Yunanistan’ý silahlandýrmak için durmadan yarýþý körüklüyor:
“Türkiye size karþý kullanýlmak üzere þu kadar savaþ gemisi sipariþ etti, siz de buna yanýt vermek için þu kadar sipariþ etmelisiniz... Yunanistan, size karþý þu kadar savaþ uçaðý alacak, siz de geri durmayýn...”
Bu þekildeki bir kýzýþtýrma üzerinden Almanya ve Alman silah tekelleri satabildiði kadar satýyor. Ve tabii kazandýkça kazanýyor.
Eðer, günün birinde Ege’de bir savaþ çýkarsa, anlayacaðýnýz iki yakadan Alman silahlarý kan kusacak, Türkiye ve Yunanistan aðlayacak.
Almanya’nýn, son beþ yýl içinde dünya silah pazarýndaki payýný yüzde 6’dan yüzde 11’e çýkarmasý boþuna deðil. Satan Almanya, alan Türkiye ve Yunanistan.
Bir el tarafýndan idare edilen iki düþman kukla misali...
Bu demektir ki, Ege’deki gerilim stratejisinden en çok Alman silah tekelleri kazanýyor. Dolayýsýyla gerilimin sürüp gitmesini de en çok yine bu ülke istiyor.
Belirtmek gerekiyor ki, silahlanmada “kader birliði” yapan Türkiye ve Yunanistan, ayný zamanda NATO üyesi. Bir NATO üyesi ülkenin, baþka bir NATO üyesi ülkeyi silahlandýrmasý sonuna kadar serbestmiþ. Baþka bir deðiþle, iki üye ülke birbirine karþý yine baþka bir NATO üyesi tarafýndan silahlandýrýlýyor.
Keza; Yunanistan AB üyesi, Türkiye AB ile tam üyelik için müzakerelere baþlamýþ.
Peki; hani, ayný ittifak içinde yer alan NATO ve AB üyeleri birbiriyle savaþmayacaktý?
(1446 okuma)  (Devam... )

YUNANÝSTANDA EMEKÇÝLER KRÝZÝN FATURASINI ÖDEMEMK ÝÇÝN AYAKTA
Dýþ Politika
Günlerdir Yunanistan’da emekçiler  krizin faturasýný ödememek için  seslerini yükseltiyorlar.Yunanistan PASOK hükümeti krizin yükünü emekçilerin sýrtýna yüklemek için paket üzerine paket hazýrlýyor. AB, Yunanistan’a borç para verme yerine akýl vererek, daha çok iþçi ve emekçilerin  haklarýnýn gasp edilmesini ve acý reçetelerin uygulanmasý PASOK hükümetinin arkasýnda olduklarýný dillendiriyor. Böylece , AB nedir ve  kimin birliðidir, uluslararasý sermaye hareketleri, emperyalist- kapitalist sistem içindeki rekabet, IMF ve AB merkez bankasýnýn baðlý bulunduklarý mihraklar içinde oynadýklarý roller vb. bir çok sorunun yaný sýra iþçi ve  emekçilere yönelik saldýrýlarýn boyutlarý da Yunanistan’da  yaþanan geliþmeler bir kez daha açýða seriyor.
 6 ay önce hükümete gelen PASOK halka, iþçi ve emekçilere bolca vaatler daðýtmýþ, sermaye ve baðlý basýnýn kurtarýcý parti propagandalarýyla da Yeni Demokrasi partisini önemli bir oy farkýyla geride býrakarak hükümeti kurmuþtu.
Ancak daha aradan bir ay bile geçmeden “enkaz devralýndýðý” propagandasýný yoðunlaþtýrarak iþçi ve emekçi karþýtý politikalarý gündeme getirmeye baþlamýþtý.
Son gelinen nokta ise kelimenin tam anlamýyla ölümü gösterip sýtmaya razý etmek. “Ulusal onuru kurtarmak”, “Daha kötü geliþmelerin önüne geçmek”, “Ýflastan kurtulmak” gibi propagandalar eþliðinde AB’nin, sermaye sýnýflarýnýn ve hükümetin dayattýðý iþsizlik yoksulluk ve açlýk politikalarýný kabul ettirmek istiyor. Her þeyden önce, bir çok ülkede, kriz gerekçe gösterilerek gündeme getirilen ekonomik baský ve hak gaspý politikalarýnýn uzun yýllardan beridir sermayenin talepleri olarak gündeme getirildiði, Lizbon stratejisi ve Maastricht anlaþmalarýyla teyit altýna alýndýðý bilinmektedir.
