Stalin yoldaşında özenle üzerinde durmuş olduğu gibi, “doğru politikalar belirlendikten sonra tayin edici kadrolardır. Örgüt çizginse uygun yetkin ve yeterlilikte kadrolar yetiştirmemişin bir örgütün mücadelenin sorunlarını çözüp ve bunun gereklerine uygun hareket ederek devrimin önderliğini yakalaması mümkün olmaz. Bugün devrimci ve komünist hareket belini doğrultup ileriye doğru çıkış yapamamasında ve ortaya çıkan olanakları iyi kullanmamasında diğer şeyler bir yana temel önemde sorun olmaya devam eden yetkin ve yeterli düzeyde kadrolar yetiştirmemiş olmasıdır.
Gerçekten devrimci ve komünist hareketin hızla kendisine gelmesi ve var olan nesnel duruma müdahale ederek daha hızlı gelişimi yakalaması, birikmiş sorunları, yükleri atarak ilerlemesi hem her bakımdan yenilenmeyi ve hem de örgüt çizginse uygun kadrolar yetiştirmeyi yürümesi bakımından kilit bir sorun olarak karşımıza koyuyor. Bu bakımdan sorunları aşma ve yığınların öncülüğünü kazanmak için sınıflar savaşımına daha aktif düzeyde müdahale etmede kadrolaşma ve eğitimin önemine ne kadar vurgu yapsak o kadar yeridir.
Bilindiği üzere hangi işte olursa olsun eğitim işini başarıyla ve sonuna kadar götürmek başarı için, vazgeçilmezdir. Hele de komünist bir çalışma söz konusuysa, kadrolaşmak için örgüt içi eğitimin gerekliliği, sürekliliği daha bir önem taşır. Açıkçası komünist çalışmanın sürekliliği ve istikrarı bir yönüyle, planlı ve sürekli eğitime bağlıdır. Kadro ve örgütlerin üstlendikleri görevlerin gerekleri üzerinde yeterli eğitim- donanım olmadan, kadrolar ve örgüt kitlesi yeterli ideolojik gıdayı almadan işler sağlıklı yürümeyeceği gibi, verimli ve üretken bir çalışma da söz konusu olamaz.
Büyük bir enerjik çalışma içinde olmamız ve bir çok alana el atmamıza karşın bu çalışmalarımızda istenilen verimi alamıyorsak yada çalışmalarımızda yeterli verimliliği yakalamıyorsak bunun bir nedeni de örgüt içi eğitimin sistemli, planlı bir şekilde, her günkü çalışmalarımızda, örgüt yaşamında yerli yerine oturmamış olmamızdan kaynaklıdır.Kendi deneyimlerimiz gösteriyor ve kanıtlıyor ki, yeterli eğitsel donanım, gerekli M-L ideolojik donanım olmaksızın sağlam adımlarla ilerlenemez .Örgüt içi eğitimin önemi, teorinin önemine ve rolüne benzetilebilir. Nasıl ki, önü devrimci teori tarafından aydınlatılmayan bir pratik kör pratikse, aynı şekilde, eğitimsiz bir örgüt çalışması da öyledir. Hedefe varmak için, hedefi görmek, yada seçmek yetmez; nasıl nişan alınacağını bilmek, deneylerle tekrar tekrar sürdürmek de gerekir.
Elbette teorik çalışmayla kadro eğitim çalışması bir ve aynı şey değildir. Bilindiği gibi teorik çalışma,nesnelerin ve nesnel süreçlerin incelenmesi, açıklanması çalışmasıdır ve pratiğin sorunlarını aydınlatmaktadır. Doğal olarak bu çalışmayı herkes yapmaz; bunun için belli bir bilgi birikimi, araştırma- inceleme yeteneği ve deneyimi vs. gerekir. Yani bu çalışma esas olarak az sayıdaki belli kadronun işidir. Ama eğitim, tüm örgüt kitlesinin görevidir; kadro olmanın gereklerinden biridir. Örgütün yakın çeperinin de bu çalışmaya seferber edilmesi gerekir. Bunlar ki, örgütsel yaşamda kendi eğitimini ve birlikte çalıştığı kadro ve taraftarların eğitimin yapmamak, örgüte karşı görev ve sorumluluklarını yerine getirmemek demektir.
