Üniversiteler faşist kuşatma Altında
Tarih: 08.06.2006 Saat: 12:41 Konu: Gençlik Yıldızı
Üniversitelerde okuyan devrimci,demokrat ve Kürt öğrenciler,faşist baskı ,saldırı ve soruşturmaların hedefın duruyorlar. Üniversitelerde faşist şovenist saldırıların ve linç girişimlerinin ardı arkası kesilmiyor.Üniversite yönetimi ve polis-jandarmanın denetimi ve koruculuğunda MHP-Ülkü Ocakları,BBP-Nizami Alem Ocakları vb gibi sivil faşistlerce,Kemalist ve İşçi Partsi gibi ordunun şakşakçılığını yapan Türk şovenisti gerici güçlerce desteklenen bu saldırıların uzun dönemden bu yana sistematik olarak pratiğe sürüldüğü ve bunun faşist diktatörlüğün işçi,emekçi ve Kürtlere halkına yönelik merkezi faşist baskı-saldırı ve teslim alma politikalarından ayrı düşünülemeyeceği ortada duran bir gerçekliktir. Üniversitelerde okuyan devrimci,demokrat ve Kürt öğrenciler faşist ırkçı saldırılarla karşı karşıyalar. Son aylarda içinde basta İstanbul üniversitesi olmak üzere İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve birçok üniversitede faşist ırkçı gruplar, polis ve üniversite yönetimleri desteğinde devrimci,demokrat ve Kürt öğrencilere saldırarak linç girişimlerinde bulunuyorlar. Saldırı, soruşturma ve uzaklaştırmaların yoğunlaşarak sürmesi aslında faşist diktatörlüğün üniversiteleri teslim alma ve faşist kadro devşirme alanları haline getirme, resmi devlet politikasına bağlı olarak yürütüldüğünü ve buna bağı olarakda ülkenin değişik yerlerinde yaşanan linç girişimlerinin ,üniversitelere taşındığını gösteriyor
Nitekim İstanbul Üniversitesi’de süren faşist saldırıların İTÜ’de bu yıl 20’ncisi düzenlenen “Bahar Şenlikleri” nedeniyle gerçekleşen etkinliklerin son gününde, faşist kızıl elmacıların devrimci,demokrat ve Kürt öğrencilere yönelik linç saldırılarına sahne olması,üniversitelerde sistemli bir faşist kuşatmanın uygulamaya sokulduğunu gösteriyor. Linç girişimini ve “Türk Bayraklı” yürüyüşü, “İTÜ Dil Tarih Kulübü” içinde yer alan kimi İP’li geçinen öğretim görevlilerinin kışkırttarak linç girişimi yaşanmıştır.İTÜde,İÜ’de ve Siirt Eğitim Fakültesi’nde diğer üniversitelerde onlarca öğrenci hakkında “örgüt propagandası yapmak” ve “yasadışı toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmak” iddiasıyla iniversite yönetimlerince soruşturma veya dava açıldı. Bir kere şunun altı özenle çizilmelidir ki üniversitelerde yaşananlar bazılarının göstermeye çalıştıkları gibi ‘sağ-sol çatışması’ değildir ,yaşananlar açıktan faşist devrimci,demokrat ve Kürt yurtsever geçlere yönelik saldırılardır. Faşist ırkçı şovenist Türkçü gruplar Bahar Şenlikleri bahanesiyle İTÜ Teknik Forum Sayfası üzerinden yaklaşık bir aydır örgütlenip devrimci ve Kürt yurtseveri öğrencilere karşı saldıır haızrlığı yapmaktaydılar. Saldırıların arka planında Atatürkçü Düşünce Derneği ve İşçi Partisi çevresinden öğretim üylerininde yer alması olgusu kızl elmacılacıların ittifakiçinde devrimci ve Kürt öğrencilere yönelik baskı ve sindirme politikası uyguladıkladıkları bir gerçek. İTÜ de şenliği bahane eden faşist şovenist Türk ırkçılarının, internet üzerinden “PKK yanlılarını öldüreceğiz”, “Kürtleri İTÜ’den atacağız” şeklinde propaganda yaparak, Kürt öğrencilere dönük saldırı hazırlığı yaptığı biliniyordu.Bunlar bilinmesine karşın İTÜ üniversite yönetiminin hiç bir önlem alınmayarak , “ İTÜ’de gelişen olaylar da Türkiye genelinde devletin Kürt karşıtı politikasının sonucudur. Linç girişimlerinde bulunanlara ve Kürt öğrencilere saldıranları devlet güçleri de görmezden geliyor” dedi. İTÜ’de kızl elmacıların ittifakiçinde devrimci ve Kürt öğrencielre yönelik saldırıya kalkışmaları aslında İTÜ’de devrimci ve Kürt yurtsever gençliğinin birlikten hareket etme ve geniş gençlik keismlerini kucaklama politikalarından kopukve kendi içine kapanık,bölünmüş ve parçalanmış birtarzda hareket etmeleriylebağlıdır.Keza 2005 Newroz’undan itibaren daha yoğun olarak kışkırtılan faşist şovenist histeri ve linç kültürü bugün ağırlıklı olarak orta ve üst burjuva çocuklarının gittiği elit üniversitelerde eki bulmaya başlamıştır Bunda eğitim sistemi ve aileden gelen gericilik birikimi olduğu kadar devrimcilerin kitlelerle bağ kuruşundaki zayıflık,içe kapanıklık ve politikalarındaki kendiliğindencilik belirleyicidir. Toplumsal olarak patlama öğelerinin biriktiği oranda sistemin, devrimciler ile geniş yığınlar arasındaki zayıf bağlarını sivil-resmi faşistler, medya vb. her türlü aracıyla darbelemeye çalışması bir yerede olağandır. Özellikle Kürt halkına ve gerillalara karşı tekrar devreye sokulan kirli savaş konsepti çerçevesinde saldırılar Kürdistan’da çocuk-kadın gözetmeksizin katletmelere, metropollerde ise “bölücülere karşı ayaklanmış haklı halk tepkileri ” olarak lanse edilen sivil faşist kudurganlığa dönüşmektedir.Dizginsizce süren saldırlar kapsamında işçi sınıfının ve dolayısıyla gençlik hareketinin kazanılmış hakları birer birer gasp edilmeye çalışılırken, gençlik içerisinde bu duruma karşıkitlesel bir karşı durşun örgütlenememsi ve grupçu ve ben merkezci dar yaklaşımların aşılamamsı alanı faşist ve gerici güçlere alanaçmaktadır.İTÜ’de yaşanan faşist gerici saldırının aslında üniversite gençliğini faşist gerici bir kuşatma altına alınmaya çalışldığını ve bunu idare-polis ve savil faşsit,Türk şovenisti güçlerin ittifakıyla pratiğe sürüldügünügösteriyor.Bu saldırıyı geri püskürmenin yoluda bütün ,anti-emperyalist,anti-faşist ve anti-şovenist güçlerin birlikte hareket etmesini dayatıyor.
|
|