1980 12 eylül faşist darbesinin başı Evren değişik konulara ilişkin olarak açıklamalar yapmaya devam ediyor. Kenan evrenin artık Tc devletinin bazı konularda tıkanma yaşamasına çözüm bulmak yada rahatlatmak için devletin kendini bazı bakımlardan reforme ederek, yeni dünya düzenine daha sıkıca bağlanmasına ilişkin önerilerine özellikle TC devletin 8 eyalete bölünerek yerinde yönetime geçmesi ve Kürtlere kardeşçe yaklaşılması vb. açıklamaları Kürt düşmanı ve resmi devlet politikasında ısrar eden güçlerce eleştiri bombardımanına tutuldu. Peki Kenan Evren gerçektende Kürtlerin kendi kaderlerini kendi ellerine almalaırnı ve bir ulus olarak haklarının teslim edilmesini önerdi de faşist gerici güçler elbirliği içinde Evrene saldırıya geçtiler. Kenan Evren açıklamaları aslında filli olarak aşılmış ve geride kalmış sorunların artık zaman geçirmeden filli durumun yaslarla uyumlu hale getirilmesini istiyor. Aynı zamanda baskı, terör ve askeri güçle Kürt sorununu çözülemeyeceğini ve devletin bazı düzenlemeler yaparak, Kürtlere parlementoda temsil etme hakkı tanınarak, eyalet sistemiyle Kürtlerin sistem içine çekilerek merkeze bağlanmasını amaçlıyor. Bu bakımdan Evrenin Kürt sorununda temeli ilişkin bir görüş değişikliği yaşamadığı gibi , iddia edildiği gibi Kürtler için bölücülüğün önünüde açmış olmuyordu.
Peki bazı kesimleri köze basmış aptal haline getire Evren’in açıklamalarında ne vardıi? Evren seçim barajının düşürülmesi ve DTP’nin Meclis’e girebilmesini ve Türkiye’nin eyalet sistemine geçelerek 8 bölgeye bölünmesini istiyordu. Evren bu konuda “1983 yılında Türkiye’de eyalet sistemine geçişin kapılarını açabilecek olan “bölge valilikleri” kurulmasına yönelik düzenlemeyi işbaşına gelen Turgut Özal başbakanlığındaki hükümetin kabul etmediğini”de ileri sürdü. Evren’in söyledikleri bunlardan ibaret değil. Evren aşağıdaki düşünceleri de seslendiriyor.
“Bazıları korkuyor. ‘Böyle bir şey yaparsak Kürtler bağımsızlık ilan eder’ diye düşünüyorlar. Benim kanaatime göre edemezler. Çünkü bu topluluk içinde onlara aynı haklar tanınıyorsa niye ayrılmaya kalksınlar? Biz onları ayrı tuttukça onlar da kendilerini ayrı kabul ediyorlar. Bunu önlemeye çalışmalıyız. Bu Meclis’in vereceği bir karar. Türkiye’de ileride eyalet sistemi olabilir" (Sabah gazetesi).
Bütün bu sözler neresinden bakılırsa bakılsın, daha önce faşist cuntanın başı ve genelkumay ve devlet başkanlığı yapmış bir insanın ağzından çıkıyor ve o, kendisinin de ifade ettiği gibi “daha önce yaptıklarından dolayı bunları söyleyebileceğini” ileri sürüyor. Tıpkı Ağar gibi. Peki Evren değiştimi, yoksa Kürt halkının özgürlük direnişimi Evreni bunları söylemek zorunda bıraktı.Kuşku yok ki bir zamanlar Kürt yok diyen ve Kürtlere yönelik saldırıların, kıyımın başını çeken Evren, Kürt direnişi karşısında TC devletinin sorunun içinde çıkabilmesi için askeri operasyonlar ve yok sayma politikasının yerine, Kürtleri sistem içine çekerek boğmayı ve etkisiz kımayı öneriyor.Burada ne Kürt ulusnu kabul etme ve nede Kürtleirn kendi kaderlerini tayin hakkını savunma var.
Elbette herşeye karşın bu sözler Evren tarafından edilmesi nedeniyle önemli ve ağırlığı olan sözler. Bu sözlerin eski bir faşist cunta başının ağzından çıkıyor olması önem taşıyor ve yabana atılacak sözler değil. Bir yerde devletin Kürt direnişi karşısındaki havlu atışını deklare ediyor. Bazı faşist gerici Kürt düşmanı güçleirn Evren’in cuntacı kişiliği nedeniyle başka tartışmaları gündeme getimekle aslında Kürt sorunun ve çözüm yollarını tartışmadan kaçtıkalırnı ortya koyuyor. Sorun açılan bu tartışmayı daha ileriye çekebilmekte, Kürtlerin temel haklarının neler olduğunu gündeme getirebilmekte ve sorunun emekçilerin lehine nasıl çözüme kavuşturalaca ğından düğümlenmektedir.