Keza bu çalışma yalnızca belli aralıklarla yapılan, belli toplantılardaki, belli konuların ele alınıp görüşülmesine, bunlar üzerinde eğitsel çalışma yapılmasına indirgenemez. Bu örgüt içi eğitim çalışmasını darlaştırmak içi eğitim,her günkü bir iştir,sistemli bir çalışmadır;parti çalışmasının bir biçimidir. Bu çalışma yalnızca kişinin kendini eğitmesi değildir;aynı zamanda başkalarını da eğitmesi ve onlardan da öğrenmesidir. Ama, açık ki, kendini eğitme başarısını göstermeyenler, başkalarını eğitme başarısını hiç gösteremezler.
Örgüt içi eğitim; a) Marksizmin-Leninizmin öğrenilmesi,b) M-L öğretinin ışığında örgütün ve sınıf mücadelesinin her günkü siyasal,örgütsel ve teorik sorunların öğrenilmesi,ç) Görevler üzerinde eğitimi içerir. Görüldüğü gibi eğitim, çok yönlü ve her günkü çalışmadır.
Görevler üzerinde eğitim; görevlilerin görevlerine ilişkin özel eğitimidir ve görevin gereklerine göre yapılır. Yani görevden göreve değişir. Bir görevde başarılı olmak, o görevin gerektirdiği tüm incelikleri bilmekten, onları mücadelenin ihtiyaçlarına göre sürekli geliştirmekten, o çalışma içinde gerek kendisinin gerekse de başkalarının deneylerini özümlemekten, vb. geçer. İyi bir örgüt adamı görevlerinin gereklerini iyi bilen, yerine getiren, kendi çalışmasının deneylerinden öğrenen kimsedir. Görevlerin gerekleri bakımından üretken ve verimli bir yoğunlaşma şarttır. Ama, açıktır ki görevin gerektirdiği eğitsel çalışma olmadan da bu olamaz. Eğer bir görevli, üstlendiği görevlerin gereklerini bilmiyor,bunlar üzerinde kendini eğitmiyor ve çalışmanın derslerini bilince çıkarıp,onlardan yararlanmıyorsa, o iyi ve başarılı bir görevli değildir demektir. Belli ki görevler üzerinde eğitim, bir-iki toplantı işi değildir. Tersine,sürekli bir iştir,yöntemli bir şekilde yapılması gerekir. Ama bizde bu iş, çoğunlukla böyle değildir, böyle yapılmıyor. Ve yeterince kadrolaşamamanın bir nedeni de budur.
Örgütün sınıf mücadelesinin gündemindeki sorunlar üzerinde eğitim,gerekli ideolojik gıdayı almayı
sağlar. Bir donanım, bir kuşanma işidir bu. Ama açık ki,bu çalışma her şeyden önce ve ilkin,tek elden, belli plan dahilinde ve merkezileştirilmiş olarak yürütülmesi gerekmektedir. Zira bu çalışma,örgüt kitlesinin ve yakın çevresinin,örgütün ve sınıf mücadelesinin gündemindeki sorunlara seferber edilmesi çalışmasıdır.
M-L' in öğrenilmesi ve kavrayışın yükseltilmesi sağlanmadan yukarıdan belirtilenlerin başarıyla yürütülemeyeceği açıktır. Programatik ve pratik çalışmanın teorik temeli olan M-L' in öğrenilmesi ve yol gösterici bir teori olarak alınması vazgeçilmezdir. M-L' ist öğretinin öğrenilmesine ve özümlenmesine uygun hareket edilmezse, her somut durumda her türlü burjuva düşüncelerin etkisinde sıyrılmak mümkün olamaz. Pratik devrimci çalışmanın güncel sorunlarda kopuk bir şekilde değil, onunla sıkı sıkıya bağlı bir şekilde bu çalışma sürdürülmelidir.
Örgüt içi eğitimde, örgütün ve pratik mücadelenin gündemi temel alınmalıdır.Bu olmadığında örgüt içi eğitim
çalışması amaca hizmet etmez, yozlaşır; bireylerin kendini tatmin çalışmasına dönüşür. Bu yolla bilen akademisyenler yetişebilir,ama,militan savaşçılar, örgüt adamları asla.
