Emperyalist kapitalist sistemin küresel dönemini, yoksulluğun ve işsizliğin geride kalması, adalet ve demokrasinin egemen kılınması olarak gösteren yazar çizer takımı, ortada duran gerçekler karşısında artık emperyalizmin ehlileştiği yalanının tutmadığını ve emperyalist küreselleşmenin işçiler ve emekçiler için her bakımdan yoksulluk ve yıkım getirdiğini gösteriyor. Kuşku yokki emperyalist küreselleişmeinin yıkımından en çok etkilenene kadınalr ve gençler oldu. Emperyalist sistemin denetimindeki l kurumlaırn yapmış oldukları araçtırmalar yaşlı dünyanın –Avrupa dışında kalanların - gittikçe daha fazla gençleştiğini gösteriyor. Keza Birleşmiş Milletler raporlarına göre 6.5 milyarlık dünya nüfusunun üçte biri 18 yaşının altında. 12-18 yaş grubundakiler yaklaşık 1 milyar ve yüzde 90'ı yeni sömürge bağımlı ülkelerde yaşıyor. Merkez Avrupa ülkelerinin yaş ortalaması giderek yükseliyor. İtalya ve İspanya'da 18 yaş altındakilerin toplam nüfusa oranı %5’i düzeyindeyken, Nijer ve Uganda'da bu oran %60'a yaklaşıyor.
Dünyanın pek çok bölgesinde gençler kiminle evleneceklerine, hangi mesleği seçeceklerine özgürce karar veremiyor. İlk cinsel deneyim yaşı düşüyor ve çok eşlilik yaygınlaşıyor. Kız çocukları yaygın bir şekilde tecavüze uğruyor. Gençlerin büyük bir bölümü ebeveynlerinden daha iyi eğitim alıyor, okuma yazma oranının en yüksek olduğu yaş grubu 18 ve altı. Buna rağmen 15 milyon çocuk ilk okula bile gidemiyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) ve Dünya Bankası'nın (DB) yayınladığı raporlar genç işsizliğine dikkat çekiyor. Raporları kıyaslarken karar vermek gerekiyor, vicdan mı, cüzdan mı?
ILO işsizliğin gençler arasında yaygın bir sorun olduğunu ve işçi gençlerin sorunlarla boğuştuklarını söylüyor. 'Gençliğin İstihdamında Küresel Eğilimler' başlıklı raporunda ILO, 1995'te 74 milyon olan genç işsizlerin sayısının on yılda on milyon arttığını ve 300 milyon gencin yoksulluk sınırı sayılan günlük 2 Dolar'ın altında gelirle yaşadıklarını belirtiyor. Ve 1.1 milyonluk 15-24 yaş grubunun üçte biri ya işsiz ya da çalıştığı halde yoksul.
Yine ILO'nun 'Çocuklara Karşı Şiddet' başlıklı raporu 218 milyon çocuğun yasadışı şekilde çalıştırıldığını söylüyor. Bu 218 milyon çocukla beraber kayıtlı işlerde yaklaşık 100 milyon ergen tehlikeli koşullarda çalışıyor. Rapora göre bu tehlikeler arasında; işyerinde fiziksel, sözlü, cinsel taciz; tecavüz ve cinayete varan şiddet olayları var.
Yüksek öğrenim görmek işsizliği engellemediği gibi okul sonrası uzun süreli işsizlik gençlerin nitelikli iş bulmasını zorlaştırıyor. Üniversite mezunları kitlesel şekilde işsiz kalıyor, eğitimlerinin dışındaki alanlarda çalışıyorlar. Ertesi gün işinden ayrılma hayali kuranlar işsizler ordusunun gerçek sayısını belirlemeyi güçleştiriyor.
Genç işsizliğinin en yoğun olduğu bölgeler Orta Doğu ve Kuzey Afrika. Gençlerin yüzde 25'inin işsiz olduğu bu bölgeleri yüzde 20 ile Orta ve Doğu Avrupa izliyor. AB ülkelerinde ise her 10 gençten biri işsiz.
Genç kadınlar iş bulma, işe devam etme ve çalışma koşulları açısından daha kötü durumda. Pek çok genç kadın yalnızca kayıt dışı alanlarda iş bulabiliyor.
Öte yandan, gençler için çalışmak geçinmek anlamına gelmiyor. Çalışan gençlerin yarısından fazlası yoksul ve işinden dolayı mutsuz. Geçimini sürdürmek için ailesine bağımlı halde. Uzun iş günü, geçici ve kayıt dışı çalışma, belirsiz sözleşmeler, düşük ücret, güvencesizlik, yetersiz iş eğitimi ve sendikal haklardan mahrumiyet gibi sorunlar genç işçilerin yakasını bırakmıyor.
Genç işsizleri değerlendiren bir diğer rapor Dünya Bankası'nın 2007 yılına yönelik hazırladığı 'sözde' Kalkınma Raporu. 'Kalkınma ve Gelecek Nesil' başlıklı metin 12-24 Yaş grubundaki gençlerin durumunu masaya yatırıyor. Ancak bu bir otopsi masası. DB utanmasa 'işsizleri asalım' diyecek, böylece cellat istihdamı yaratacak.
DB gençlere istihdam yaratmanın yolunun işçi haklarını törpülemekten geçtiğini savunuyor. DB raporları, pek çok düzenleyici kuralın kaldırılması gerektiğinden, taşeronlaşmadan, özelleştirmeden ve esnek çalışma saatlerinden övgüyle söz ediyor. DB genç işsizliğinin çözümünü işçi haklarına saldırarak arıyor. Asgari ücreti kaldırmayı, işsizlik sigortasını düşürmeyi ve işten çıkarmaya ilişkin kuralları yeniden düzenlemeyi öneriyor ve sermaye için sömürü alanınnın kuralsızlaştırlmasını salık veriyor.
Dünya Bankası'da yeni iş olanaklarından bahsetmeden oloıldan işe geçiş sürecinin kısalmasını gündemine alıyor. Bu durumu çocuk işçiliğinin meşrulaştırılmasının bir aracı olarak kullanıyor, mevcut iş koşullarının niteliğini daha da düşürüyor.
DB, İMF, BM vb. gibi emperyalizmin hizmetinde olan ve ona akıl hocalığı yapmaktan geri kalmayan emperyalist kurumlar emperyalist küreselleşemenin işçiler, emekçiler ve gençler için daha fazla işsizlik yıkım ve yoksulluk getirdiği gerçeğini gizleyerek, emperyalist kapitalist sistemi şirin göstermeye çalışıyorlar. Çalışma yaşına gelmiş ama iş bulamayan ve sosyal güvenceden yoksun bırakılan gençlik geleceksizliğin girdabı içine çekilmektedir. Sendikaların altını oyulması ve burjuva sendikal hareketin sınıf işbirlikçiliğinde sınır tanımdan hareket ederek sermayenin beşini kolu rolünü oynaması, sermayenin daha pervasızca davranarak sömürüyü pervasızlaştırmasını koşullamkata ve gençiliği geleceksizliğe mahkum etmektedir. Gençlik bu küresellşme kuşatmasını ancak emekçilerle birlikte omuz omuza örgütlenip mücadeleye katılarak aşabilir ve geleceği hakkında söz söyleme hakkını elde edebilir.