M-L öğretmeni ve sosyalizmin pratik kuramcısı Stalin yoldışın ölümünün 54.yılı. Dün olduğu gibi bugünde Stalin'e ve onun eserine karşı tutum, Marksist-Leninistlerlerle ile tüm revizyonist ve oportunistler arasındaki temel ayrım çizgisi olmaya devam ediyor. Stalin'e ve eserlerine yönelik her saldırı, doğrudan Marksizm-Leninizme, onun tüm temel ilke ve öğretilerine bir saldırı olduğu gerçeğini bilerek birkez daha Stalin yoldaşı doğru anlamak gerekiyor.
Stalin, Lenin'in sadık bir öğrencisi, ve onun yakın mücedele yoldaşı, Leninizmin en kararlı ve usta bir savunucusuydu. Çünkü O'nun tüm yaşamı parti ve sosyalizm davasına adanmış bir yaşamdır.
Stalin, henüz onbeş yaşıdayken Rus marksistlerinin illegal grubuyla ilişkiye geçiyor, onyedi yaşında kendisi gizli bir marksist grup kuruyor ve Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi kurulduğunda, ona hemen üye oluyordu. 1901 yılında Ekim devrimine kadar geçen 16 yil boyunca, bir profesyonel devrimci olarak yer altında yaşıyor, 7 kez tutuklanıp zindana, sürgüne gönderiliyordu. O, hangi koşulda ve nerede olursa olsun her zaman tüm güç ve enerjisini partinin ve davanın hizmetine sunuyordu. Legal marksizme, menşevizme, tasfiyeciliğe, tüm revizyonist, oportünist akımlara karşı sürdürülen mücadelede Stalin'in safı, başından itibaren Lenin'in yanı oluyordu. Lenin'in görüşlerini savunuyor, ideolojik mücadeleye Lenin'in yanında katılıyordu. Yeni tip bir parti olarak Bolşevik partisinin yaratılmasında, Ekim Devriminin hazırlanması ve zaferinde Lenin'in yanı sıra Stalin'in oynadığı rol tartışmasızdır.
Stalin, Lenin'in ölumünün ardından, yaklaşık otuz yıl boyunca, Bolşevik partisini, Sovyet devrimini, devletini ve tarihin gördüğü uzun süreli ilk proletarya iktidarını yönetti. O, yaşadığı sürece, proletarya iktidari hep güçlü ve yenilmez olarak kaldı, sosyalizmin inşası başarıyla sürdü. Sömürücü sınıfların olmadığı, insanın insan uzerindeki sömürüsünün ortadan kaldırıldığı bir toplum, tarihin gördüğü ilk sosyalist toplum, O'nun döneminde yaratıldı.
Stalin, Ekim Devrimi ile açılan yeni, tarihsel çağda; sosyalizmin inşası, sosyalist ekonominin örgütlenmesi ve yönetimi, ilk çok uluslu sosyalist devletin ve proletarya iktidarının diğer organlarının yaratılması ve sağlamlaştırılması gibi yeni ve karmaşık bir çok sorununun çözümü ile karşı karşıya bulunduğu bir dönem yaşadı. Sosyalist toplumun inşasının ne hazır formülleri ve ne de önceden yaşanmış deneyleri vardı.Sovyetler Birliği ilk deneydi. Yeni' Sosyalist toplumun inşasın da "önceden bilinmeyen yolları bulma ve deneme, sosyalizmin yeni yasalarının teorik olarak bulma ve onları pratiğe geçirmenin büyük tarihsel yükü Stalin'e düştü. Stalin, Marksist-Leninist öğretiyi büyük bir ustalıkla kullanarak bu öğretiyi geliştirip zenginleştirerek, sosyalist toplumun inşasında sorunları bütünlüklü olarak çözdü. O'nun önderliği ve yol göstericiliğinde Sovyetler Birliği'nde inşa edilen, sömürü ve baskının olmadığı sosyalist toplum, dünyanın tüm proleterleri ve ezilenlerine esin kaynağı oldu.
