NEWROZUN İSYANCI ÖZÜNÜ KUŞANALIM
Tarih: 10.03.2010 Saat: 13:37
Konu: Kürdistan


Faşist diktatörlüğün “açılım” adına Kürt özgürlük hareketini, içte ve dışta kuşatmaya alarak, baskı, saldırı, tutuklama, gözaltı terörüyle tasfiye etmeye ve işçi ve emekçi yığınları korku duvarı içine hapsederek egemenliğini pekiştirmeye yöneldiği ortamda, başkaldırı ve direniş günü olan, 21 Newroz bayramını karşılıyoruz. Yıl 612, İsa öncesi, gün 21 Mart, Kürt halkının Ortadoğu  halklarıyla birlikte, Asur kralı zalim Dehak’a karşı, Demirci Kawa önderliğinde zulme karşı isyan günüdür. 21 Mart, İsa öncesi, Kürt halkının Dehak zulmüne karşı dağlarda tutuşturduğu özgürlük ateşiyle, isyanı zaferle taçlandırdığı gün. Yeni gün, özgürlük için başkaldırı günüdür. Kürt halkının isyancı tarihinde, dağlarında, ovalarında bugün daha büyük özgürlük ateşleri yakılarak kutlanan Newroz bayramıdır. Newroz, yeniden uyanışın, dirilişin, direnişin ve başkaldırının, emekçilerin sömürgelere karşı zafere kilitlendikleri bayramın, isyanının adı olmuştur. Bugünde bu gelenek, her türlü ihanete, saldırıya, düşkünlüğe ve jenoside karşı daha büyük mücadeleler örgütlenerek, eskiye vurup, dağıtıp yeniyi kurup, yaratma hedefiyle yaşamın her alanında sürdürülmektedir.
Günümüzde tarihleri yazılı olarak net olarak bilinmiyorsa da hiçbir insan topluluğu, hiç bir ulus, halk, tarihsiz değildir ve olamazda. Her ulusun, her halkın kendi yarattığı, kendisine ait bir tarihi vardır. Ulusların, halklar›n kendilerine ait olan bu tarihleri, ulusal ve bölgesel ayrıcalıklar taş›salarda, hepsinin de ortak paydaları, sınıf mücadelesi tarihidir. Çünkü, halkların tarihi sınıf mücadeleleri tarihidir. Bu gerçeği kabullenmek istemeyen burjuvazi ve burjuvazinin çanak yalayıcısı kalemşörleri, ulusların ve halkların tarihlerini kendi sınıfsal çıkarları doğrultusunda çarpıtarak, inkar ederek ve gerçeği gizleyerek vermektedirler. Bu tarih çarpıtıcılığı öylesine ileri götürülüyor ki, bazen bir ulus “yok” sayılabiliyor ya da bir ulusa ait tarihsel gün ve değerler, çıkarları doğrultusunda bir kalem darbesiyle başka uluslara mal edilebiliyor. Ama halkların gerçek tarihi, yalancıların kemiksiz dillerini koparmakta, kalemlerini mürekkepsiz bırakmaktadır.
İşte Kürt halkının tarihide, yüz yıllardır ilhakçı Türk burjuvazisi ve şoven tarih çarpıtıcılarınca inkar edilerek, yok sayılarak, böyle bir halkın ve ulusun bile olmadığı yazılıp, çizilerek bugüne kadar savunuldu ve hala da savunulmaktadır. Kürt ulusunun tarihsel-kültürel değerleri, Türk ulusunun tarihsel-kültürel değerlerine yamanmaya, ona mal edilmeye çalışıldı ve çalışılıyor. Asimilasyon politikasının bir gereği olarak, Kürt folklor halkoyunları, müziği ve kültürel değerleri Türklere aitmiş gibi anlatılıp, tanıtılıyor. Kürt ve Acem halklarının ulusal bayramı olan Newroz, Türk burjuva devletince “Türk bayramı” olarak ilan edilip, halkların tarihi yeniden yazılmaya yönelindi. Türk burjuva devleti ve hükümetleri, kararnameler yayınlayarak Newroz’u, “Türk bayramı” olarak kutlamaya ve onun isyancı içeriğini boşaltmaya çalıştılar ve çalışıyorlar.
Her 21 Mart’ta, Newroz gününde, Kürdistan’ın dağlarında özgürlük ateşlerini yakan Kürt emekçilerinden korkan faşist diktatörlük Newroz’u Türkleştirme kararıyla Newroz’u “Nevroz” olarak değiştirip, özünü boşaltmaya, militan kutlama geleneğini etkisiz kılıp, pasifize etmeye çalışarak, Misak-ı Milli sınırlarına zarar vermesini engellemeyi amaçladı. Her yıl ilhakçı ve işgalci Türk burjuva ordusunun dipçik ve süngü zoruyla engellemeye çalışan Newroz kutlamaları için, böylesi gerici bir manevrayla öz be öz Türk bayramı olduğu demagojisi yapıldı. Sözüm ona, Türkler Orta Asya’dan Anadolu’ya gelirken Ergenekon dağında yollarını kaybedip mahsur kaldıklarında, nesilleri tükenmek üzereyken, “Asena” adındaki bozkurt çıkagelmiş ve 21 Mart günü, bugünkü Türklerin atalarına yol göstererek Anadolu’ya getirmiş ve Türklerde o günden bu yana her 21 Mart’ı “Türk bayramı” olarak kutluyorlarmış. Bilindiği gibi faşistlerin Türkiye’de 3 Mayıs’ı “Türk bayramı” olarak kutladıklarını biliyorduk ta, 21 Mart’ı “Türk bayramı” olarak kutladıklarını bilmiyorduk. Bunu da öğrenmiş olduk. Kürdistan’ın dağlarında, ovalarında ve metropollerinde her alanda yakılan özgürlük ateşleriyle, Serhildanlarla kutlanan Newrozlar faşizmin Newroz’u ehlileştirme  çabaları da boşa çıkarrıldı.  Bu yalın gerçeklik, her türlü kirli yöntem ve zorla göçertmeye karşı dişiyle, tırnağıyla direnen Kürt özgürlük hareketi karşısında faşist diktatörlüğün çaresizliğinin, çürümüşlüğünün yeni kanıtı oldu.


