YENİ SAYI.47.HAZİRAN.2007
Tarih: 09.06.2007 Saat: 12:32
Konu: Kapak, Baş Sayfa


BURJUVA PAZARINDA VEKİL SATIŞI TAPON MALI BUNLAR SEÇ BEĞEN AL

Lenin yoldaş yüzyıl öncesinde burjuva parlementosunu ahıra benzetmişti. Haliyle ahırın içindeki vekillerde değişik yerlerde toplanarak ehlileştirilmiş, sermaye adına emekçi yığınları aldatmak için can hıraş çabalayan hayvanlardı. Hayvanların yularları sahiplerinin elinde olması nedeniyle özgürce hareket etme hakkına sahip olmazlar. Sahibi nereye isterse oraya giderler ve önlerine ne sürülürse onu yer ve içerler. Halk adına politika yaptıklarını iddia eden burjuva politikacıları aslında bağlı oldukları yerli ve yabancı tekeller, holdingler ve bireysel çıkarları için politika yaptıklarını gizlemeye çalışırlar. Bunların esas görevi yalan ve demogoji ile emekçi yığınları aldatmak ve sistemin ayakta kalmasını sağlamak ve faşist diktatörlüğe peçe rolü oynamaktır. Onun içindir ki burjuva politikacılarından ilke, istikrar ve ahlaki değerler aranmaz. İlkesizlik bunlar temel politikasıdır. Çıkarları nerdeseyse bunlar oradadırlar. Bir gecede sağdan sola geçmekte hemde utanmazcasına açıklamalar eşliğinden beis görmezler. Çünkü yalan üzerine bina edilmiş olan burjuva politikasından önemli olan sistemin ayakta kalması ve kendi bireysel ailesel çıkarlarıdır. Gerisi hiç de önemli değildir. Sağ, sol, dinci vb. kavramlar aslında yığınların aldatılması için kullanılan bir araçtır.

İşçi ve emekçi yığınların istemleri ve çıkarlarından azade olan burjuva düzen partileri aslında 1980 12 eylül faşist darbesinden sonrası politik alanın yeniden dizayn edilmesi ve bunun Sovyet revizyonizminin batı kapitalizme teslim olarak çökmesiyle birlikte, küreselleşme adına emperyalizmin her bakımdan devrim ve sosyalizme haçlı seferi düzenlemesini artırarak; sınıflar savaşımının öldüğü yalanını pompalayarak, sol ve sağ kavramlarını ve sınıfsal ayrımın üzerini kaptamaya çalıştı. Böylece burjuva düzen partileri bir birinin kopyesi haline geldiler. Sosyal demokratlar dahada gericileşirken, gericiler faşizmden soluğu aldılar ve devrim ve sosyalizm adına, sınıflar savaşımı adına ne varsa hepsi hedef tahtasına kondu. Dini gericilik ve faşist şovenist milliyetçilik kışkırtılarak toplum suni bölünmelerle ve buradan üretilen politikalarla, aldatılarak gemlenmeye çalışıldı.



1990’lı yıllardan itibaren burjuva politikasında, burjuva düzen partileri ve parlementolar daha fazla göstermelik hale geldi. Özellikle bu gerçeklik Türkiyede yakıcı olarak yaşandı. 12 eylül faşist darbesiyle ordunun politik iktidar ipini sıkıca eline alması ve bunu 1982 faşist darbe Anayasasıyla yasal hale getirmesiyle burjuva düzen partileri ve perlamento daha kaba göstermelik bir hale getirildi. Kimin nerede politika yapacağına ordunun karar verdiği ve partilerin buna göre güdümlendirildiği bir Türkiye gerçeğinde burjuva partileri arasındaki nuans farklarında hızla kapandığına ve bir dönemler bir birlerine düşman gibi görünen Demirel-İnönü, Ecevit-Bahçeli koalisyon hükümetleriyle sağa-sol kavramları artık bitti, önemli olan emperyalizmin ve TC devletinin çıkarları yaklaşımı, burjuva politikasındaki ilkesizliği, sınıfsal ayrımı yok edici ve ayrımların silikleşip ortadan kalkmasını koşulladı.

