LİSELİ GENÇ KADINLARIN SORUNLARI VE ÇÖZÜM YOLLARI
Tarih: 12.03.2006 Saat: 13:29
Konu: Gençlik Yıldızı


Yaşamın her alanında durmaksızın sorunlar üreten, toplumun ezici çoğunluğuna baskı, zulüm ve sömürüden başka bir şey vermeyen/veremeyen emperyalist- kapitalist bir dünyada yaşıyoruz. Toplumların ezen azınlık ve ezilen çoğunluk olarak sınıflara ayrıldığı emperyalist-kapitalist sistem çürümüşlüğünün, kokuşmuşluğunun doruğunda, yaşamını sürdürmeye çalışıyor.
0, yaşamını sürdürmek için, istisnasız ezilen tüm sınıf ve katmanlara yaşamı zindan ediyor. Kendi açmazlarının faturasını bu kesimlere ödetme yolunu izliyor.
Ülkemiz burjuvazisi, emekçi yığınları alabildiğine sömürürken, onların haklarına ve özgürlük mücadelelerine, Kürt halkının ulusal kurtuluş kavgasına vahşi ve barbarca yontemlerle saldırıyor.
Bizim burda değinmek istediğimiz asıl sorun, liselerde (tabi ki tüm eğitim kurumları içinde geçerlidir) uygulanan gerici-faşist eğitimin. toplumdaki burjuva- feodal değer yargılarının genç kadınlara -özel olarak, yönelen sivri ucudur.Başka bir anlatımla liseli genç kadının sorunlarıdır.



