
EMPERYALİST KRİZE ÖNLEM ZİRVESİ ; G-20
Tarih: 07.10.2009 Saat: 20:40 Konu: Dış Politika
ABD’nin Pittsburgh kentinde 24 Eylül başlayıp, 25 günü sona eren G20 Zirvesi’nde küresel ekonomik krize müdahalede koordineli hareket etme kararı çıktı. Protestoların gölgesinde gerçekleşen G20'nin, en önemli ekonomik forum olması kararlaştırıldı. Yoksulluğu, demokrasi ve özgürlük yoksunluğunu derinleştirmenin, ekonomik krizin faturasını daha yüklü hacim ve biçimlerde işçi ve emekçilere çıkarmanın yolları düzlenmek isteniyor. Emperyalist tekellere “geniş ölçekte ekonomik destek” sağlamanın koşullarının yaratılmasının tartışıldığı ve ekonomik krizle boğuşan kapitalist emperyalist sistemin önde gelen lider ülkeleri, ABD'nin Pittsburgh kentinde toplanan, G20 zirvesinde, ekonomik canlandırma ve destek programlarını, küresel iyileşme güçlenene kadar sürdürme kararı alındı. Söz konusu destek, küresel krizin başladığı ABD'de yürütüldüğü üzere, sermaye tekellerine trilyonlarca dolar para aktarılmasını içeriyor. G20 zirvesinde, zamanı geldiğinde krizle mücadele yöntemlerini koordineli bir şekilde geri çekme kararı da alındı. Ekonomik krizin etkisindeki ülkeler sık sık birbirlerini ekonomide 'korumacılık' uygulamakla suçluyordu. Zirvede, 2010'da korumacılığı kaldırma konusunda dünya turunu tamamlama sözü verildi. Kapitalizmin geçen sene öngöremedikleri spekülatif bir balon gibi patlamasının ardından ortaya çıkan tahribatı yeni önlemlerle bertaraf etme çabasındalar. Küreselleşmenin merkeziyetçi, kapitalist örgütlenmesi, tek elden dünya ekonomisini yeniden yapılandırıyor. Emperyalist kapitalizmin kural ve sınır tanımaz hareketlerinin dünyayı sürüklediği felaketi aşağıya çekecek, müdahale edebilecekleri bir model arıyorlar. Daha korumalı ve daha kontrollü bir küresel sistem peşindeler emperyalistler. Ne ki hala ABD ve İngiltere kriz faturalarıyla uğraşıyor, AB ülkeleri dağınık ve kırılgan bir dönemde, Rusya ve Çin ise küresel güç olmak istiyor. Göstermelik yanı ağır basan ve emperyalist sistemin sorunlarını masaya yatıran zirveden çıkan sonuçlar hiçbir biçimde çare olmayacaktır. Aradan geçen 1.5 yıllık sürede emperyalist kapitalist ekonominin tepe taklak gidişi sürerken, liderler cılız işaretleri kamuoylarına 'iyileşme' gibi anlatmak ve emekçilerin gözünü boyamak zorunda kalıyorlar... Bozulan küresel ekonomik dengenin giderilmesi için zirvede çeşitli reformların ve canlandırma paketlerinin uygulamaya gireceğinden söz ediliyor. Peki nedir bu reformlar? G20, kredi krizini doğuran finansal sektör aşırılıklarına da son verme kararı aldı. Bu çerçevede, G20 bankaların sermaye zorunluluklarının ve finans sektöründe ücret standartlarının sıkılaştırılması için birlikte çalışacak. Finans sektöründe primler risk almaya göre değil, uzun vadeli başarıya göre belirlenecek. Aslında bu karar, finans sektörünün 'aşırılıklarını' kontrol altına almak değil, finans sektörünün karlarını garantiye almaya yönelik. Bir diğer yönü de, son krizde de açığa çıktığı üzere, devasa biçimde büyüyen ve dünya ekonomisini ahtapot gibi saran spekülatif sermayenin yeniden bir krize girmesi, “sosyal patlamanın” çok ötesinde sonuçlar doğuracağıdır. Yüksek miktarda cari fazlası olan ülkeler, “büyüme” için yerel kaynakları “güçlendirme” sözü verdi. Bunun anlamı, emperyalist tekellerin ve spekülatif sermayenin dünyanın her köşesine daha fazla el atması demek. G20 zirvesinde bu karar, “büyümenin dengeli ve sürdürülebilir olması” biçiminde cilalanarak pazarlanıyor. Zirvede, büyük açıkları olan ülkeler, özel tasarrufu destekleyecek adımlar atmayı taahhüt etti. Bu, Türkiye gibi borç yükü ve cari açıkla boğuşan ülkelerin, daha fazla kemer sıkma politikasına yönelmesi, çalışanlara daha fazla yüklenmesi demektir. Kısacası emperyalist ağababalar kendi aç gözlülüğünün zararını emekçilerin sırtına yıkmayı hedefliyor. Bu reformların da IMF yönetimi tarafından yeni sömürge ülkelere yeni zamlar ve vergilerle dikte ettirileceği kesin. Nitekim yakın zamanda IMF ve Dünya Bankası bütün kadrolarıyla Türkiye'de olacak. Kamu harcamaları ve ücretleri daha da aşağıya çekecek ,özelleştirme ve kuralsız çalışmayı dayatan reçeteler kapıda.
Milyonlarca işçi ve emekçinin yaşamını derinden etkileyecek yıkım kararların ve politikaların adresi olan G-20 aslında emperyalist şirketlerin ve bankaların varlığını koruma üzerine odaklanıyor. Kapitalist örgütlenmenin küresel ölçekte eşgüdümlülüğünü hedefleyen bu toplantıya katılan ülkeler dünya ekonomisinin % 85'ini oluşturuyor. Dünya GSMH'ın da %90'ını ellerinde tutuyorlar. Eskiden G-8 adıyla bilinen bu yapı Çin ve Hindistan'ın da dev ekonomileriyle büyümesi üzerine G-20 olarak örgütlendi. Türkiye, Endonezya, Arjantin, Brezilya, Meksika, Suudi Arabistan, Güney Amerika da G-20 üyesi ama belirleyicilikleri yok. Dünya ekonomisini tek elden yöneten kararların merkezinde emperyalist büyük devletler yer alıyor. Finans ve sanayi üretiminde yaşanan büyük krizin, kapitalist örgütlenmenin kendi çıkarlarını gözeten anlayışla aşılacağı söyleniyor. Yani emperyalist şirketlerin 'karlılığına' yönelik süreçler olarak tasarlanacak. Bu da dünyadaki altı milyarın daha da yoksullaşmasıyla eşzamanlı gerçekleşecek. Haliyle bu yıkım sosyal patlamaların, siyasi krizlerin, iç çatışmaların tırmanacağı öngörülüyor. Pittsburgh'taki toplantı 'Önce İnsan' sloganıyla protesto eden emekçiler, bu emperyalist kapitalist krizin faturasını ödemeyeceklerini de haykırıyorlar... Avrupa'da ve ABD'de artan sosyal huzursuzluk G-20 Zirvesi'ne tepkiyi şiddetlendiriyor. Savaş sanayi ve finans sektörünün arsız iştahına karşı insanlar bedel yüklenmek istemiyor. Yükselen öfkenin örgüt bir hale getirilerek antiemperyalist, anti-tekel mücadelenin yükseltilmesi zamanıdır.
|
|