ERMENİLERDE BİR GRUP AYDINLARIN ÖZÜR DİLEME KAMPANYASI VE TÜRK ŞOVENİSTLERİNİN H
Tarih: 08.01.2009 Saat: 13:42
Konu: Politika Haber


Bir grup ilerici demokrat aydın, 1915-16 yıllarında Osmanlı imparatorluğunun gerçekleştirmiş olduğu Ermeni soykırımı nedeniyle, " 1915’te Osmanlı Ermenileri’nin maruz kaldığı Büyük Felaket’e duyarsız kalınmasını, bunun inkar edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum." kampanya başlattı. Ermeni halklarında özür dilemek ve yüz yıllardan bu yana sürdürülen halklar arası düşmanlık eğilimlerini ve tarihe haksızlıkları darbelemek ve buradan olarak halka arası kardeşlik duygularını geliştirerek, emperyalizmin ve uşaklar burjuva egemen sınıflarının emekçi halkaları birbirine düşman etme tutumlarını boşa çıkartmak amacı güden bu kampanyaya başta başbakan Erdoğan “ Her halde onlar böyle bir soykırımı işlemiş olacaklar ki özür diliyorlar. Türkiye Cumhuriyeti'nin böyle bir sorunu yok. Ortada bir suç varsa, suç işleyen özür dileyebilir. Ama ne benim, ne ülkemin, ne milletimin böyle bir sorunu yok.” olmak üzere devlet ve hükümet zevatından faşist gerici aydın müsvettelerine, AKP’den CHP’ye MHP’den BBP’ ye kadar uzanan geniş tepki duyarak,” Osmanlı Ermeni katliamı yapmadı, aksine Ermenilerin katliamını engellemek için önlem aldı” vb. yalanını pompalayarak, Ermeni soykırımında Osmanlı İmparatorluğunun kırım ve zulümlerini kıskançlıkla savunmaya ve devletin resmi çizgisinde buluşarak kampanya yürütülen aydınlara saldırıya geçtiler. Ermeni Sorunun yeninden tartışma gündemine gelmesinde öcü gibi korkan egemen sınıflar ve onların emir eri faşist gerici partiler tarihle yüzleşmekten nasıl bir koku ve panik içinde olduklarını ortaya koymuş oldular. TC devletinin yumuşak karnı olan ermeni soykırımı ve tehcirini tartışmaktan ve sorunu demokratik bir hatta elle almaktan mümkün olduğunca uzak kalmaya hatta olayı bilinen argümanların tekrarlanmasıyla tartışma dışı tutmaya çalışıyor. Irkçı, şovenist ve ayrımcı olmadıklarını hatta Osmanlıların devamcısı olmadığını söyleyen Kemalist aydınların ve bazı burjuva düzen partilerinin Ermeni soykırımı karşısında devletin resmi inkarcı ve imhacı çizgisinde buluşmaları aslında bu kesimlerde Ermeni düşmanlığında dünden bugüne değişen bir şeyin olmadığını gösteriyor.

Faşist ve gerici güçler kitlelerin geri kesimlerinde varolan Türk milliyetçisi, şovenist ve Ermeni aleyhtarı duyguları kaşıyarak, kolay yoldan halkların kardeşliği, eşitliği ve gönüllü birliği duygularını ve eğilimini darbeleyerek, kendi karşı-devrimci ve faşist eylemlerine kitlesel ve politik destek sağlamak istiyorlar. Onların bu faşist gerici ve halkları birbirine düşman eden planlarını açığa çıkarmak ve teşhir etmek, bütün devrimci ve komünistlerin önemli görevleri arasında bulunmaktadır.

Bilindiği üzere Türkiye’de bir Ermeni sorununun doğması 19.yüzyılın ikici yarısına rastlar.Ermeni halkının oturduğu yörelerde meta ekonomisinin ve kapitalizmin İmparatorluğun diğer bir çok yöresine göre daha hızlı gelişmesi bu dönemde Türkiye Ermenistan’ın da yavaş yavaş ulusal pazarın oluşmasına ve Ermeni halkının uluslaşmasına yol açtı. Ermeni ulusal hareketi işte bu maddi temeli üzerinde oluştu ve gelişti. Gerici ve faşist Türk tarihçileri kendi idealist ve bilim dışı bakış açıları gereği Ermeni ulusal hareketinin doğuşuna yol açan etmenleri kavrayamamakta ve Ermeni ulusal mücadelesini dış etmenlere- Fransızların yada Rusların kışkırtmasına bağlamaktadırlar. Onlara göre o zamana dek Osmanlı imparatorluğu sınırları içinde barışçı bir yaşam sürdüren Ermeniler birden bire(!) isyancı bir tutuma girdiler. Bunun nedeni ise Türklük aleminin ezeli ve ebedi düşmanı Ruslardı(!)

