İHRACAT ARTIYOR AMA NASIL?
Tarih: 12.03.2006 Saat: 13:45 Konu: Politika Haber
İMF,AKP hükümeti ve bunların goy goycu takımı liberal ekonomistler ve yazarlar Türkiye ekonomisinin iyi gittiğine ilişkin sıklıkla değerlendirmeler yapıyorlar ve bunun somut göstergesi olarak ihracat patlamasından dem vuruyorlar.Gerçektende ihracat patlaması nasıl oluyor ve kimlerin işine yarıyor?.İhracat artıyor ama dış cari açık görülmemiş boyutlara çıkıyor.İhracat artıyor ama işsizlik,açlık ve sefalt derinleşiyor.Tüm bu olgular burjuva kalemsörleirnin ne kadar gerçekleri çarpıtarak olduguları ters yüz ettiklerini gösteriyor.Özellikle hükümet ve sermaye çevreleri ile, bu kesimleri destekleyen çevreler arpıtılmış ve teryüz edilmiş bilgilerle bu kanıyı yaygınlaştırmaya çalışıyorlar. İddia sahipleri ekonomideki büyümeyi, ihracattaki artışı, gayri safi milli hasılanın artmasını vb ekonominin iyiye gitmesine kanıt olarak gösteriyorlar. Buna karşın ekonomiyi daha ciddi bir analize tabi tutan ekonomistler, zayıflıklara ve her an daha büyük krizlere gebe olmasına dikkat çekiyorlar.Kuşku yok ki bu kriz halini kapıda tutan zayıflıkların başında cari açık, dış ticaret açığı, sıcak para tehlikesi vb. geliyor. Ayrıca halkın durumunda ciddi hiç bir iyileşme olmaması ve yoksulluğun ve işsizliğin yaygınlaşması diğer temel problemler olarak ortaya çıkıyor.
Konuyu dağıtmadan ele alırsak,veriler bakıldığında iddia edildiği gibi ekonominin hiç de tıkırında gitmedi ortada Ancak biz büyük propogandası yapılan ihracat patlamasına ilişkin bazı verileri inceleyerek, “güçlü” görünen bu kesimdeki durum hakkında bazı gerçeklerin altını çizmeye çalışacağız. Gerçekte ihracat ve ithalat -yetkililer ithalatı unutu veriyorlar- ne durumda ve ikisi arasındaki fark açılıyormu,yoksa kapanıyormu? Gazetelerin ekonomi sayfalarında son günlerde ilginç bir haber yer aldı. Bu haber “Türkiye ihracat şampiyonu Toyota” başlıkları ile okuyucuya duyuruldu. Haber en fazla ihracat yapan 10 firmanın belirlendiğini duyuruyor ve özetle şunları içeriyordu; “Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, 2005 yılında en fazla ihracat, 2 milyar 318 milyon dolar ile Toyota Otomotiv A.Ş. tarafından gerçekleştirildi. Toyota, 2004’ten sonra ikinci kez ihracatın firma şampiyonu oldu. Toyota’yı, Ford Otomotiv ve Vestel Dış Ticaret A.Ş. takip etti.” Yukarıda belirtilen firmaların her birisi 2 milyar doların üzerinde ihracat yapmışlardı. Ayrıca bu ilk on firmanın içerisinde 5 tanesinin Koç grubuna bağlı olduğu, Tüpraş, GİSAD ve Renault’un 1 milyar dolardan fazla ihracat yaptığı bildiriliyordu. Hemen ilk başta hemen görebileceği gibi “ihracat şampiyonlarının” adları oldukça tanıdık ama yabancı! İnsanoğlu meraklı bir yaratık. Çok önemli bir ayıraç olmasada bu emperyalist şirketlerin sermayelerinde yerli payı ne kadar. 2 milyar dolardan fazla ihracat yapmış olan şirketlerin yerli, yabancı sermaye oranı şöyleydi. Toyota Otomotiv sanayi yüzde yüz yabancı! Ford Otomotiv’in 2002 rakamlarına göre yüzde 41! Ancak daha sonra bu oran yabancı sermaye lehine önemli miktarda değişmiş olmalı. Vestel elektronik ise yüzde 51.59 yabancı sermayeli vb.Dahası yabancı sermaye daha az sermaye ile şirketleir elinde tuttuğuda bir gerçektir. Ayrıca Renault kriz sonrasında yabancı ağırlıklı oldu ve Koç topluluğu içindeki bazı şirketlerdeki yabancı payı yüzde 50’nin üzerinde görünüyor. Üretim içerisindeki yabancı sermayeye ilişkin genel bir değerlendirme yapacak olursak, oradaki rakamlar şöyledir; en büyük 500 içindeki 158 yabancı sermayeli şirket İstihdamda yüzde 27.3 payla, toplam karın yüzde 44.4’ünü, satışların yüzde 42.5’ini gerçekleştirmişlerdir. Bu rakamlar oldukça çarpıcıdır. Örneğin Toyota’nın ihraç ettiği her arabada yerli katkı, ya da başka bir ifade ile katma değer ne kadardır ve bu arabanın üretimi için ne kadar ithalat yapılmıştır? Bu konularda araştırmalar ve net rakamlar bulunmuyor. Ancak genel olarak her 100 dolarlık ithalat için 66 dolar ithalat yapıldığı bilinmektedir. Gümrük Müsteşarlığı’nın açıkladığı son rakamlara göre 2005 yılı ihracatı 72.1 milyar dolar, ithalatı ise 115.7 milyar dolardır. Dış ticaret açığı ise rekor kırmış 43 milyar 624 milyon dolar olmuştur.Övünülen ihracat rakamları işte böyledir. Bu genel tablodan sonra şu soru doğal olarak gündeme geliyor; örneğin Türkiye’de üretim yapan Toyota’nın ihracatını, Japonya’nın ihracatı içerisinde saymak için bir engel bulunuyor mu? Buna yöneltilecek itirazların başında “efendim adamlar burada üretim yapıyor, işçilerimize iş veriyor, ekonomimiz katma değer yaratıyor vb.” olacaktır. Ancak bu “yerli” payların devede kulak kaldığını vurgulamak gerekiyor. Böyle olduğu içindir ki, dış ticaret açıklarının çarpıcı bir şekilde yükselmesi, ekonominin yapısı ile ilgili tartışmaları güncelleştirmekte ve genel çarpıklığı ve dışa bağımlılığı açık seçik ortaya koymaktadır. Çok övünülen ihracatın ardında yatan temel gerçeklerden birisi budur. Hatırlatmak gerekir ki, bu tabloya cari açık, sıcak para, işsizlik vb dahil edilmemiştir. Bu durumun istikrar değil, istikrarsızlık ve bunalım öğelerine yolu açtığı belli değil midir? O halde ihracattaki patlama işçiler ve emekçilere birşey getirmediği gibi emperyalist ve yerli tekellerin karlarını artırmaktan ve bir koyup beş on almaktan başka bir işe yaramamıştır.Onun içindir ki ihracat patlaması emekçilerein yaşam koşullarında her hangi bir deşikliğe yol açmazken,emperyalizme bağımlılığı dahada pekiştiren ve üretim her cephesini emperyalist tekellere bağlayan bir durum yaratmış ve dış ticaret açığını görülmemiş boyutlara çıkarmıştır. Yani ihracat patlaması emperyalist tekellerin karını yükseltirken,emekçilerin yoksullaşmasını ve işsizlik içinde çırpınmasını koşullamıştır ve burjuvazi ve kalemşörlerini ekonomi tıkırında gidiyor demogojilerinide açığa çıkarmıştır.
|
|