SÖMÜRÜ KURALSIZLAŞIRKEN SERMAYEYE “İSTİHDAM PAKETİ” AÇILDI
Tarih: 15.06.2008 Saat: 12:30
Konu: İşçi Memur


İşçi ve emekçileri iliğine kadar sömüren ve sermayeye daha fazla sömürme olanağı "İstihdam Paketi" adı altında, "İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı", Meclis Genel Kurulu'nda kabul edildi. Böylece sendiakalar seyirci kalırken işçi ve emekçilerin kazanılmış haklarının bir kısmı daha elleirnde alınmış oldu.
Aslında sermayeye daha fazla olanak sağlama ve emekçilerin haklarını gaspetmeyi amaçlayan "İstihdam Paketi", TÜSİAD-AKP'nin seçim programının bir bileşeni olarak gündeme getirilmişti; "ekonomik büyümeye karşın işsizliğin azaltılamadığı" gerçeğinden yola çıkarak, hermen hergün artan işsizliğin burjuva kapitalist sistem ve AKP hükümeti

İçin oluşturduğu tehdide yönelik bir patlamaya hazır bomba olmayı; kriz ve rekabet koşullarında emek üretkenliğinin sınırlarına dayanan burjuvaziye, emeğin yağmalanmasında yeni bir soluk borusu açmayı hedefliyor.

"Paket", istihdam vergilerinden kıdem tazminatına, zorunlu istihdamdan nitelikli işgücü yetiştirmeye, genç işçilerin primlerinin devlet tarafından ödenmesinden işsizlik fonunun yağmalanmasına dek, burjuvazinin istihdama dönük taleplerini içeriyor.
20 maddelik program,
"istihdam üzerindeki idari, yasal ve vergi yükleri azaltılacak" maddesiyle başlıyor. Ne kadar hoş bir ifade emekçileri aldatmak için ? Ama paket sömürüde sınır tanımayan cefakar patronlar, kendini bilmez işçilere o kadar iş ve ekmek vermek alçakgönüllülüğünde bulunsunlar, ondan sonra da yok SSK primi ödesinler, yok özürlü çalıştırsınlar, yok kıdem tazminatı, yok 50′den fazla işçi çalıştıranlar işyerinde haftada birkaç gün hekim bulundursunlar, yok 500′den fazla işçi çalıştıranlar revir, yemekhane, kreş açsınlar, yok işçiler için spor tesisi yapsınlar, yok kömür yardımı, vb. Bu kadarıda fazla değil mi patrolar için ! Bunlar yüktür, sermaye için. İşçi sınıfının tarihsel mücadele kazanımlarından geriye ne kaldıysa ve her türlü sosyal hak kırıntısı, sermayenin vahşi karlılığı ile bağdaşmayan yüktür. İşçilerin mesai aralarında oynadıkları top da fazladır sermaye için. Hepsi kaldırılsın, sermayenin ödediği SSK primleri azaltılsın, özürlülerin SSK primlerini de emekçilerden alınan vergilerle ödensin. Çünkü işçilerin sağlığı da sermayeye yük getiryor. Nasıl unutulur ki, asgari ücret de sermayeye yüktür, bölgelere ve yaşa göre azalan asgari ücret programın açıklanan maddeleri içinde niye yok? İşçi ve mekçielirn sırtına bindirilen, yükleri, işçilerin hepsini birden hazmetmesi zor olacağından, alıştıra alıştıra gündeme getirip yasalaştırıyor AKP hükümeti.



Ardından bir altın vuruş daha: "18-29 yaş arası gençlerin istihdamı teşvik edilecek." İşte bu! Üniversite mezunları, mühendisler ve öğretmenler dahil gençler arasında işsizliğin ne kadar yaygın ve ezici olduğunu gören Hükümet, genç işçilerin SSK priminin patronların ödediği kısmını üstlenerek, gençlerin istihdamını teşvik ediyor... güya. Aslında yapılan bu düzenleme, büyük sanayide daha yoğun olan 30 yaş ve üstü işçilerin ölüm fermanı demektir. Halen şu veya bu düzeyde sendikal örgütlenme ve mücadele deneyim ve kazanımlarına sahip orta yaş ve üstü işçilerin, tümüyle süpürülme girişimi anlamına gelecektir bu durum. Herkes gençler arasında işsizliğin ne kadar yaygın olduğunu ve hızlı arttığını bilir bilmesine, fakat pek az kişi, son 15 yılda orta yaşlı işçiler arasında işsizliğin, gençlere göre 2,5 kat hızlı arttığını bilir! Nedeni, çalışma temposunu ve süresini durmaksızın artıran sermayenin taze kana ihtiyaç duyması, 10 yılda rendelenip biraz yavaşlayanı tükürmesidir. Orta yaşlı işçiler de yüktür efendim.
Bu düzenleme, sermayeyi genç işçilerin istihdamına değil, orta yaşlı işçilerin soykırımına teşvik etmektedir. Orta yaşlı işçiler hızla işten çıkarılmakla kalmayacak, sigortalı iş bulmaları olanaksız hale gelecektir. İşçi sınıfı içindeki kuşak kopukluklarını derinleştirecektir. Dahası, babanın işsiz olduğu, kadın ve çocukların aileyi geçindirdiği çöküntü içindeki aile tablosunu patlatarak, toplumsal travmayı da derinleştirecektir.