Nitekim herşey emperyalizmin ve işbirlikçi tekelci sermayenin devletinin ayakta kalmasına bağlamış ve emekçileri tümüyle dışlamış olan burjuva politikası tam bir sefalet ve çürümenin dibe vurduğu dönemimini yaşıyor. Bir gecede sağcılar ‘sol’ ,’sol’cular sağcı-dinci olmaktan sakınca görmüyorlar. Yani burjuva poliitkasında at izi it izine karışmış durumda. Sağın önde gelen isimlerinden İlhan Kesici, tarikatçı İsmail Amasya’lı CHP’de aday olurken, Eski CHP Genel Başkan adaylarından, eski "68'li sosyalist", CHP'nin sol kanat liderlerinden, son olarak "müslüman sol" hareketin örgütleyicilerinden Ertuğrul Günay, sosyal-demokratların teorisyenlerinde Haluk Özdalga, Alevi yazar Reha Çamuroğlu AKP'den aday oldu. Eski DSP'li eski Bakan Ertuğrul Kumkumoğlu, MHP'den aday oluyordu. Bunlara daha eklenmesi gereken o kadar sağ dan ‘sol’a, ‘sol’dan sağa “dönenler” var ki bunlar buraya aktarmaya sayfamız yetemez .

Bu bir kaç örnek bile burjuva politikasının nasıl bir yozlaşma ve çürüme içinde olduğunu, politikanın ilkeler zemininde halk için değilde, “vatan, millet, sakarya” adına yapıldığını gösteriyor.
Ordu politik ortamı darma duman etmesi vesilesiyle burjuva politikacıları nerede parlementoya kapağı atıp, zenginleşmenin ve politik güç elde etmenin hesabını yapıyorlar. Bunlar için, işçilerin, emekçileri ve Kürtlerin, iş, ekmek ve özgürlük istemlerinin hiç bir önemli yoktur. 16 milyon emekçinin açlık sınırında yaşamasının hiç bir önemi yoktur. 10 milyonu aşkın işsizin, çöplükde kırıntılar toplayarak yaşam savaşı veren çocukların, sokak ortasından alenen yapılan fuhuş patlamasının, demokratik hak ve özgürlükleri yok edilmiş ve faşist baskı ve cendere altında tutulan, İMF’nin yıkım politikaları altında safeletin derin çukuruna itilmiş kırın-kentin emekçilerin ve Kürtlerin çözüm bekleyen istemlerini görmezden gelen burjuva düzen partileri ve bu partilerde politika yapmaya soyunan burjuva politikacıları, laiklik-şeriat ikilemi hattta bunlardan da öteye nerde liste başı olup

kapağı nasıl kolay yoldan parlementoya atıp burada nemalanmanın hesabını yapıyorlar. Bunlar için ideoloji para ve güçtür. Para ve güç nasıl elde edilirse onun gerekleri yapılır ve bir dönem MHP’de bir başka dönem CHP’de olmadı AKP’de, DP’de politika yapmakta sakınca görmezler. Çünkü onlar için politika burjuva sınıfı ve bireysel çıkarlarına hizmet ettiğinde bir önemi vardır.Gerisi boş laftır.

Burjuva politkasındaki çözülme ve çürüme mebus borsası yaratmıştır. Kim daha çok para ve kim politik güç veriyorsa burjuva politikacıları oraya yöneliyorlar. Aslında CHPden MHP’ye, DP’den AKP’ye burjuva düzne partilerinin yoktur bir birlerinden farkları, hepside sistemin bekası ve emperyalizme uşaklık, devrim ve sosyalizm düşmanlığında aynı geminin yolcularıdır. Bu bakımdan yüzlerini generallerin eteğine sürmekten, ABD, TÜSİAD’tan onay almaktan geri durmayarak halka düşmanlıktan yarış içinde olan burjuva politikacılarının, ilkesizliği ilke edinmeleri kuru yaprak gibi sağdan sola, soldan sağa savrulup durmalrı aslında bugüne kadar yüzlerine taktıkları maskenin yırtılması ve gerçek kimlikleriyle ortaya çıkmaları demektir.

İşçiler, emekçiler, Kürtler; sınıflar savaşımının sona erdiği ve toplumasal uzlaşmanın egemen olduğu yalanını pompalayarak emekçi yığınları yedeklemeye çalışan faşist, dinci, ,gerici burjuva düzen partilerinin işçilere, emekçilere ve Kürtlere yalan, baskı, zulum ve aşırı sömürünün sürmesinden başka hiç bir şey vermeyen-veremeyecek olan CHP, MHP, AKP, DP, ve diğer burjuva düzen partilerine oy verme hesap sor ve kurtuluşun parlementoda değil devrimle gerçekleşeceğini görerek, örgütlen bilinçli bir savaşımla, önüne sürülen kırk katırmı kırk satırmı dayatmasına boşa çıkartarak, burjuva politikasınıın çürümüş cesaet halini tarihin karanlık çöplüğüne göndermek için silkinip ayağa kalkarak bağımsız devrimci bayrağımızı yukarıya çekmelisin.







Bu haberin geldigi yer: DHB
http://www.halkinbirligi1.net

Bu haber icin adres:
http://www.halkinbirligi1.net/modules.php?name=News&file=article&sid=930