Sosyal güvenlik sistemi, iþ süresi, toplusözleþmelerin kaldýrýlmasý, emeklilik, esnek çalýþma, sosyal haklarýn rafa kaldýrýlmasý, rekabetçi bir ekonomi için ücretlerin düþürülmesi vb. yýllardan beridir tekelci sermaye politikalarýnýn hedefi arasýnda bulunuyor. Gelinen aþamada ise kapitalizmin krizi fýrsata dönüþtürülmekte ve cepheden saldýrýlarýn uygun zemini olarak ele alýnmaktadýr.
Yunanistan, içinde bulunduðu durum dolayýsýyla bu genel saldýrýlar AB ülkeleri için kaçýrýlmamasý gereken pilot bir ülke durumunda görülmektedir. Bu ülke üzerinden oynanan çok boyutlu oyunlarýn hedeflerinden biri de ezilen sýnýf , sömürülen ve kesimlere, sermayenin politikalarýna boyun eðilmemesi durumunda varýlacak nokta konusunda verilen mesajdýr.
Ne ki, Yunanistanlý iþçi ve emekçiler bu yaþamlarý için yýkým anlamýna gelen
Bu saldýrýlarý kabul etmiyor ve etmeyecektir. Saldýrýlardan etkilenen tüm sýnýf ve tabakalar açýkça tepkisini dile getirirken biriken öfke tam bir patlama noktasýna doðru ilerlemektedir. Hem PASOK hükümeti hem basýn toplumsal tepkilerin varacaðý boyutlardan duyulan kuþkularý defalarca dile getirdi ve getiriyor. PASOK hükümetinin  milletvekilleri bile, izlenen ekonomik politikalarýn partiyi daðýtabileceði korkusunu vurgulayýp kendi hükümetlerini eleþtiriyorlar.
 PASOK bir ölçüde “alternatifsiz” ve yeni hükümete gelmiþ olmanýn rahatlýðý içinde olsa da halka yönelik propaganda ve demagojilere aðýrlýk vermeye devam ediyor. Önlemlerin halkýn çýkarlarýna karþý alýnmýþ aðýr ama kaçýnýlmaz yaptýrýmlar olduðu, baþbakan dahil tüm bakanlarýn aðzýyla dile getirildi. Bu politikanýn belli ölçüler içinde taban bulduðunu ancak gün geçtikçe zayýfladýðýný vurgulamak gerekir. Saldýrýlarýn boyutlarý ve geçici olmadýðý ortaya çýktýkça tepkiler de yaygýnlaþmaktadýr. Yunanistanlý iþçi ve emekçilerin son bir yýl içinde defalarca genel greve gittikleri, sektörler temelinde grev ve uyarý eylemlerinin sayýsýnýn onlarca olduðu, hak gasplarýna karþý sessiz kalýnmadýðý vb. bilinmektedir. Son saldýrýlar ise artýk son damla rolünü görür niteliktedir ve sessiz sedasýz kabul edileceðini sanmak tam bir yanýlgýdýr. Sorunlar azalmamýþ artmýþtýr. Temel hak gasplarýnýn yanýnda yaþam seviyesinin çok ciddi ve hissedilir bir tarzda düþüþ göstermeye baþlayacaðý açýktýr. Ýlk etapta kamu emekçilerine yönelik olarak görülen paketler tüm emekçilere yöneliktir ve daha þimdiden özel sektörde uygulanmaya baþlamýþtýr. Saðlýk, eðitim, sosyal haklar, ücretlerin düþürülmesiyle kalýnmamasý ve iki aylýk ücrete denk düþen primlerin gasp edilmesi, emeklilik yaþý, temel yaþam ürün ve malzemelerine fahiþ zamlar yapýlarak vergilerin yükseltilmesi vb. politikalara karþý oluþacak iþçi ve emekçi cephesinin de geniþ olacaðýný ve ezilen tüm toplumsal kesimlerin ortak bir paydada buluþacaklarýný ortaya koymaktadýr. Son saldýrýlar hükümete manevra yapma olanaðý tanýmazken genel bir direniþ ve mücadelenin þartlarýnýn bazý olumsuzluklara raðmen olgunlaþtýðýný belirtmek gerekir.
(1429 okuma)  (Devam... )

AFGANÝSTANDA ÖNCE KATLEDÝYOR SONRA PARA ÖDÜYORLAR 
Dýþ Politika
ABD emperyalizmi ve batýlý emperyalist ittifak güçleri 8 yýldýr  iþgal altýnda tutulduðu Afganistan da bataklýk içinde yüzüyor.. haksýz iþgale karþý  Afganistan’da direniþ yayýlýp geliþiyor ve iþgalci güçler ve uþaklarý daha çok insan katlederek ayakta kalmaya çalýþýyor. ABD emperyalizmi Afganistan’da her geçen gün daha da zorlanýyor ve ittifaklarý birer birer Afganistan bataðýnda kaçýyor. ABD emperyalizmi ise daha çok asker, silah aktararak Afganistan bataðýnda son perdeyi oynuyor.  
