HAİTİDE DEPREM FELAKETİ YÜZBİNLER TOPRAK ALTINDA
Tarih: 15.01.2010 Saat: 16:54 Konu: Haberler
13 Ocakta 2009da Haiti de yaşanan 7 şiddetli depremde, büyük bir insanlık dramı yaşanıyor. Haiti'de her saat can kaybı artıyor. Yollar insan cesetleriyle kaplı. Halk öfkeli. Dünya liderleri felakete karşı gözlerini kapatıyor. Haiti'de bir dakikadan uzun süren yıkıcı depremde ölü sayısının 100 bin ile 500 bin arasında olabileceği belirtiliyor. Ancak bölgeye ulaşan yardım yaraları sarmak için dramatik derecede düşük seviyede. Depremin 2. gününde en büyük sıkıntı; yiyecek, içecek ve su bulmak. Arama ve kurtarma çalışmaları çok kısıtlı imkanlarla gerçekleşiyor. Halk gıda ve su sıkıntısı çekiyor. Deprem sarsıntısı, yoksullukla boğuşan ülkeyi yerle bir etti. Bilindiği üzere Haiti, yıllardır açlık ve yoksulluğun pençesinde kıvranıyor. Yaklaşık 9 milyon nüfusa sahip Haiti, Latin Amerika'nın kuzey doğusunda Dominik Cumhuriyeti ve Küba'ya komşu yoksul bir ülke. Adı sürekli “Yoksul Haiti”, “ Haiti'de halk çamur yiyor”, “ Çocuk işçi ülkesi ” gibi ifadelerle duyulan Haiti'nin, sosyal ve fiziki yıkımı depremle birlikte şimdi kat be kat artacak. Yoksulluk ve açlık ülkesi olarak bilinen Haiti'de, bütün yoksunluklar göz önüne alındığında milyonlarca kişinin etkilendiği depremin gerçek etkisinin daha vurucu olduğu belirtiliyor. Üzerinden saatler geçmesine rağmen, devletin depremden etkilenen bölgelere herhangi bir yardım ulaştıramamış olması bunun ilk göstergesi. Haiti'de, depremden önce yıllardır süren büyük bir sosyal yıkım vardı. Ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısına daha yakından bakılırsa, yıkımın boyutları daha net anlaşılabilir. Halkın çok büyük bir kısmı, dışarıdan gelen yardımlarla hayatını sürdürmeye çalışıyor. Gıda fiyatlarının çok yüksek olmasından dolayı, insanlar açlıkla yüz yüze. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre, Haiti ihtiyaç duyduğu gıdanın sadece yüzde 40'ını üretebiliyor. Geriye tek bir seçenek var; diğer ülkelerden satın almak. Küresel ekonomik kriz ile birlikte gıda fiyatlarındaki artışlar ve ithalattan dolayı eklenen vergiler halkın gıda maddelerine ulaşmasının önünde büyük bir duvar gibi yükseliyor. Amerika kıtasının en yoksul ülkelerinden Haiti’de, gıda fiyatlarında yaşanan dramatik artış, bir tabak pilavı bile lüks tüketim maddesi haline getirdi. Çamur artık halkın temel gıda maddesi olmuş, ekmeğin yerini almış durumda. Halk, hamile kadınlar ve çocukların kalsiyum ihtiyacını karşılayabilmeleri için çamurdan ekmek yapmak zorunda kalıyor. Çamurdan kek yapılıyor. Taş ve çakıllardan arındırılan toprak su, tuz ve yağ ile karıştırılıyor, sonra da güneşe kurumaya bırakıyor. Ağzın tüm nemini alan ve birkaç saat sonra da kötü bir tat bırakan keklerin açlığı gidermekten öte bir faydası olmuyor. Dört Haitili'den üçü ısınma ve yemek pişirmek için ihtiyacını ormanları keserek gideriyor. 2008 yılında art arda gelen kuvvetli fırtınalar, 800 kişiyi öldürdü. 1 milyar dolarlık zarara yol açtı. Depremin vurduğu ülkede, yıllardır yaşanan 'ekonomik depremler' nedeniyle işsizlik devasa boyutlara ulaştı. Halkın 3'te 2'si işşiz. Çalışacak bir iş bulabilenlerin ise günlük ortalama ücreti 2 dolar düzeyinde. Sağlık hizmeti verecek hastane yok denecek seviyede. Halkın yüzde 60'ından fazlası, en temel sağlık haklarından yoksun. Çocuk ölümlerinin en fazla olduğu ülkelerden biri olan Haiti'de; AIDS, kızamık, sıtma gibi hastalıklar çok yaygın. “Haiti Children Project” isimli kuruluşun verilerine göre, halkın yüzde 80'i aşırı yoksul. Çoğu kişi küçük barakalar ve kırsal alanlarda yaşıyor. Temiz suya ve elektriğe erişim çok sınırlı. Yoksulluk nedeniyle eğitim görmenin neredeyse imkansız olması nedeniyle yetişkin nüfusun yarısından fazlası okuma yazma bilmiyor. Haitili çocukların yüzde 65'i ilkokulu bitiremiyor, yüzde 80'i liseden sonra devam edemiyor.