Tüm gerici çabalar, çaresiz çırpınışlar boşuna. Kürt ulusunun varlığı yadsınamaz bir gerçeklik olarak, bugün tüm dünyada kabul görmektedir. Türk burjuva devletinin tepesinde oturan çağdaş Dehaklar bile Kürtlerden bahseder bir duruma geldilerse, bunu düşmana söyleten Kürt halk›n›n zulme karşı meşru olan, “silahlı direnme hakkını” Serhildanlarla, kitlesel direnişlerle kullanmasıdır. Kendi tarihini yazan Kürt halk› ve ulusu, kendi yazgısını da kendisi belirleme kavgasıyla bunu on kez, yüz kez kanıtlamıştır. Bunun en somut ve güzel örneklerinden biride Newroz’dur. İsyancı Kürt halkının 2600 yıl öncesinden beri, zalim Dehak’ların zulmüne karşı başkaldırı günü olarak kutlanır 21 Mart Newroz. Dağlarda isyan ateşleri yakılır o günden bugüne.
Kürt halkının tarihi, Newroz ateşleriyle tutuşturulan isyanların tarihidir. Zalimlerin zulmüne karşı, Alişerler, Seyit Rızalar, Beseler, Leyla Kasımlar, Mahsunlar, Zeynepler, Zekiyeler gibi yeni Demirci Kawaları yaratan direnişlerin tarihidir. Direnişi bayramca kutlayan, isyanı bayramca yaşatan, yeniden uyanışı bayramla yaşatan halktır Kürt halkı. Kürdistan dağlarında yakılan isyan ateşleri bugün Türkiye’nin sokaklarını başkaldırı ateşleriyle sar›yor. Caddelerimiz bayram günlerinin türküleriyle yankılanıyor her Newroz günü. Kürt halkı, tarihindeki Ağrı, Zilan, Koçgiri, Şeyh Sait, Dersim, Halepçe, Nevala Kasabalara karşın Newroz, isyancı özünü korumuş, özgürlük ve toplumsal kurtuluş mücadelesinin körüğü olmuştur. Bu isyanları yaratan Kürt halkının, kendi vatanı olan Kürdistan’ı Kasr-i Şirin Anlaşmasıyla Osmanlı İmparatorluğu ve İran arasında önce ikiye, sonra kötü ünlü, 1923 Lozan Anlaşmasıyla dörde bölünerek Türkiye, İran, Irak ve Suriye arasında paylaşılmasına karşın, baskıcı, ilhakçı ve imhacı işgalci güçlerin yeni “ Çağdaş Dehaklarına” karşı Newroz ateşini yakarak, kavgayı körüklemiştir. Dehaklarca örülen korku duvarı, PKK’nin öncülüğünde 1984 atılımıyla yerle bir edilmiş ve 26 yıldır süren 29. Kürt isyanı başlamış ve her türlü kirli savaş ve saldırıya rağmen sürmektedir.
Bugün, bir yandan işçilerin,emekçilerin krizin yıkıcı etkilerine, güvencesiz çalışma koşullarına mücadele ettiği, tekel direnişiyle işçi hareketinin yeniden belli doğrultmaya çalıştığı, gençliğin tek tip insan yaratma saldırısına direnişle yanıt verdiği, belediye işçilerinin işten atma ve  örgütsüzleştirme saldırılarına karşı  direnmeye yönlediği,  faşist saldırılara karşı emekçilerin saflarında korku duvarlarının aşılarak, direniş eğiliminin gelişip, yaygınlaşmaya doğru bir gelişme yaşandığı ve kirli savaşın Kürt emekçilerinin kırımdan ve zulümden geçirerek teslim alma saldırılarının gerek içte gerekse dışta emperyalist ve uşakları eliyle sürüyor.