Stalin'in Marksist-Leninist öğretiye katkının olmadığı hemen hiç bir alan yoktur. Ama O, özellikle sosyalizmin inşası sorunlarında, Marksizm-Leninizmin hazinesine paha biçilmez katkılarda bulundu.
Stalin'in adı, yeni tipte bir parti olarak Bolşevik partisiyle; Rusya'da proletar devriminin hazırlanması ve zaferiyle; proletarya iktidarının kurulup sağlamlaştırıılması ve sosyalizmin inşasıyla; dünyayı kana bulayan Hitler faşizminin yenilgiye uğratılmasıyla iç içe geçmiştir.
Büyük bir enternasyonalist olarak, Stalin, sadece, Sovyetler Birliği'nde sosyalizmin inşası sorunlarıyla ilgilenmedi. O, uluslararası işçi ve markist hareketinin sorunlarına da büyük ilgi gösterdi. Uluslararası Marksist-leninist hareketinin güçlenmesinde, Sosyalist blokun yaratılmasında, O'nun katkısı ve oynadığı rol tartışmasızdır. Stalin 'in dönemde, SB, dünyanın tüm sömürülen ve ezilenlerinin en yakın dostu, ulusal ve sosyal kurtuluş mücadelelerinin en yakın destekçisiydi.
Emperyalist burjuvazinin, dünya gericiliğinin, tüm revizyonist ve oportünistlerin Stalin'e olan büyük düşmanlıkları, O'nun adı ve eserlerini lekeleme çabaları bu nedenledir. Stalin düşmanlığı, devrime, proletarya iktidarına ve sosyalizme olan düşmanlıktır. Elbette Stalin yoldaş, bu zorlu mücadele sürecinde, bilinmezlikleri bilinir yapma savaşımında önemli hatalar işledi. Ama o asla bu hataların üzerine yan gelip yatmadı ve bunları sistemleştiren bir tutum içinde olmadı. Çünkü O’na düstur gösteren şey; ”Yalnızca ölüler hata yapmaz” gerçekliği olmuştur. Stalin yoldaşa saldıranlar yada O’nun hatalarını kendi kaçkınlıklarına kılıf olarak perdelemeye çalışan, soluğu ya Troçkizmin safında yada burjuvazinin limanında bulmuşlar ve devrimci çizginin dışına düşmekten kutulamamışlardır. 90’lı yıllarda Sovyet revizyonizminin çöküşünden bu yana anti-Stalinist kampanyalar örgütlenip, yürüldü. Bütün dönekler ve nefesi kesilmiş hainler burjuvaziyle işbirliği içinde Stalin'i ve eserlerini "mahküm etmek" için, yalanlarına yenilerin ekleyerek olmadık iftiralar yaptılar ve bunlara "yenilerini” eklemede geri kalmadılar . Burjuva ve dönek kalemşörlere göre Stalin "bir cani", Stalin dönemi "kapkaranlık bir dönem" olarak propoganda edilerek, Stalin nezdinde sosyalizm gözden düşürülmeye çalışıldı. Stalin döneminde "yasa tanımazlığın" hüküm sürdüğü, kitleler üzerinde terör estirildiği, yüzbinlerce köylünün katledildiği vb. propaganda edildi ve Hitleri yenen ve dünyayayı faşizm belasından kurtaran Stalin kötüllenirken, proletarya iktidarına ve sosyalizme karşı yıkıcı faaliyetlerinden ötürü cezalandırılmış olan hainlerin itibarları tekrar edilerek tarih burjuvazi ve döneklerin isteğine göre yeniden yazılmaya çalışılıyordu.