Bu türden bir yaklaşım emperyalistlerin ve gerici egemen sınıfların ezilen ulusların kurtuluş hareketini karalamak ve kendi baskıcı ve ilhakçı yöntemlerini haklı göstermek ,kıyım ve zulüm politikalarını aklamak için kullandıkları bir yöntemdir. Komünistler veya ,az-çok tutarlı demokratik-devrimci bir önderliğe sahip olmayan ulusal bir hareket ,ezen ulusun baskı ve boyunduruğundan kurtulmak için başka devletlerin desteğini aramış, hatta zaman zaman onlara alet bile olmuştur-yakın dönemin Kürt ulusal hareketi buna en sıcak ve yakıcı örneklerden biridir- Ancak bu gerekçeyle emperyalist,gerici,ilhakçı ve despotik bir devlete karşı yürütülen bir ulusal kurtuluş hareketinin haklı ve demokratik içeriğini görmezden gelmek, ezen ulusun faşist gerici egemen sınıflarının ulusal zulüm politikasını en berbat biçimde savunmak demektir.

Ermeni sorununa dönecek olursak, doğduktan sonra Ermeni ulusal hareketinin de tüm ulusal hareketlerin izlediği çizgiyi takip ettiğini görürüz. Önce Ermeni ulusunun hakları için Osmanlı rejimi ile girişilen bazı sürtüşmelerden sonra ulusal hareket, bağımsız bir Ermeni devletinin kurulması hedefine yöneldi. Ulusal hareketi yöneten küçük burjuva ve burjuva milliyetçi partiler, kendilerinden bekleneceği gibi hedeflerine ulaşmak için İngiltere, Fransa, Rusya ve ABD gibi zamanını en güçlü devletlerinin desteğini aradılar. 19. yüzyılın sonlarında ve 20.yüzyılın başlarında İstanbul’da, Adana’da ve Kürdistan’da Ermenilerin Osmanlı devletine karşı çeşitli eylemler, hatta küçük ayaklanmalar düzenledikleri görüldü. Ne ki gerek ülkedeki, gerekse uluslararası düzeydeki koşullar Ermeni ulusunun kendi kaderini özgünce belirlemesini yani bağımsız bir devlet kurmasına olanak vermedi. Osmanlı devleti,bir yandan kendi askeri birliklerin,bir yandan da Ermenilerle çelişme ve sürtüşmeleri olan Kürt aşiretlerini kullanarak Ermenilerin giriştiği bu eylemleri ve ayaklanma girişimlerini kanlı bir biçimde bastırdı.



1-Emperyalist dünya paylaşım savaşı sırasında Türkiye Ermenistan’ındaki Ermeniler, Osmanlı imparatorluğunun savaşa girmesinden de yararlanarak bağımsız bir Ermenistan oluşturmak için girişimlerde bulundular. Bunun üzerine İttihat ve Terakki paşaları, efendileri Alman emperyalistlerinin de onayıyla Ermeni ulusunun toptan yok edilmesini hedef alan kanlı bir plan oluşturdular. Bu planın özü Çarlık Rusya’sı ile Osmanlı devleti arasındaki savaş alanlarına yakın bölgede oturan Ermeniler “güvenilmez öğeler” oldukları gerekçesiyle yurtlarından çıkarmak ve soykırıma uğratmaktı. 1915’de çıkarılan Tehcir Kanunu( Göçerttirme Yasası ) uyarınca Doğu Anadolu’daki Ermeniler,Güney Anadolu’ya yerleştirilmek kaydıyla oturdukları topraklarda sürüldüler ve ordu birliklerinin eşliğinde gerçekleştirilen bu göç sırasında yüz binlerce ermeni,askeri birlikler, yerel çeteler, eşkıya’lar,asker kaçakları ve bilinçsiz halkça katledildi.Yurtlarından zoraki sürülen Ermeni halkının evleri, hayvanları, tarla,bağ ve bahçeleri, atölye ve dükkanlarıyla, değerli eşya ve paraları yerel gericiler, toprak ağaları, tüccarlar, bürokratlar, subaylar ve eşkıya’larca gasp edildi. Bu kanlı operasyon sonunda Türkiye’de Ermeni’lerin çoğunluğu yok edilmiş oldu.

Osmanlı devletinin 1-Emperyalist dünya savaşında yenilmesi üzerine gerek Ermeni burjuvazisi,gerekse Anadolu’yu paylaşmak isteyen emperyalistler Ermeni ulusal devleti kurulması savaşımını yeniden gündeme getirdiler.İtilaf devletlerinin amacı, Ermeni’lere karşı işlenmiş bulunan kanlı katliamları ve haksızlıkları onarmak değildi. Bu emperyalist devletler yalnızca 1915-16 soykırımından kaçarak Lübnan’a, Suriye’ye ve çeşitli Avrupa ülkelerine sığınan Ermenilerin kovuldukları yurtlarına geri dönme, gasp edilen mallarını ve topraklarını geri almak isteklerinden kendi yağmacı emelleri için yararlanmaya çalışıyorlardı, o kadar. Bu dönemde Ermeni ulusal hareketi-haklı istemlerinden yola çıkmış olsa bile- Türk ulusal kurutuluş hareketine karşı İngiliz ve Fransız emperyalistleriyle bağlaştığı için gerici bir nitelik taşımıştır. Ermeni milislerini Fransız işgal güçleriyle birlikte Anadolu’ya girmeleri, Maraş, Adana ve Antep’te onların yanında çarpışmaları, Ermeni soykırımı nedeniyle Müslüman halka kaşı kanlı misillemelerde bulunmaları vb. Türk ve Ermeni hakları arasındaki uçurumu daha da derinleştirdi, iki halk arasındaki ulusal düşmanlık duygularını daha da keskinleştirdi.

