
LİSELİ GENÇLİK YENİ DÖNEMDE MÜCADELECİ BİR ÇİZGİDE YÜRÜMELİDİR
Tarih: 07.10.2009 Saat: 20:46 Konu: Gençlik Yıldızı
Liseli gençlik, yeni öğretim yılına var olan sorunların derinleşmesi ve üzerine yeni sorunların eklenmesiyle giriyor. 8 yıllık zorunlu eğitim yasası eğitimde hiç bir demokratik açılımı gündemleştirmediğinden, dünün sorunları olduğu gibi bugünde sürmektedir. Liseli gençliğin sorunları gerek demokratik haklarından yoksunluğu, gerekse güçlü kitlesel örgütlerini henüz yaratamamış oluğunda temellenen iki boyutta devam etmektedir. Sorunlar zincirinin demokratik yönü geçen yıldan bugüne olduğu gibi duruyor. Böyle olması da doğaldır. Egemen sınıfların eğitim sistemini, çıkarlarına aykırı bir içerikte ve biçimde konumlandıracağını düşünmek, havanda su dövmeye benzer. İşbirlikçi tekelci burjuvazinin çıkarlarına göre düzenlediği eğitim ve öğretimin sorunlarına kısa bir göz atmak gerekiyor. Burjuvazi, ırkçı-faşist kafatasçı bir gençlik yaratmak için, eğitimin içeriğini gittikçe daha fazla gericileştirip, Kemalist Türkçü bir içeriğe büründürmektedir. Eğitimin içeriğini 12 Eylül’ün ardından Türk İslam sentezi katkılı batağa sokulup, koyu şövenizme büründürüldü. Ders kitaplarına kısa bir göz gezdirmek sorunun boyutunu yeterince açığa çıkaracaktır. “ Türk ordusu daima savaşa hazır, yorulmak bilmez, Hristiyanların 3 günde aldıkları yolu, bir gecede alır, Türk askerinin cesareti her türlü taktirin üzerindedir” vb. kitaplar Türklere ilişkin abartıcı bilgiler ve ırkçı-şövenist övgülerle doludur. Kısacası Türkiye’de eğitim ve öğretimin içeriği gerici ve faşist karakterdedir. Ülkemizde öğrenciler daha okula başlarken kayıt parası adıyla soyulmaya başlanmakta. Bu soygun öğretim yılı boyunca; spor, ısınma, rozet, karne vb. parası adı altında sürüp gitmektedir. Çocuklarını ekonomik nedenlerden dolayı özel okullara gönderemeyen aileler, esaslı bir soyguna ve talana uğramaktadırlar. Bilimin eğitimle yan yana olmasını istemeyen, egemen sınıflar için dayak, gerici faşist eğitimin temel ve gözde araçlarından birisi durumundadır. Türk egemen sınıfları Alevileri ve Kürtleri kılıçtan geçiren Osmanlıların ve Kemalizm’in mirasçıları olarak, gençleri hizaya sokup, kişiliksizleştirerek sindirip, uysal köleler haline getirmek için liselerde, onların intiharlarına yol açabilen dayağı kesintisiz sürdürmeyide 8 yılla birlikte yasallaştırmışlardır. Ülkenin, ” Küçük Amerika ” olması için her alanda Amerikancılığa öykünen TC devleti ve sözcüleri ABD malları, filmleri, yiyecekleri, arabaları, silahları yanında büyük çağdaşlık adına eğitimde de, Amerika’ya öykünmektedirler. ABD’den aşırılan eğitim sistemi tamamen ezberciliğe dayanmakta sermayenin kirli çıkarlarının hizmetine koşulmaktadır. Bu sistemle her yıl kitap değiştirme zorunluluğunun kestiği fatura emekçileri vururken, öte yandan bir çok liseden öğretmen eksikliğinden derslerin boş geçtiği, ezberleyenin sınıfı geçtiği, sorunlu eğitim sistemine yeni boyut kazandırmaktadır. Kitabı bir dönem bitirmek, sıkıştırmak gerektiğinden, öğretmen ve öğrenci zor durumda kalmaktadır. Bu koşullarda öğretmen mekanik bir aktarıcı, öğrenci ise yetenekli bir ezberci konumuna itilmektedir. Haliyle bu ortamda hızlı bir biçimde geçilen derslerde öğrenme, öğretme kaygısı olmayacaktır. Elbette böyle bir eğitimle yetişen liselilerin üniversite sınavlarında özel eğitimden geçen özel lise öğrencileri karşısında başarı şansları da ortadan kalkmaktadır. Liseli gençliğin disiplin yöntemleri, tek tip kıyafet gibi sıralanacak pek çok sorun bugünde sürüyor. Sorunlara tek tek girildiğinde bunların karşısında yükseltilecek talepler ve yaratılması gereken örgütlülüğe yeterli vurgunun yapılmaması riski vardır. Bu nedenledir ki daha çok örgüt ve mücadele sorunları üzerinde durulmalıdır. Esasında faşist disiplin cenderesi, liseli gençliği tamamen zaptu rapt altına almıştır. Disiplin yönetmenliği kişiliksiz, tek tip gençliğin yetiştirilmeye çalışıldığı, bugünde geçerli olan bir olgudur. Bu olgunun değişik düzeylerde sayısız denebilecek pratik yansımaları, her günkü yaşam içerisinde karşımıza çıkıyor. Yani sorunlardaki değişiklik sadece, sorunların katlanarak devam ettiğini gösteriyor.
Fakat tüm bu sorunlara liseli gençlik seyirci kalmamalıdır. Sorunlarda duyduğu hoşnutsuzluk ve liselerde faşist hareketin örgütlü güç olarak demokratik lise mücadelesinin karşısına çıkarılması, liseli gençliği yeni öğretim yılında yüklü mücadele görevleriyle karşı karşıya bırakılacaktır. Geçen yıl kayıt paralarının ödenmemesi, faşist saldırılara karşı demokratik lise mücadelesinin geliştirilmesi yönlü olumlu çabalar geliştirildi. Fakat bu çabalar güçlü devrimci örgütlülüklerle bütünleştirilmediğinden, saman alevi gibi yanıp sönmekten kurtulamadı. Liseli gençlik öncelikle örgütlenme ve birleşik devrimci mücadeleyi geliştirme çabalarını yoğunlaştırarak yeni öğretim yılına mücadeleci bir çizgide girmelidir. Aksi halde egemen sınıflar, Kemalizm ağusuyla liseli gençliği zehirleyerek, demokratik lise mücadelesinde gençliği bölüp parçalamada daha rahat hareket edecektir. Devletin ve sivil faşistlerin saldırılarına karşı liseli gençlik yeni eğitim ve öğretim yılında mücadeleci bir hatta yürümeli ve kendi öz örgütlerini yaratmalıdır.
|
|