Daha sonra Zinovyev, Kamanev grubunun da saflarına katıldığı Troçkistler, sosyalizmin inşasının tek ülkede mümkün olmadığı yolundaki görüşlerini, bir yanıyla, Sovyetler Birliği'nin geri bir ülke olmasına diğer yanıyla da proletarya ile yoksul köylülük arasında sağlam bir ittifakın mümkün olmayacağı tezine dayandırıyorlardı. Onlara göre köylülük proletarya iktidarının karşısında yer alacaktı. Proletaryanın yoksul köylülükle ittifakını bozmaya çalışan Troçkistler, Sovyetler Birliği'nde sosyalizmin inşasının, batının gelişmiş sanayi ülkelerinde devrimlerin olmasına bağlıyorlardı. Bunun anlamı açıktı Proletarya iktidarı ve sosyalizmin inşasından vazgeçilmeli, burjuvaziye yol vermeliydi. Burjuvazinin sanayii kurmasını ve batılı emperyalist ülkelerde devrimlerin olmasını beklemeliydi!
"Bu görüş çaıktan sosyalizmin inşasına girmekten vazgeçmek ve burjuvaziye proletarya iktidarını teslim etmek anlamına geliyordu.
Stalin' ve O’nun eserlerine karşı burjuvazi, dönekler ve tüm revizyonist aynı kulvarda buluşarak saldırıya geçtiler. Bunlar içinde bir dönem Troçkistler öne sürüldü ve burjuvazi bu gerici gürühu Stalin nezdinde sosyalizme saldırttı ve kullandı.
Çünkü, Troçkistler, Leninizmi, Marksizmden koparmaya, Leninizmin yerine Troçkizmi geçirmeye çalışıyorlardı. Stalin önderliğinde Troçkizme karşı amansız bir mücadele yürütüldü, Troçkizmin anti-leninist ve karşı devrimci yüzü açığa çıkarılıp mahküm edildi.
Stalin, emperyalizm ve proletar devrimleri çağının Marksizmi olan Leninizmi, "genelde proletar devrimin teori ve taktiği, özelde ise proletarya iktidarının teori ve taktiği" olarak tanımladı. Her proleter devrimin esasının proletarya iktidarı olduğunu, ancak proletarya iktidarının kurulmasıyla birlikte devrimin sona ermeyeceği leninist öğretisini ustalıkla savundu. Proletarya, sömürücü sınıfları ortadan kaldırmak, onların varolabilme temllerini kazımak, sosyalizmi inşa etmek, sınıfsız toplum yolunda ilerlemek için iktidarı alır. Devrimini yapıp iktidarı alarak proletarya, daha henüz iki adım atmıştır. Ve açıktı ki, O ancak, proletarya iktidarına dayanarak ve onu sürekli sağlamlaştırarak bütün bu görevlerini yerine getirebilir.
Proletarya iktidarı, proletaryanın vazgecemeyeceği en temel ve önemli araçtır ki, O ancak, proletarya iktidarına dayanarak ve onun sürekli sağlaştırarak bütün bu görevlerini yerine getirebilir.
Proletarya iktidarı , proletaryanın vazgeçemeyeceği en temel ve önemli araçtır. Proletarya bunu koruyup sağlamlaştırmadan, eski sömürücü sınıfların ve sömürünün ortadan kaldırılması, eski sömürücü sınıfların direncin kırılması, kapitalist-emperyalist abluka ve saldırılar karşısında devrimin korunması, küçük burjuva duygu ve eğilimlere karşı mücadele edilmesi, proletaya ile yoksul köylülük arasında sağlam bir ittifakın kurulması ve sosyalizmin inşası mümkün değildir.
