Filistin Halkının İradesi Hiçe Sayılırken
Tarih: 12.03.2006 Saat: 13:12 Konu: Dış Politika
Emperyalistler ve uşakları Filistin parlementosu seçimlerinin ardından ortaya çıkan HAMAS’ın hükümet kuracak gücü elde etmesi karşısında halkın iradesini hiçe sayarak Filistin halkına emperyalist dayatmada bulunuluyor.HAMAS’ın değişimi karşılığında tanınacağı ve hükümet kurmasına destek oluncağı açıklamasında bulunan Amerikan ve AB emperyalistleri esas olarak bölgede egemenliklerini pekiştirmek için İsrail’in güvenliğini merkezde tuttukları görülüyor.Hamas’ın hükümet kurmasına karşı alınacak tutumların açıklanması aslında Filistin halkını iradesine müdahale edilerek ambargo uygulanmaya çalışıldığını ve emperyalistlerin demokrasi çağrılarının ne kadar iki yüzlü ve sahte bir öz taşıdığını ortaya koyuyor.Nitekim Filistin’de toplanan parlamento; Hamas-El Fetih çekişmesinin öne çıkacağını ve Filistin halkının iradesinin emperyalistlerce dikkate alınmayacağını gösteriyor. Böylece Filistin davası yeni bir döneme doğru evriliyor.
Keza emperyalistler ve İsrail siyonistleriyle uzlaşmacı bir çizgide duran Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın Filistin Parlementosunun açılış konuşmasında Hamas’ı, “Önceden yapılmış anlaşmalara saygı göstermeye, silah bırakmaya ve İsrail’le masaya oturmaya” çağırması ve hemen bu çağrıya Hamas cephesinden olumsuz yanıt verilmesi Filistinde önemli gelişmelerin yaşanacağını haber veriyor.Hamas’ın açıklamasına göre emperyalistlerin İsrail’le masaya oturma yada emperyalistlerin İsrail’i tanıma,silah bırakma vb. karşılında Hamas’ı tanıtma dayatmasına evet demeye hazır olmadığını gösteriyor. Hamas Sözcüsü Sami Ebu Zuhri meclisteki konuşmasında,Mahmut Abbas’ın çağrısına anında yanıt verdi: “İsrail’e karşı direniş Filistin halkının doğal hakkıdır.Bunu yeniden vurguluyoruz” demesi,Hamas, El Fetih’in önderliğinde, Arafat döneminde başlayan ve sonra da yürüyen görüşmeleri, bu görüşmeler sırasında yapılan İsrail’le anlaşmaları tanımayacağını ilan etmiş oluyordu. Nitekim ,parlamentodaki Hamas sözcülerinin konuşmalarını dayanak yapan İsrail; “Filistin artık bizim için düşman ve teröristtir” diyerek bundan sonraki tutumunu ilan etti. ABD ise; Ortadoğu ülkelerine, “Hamas yönetimini siyasi ve mali bakımdan desteklemeyin” çağrısı yaparken öte yandan da daha önce Filistin’e verdiği 50 milyon dolarlık “yardımı” da geri isteyerek Filistini ekonomik ticari kuşatma altına alarak Filistin halkını dize getirmeyi ve HAMAS’a karşı halkın tepksini örgütlemeyi,iç karşıklık yaratmayı amaçlıyor. Filistin Parlamertosu’nun toplanması ve bu toplantıda yapılan konuşmalar ve İsrail siyonist devletinin vermiş olduğu tepkiler göz önüne alındığında Hamas’ın seçimleri kazanmasından sonra, Filistin sorununun çözümünün seyrine ilişkin çizilen senaryolardan “en kötü olanının” gerçek olacağını gösteren belirtiler ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Elbette,burada “ihtiyatı” elde bırakmamak gerekiyor,çünkü ortadoğuda politikalara oldukça kaygan bir zeminde yapılıyor Buradan olarak HAMAS’ın bu kuşatma altında ne kadar direneceği yad emperyalist israil