Savaþlar artýk özelleþtiriliyor. Ordular yerine savaþý özel güvenlik þirketleri yüklü paralar karþýlýðý paralý askerler vasýtasýyla yürüyor. Irakta uygulamaya konulan savaþýn özelleþtirilmesi Afganistan'da pratiðe sürülüyor. Nitekim paralý askerlerin “yanlýþlýkla” katlettiði sivillerin hayat bedelini paraya tahvil etti.
Irak iþgalinin baþýný çektiði 'savaþýn özelleþtirilmesine' özel güvenlik þirketleri, büyük ihaleler, iliþtirilmiþ medya ayaklarýnýn katýlýmýyla yeni bir savaþ tasarýmý kurulmuþtu.
Savaþýn  ahlaki kodlardan ve insanlýk suçlarýndan arýndýrýlmýþ bu 'temiz' modelinin içerdiði 'ekonomik dinamizmle' iþgaller ve savaþlar 21. yüzyýla yakýþan bir ekonomik etkinlik kazandý. Maliyet ve karlýlýk hesaplarýna baðlý olarak bazý savaþ hizmetleri taþeronlaþtýrýlýrken yerel sivil zayiat içinde mütevazý bir meblaðda karar kýlýndý.        
Afganistan'da sekiz yýldýr 'terörle savaþan!' ABD ve müttefikleri operasyonlarda 'kazara!' öldürdükleri sivil baþýna artýk 1500- 2000 dolar ödeyecekler.
Uzuv kaybýna uðrayýp yaralananlara 600-1500, araç imhasý 500-2500, tarla zararý ise 50-250 dolara tarifelendirildi. Militarizmin 30 yýldýr sürek avýna çýktýðý Afganlýlarýn çocuk, yetiþkin fark etmeyen ölümleri için bundan sonra bu rayiç geçerli olacak.
Emperyalist savaþ aðalarý,  kendi ahlakýný dolar üzerinden 'aklarken!', öldürülen masum insanlarýn hayatlarýnýn 'tutarý' onlarý bombalayarak öldüren pilotsuz savaþ uçaðýnýn maliyetine ulaþmýyor.
Afganistan'da ABD ve NATO  güçlerinin Taliban'a karþý baþlattýðý 'Müþterek Operasyonunda' NATO kuvvetleri Taliban militanlarý olduðu araç konvoyuna hava saldýrýsýnda bulundu. Ama araçlarda Taliban yoktu siviller vardý, 33 sivil hayatýný kaybetti, 12 kiþi yaralandý.
NATO'nun yaptýðý yanlýþlýðýn maliyet faturasý yüklü tutmamýþtý.
Bu tip kazalarý öngören tarife, 33 kiþinin hayatlarýný 1500-2000 dolardan tazmin edecekti.
Geçen günlerde Marjah'ta NATO birlikleri, yine yanlýþlýkla roket saldýrýsýnda bulunduðu bir evde 11 kiþinin ölümüne sebep olmuþtu.
Aralýk ayýnda da ayný aileden 8 erkek çocuðu öldürülmüþtü...
Ýnsansýz savaþ silahlarýna eriþen 'teknoloji' bu silahlarla en kýsa sürede en fazla sayýda insan ölümü skoruyla böbürleniyor. 
Bu silahlarýn baþýnda da Amerikan ordusunun Afganistan ve Irak iþgallerinde kullandýðý 'insansýz ölüm makinesi' Predatör geliyor. Savaþ teknolojisinin bu geliþmiþ silahýn üretimi için her yýl 3 milyar dolar harcanýyor.
Afganistan'da yaklaþýk 200 adet Predatör'ün pilotlarý, savaþ bölgesine 17 bin km uzaktaki üslerindeki ekranlardan uçaðýn kamerasýnýn çektiði görüntüleri canlý izliyorlar.
Genellikle istihbarat uçuþlarý yapan Predatör pilotlarý operasyon emri gelince hedefin üzerine 508 kiloluk bombalarý býrakmak için düðmeye basýp daha sonra da çevreye saçýlan ceset parçalarýndan kaç kiþinin öldüðünü yüksek zoom kamerayla tespit ediyorlar. Predatörlerin tanesi 4.5 milyon dolar ve digital ekranýnýn önündeki insanlara sivrisinek muamelesi çekmekle maruf.    
(1576 okuma)  (Devam... )
Halkýn Birliði
BELLEK
Sitemize Hit
 
PHP-Nuke
Sayfa retimi: 0.10 Saniye