Proletarya ve halklara devrimi yasaklayan, sosyalist Ekim Devrimini satmak isteyen Troçkistlere karşı amansız bir mücedele yürütülmeseydi proletarya iktidarı korunup sağlamlaştırılamazdı.Troçkistler, proletarya iktidarını zayıflatma ve yıkma çabalarını esas olarak ekonomik inşa sorunlarında yoğun laştırıyorlardi. Çünkü, o dönem sosyalist inşa açısından can alıcı sorun, sosyalist ekonominin temellerinin atılmasıydı. Troçkistler tüm temel sorunlarda sosyalist inşayı baltalayıcı görüş ve önerilerle partinin ve proletarya iktidarını karşısına çıkıyorlardı. Diğer şeylerin yanı sıra, dış ticaret üzerinde devlet tekelinin kaldırılmasını, ülke kapılarının emperyalizme açılmasını istiyorlardı. Yine devletleştirilmiş büyük işletmelerin devlet-özel sermaye ortaklığına açılmasını talep ediyorlardı. Onlar, bugün NEP politikasını da çarpıtarak, kapitalizmi basit bir geri dönüş gibi göstermeye, proletarya iktidarı burjuvazi ile "ittifakının" bir göstergesi olarak sunmaya çalışıyorlardı.
Sonraları, sosyalizmin burjuvazi birlikte insa edilebileceği şeklindeki revizyonist görüşlerini "haklı" çıkaralibilmek için Mao da, bu görüşleri Lenin ve NEP politikasına "dayandırmaya çalıştı.. Ama NEP, sosyalist ekonomisinin inşasında ileri atılabilmek için, dönemin özgül koşullarında zorunlu ve ama geçici bir geri adım olarak değil de, Lenin'in benimsediği temel ekonomik politika olarak propaganda ediliyor.
Troçkistlerin ardından, ikinci önemli mücadele, partide bir sağ sapma olarak ortaya çıkan Buharin grubuna karşı veriliyordu. Buharinciler kırların sömürücü sınıfı olan kulakların (zengin köylüler) tasfiyesine karşı çıkıyorlardı. Kulakların "sosyalizme kazanıldığını", sosyalizmin tamda onlarla birlikte "inşa edilmekte" olduğunu söylüyor; proletarya iktidarının işlevinin kulakları "eğitip", "ikna etmek" olmasi gerektiğini savunuyorlardı.
O dönem, S.B.'nde tarımınm kolektifleştirilmesi gündemdeydi. Ve açıktır ki tarımın koleklifleştirilmesi, sömürücü sınıfı olan ve o dönem kırsal alanda önemli bir ekonomik güce sahip bulunan kulakların tasfiyesinden geçiyordu. Kulaklar, aynı zamanda Sovyet toplumundaki son sömürücü sınıftı, Onların sınıf olarak ortadan kaldırılmasıyla birlikte sömürücü sınıflar ve sömürü ilişkileri bir bütün olarak tasfiye edilmiş olacaktı.
Kulakların tasfiye edilerek tarımın kolektifleştirilmesi, gericilerin ve revizyonistlerin Stalin'e en fazla saldırı yönelttikleri konulardan biridir. Ancak, bu saldırı, gerçekler tümüyle ters yüz edilerek, yalan ve karalama temelinde yapılmaktadır. Köylülerin kolektif kooparatiflere zorla üye yapıldıkları, yüz binlerce ve hatta milyonlarca köylünün topraklarından sürüldüğü, toplama kamplanrına gönderildiği, katledildiği iddia edilmektedir. Bunların hepside yalandı. Eğer tarımda kulakların tasfiyesi sağlnmasa ve kollektivizm egemen kılnmaısyda, 2. dünya savaşında Sosyalist Sovyetler Birliğinin faşist Hitler Almanyasını tarihin derinliklerine gömerek dünya halklarını faşizm belasından kurtarmaıs söz konusu olamzdı.
Elbette, du dönem boyunca hiç hatalar yapıldı. Ama Stalin yoldaş bu hataları açığa çıkarıp açıktan mahkum etmekten geri kalmadı.