Evren Türkiye’nin 8 eyalete bölünebileceğini söylemektedir. Evren’in 8 eyaletinden birisi de Diyarbakır’dır. Diyarbakır’da simgelenen, bu ülkede politika ve sorunlarla ilgilenen hemen herkesin hemen anlayabileceği gibi aslında tüm Kürt illeri ve Kürt sorunudur. O zaman buradan ilerlemek gerekiyor, Diyarbakırlı çocuklar hangi dilde eğitim görecekler? Diyarbakırlı vatandaşlar devlet dairelerinde hangi dilde işlerini takip edebilecekler? Diyarbakırlılar kendi “eyaletlerindeki” radyo ve televizyonlarından kendi dillerinde sınırsızca ve özgürce yayın yapabilecekler mi? Bu sorular uzatılabilir, ancak önerilen eyalet sistemi çerçevesinde kalınarak ilk elden sorulması gereken sorular bunalrıdır.en azında ispanyada BASK bölge eyalet sistemi mi uygulanacak?.
Kuşkusuz Evren’in önerdiği sistem, bugünkü sistemden daha ileri bir sistemdir ve sorunun daha bir çok va bakımdan başaka yanalırnıda tartışma gündemine getirecektir. Bu yanı dikkate alındığında Kürtleirn kendi partileiryle parlementoda temsil eidlmeleir ve eyalet sisteminde kendi yerel örgütlenmeleirni yaratmaları devletin resmi inkarcı ve imhacı politikaısnı darbelemek bakımından “olumlu bir adım olacaktır . En azından ülkenin Kürt sorununu baskı ve yasklamalardan,bölünme paranoyasından uzaklaştırarak daha sağduyulu tartışmasının önünü açması bakımından, olumlu rol oynayacaktır. Ancak daha önceden de bilindiği üzere bu türden açıklamaların yalnızca emekli olduktan ve aktif politika dışına düştükten sonrası yapıldığını dikkate aldığımızda ve içeriğinin doldurmasını yeterince sağlanamadığı durumda, söylenen şeylerin yerinde kalması kaçınılmak olmaktadır.
Kürtler,yıllardan bu yana “Bölge Valiliği” sistemini gördüler ve yaşadılar. Bu sisteme ilişkin tek bir olumlu düşünceleri olduğunu kimse ileri süremez. Bu, baskı ve terörü daha etkili bir biçimde organize etmek için örgütlenmiş bir sistemdi ve bölge halkı büyük acılar çekti ve halada çekiyorlar. Eyaletin adı böyle olacaksa zaten bunun Kürt halkı için zulum ve kırım olduğu bilinmeli ce dah şimdiden karşı çıkılmalıdır.
Evren’in bugün "Kürtlere eşit davranalım” ve eyalet sistemine geçelim açıklaması, hiç değilse Kürt sorununda devletin resmi demir yumruk politikasını yerinde oynatmaya hizmet edip sorunun enine boyuna tartışılarak, eşitlik temelinde Kürtlere temel haklarının -politik, dil, kültür vb- verilmesi, onların kendi geleceklerini özgürce kendilerinin tayin etmesinin tanınmasının yolunu aralayacaksa sorun olamayacaktır. Çünkü sorunun çözümü halkların eşitliği ve özgürlüğünden geçiyor. Bu olduğu takdirde kimsenin kuşkusu olmasın, Kürtler, kendileri gelecekleri hakkında en doğru kararı vereceklerdir. Çünkü Kürt halkı yeterince olgun ve deneyimlidir. Ülkenin politik yaşamına katılmak için yoğun bir çaba göstermekte, ancak bu çaba faşist MGK diktatörlüğünce engellenmektedir.
Neki Evrenin açıklamalarına ve gösterilen tepkiye bakıldığında bile TC devleti Kürt sorununda statükonun korunmasında zorlanır hale geldiğini gösteriyor. Evren bunun içeriğini nasıl doldurursa doldursun aslında Kürt gerçekliğinin baskı,inkar ve imha ile çözülemeyeceği gerçekliği giderek ayak açıktan ifade etmiştir. Burada Kürt sorununun devrim halkçı bir temelde çözümünde, özellikle de başta Türk emekçilerine büyük görevler düşmektedir. Geçmiş Evren faşist baskı ve zulmüne karı mücadele etmiş bir halk, kuşkusuz Kürt sorununda ne idüğü belirsiz ama fiili duruma uygun yasal düzenlemeler öneren Evren değil, devrimci halkçı bir çözüm için çaba gösterecek ve halkların eşitliği ve özgürlüğünün yolunu aralayacaktır.