 Buradan yekinip ayağa kalkarak  özgürlük kavgasını Newroz ateşiyle tutuşturmak için Türkiye ve Kuzey Kürdistanlı işçi ve emekçiler kendi devrimci iktidarlarını kurmak için, iktidar yürüyüşünde el ele vererek birleşik devrimci bir kavga içine girmelidirler. Tüm ulus ve ulusal azınlıklardan emekçilerin düşmanı ortak ve amacı birdir. Ortak düşman Türk burjuva devletine karşı gerçek kurtuluşumuz, ortak hedefimiz olan devrim ve sosyalizm için birlikte mücadeleyi örgütleyerek, her alanda sınıf dayanışmasını yükseltmektir. Sorun yalnızca kimlik sorunu, Kürtçe’nin serbest konuşulması, kültürel özerkliğin sağlanması değil, devrim ve sosyalizm sorunudur, emekçilerin kendi yönetimlerini kendi ellerine aldıkları ve her türden sömürü ve zulmü yere çaldıkları, özgür bir ortamda kardeşçe yaşamalarını sağlama sorunudur. Halklarımızın ensesinde boza pişiren ve bir avuç egemenlerin iktidarını ayakta tutmaya çalışan Türk burjuva devletine karşı Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arap vb. diğer emekçi halkların tek bir çat› altında birleşerek devrimci bir çizgi üzerinde mücadeleye atılmadan özgürlüğü kopar›p almaları söz konusu olamaz.
 İşte bunun için, her alanda, her sokakta, her iş yerinde ve dahası yaşamın olduğu her yerde Newroz ateşini daha gür yakmalıyız. Newroz ateşi Kürt illerinden İstanbul’a, Çukurova’ya, İzmir’den Edirne’ye kadar uzanmalı, “Yaşasın Halkların Kardeşliği, Newroz Ateşi Yeni Dehakları yakacak, Kirli Savaş Son Kürt Ulusuna Özgürlük” vb. şiarlarıyla, Newroz ateşini fitillemeliyiz. Türk burjuva devletinin bahar operasyonlarına hazırlandığı ve özgürlük hareketini etkisiz kılmaya ve batıda faşist terörle devrimci halk hareketinin ileriye doğru çıkışını engellemeye yöneldiği durumda, Newroz ateşini daha gür yakarak faşist diktatörlüğün karşısına dikilelim. Dün demirci Kawa’nın önderliğinde yakılan Yeni Gün Newroz ateşi, bugün devrimci ve sosyalistlerin önderliğinde daha gür yakılmalı, zulümkarların temsilcisi Yeni Dehak zalimlerine karşıt çeşitli ulus ve ulusal azınlıklardan işçi ve emekçiler olarak, ulusal ve sosyal kurtuluş mücadelesinde birleşerek devrimci iktidar yolunda yürümeliyiz.

Newroz Piroz Be !







Bu haberin geldigi yer: DHB
http://www.halkinbirligi1.net

Bu haber icin adres:
http://www.halkinbirligi1.net/modules.php?name=News&file=article&sid=2121