KÜRTLERE YOKSULLUK VE SEFALER DÜŞÜYOR
Tarih: 15.01.2010 Saat: 16:34
Konu: Kürdistan


AKP hükümeti ve burjuva yazar çizer takımının tüm yalanlarına ve bitmek bilmeyen şevkat paketlerine rağmen,  Kürtlere sefalet ve yoksulluktan, faşist baskı ve terörden başka birşey düşmediği görülüyor. „Ülkemizi doğusu da batısı da birdir“ nakaratları ortada duran gelir adaletsizliği gerçeğini gizlemeye yetmiyor.
Nitekim Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK), ulusal gelirin bölgelere dağılımı konusunda 2001’den bu yana verilmeyen bilgileri açıklayan verileri yayınladı. Bu verilere göre, 28 alt bölgenin, 2004-2006 döneminde ulusal gelire katkıları, dolayısıyla, kişi başına ulusal gelirleri de ortaya çıkmış oldu. Ekonomist Mustafa Sönmez bu verilerin sonuçlarıyla ilgili Bianette bir yazı yayımladı.. Sönmez’e göre verilerin gösterdiği en çarpıcı gerçek şu: AKP hükümeti en yüksek büyüme dönemleri olan 2004-2006 yıllarında Doğu ve Güneydoğu’nun 21 ili gelişmenin nimetlerinden pay alamamışlar. 2000’li yıllarda da bölgesel uçurum büyümüş ve gelişme rüzgarı yine İstanbul’dan yana eserken, Doğu ve Güney Doğu, büyümeden nasiplenememiş. AKP hükümeti, 21 ilin ve yüzde 16’ya yakın nüfusun yer aldığı Doğu’ya büyümenin rüzgarını taşıyamadığı için en gelişmiş metropol İstanbul ile en az gelişmiş Güney Doğu ve Doğu illeri arasındaki uçurum daha da açılmış bulunuyor. Kürt nüfusunun ağırlıkla barındığı ve açlıkla, işsizliğin kol gezdiği bölgeye AKP hükümeti iş-aş götürmemiş, bu ortaya çıkıyor. Bu gerçek hissediliyordu ama TÜİK verileri bunu teyit etmiş oldu.
1980 sonrası uygulanan piyasacı, neo-liberal politikalar, sosyal devleti askıya aldıkça, özelleştirmeleri doludizgin uyguladıkça, tarımı, yıkıcı piyasanın insafına terk ettikçe zaten iyi durumda olmayan Batı-Doğu arasındaki eşitsizlik, daha da büyüdü. Doğu ve Güney Doğu bölgelerinde 1984’ten bu yana yaşanan şiddet iklimi, yaranın üstüne tuz biber ekti. Köyler yakıldı, boşaltıldı, hayvancılık yapılamaz oldu ve kentler işsizlerle doldu. Nitekim, 1980’in hemen öncesinde, Türkiye ulusal gelirinden yüzde 8,2 pay alan bölgenin 21 ilinin bu payı, batının kullandığı enerji ağırlıklı GAP yatırımlarına rağmen, 2001’de yüzde 7.7’ye kadar geriledi.
Son açıklanan verilerden anlıyoruz ki, AKP hükümetinde, yüksek dış kaynak girişi ile ortalama yüzde 7’yi bulan 2004-2006 büyüme döneminde, Doğu, gelişmeden nasiplenememiş ve ulusal gelirden payı yüzde 7’nin altına düşmüş. Yani AKP hükümeti, uçurumun derinleşmesine önlem almak yerine, seyirci kalmış, bölgeyi piyasanın insafsızlığına terk etmiş
Peki gelişen neresi olmuş? Tabi ki yine İstanbul, yine İstanbul. Sanayiyi desantralize etme, metropolü rahatlatma iddialarına rağmen, üretim yine İstanbul’da yoğunlaşmış, 1980’den 2000’e saltanatını koruyan İstanbul, AKP hükümeti döneminde büyümenin rüzgarını daha çok arkasına almış ve ulusal gelirden payını, 6 puandan fazla artırarak, yüzde 28’e yaklaştırmış. İşte bunun sonucunda, İstanbul’da kişi başına gelir, 2006’da Doğu ve Güney Doğu’dakinden neredeyse 7 bin dolar daha üstünde gerçekleşmiş.
Yine TÜİK verileri ortaya koyuyor ki, 2006’da 6 bin 700 dolara yaklaşan Türkiye ortalama kişi başına geliri, İstanbul’da en yüksek noktaya, 10 bin 350 dolara çıkmış. Bu, İstanbul ile Türkiye ortalaması arasında 3’e 2 fark demek. Ama Doğu ve Güney Doğu’daki kişi başına gelir ile kıyaslandığında fark 10’a 3’e çıkıyor. Hele ki, en yoksul bölge olan Van-Muş-Bitlis-Hakkari’deki kişi başına gelir ile fark 10’a 2 ye kadar çıkıyor.”
Ekonomist Mustafa Sönmez, AKP hükümetinin seyirci kalmak yerine şunları yapabileceğini hatırlattı: “Eğer bölgeye yeni kamusal yatırımlar götürülse, işgücüne nitelik kazandıracak eğitim, sağlık yatırımları yapılmış olsa, bölgede barışı tesis edecek, sözde değil, gerçek açılımlar yapılsa ve bölge insanlarına yatırımı özendirecek etkili destekler verilse, yerel yönetimlere kentsel altyapıyı güçlendirecekleri kaynaklar sağlansa, bu uçurum bu kadar derinleşmemiş, bölge insanı da kendisini bu kadar üvey, ihmal edilmiş, ötelenmiş ikinci sınıf vatandaş gibi görmeyecekti.


Derinleşen uçurumda AKP hükümetinin vebalinin büyük olduğunu belirten Sönmez, kriz döneminde uçurumun daha da açıldığını belirtti. Sönmez, “AKP’nin büyüme döneminde ihmal ettiği bölgeyi, kriz döneminde canlandıracak hiç bir vizyonu yoktur. Bölgeye alternatif, kamu ağırlıklı yatırım ve sosyal destek programları ile yaklaşılmalı ve bölge dinamiklerini, girişimcilerini, yerel yönetimlerini harekete geçirecek eylem planlarına yer verilmeli, mutlaka da yoksul köylü topraklandırılmalı” dedi.'
 AKP hükümeti demokratik açılım yalanlarıyla emekçileri aldatmaya dursun, Kürdistan da kirli savaş devam ettikçe ve  gelir kaynakları savaşa akıtıldıkça, Kürdistan’a yatırım yapılması,  işsizlik ve sefaletin darbelenmesi mümkün olamaz. Bunun değişimi için öncelikle Kürt ulusunun ulusal ve demokratik haklarının kabul edilmesi ve  ardından Kürdistan’a devlet destekli  kalkınma seferberliğini yapılması gerekiyor.







Bu haberin geldigi yer: DHB
http://www.halkinbirligi1.net

Bu haber icin adres:
http://www.halkinbirligi1.net/modules.php?name=News&file=article&sid=2045