Kulakların tasfiye edilmesi ve kolektif kooparatifçiliğin geliştirilmesi dönemi, aynı zamanda, Troçkistlerin ve eski politik grupların da "canlandıkları", açık saldırıya geçtikleri dönemdir. Bunlar, mülklerine el konulan , kulaklarla, eski sanayici ve tüccarlarla, Çarın eski generalleri ve polisleriyle işbirliğine girişerek, karşı devrimi örgütlüyor, kargaşa yaratmak ve proletarya iktidarını yıkmak için harekete geçiyordu. Ülke çapında bu hainler tarafından örgütlenip yönetilen çok sayıda santaj ve suikast yapılıyordu. çok sayda parti ve devlet görevlisi, bunların örgütleyip yönettikleri silahlı saldırılar sonucu öldürülüyordu. Bolşevik partisi pollitbüro üyelerinden S.M. Kirov ve .W. Kuibschew, "Stalin'in "kubanları " olarak gösterilmeye çalışılan bu katiller çetesi tarafından katlediliyorlardı. Sadece 1935 yılında bin sabotaj yapıyorlar, 100’'ün üzerinde parti ve devlet görevlisi suikastlere ya da terör eylemlerine kurban gidiyordu. ( Tabiï ki, bütün bunlar karşısında parti ve proletarya iktidarı sessiz ve hareketsiz kalamazdı. Sosyalizmde, proletarya iktidarını yıkmak için örgütlenen, silahlı çeteler kurup sabotaj ve suikastler düzenleme "özgürlüğü" yoktur. Karşı devrimin tüm güçleri birleşmiş. olarak harekete geçmişlerdi. Sıra, ,partide ve proletarya iktidarıdaydi. Ve parti, sosyalizmi yıkmak, kapitalist sömürü düzenini geri getirmek isteyenleri ezmek için, tüm kitle örgütlerini ve devlet organlarınıi harekete geçiriyor, örgütlü bir kampanya başlatılıyordu. Karşı devrimin tepesine proletarya iktidarının demir yumruğu indiriliyordu. Yasaları çiğneyenlere, sabotaj eylemlerine girişenlere, silahlı çeteler kurup suikastleri düzenleyen, terör çetelerine karşı sert önlemler alınıyordu. Böyleleri başka yerlere sürülüyor, tutuklanıyor ve işledikleri suça göre cezalandırıyorlardı.
Bu dönem boyunca, proletarya iktidarı tarafından başka yerlere sürülen kulakların sayısı 30 bindir. 20 bin kulakda kendiliğinden yerlerini terk ederek başka bölgelere kaçmışlardı.
1935-38 yıllları arasında, ülke çapında tutuklanıp yargilananlanların toplam sayısı 140 bindir. O dönem, Sovyetler i Birliği'nin nüfusu 180 milyondur. Yargılamaların yapıldığı dönemin bir kaç yıl öncesinde sömürücü sınıflara mensup olanların sayısı ise 6 milyon civarındaydı. Bu bile, yargılanıp işledikleri suçlara gore cezalandırılanların kimler olduğu konusunda bir fikir vermektedir.
Maksizm-Leninizm düşmanları, Stalini , parti içinde demokrasiyi ve eleştiri, öz-eleştiriyi "ortadan kaldırmış” olmakla, parti iç sorunlan "idari yöntemlerle" çözmekle suçlamaya çalışırlar. Bu suçlamaları yönetenler, lenininist parti öğretisini reddedenlerdi
Bolşevik partisi içinde, Troçkist Zinovyev blokuna ve Buharincilere kaşı verilen mücadele yıllarca sürdü. İdeolojik-politik nitelikte olan bu mücadele süresince, Troçkistler ve Buharinciler görüşlerini parti içinde savunup görüşlerini partiye ve parti platformuna sunma olanağına sahip oldular . 1920'li yılların ortalarında Troçkistlerin görüşleri, üç defa parti içerisinde oylamaya sunuldu. 750 bin parti üyesini bulunduğu o dönem, Troçkistlerin aldıkları en fazla oy, 4 bin civarında oldu.