Haiti'de aşırı yoksulluk nedeniyle yüzbinlerce çocuk, ülkede restavek olarak adlandırılan biçimde, herhangi bir ödeme yapılmadan ev işlerinde çalıştırılıyor. Kız çocukları cinsel, psikolojik ve fiziksel açıdan sürekli şiddete maruz kalıyor. UNICEF'in 2002 yılında yaptığı araştırma 'restavek' olarak çalıştırılan çocukların sayısının 172 bin civarında belirlendi. ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı'nın desteğiyle 2007-2008 arasında yapılan araştırmada ise sayının 225 bine yükseldiği ortaya çıktı. Her iki araştırmanın da gerçek rakamların çok altında olduğunu savunan Pan-Amerikan Kalkınma Vakfı, durumun çok daha vahim boyutlara ulaştığını belirtti. Vakıf, Haiti'de sık görülen durumun temelinde aşırı yoksulluğun bulunduğunu, yoksul ailelerin, bakamadığı çocuklarını maddi durumları iyi olan ailelere gönderdiği belirtti. Arama kurtarma çalışmalarının devam ettiği Haiti de, binlerce kişi daha şimdiden hayatını kaybetmiş durumda. Kızılhaç Teşkilatı Sözcüsü Simon Shorno, depremden 3 milyon kişinin etkilendiğinin tahmin edildiğini bildirdi. “Büyük bir felaket. Kaos ortamı sürüyor; elektrik, iletişim yok. Hâlâ işler durumdaki az sayıdaki hastane yaralılara yetmiyor” dedi. Telefon bağlantısının tamamen kesildiği Haiti'de iletişim sadece internetle sağlanabiliyor Felaketin ardından, çok yoksul bir ülke olan Haiti'ye yardım gönderilmeye başlandı. Fakat felaketin boyutuna oranla yardımlar hala çok sınırlı. Kurtarma çalışmalarını yürüten birimler helikopter, tıbbi malzeme, araç sıkıntısı çekiyor. Depremler, yalnız Haiti'de değil, dünyanın farklı ülkelerinde de en çok yoksulları vuruyor. Kapitalist kentler, her ülkede kar amaçlı politikalar gibi nedenlerle insanlığı öldürüyor. Depremden en çok açlık ve işsizlik insanca bir yaşam süremeyen Haiti halkı, zarar gördü. Dünyanın farklı bölgelerinde de, yaşanan depremlerde ölenlerin çoğunluğu hep yoksullar. Kapitalist kentler, her ülkede en başta alt yapı çalışmalarının eksikliği, kar amaçlı politikalar gibi nedenlerle insanlığı öldürüyor. Felaketler öncesinde önlemlerinin eksikliği dikkat çekerken, sonrasında görülen ilk şey ise yardımların sınırlılığı oluyor. Doğal afetlerin yarattığı zararlara karşı koordinasyonların işlevsizliği, tıbbi ve temel ihtiyaçların giderilmesindeki eksiklikler de cabası. Açlık ve yoksulluğa terk edilen milyonlarca mağdur, felaketler nedeniyle barınma yerleri bulamıyor. İş olanakları alt seviyelere iniyor. Devletler halkın maddi zararlarını karşılamıyor.
|
|