siyonist kuşatmasına karşı duracağı belli değil. Yoksa Hamas ve Amerika-İsrail cephesinden verilen mesajlar çok açıktır. Eğer gelinen durumda Filistin sorununu bir ipe benzetirsek ve burada bir güç denemesi bir sorunu olarak düşünürsek, önümüzdeki dönemin; bu ipin bir ucundan İsrail ve Amerika’nın (AB’nin kimi itirazlarla da olsa ABD-İsrail tarafında yer alacağı) öteki ucundan da Hamas, İran, Suriye’nin tuttuğu (bunların arkasında da zaman zaman Rusya’nın, Çin’in ve bazı bölge ülkelerinin yer alacağı) bir “ip çekme yarışı” olacağını söylemek hiç yanıltıcı olmaz. Elbette ki; bu “İpin’ın iki ucunda toplanan güçlere bakıldığında bir “güçler dengesizliği” vardır ve bu “dengesizliği dengeleyen” ise; Filistin halkının son yarım yüzyıldır sürdürdüğü mücadelenin dünya halkları nezdindeki meşruiyetidir. Ve bu meşruiyete gölge düşürülmediği sürece; “Filistin davası’nın sürdürücüsü Filistinlilerin kazanma imkanları elbette fazla olacaktır. Ama Hamas’ın bunu ne kadar başaracağı; Arafat dönemi kazanımlarını heba etmeden ilerletip ilerletemeyeceği, Filistin halkının birliği ve bütünlüğüne gerekli dikkati gösterip göstermeyeceği kuşkuludur.Bunu önümüzdeki günlerde daha yakından göreceğiz Burda önemli olan ise; Türkiye’nin bu konuda takınacağı tavırdır. ABD ve İsrail’in Filistin’e saldırılarına meşruiyet kazandıracak dayatmaların sözcülüğünü yapan (Hamas ziyaretinde bu yapılmıştır) Türkiye, elbette ki İsrail ve ABD’nin işini kolaylaştırıcı bir rol oynayacaktır.Bin bir bağla ABD emperyalizmine bağımlı ve oradan beslenene,İsraille stratejik ittifak içinde olan bir Türkiyenin Filistin halkının iradesine evet demesinin zor olduğu görülüyor. Onun içindirki kibleleirni ABD emperyalizmine dönmüş olan AKP hükümeti ve yetkililerinin Bu “Hamas’la önce biz konuştuk” demeleri hiç bir değer taşımıyor. Çünkü; yarın İsrail ve ABD, “Ey Türkiye, bak Hamas, sizin öğütlerinize uymuyor” dediğinde TC devleti ve AKP hükümeti Filistin halkının yanında yer alabilecek midir; yoksa “Hamas madem bizi dinlemedi, o zaman cezasını çeksin” mi denecektir?Elbette ikincisi olacaktır. Şeriatçı Hamas ne yaparsa yapsın Türkiye halklarının tutumu, elbette yıllardan bu yana yanlarında oldukları Filistin halkının, onun özgürlüğünü kazanması ve demokratik devletini kurma hakkına sonuna kadar sahip çıkmaktan yana olacaktır.Yine kimi kendi yönetimine getireceğine Filistin halkının kendisi karar verecektir. Ama, Filistin davasını her platformda savunmak, ABD’nin bölgenin sorunlarına müdahale etmekten uzak durmasını sağlamak için mücadele, barıştan yana İsrail halkının gayretlerine destek verilmesi ve en önemlisi de Filistin halkının geçmek zorunda kalacağı “sırat köprüsü”nden geçerken ona yardımcı olmak herhalde; Türkiye’nin halkları ve bütün Ortadoğu halklarının en önemli enternasyonal sorumluluğu görevleri arasında gelmektedir.. Bu yüzdendir ki önümüzdeki süreçte filin halklarını yeni katliamlar ve açlık kuşatmaları bekliyor.Bunu aşmanın tek yoluda intifadayı yükseltmek ve emperyalistleri ve İsrail siyonist işgalcilerini işgal topraklarından atarak bağımsız ve demokratik Filistin devletini kurmaktır.
|
|