Stalin, parti içi mücadeleyi Marksist Leninist ilkelere uygun olarak ele aldı ve yürüttü. Bu ilkeli ve kararlı mücade lenin sonucudur ki, parti, Troçkistleri ve Buharincilerin değil, Stalin'in ve Bolşeviklerin görüşleri etrafında kenetlen di.
Ancak, Stalin'in revizyonizm ve oportünizme karşı mücadeleyi, ideolojjik mücadeleyle sınırlamadığı tümüyle doğrudur. Parti içerisinde farklı çizgi ve hiziplerin varlığına izin verilmesi, Leninizmin görüşleri değildir. Leninist parti öğretisinin kararlı bir savunucusu ve geliştiricisi olarak Stalin, komünist partisinin, ancak, saflarını revizyonist unsurlardan temizleyerek gücleneceğini savundu. Örgütsel önlemlere baş vurmayip, revizyonist ve oportünistlerin varlığına izin verildiği takdirde, bunların, partinin sonu anlamına geleceğini devamlı ısrarla vurguladı.
Stalin, proletaryanın öncü partisinin; proletar ideoloji ve disipline sahip örgütlü bir birlik, farklı çizgi ve hiziplerin varlığıyla bağdaşmayan tam bir irade ve eylem birliği olarak tanımladı. Ancak bu özelliklere sahip bir partinin, proletaryaya ve emekçi kitlelerine devrim mücadelesinde, proletarya iktidarının kurulup sağlamlaştırılması ve sosyalizmin inşası mücadelesinde önderlik edip yol gösterebileceğini savundu.
Stalin'i, parti içerisinde burjuva ideolojisine ve revizyonist oportünist unsurlara yaşam hakkı tanımadığı, liberal her tutuma acımasızca saldırdığı için suçlayanlar, proletaryayı öncüsünden yoksun bırakmak isteyenlerdir. "Çok sesliliği", "Çok kanatlığı " savunup Leninist parti modelini "anti-demokratik" olmakla suçlayanlar; Marksizm-Leninizmin yerine burjuva ideolojisini geçirmek, proletarya ve emekçi kitlelerin mücadelesini kapitalist sistemin içerisine hapsetmek isteyenlerdir.
Revizyonist ve oportünistler, Stalin döneminde parti gibi, toplumda da demokrasinin yaşamadığını, tüm özgürlüklerin ortadan kaldırıldığını yalanını propaganda ettiler. Bu konuda da, Stalin' "yargılamaya" çalışıyorlar. Sömürünün ortadan kaldırılıp ,sömürücü sınıfın kalıntılarının darbelendiği , işçi ve emekçilerin gerçek de demokrasiyi yaşadıkları Stalin dönemi Soyyetler Birliği'nde "özgürlükleri" ellerinden alınanlar, baskı görenler, eski sömürücu sınıfların kalıntıları ve sömürü düzenini geri getirmek isteyenlerdir. Stalin'i doğru olarak savunmak ve anlamak onun yaptıklarını doğru olarak anlamak ve değerlendirmekle bağlıdır. Bu, o kadar açıktır kı, Stalin'e dünya burjuvazisiyle ittifak içinde saldırıya gecen tüm hain ve dönekler, O’nunla eş zamanlı olarak, Maksizm-Leninizmin tüm temel ilke ve öğretileri de ret ve inkar etmişlerdir. Ya proletarya iktidarını yikmak, sosyalizm yerine kapitilizmi geçirmek; ya da, proletarya ve emekçi yığınları devrim sosyalizm mücadelesinden geri tutmak için Stalin'e saldırılmıştır. Ölümünün 54.yıl dönümünde Stalin yoldaşı anarken, O’ndan öğrenip ve onun gibi devrim ve sosyalizm savaşımına sıkıca sarılarak ,O’nun izinde yürüyeceğimize söz veriyoruz.