Buna karşılık, Hükümet programının,
"rekabet gücüne sahip sektörler ile geleneksel sektörleri birbirinden ayırma" ve "ARGE'ye ve teknolojik yatırımlara büyük destek ve teşvikler" maddeleri düşünüldüğünde, genç işçiler içinde istihdam artışı, sefil ve alçakça bir yalandır! Teşvik edilen, genç ve deneyimli işçileri karşı karşıya getirmek ve aslında genç işçiler içerisinde de işsizlik artışıdır. Çünkü, " rekabet gücü olan verimli sektörler ile emek yoğun geleneksel sektörler" ayrımı, birincilerde sermaye yoğunlaşmasını (yani daha az işçiyle daha çok üretim) öngörmektedir. Tekstil, konfeksiyon, ayakkabı, deri gibi emek yoğun, en yüksek istihdam kapasitesine sahip sektörlerin ise, teşvikleri sadece marka üretenlerle ve çok sayıda KOBİ’nin birleşmesine verip, bir yandan sermaye yoğunlaşması ve merkezileşmesini, diğer yandan yıkımı hızlandıracaktır.Tarımdan sonra, emek yoğun sanayide de yıkım planlı programlı hale getirilmektedir. Tarımın yanı sıra, giderek kaderine terk edilecek emek yoğun sanayiden açığa çıkan milyonlarca kişinin büyük çoğunluğunun, sermaye yoğun sektörlerde iş bulması olanaksız olduğu gibi, Hükümet programında buna dönük hiç bir "tedbir" yoktur. Program, tersine, tıpkı genç ve orta yaşlı işçiler arasına olduğu gibi, "modern işletme"lerde çalışan işçilerle "geleneksel sektör" işçileri karşı karşıya getirip, derin bir toplumsal yarılmayı hedeflemektedir.
"Nitelikli işgücüne yatırım yapılacak. " Bu da çok şık bir madde. Peki nasıl? Meslek liseleri ve meslek yüksek okulları hızla yaygınlaştırılırken, sermayenin işine yaramayan genel lise ve genel üniversitelerin canına okunacak. İşçiler için temel entelektüel ve kültürel eğitim de, sermaye için gereksiz bir yüktür efendim. Üniversite mezunlarının çoğunluğu da sermayenin gözünde beş para etmediği için, onları da yeniden vasıflı işgücü olarak eğitmek için "eğitim merkezleri", "yaşam boyu eğitim programları" filan kurulacak. Dahası "İşsizlik Sigortası Fonu, nitelikli eleman yetiştirmek için kullanılacak." İşsizlik fonunun kullanımında vasıflı ve vasıfsız işçiler arasındaki ayrımın tuhaflığı bir yana, bu da, sermayenin ihtiyaç duyduğu vasıflı işçiler dışındaki en geniş vasıfsız işçiler kitlesinin, iş bulma olanaklarının büsbütün daralacağının itirafıdır. Fakat artık biliyoruz, sermayenin vasıfsız işçilere vasıf kazandırmak gibi derdi yoktur, vasıflı işçilerle vasıfsız işçileri büsbütün bölmeyi istemektedir. Vasıfsız işçiler de yüktür efendim.

Sermayenin işsizliğe çözüm diye sunduklarının tamamı, sorunun ta kendisidir. Çünkü sermaye sorunun ta kendisidir. Sermayenin "kapsamlı istihdam artırma" dediği, işsizlik konusundaki genetik ırkçılığının inceltilmiş bir devamıdır: Artık ihtiyaç duymadığı orta yaşlı işçileri, emek yoğun sektör işçilerini, vasıfsız işçileri öldürmektir.

Burjuvazinin "istihdam paketi", işçi sınıfının vasıflı-vasıfsız, genç-yaşlı kesimlerini, emek yoğun-sermaye yoğun sektörlerde çalışanlarını vb. birbirine kırdırıp, sınıfın mücadele kazanımlarından sendikal bilinç, dayanışma ve hakları kazıyarak; atomizasyonu, bireyciliği, patron kafasıyla düşünüp, ne kadar çok çalışır ve sınıf kardeşleriyle ne denli rekabet ederse o kadar çok kazanacağını ummayı sınıf içinde yaymayı ve emeği fütursuz alabildiğine tahrip ederek, en kısa zamanda en fazla değeri soğurup posasını çıkarmayı hedefliyor.
Burjuvazinin, işsizlik içinde kıvranan milyonları aldatmaya dönük yalanlarını teşhir ederek
herkese iş ve geçinecek kadar ücret istemiyle yıkım paketine karşı mücadeleyi her alnada geliştirp ileri taşılamlıyız.







Bu haberin geldigi yer: DHB
http://www.halkinbirligi1.net

Bu haber icin adres:
http://www.halkinbirligi1.net/modules.php?name=News&file=article&sid=1370