
PEMPE YALANLAR TUTMADI KRİZ EN ÇOK TÜRKİYEYİ VURDU
Tarih: 15.07.2009 Saat: 13:32 Konu: Politika Haber
Krizin başında itibaren ekonomimiz sağlam ve gereken önlemleri adlık diyen başbakan Erdoğan’ın açıklamalarının yalan olduğu her geçen gün daha net açığa çıkıyor Bırakalım krizin Türkiye’yi teğet geçmesini krizde en çok etkilenen her bakımdan emperyalizme bağımlı ve orada beslenen işbirlikçi ekonomi neden ile en çok etkilenen ülkelerin başında Türkiye’nin yer aldığı görülüyor. Keza OECD içinde yer alan 30 ülke içinde krizden en çok etkilenen ülkenin Türkiye olduğu açıklandı. Bu durum kriz biz teğet geçti diyen Başbakan’ı da AKP hükümetini de yalanlıyor. Çünkü gerçekler başbakandan farklı konuşuyor. Örneğin işsizlik rekor kırıyor. Türkiye ikinci Dünya savaşı yıllarında yaşanan yüzde 15lik gerilemeyi yakalamış bulunuyor. Rakamlar ve hayatın gerçeği pembe yalan perdesini bir bir yırtıyor. Ancak Başbakan Erdoğan halkın karşısına çıkıp hala ekonomi sağlamdır deme cesaretinde bulunabilir. Milyonlarca işçi emekçi yoksul, ekmek, bulgur ve makarnayla karnını doyurmaya çalışırken, bankalar karlarına kar katıyor, patronlar bir yandan işçilere ücret ödemiyor, işçi çıkarmaya devam ediyor, diğer taraftan lüks ve safahatta çıtayı yükselterek yaşamaya devam ediyorlar. Lüks otellerin, restoranların, tatil köylerinin, adaların, mutena sahil boylarının sunduğu görüntü ve fotoğraflar ile işçi mahalleleri, yoksulların sokakları, yoksul köylülerin yaşamları krizin kimi yıkıp geçtiğini, kimleri semirtip büyüttüğünü çarpıcı bir biçimde gösteriyor. İşçi ve kamu emekçileri ücretlerine beş kuruş artışı bile veremez durumda olduklarını açıklayan Başbakan, “Çarşıya çık, pazara çık” laflarıyla karın doymadığını, torba dolmadığını anlamazlıktan geliyor. Patronların her açıklamasını emir telaki ederek yerine getiren hükümet, işçi ve emekçilerin feryadına gülüp geçiyor. AKP hükümeti kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi taleplerini de önemsemedi ve sendika ağalarının ihanetiyle bir kez daha işçiler köle ücrete talim edildi. Dahası AKP hükümeti ve başı Erdoğan işçileri hiçe sayıyor. Başbakan ve bakanlar müteahhitlere, patronlara teminat vermeye, güvence sunmaya devam ederken, işçilerin ve emekçi memurların insanca yaşayacak ücret talebini yüksek buluyor. İşçileri, işçi ve kamu emekçileri sendikalarını ciddiye almıyor ve onlarla adeta dalga geçiyorlar. Diğer yanda, büyük işbirlikçi tekelci sermaye guruplarının çıkarı neyi gerektiriyorsa onu yapıyor, TÜSİAD, MUSİAD ve TOBB gibi patron dernekleri ve birliklerinin bir dediğini iki etmiyor. Başbakanın bu kadar rahat konuşmasında ve pervasız davranmasında kuşku yok ki sendikaların başına çöreklenmiş sendika ağalarının sınıf işbirlikçisi çizgilerinin önemli bir yeri var Nitekim TÜRK-İŞ ağalarının toplu iş sözleşme görüşmelerini başlamadan satarak bitirmeleri AKP hükümetini emekçilere yönelik saldırganlıkta daha rahatça hareket etmesini sağlıyor. Bu gerçekler görülerek sendika ağalığının darbelenip aşılması gerekiyor Tüm işçi ve kamu emekçileri konfederasyonlarının bu gerçeği görmesi ve laf söylemekten çıkıp harekete, eyleme geçmesinin zamanı çoktan gelmiş olduğunu görerek, Başbakana ve patronlara, meydanın boş olmadığı, işçi ve emekçilerin de var olduğu, sendikaların hala yaşadığının gösterilmesinin zamanı geçmektedir. Ancak bunu gösterecek olan sendikaların, şubeler platformlarının tutumu ve işçilerin aşağıdan yükselen ve tüm emekçi kesimlerin dikkatini çekecek eylemleridir.
Zira, işçilerin bu kötü gidişe karşı bir tutum almaları, diğer ezilen ve sömürülen, tüm kesimleri de kendine getirecek, harekete yöneltecektir. Dahası, gerçeklerin yalan duvarını yerle bir ettiği durum karşısında; “ Biz küresel krizden hızla ve daha önce çıkacağız” yalanına kanmanın işçi ve emekçiler için hepten yıkım ve ölümü kabullenmek olduğu da bir gerçek. Bu bakımdan krize karşı mücadeleyi, bir yasak savma, sendikacıların üstten söylemleri olmaktan çıkarmanın yolu, aşağıdan gelişecek güçlü bir işçi ve emekçi devrimci kitle hareketiyle mümkün olacaktır. Faşist baskı saldırıya dur dmeninin , aşırı sömürü ve hak gasplarını önlemenin yoluda işçilerin ve emekçileein birleşik mücadelesini örüp ileriye taşımaktan geçtiği unutulmamlıdır.
|
|