
ÜCRETLER GERİLERKEN SENDİKA AĞALARI SEYREDİYORLAR
Tarih: 15.07.2009 Saat: 13:02 Konu: İşçi Memur
Başbabakan Erdoğan “krizi fırsata çevirmek gerekir” çağrısına uyan patronlar gerçektende, krizin yükünü çalışan emekçilerin sırtına yüklemekten sınır tanımadıkalrı görülüyor. Nitekim TÜlK'in geçenlerde yayımladığı, "Kısa Dönemde İş İstatistikleri Sanayide İşgücü Girdi Göstergeleri" istatistiği, 1950'lerden bu yana olmayan bir şeyi gösterdi; Ücretler enflasyondan arındırılmış olarak, yani reel olarak düşmenin ötesinde, "görünen", nominal haliyle de gerilemişti. Bu, tarihi bir olgudur! Uzun yıllardan sonrası İlk defa yaşanmaktadır. Aslında verilerin böyle çıkması beklenmeyen bir durum değildi. Birçok işyerinde - en yakın örneği Erdemir- ücretliler, "ya tensikat, ya tenzilat"a zorlandılar. Ve bırakın ücrete sembolik de olsa zam yapmayı, ücretleri cebri ya da ikna ederek geriye çektirdiler. Bunun sonucudur ki, sanayinin genelinde Ekim 2008'den Mart 2009'a görünen ücretler yüzde 8,5 azaltılmış durumda. Bu tenzilat, sektörden sektöre değişiyor. Örneğin tekstil ve TV üretimi sektörlerinde yüzde 14'ü, otomotivde, metal sektöründe yüzde 13'ü bulmuş durumda. Bu zoraki indirime bir de enflasyonun aşındırdığını eklemek gerekir. Ekim 2008-Mart 2009 döneminde tüketici fiyatları yüzde 1,5 dolayında arttı. Dolayısıyla görünen ücretler, indirilmiş olmanın yanı sıra yüzde 1,5 da enflasyondan darbe yediler. Sonuçta, 6 ayda sanayi ücretlisinin alım gücünde yüzde 10 gerileme yaşandı. Bu gerileme maden işçilerinde yüzde 14'e yaklaşıyor. Gerileme, tekstil ve elektronik işçilerinde yüzde 16'ya, otomotiv, metal işçilerinde yüzde 15'e yaklaşmış bulunuyor. Ücretlerdeki bu tarihi gerilemenin yanı sıra Ekim 2008'den Mart 2009'a 710 bin kayıtlı -sigortalı işçinin de işini kaybettiğini biliniyor ve bu durum artarak devam ediyor. Yani işini koruyabilen "ya tensikat-ya tenzilat" ya da "40 katır -40 satır"dan, ücretlerin indirilmesine rıza göstermiş, ama 710 bin kişi de kapının önüne konmuş. Eski kriz dönemlerinde bu kadar kısa zmanda işten atmalar ve işsizlik ordusunun büyümesi olmamıştı. Hiç olmasa, krizle birlikte yaşanan enflasyonun etkisiyle göstermece bir zam yapılır ama bu zam enflasyonu karşılayamaz, ancak re-el ücret gerilemesinden söz ederdik. Şimdiki bu da değil. Bırakın enflasyonun götürdüklerini görünen de aşağı itilmiş bulunuyor. Evet, bu ücret budaması ve işçi kıyımı terörü, işçi sınıfının ve varsa sendikalarının hezimetidir!.. .Belli ki en azından sanayide işverenler emek üstünden bütün tasarruflarını yerine getirmişler, istedikleri gibi tensikat da yapmışlar istedikleri gibi tenzilata da zorlamış ve başarmışlar... Bu hezimet, bir sınıf mücadelesinin sonucudur ve çalışan sınıf, varsa sendikaları, bu yaklaşan fırtınaya karşı önlem almamış, kurbanlık koyunlar gibi kafalarını giyotine uzatmışlardır. Ama verilen kurban, ödenen fatura bu kadarla kalacak sanıyorlarsa, aldanıyorlar, işverenler, bu kadar zayıf, güçsüz, örgütsüz yakaladıkları sınıfı, daha da çok yoksullaştırarak suyun üstünde kalmayı hep deneyecekler. Ne yazık ki gelişmeler asgari ücretten vazgeçmeyi ve bölgesel asgari ücret uygulamasını dayatmayı gösteriyor.
İşçi sınıfı işsizlik ve köle ücretle boğuşurken ve hergün kolayca kapı dışarı edilirken sınıf adına hareket ettiğini söyleyen sendikalar sermaye ile kolkola krizin yükünü sınıfın sırtına yüklenmeisne suç ortaklığı yapıyorlar. Sınıfın tepkinin etkisizleştirmek için zaman zaman bir kaç beylik açıklamaları yaparak gazı almayı hedefleyen sendikalar sınıfın sorunlarından uzak truva rolünü oynamaya devam ediyorlar.
|
|