Gerici-faşist nitelik taşıyan Türkiye'de ki eğitim sisteminin kadına bakış açısı aynen şöyledir:
Bir kadının namusunu belirleyen ana ve tek ölçüt cinselliktir. Herşey burada saklıdır. Kadına namuslu ya  da namussuz damgası vurmanın yolu bu anlayışa  göre tam olarak buradan geçer.Ve kadına bir bütün  olarak verilecek değeri yine aynı ölçüt belirleyecektir
Örümcek kafalı ve gerici olan bu zihniyet üstüne  üstlük kızları korunmaıs gereken zayıf kişilikler olarak görüyor ve erkelerle konuşan,el ele tutan kızlara fahişelik muameleis yapılıyor .Bir çok lisede adeta haremlik selamlık uygulmaları yapılıyor.Kızların erkeklerle konuşmaları,çay içmeleri vb. sorun oluyor adeta. Okullarda müdür ve öğrenmenler bu kouda ali kıran baş kesen olmaktan geir kalmıyorlar ve  dayt cennette çıkmıştır özdeyişini pratiğe sürüyorlar.
Dahası bir çok ort öğretim kurumunda kızlara karşı  gösterilen bu  geriic tutumlar bazı zamnlarda felaketle sonuçlanmasına neden olmaktan geir kalmıyor.Çünkü, bugün birçok lisede, müdürler neredeyse işi gücü bırakarak kendisini okuldan (ya da dışardan) erkek arkadaşıyla gezen konuşan kız öğrencileri tespit etmeye adamıştır.Tespit ettikten sonra ise "kızınızın terbiyesiyle ilgilenmeniz" türünden cümlelerle başlayan konuşmalar ve mektuplar yoluyla ailelerin, çocuklarını okuldan almalarına varan olaylarda başrolü oynamaktadırlar.
Fakat; bu çağdışı uygulamalar, egemen ideolojinin kurumları durumundaki okul idarelerine ve bazı eğitmenlere yetmiyor olacak ki, insan aklının ermeyeceği "önlemlere başvuruyorlar. Karma liselerde belli ölçüde yaygınlık taşıyan uygulamayla, kız ve erkek öğrenciler ayrı sıralarda oturtularak özen ve titizlikle "ateşle barut" yanyana getirilmiyor. Akıllarınca, çok önemli bir sorunu da "çözüm"lüyorlar.Üstelik onlar bunu "namuslu devletlerinin, kadın vücudunu meta olarak pazarlayan kurumlardan vergi aldığını; onu kutsallaştırdığını bilerek yapıyorlar. Ikiyüzlülükle, yalanlarla ve demagojiyle ayakta duran sistem savunucularının bütün "namusu"
 Genellikle düşünce yapısı bakımından geri olan kızlarının erkeklerin arasında eğitim görmesini istemeyen ailelerin akın ettiği liselerden biri de kız meslek liseleridir. Genç kadınları, duvarları ve katı kurallarıyla -'kurtlar dünyası'ndan ayıran ve manastırları andıran, bu liselerde verilen eğitimin amacı, evinin, işinin, çocuğunun bakımını bilen hünerli ev kadınları ve eşler "(onların lügatında "karılar) yetiştirmektir. Kuşkusuz, burada da uygulanan baskı ve kurallar daha katıdır. Örneğin, öğrencilerin soyadı tutmayan erkeklerle görüştürülmemesi gibi. Gençliğin ihtiyaçlarından yoksun bu okullar ise toplumun geri yanlarının gelişmesine  hizmet eden ideal kurumlardır.
Ancak genç bayanların sorunları bununla sınırlı  değildir.Toplumsal sistemden bağımsız ele alamadığımız sorunlar sadece eğitim kurumlarında cereyan etmiyor.
Ailesinden biraz daha farklı düşünen; kişiliği ailesinden farklı şekillenen; yaşamını ve yolunu kendisi  çizmeye çalışan bayanların karşısına hemen olanca  "heybet"iyle feodal, ataerkil aile gelenekleri dikilmektedir. Toplumumuzda büyük etkisi olan islami düşünce  ve davranışlar da bu geleneklerin ağırlık noktalarından biridir. Aile ve toplum baskısı genelde gençlerin  sorunu olmasına rağmen kadınlar açısından durum daha ağırdır. Çünkü, onun karşısına dikilen engel ve  baskılar kadın olmasından kaynaklanır. "Namus"unun 'farklı yerlerde aranmasından yanlış algılamasından doğar.
Genç kadınlar, aile ve toplum tarafından sürekli olarak, "kızlar herşeye karışmaz", "eksik etek halinle
herşeyi sen mi düzelteceksin, "konu komşu ne der hakkımızda", "kızlar geç saate eve gelmez", "iyi bir koca bul
da evlen" gibi yığınla ama " özünde hep aynı noktada  dönüp duran anlayışla, dar yaşam biçimleri içinde yaşamaya zorlanır. Ona verilen:
pasif, kendi başına bir şey yapamacak, aciz ve güçsüz bir varlık olduğu anlayışıdır. Ev, koca, çocuk üçgeninin ortasında mahkum olması telkin edilir. Bütün dünyaları budur işte.Bütün dünya bu çitlerle sınırlanmıştır, aşmaya kalkma sakın...!Genç kadın, mücadeleye atılıp kendi özgürlüğünün ve kurtuluşunun yolunu açarken daha büyük baskı ve engellerle karşılaşır. Hıç kuşkusuz ozgürlüğünün bedeli genç kadın  için daha ağır olur.Oyle ki, sırtından zaten eksik edilmemesi .gereken sopa bu durumda, sık sık devreye gerebilin "etkili bir araçtır .
Aile kurumundan başlayıp eğitim kurumu müsveddelerinde ve toplumda süregiden bu sorunlar karşısında liseli genç kadınların (elbette tüm bayanların) tutumunu sömürü ve zulüm düzeni"belirlemiştir."
Tek alternatif mücadeledir! Gerek aile içinde ve gerekse okullarda uyulanan baskılara karşı uzlaşmaz bir mücadele başarının ve yeni bir yaşamın anahtarıdır.Cinsiyetinden dolayı uğradığı haksızlıklara karşı mücadeleyi sınıfsal mücadeleden.ezilenlerin kavgasından ayrı ele almak onu kurtarmayacaktır .Çünkü. sorunun kökleri özel mülkiyet sisteminin derinliklerindedir. Çünkü. özgür kadın özgür toplumdadır.
Ikinci sınıf insan konumuna karşı mücadeleyi toplumsal kurtuluş mücadelesine bağlama yeteneğini göstermezse yapılan "iş" sadece; "sinekleri yaratan bataklığı kurutmak" yerine tek tek sineklerle uğraşmak olacaktır!
Genç kadınlar! Ya ezilen yağınların mücadelesinde yer alıp kendi kurtuluşunuzun, özgürleşmenizin yollarını açmak ya da her şeye boyun eğip tüm topluma uygulanan çirkefliklere ortak olmak ve kendinize uygulanan baskıları onaylamak seçeneğiyle karşı karşıyasınız. Yani "Ya barbarlık içinde yokoluş ya sosyalizm!"
Evet, tek bilimsel ve doğru yol bütün çıplaklığıyla orta yerde duruyor. Artık sorun sadece o yolda yürümek için kararlı adımlar atmaktır. Mücadeleye katılmaktır!







Bu haberin geldigi yer: DHB
http://www.halkinbirligi1.net

Bu haber icin adres:
http://www.halkinbirligi1.net/modules.php?name=News&file=article&sid=374