Cumhuriyet döneminde Türkiye’de kalan Ermeniler, hem ülkenin çeşitli yörelerine dağılmış,hem sayıca çok azalmış ve hem de ekonomik yaşam birliğinden yoksun duruma gelmiş oldukları için artık bir ulus oluşturmuyorlar,Ne var ki, Kürt ulusunun ve diğer ulusal azılıkları ezen Kemalist diktatörlük , Ermeni milliyetine de ulusal baskı uygulamaya devam ediyordu.Bu durum günümüze dek önemli bir değişiklik göstermeksizin devam edip geldi.Bu dönemde Ermeni sorunu, Türkiye’deki ulusal sorununu tamamen ikinci yada üçüncü derecede bir alt maddesini oluşturmaktadır
Geçmiş süreçte ASALA vb .gibi bazı Ermeni milliyetçisi maceracı örgütler ,Türkiye’de bir Ermeni ulusu olmadığı halde,Ermeni devletini kurma girişimine yönelik ütopik milliyetçi girişimlere kalkışmışlardı.Neki maddi yaşamdan kopuk ve suni olarak yaratılmaya çalışılan Ermeni devleti kurma girişimi hüsranla sonuçlanmış ve faşist gerici rejimin emekçileri baskı altında tutmasına hizmet etmekten öteye her hangi bir rol oynamadan sonlamıştır.
Ayrıca hiç bir haklı temele dayanmayan, Türkiye halklarına ve devrimine hiç bir şey kazandırmayan bu türden ütopik girişimler Türk emekçilerinin yoğun milliyetçi ve şovenist propaganda ile bombardımana tutulması ve bu düşüncelerden etkilenmesi için elverişli ortamda yaratmıştır. Türkiye’deki sayıca çok önemsiz Ermeni ulusal azınlığının gördüğü ulusal zulmün sona erdirilmesi, anti-emperyalist demokratik devrimin zaferine bağlıdır.Ülkemizde bir Ermeni ulusal hareketinin dayanabileceği bir taban olmadığına göre Ermeni ulusal azınlığının yazgısı ister istemez Türkiye emekçilerinin yazgısına bağlanmış durumdadır.Yani ancak işçilerin ve emekçilerin devrimci halk iktidarı altında Ermeniler,ulusal zulümden kurtulma olanağına kavuşabilirler. Dolayısıyla tüm ilerici ve demokrat Ermeniler, Türkiye emekçilerinin emperyalizmin uşağı faşist diktatörlüğüne karşı mücadelesini desteklemeli ve Türkiye Ermenilerinin gerçek düşmanının Türk işçi ve emekçileri değil, Türk egemen sınıfları ve onların eli kanlı faşist cellatları olduğunu kavramalıdırlar.

Aynı keza Türk komünistleri ve devrimcileri,Türk işçi ve emekçilerinin üzerinde önemli bir etkisi bulunan Ermeni aleyhtarı faşist şovenist ve milliyetçi duygu ve düşüncelere karşı mücadele etmeli,halkların eşitliği,özgürlüğü ve gönüllü birlikteliği şiarlarını yükseltmelidir.

Devrimci ve komünistler, AKP, CHP, MHP, BBP, vb gibi faşist ve gerici güçlerin Osmanlı ve TC devletinin geçmişte ve bugün Ermeni ve Kürt halklarına karşı giriştikleri kanlı katliamları ve cinayetleri gizleme,kapatma ve tarihi gerçekleri görmezden gelme inkarcı ve yok saymacı tutumları açığa çıkarılıp mahkum edilmeli, Osmanlı İmparatorluğu ve TC devletinin barbar ve kıyımcı niteliği sergilenerek ,onların bugünde çeşitli milliyetlerden emekçi halklara ve devrimcilere saldırırken uyguladıkları bastırma ve yok etme yöntemlerinin bir devamı olduğunu vurgulayarak, faşist ve gerici güçlerin halk düşmanı şovenizm yüzlerini amansızca sergileyerek,halkların özgürlüğü ve bağımsızlığı için mücadeleyi geliştirip ileri taşıyarak saldırı, inkar ve imha politikalarına yanıt vermelidirler. Bu imha ve inkar politikalarını darbelemek ve halklar arası kardeşliği ve dostluğu geliştirmek, güven ilişkilerini tazelemek bakımından bir grup aydının örgütlemiş olduğu .” 1915’te Osmanlı Ermeni’lerinin maruz kaldığı Büyük Felaket’e duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum." Kampanyayı destekliyor ve herkesi bu kampanyaya omuz vermeye çağırıyoruz.

 













Bu haberin geldigi yer: DHB
http://www.halkinbirligi1.net

Bu haber icin adres:
http://www.halkinbirligi1.net/modules.php?name=News&file=article&sid=1619