Demek olur ki, örgüt içi eğitimde perspektif çok önemlidir ve tüm örgüt kitlesi, bu perspektife göre hareket etmek durumundadır. Buradan olarak,örgüt içi eğitim çalışması,dağınık,herkesin istediği gibi yapılabileceği bir çalışma değildir.Ama merkezileşme olmadan,bu olmaz olamaz.Burada merkezi yayınların bu çalışmanın eksenin oluşturur.Bu bakımdan merkezi yayın ve broşürlerin kitlerinin gündemindeki sorunları yakalaması gerekir. Ama örgüt içi eğitim için bu,hiç bir şekilde yeterli gelmez. Söylediğimiz gibi,o sadece, bir eksendir. İşte, araştırma- incelemeleri, tartışmaları,vb. bu zeminde yoğunlaştırmak.Bütün çaba ve eleştirilerimize karşın merkezi yayınların eğitimdeki rolü yerle yerine oturtulmuş değil.
Şu iki şey bir birini tamamlar, merkezi yayınların örgüt içi eğitimde eksen alınabilmesi için, örgütün vb. sınıf mücadelesinin gündemindeki sorunları yakalamaları gerekir.Kadrolarımızın ve örgüt kitlemizin de,bunlara gerekli ilgiyi duymaları,düzenli okumaları ve ele alınan önemli konular üzerinde tartışmalar için hazırlık yapmaları gerekir.Bu şeyde saflarımızda zayıf.
Açıkça görülüyor ki, bizde örgüt içi eğitim konusunda süre gelen bir tembellik ve sorumsuzluk söz konusu. Dahası kadrolara somut eğitim planı sunulmasına ve kendileriyle yakınen ilgilenilmesine karşın yinede tembellik ve sorumsuzluktan dolayı eğitim sistemli bir zemine oturtulamıyor. Başta teoriye karşı ilgide önemli bir zayıflığın ve ilgisizliğin olduğu görülmelidir. Kuşku yok ki bunun bir çok nedeni var. Ama başta geleni kadrolarımızın eğitimi özel bir iş olarak görmemelidir. Kadroları örgüt içi koşullar biçimlendirir. Eğer geçmişten gelen düzenli bir örgüt için eğitim oturtulmuş olsaydı , durum hiçte bugünkü düzeyde olmayacaktı.
Yayınlarımız işlenen konular güncel mücadele ve devrimci hareketin önünde çözüm bekleyen yakıcı ve ilgi çekici sıcak konular olmasına karşın, yinede kadro ve tabanımız yayınları ciddi bir şekilde okuyarak eğitim amacıyla yararlandıkları söylenemez. Elbette örgüt içi yayınların düzenli ve sistemli yapılabilmesi bir yönüyle planlı çalışmaya bağlıdır. Gelişi güzel herşeye koşan, işleri zamansız ve plansız yapan vb. biri, kendisinin ve başkalarının eğitimine de gereken ilgiyi göstermez, istese bile buna zaman bulamaz. Böyleleri, ne kendi görevleri üzerinde yoğunlaşabilir, ne merkezi yayınları eksen alarak eğitimini yapabilir ve örgüt içi eğitim çalışmasına yöntemli olarak katılabilir. Demek ki, planlı çalışma, her iki biçimiyle de,örgüt içi eğitimin düzenli,sürekli ve sistemli yapılabilmesinin zorunlu koşullarından biridir.
Örgüt içi eğitim araçlarına gelince; kuşkusuz bunun yeri en başta organlardır, çalışma gruplarıdır. Ama bunun içinde, gerekli bireysel çalışmanın, kolektif sorumlulukla birleştirilmesi gerekir. Her günkü çalışmaları içerisinde bireyler ve organlar, yine çalışma grupları kendilerini denetlemelidir. Örgüt içi eğitimde yayınlarımız olabildiğince okunmalı ve tartışılmalıdır. Bir diğer yolda, deneylerden öğrenmektir.
Kendi çalışmalarımızın ve başkalarının çalışmalarındaki başarı ve başarısızlıkları sürekli işleyerek, onlardan genel sonuçlar çıkartmaktır. Bizde, deneylerde, özelliklede, kendi deneylerimizden öğrenmek eksik ve önemli bir yetersizlik söz konusudur. Buda zayıflığımıza vurarak aşarak kadrolaşmada eğitim çalışmalarını sürekli ve sistemli hale getirerek talimatlara uymayanlara yönelik gereken eleştirel ve örgütsel tutumları alarak geleceğimizi teminat altına almamız engelleyen kendiliğindenciliği vurup aşarak ilerlemeliyiz.