DHB ARŞİV SİTESİ
Ana Menü
Anket
KÜRT SORUNUNDA GENERALLER EZ VE ÇÖZDE ISRAR EDİYORLAR
Haberler
Devletin esas koruyucu ve kollayıcı  olarak kendini yükümlendiren Generaller, Kürt sorununda devletin imha ve inkar politikasınında ısrar ederek kirli savaş tamtamları çalarak politik ortamı terörize etmeye ve buradan  yığın desteği alarak, faşist diktatörlüğü tahkim etmeye çalışıyor. TMY, Polisin yetkilerinin artırılması ve ordunun herşeyi yapma yetkisinin olması  yetmemiş olacak ki Generaller Kürt-Türk çatışmasını kışkırtmak ve faşist kitle  hareketi yaratarak Kürt sorunun ez ve çöz taktiğinde israr ediyor. 
 Cumhurbaşkanlığı seçimine yapılan Genelkurmay merkezli müdahalelerle, genel seçimlerin  güdümlendirilmesiyle birleşerek faşist kuştma, baskı ve saldırılar  yoğunluk kazanmıştı. Generallerin politik ortama açıktan müdahale ederek süreci yenidne dizayn etme saldırıları yalnızca süreci seçimi güdemlemekle değil aynı zamanda seçimin ardında da gelişmelere müdahale etme tutumu içinde olacakları bilinen bir olgudur. Bu bakımdan Genelkurmay, Kürdistanda operasyon ve çatışmalar kullanılarak, Kürt sorunu üzerinden müdahale ve kamplaşmaya yeni bir boyut kazandırmaya yönelik adımlar atıyor/attırıyor.
Hatırlanacağı gibi geçen yılın ekim ayında aydınların çağrısıyla  PKK tarafından ateşkes ilan edilmişti. Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, sorunun barışçıl yollarla çözülmesi çağrılarına “Dağdaki son terörist yok edilene kadar mücadelemiz devam edecek” sözleriyle Küürt özgürlük hareketinin barış çağrılarına savaşla yanıt vermişti. Bahar aylarıyla birlikte bölgeye askeri yığınak yapılmaya, on binlerce askerin katılımıyla operasyonlar düzenlenmeye başlandı. Kürt özgürlük hareketini imha ve ezme amaçlı başlayan operasyonlara karşı  gerilalların direnmeis kadar doğal birşey olmaz. Kirli savaş politikasında ısrar eden ve  çatışmaların, ölümlerin kapıyı çalmasını sağlayan TC devletinin kürt sorununda izlemiş olduğu inkarcı ve imha politikasıdır.


Nitekim son günlerde asker cenazeleri üzerinden bütün ülkede “şehitlere ağlama”, “şehitlerin öcünü alma” söylemleriyle halklar arasında düşmanlık yaratılmaya, Türk halkını savaş politikalarına yedeklemeye yönelik çabalar artarak sürmekte ve devletin yönetecileri, kirli savaş kışkırtıcıları ceneze törenlerinde salma sümük göz yaşı dökerek faşist şovenist dalgayı kışkırtmakta ve buradan  destek bulmaya çalışmaktadırlar. .Kürt sorunu bakımından önceki dönemlerde yaşananları bir tarafa bırakarak, sadece son yirmi yıldaki gelişmeler üzerinden kısa değerlendirme yapmak bile; Kürt sorununun  kirli savaş ve inkar  politikalarıyla çözülemeyeceğini ortaya koymaktadır. Bu bakımdan Kürt sorununda çatışmaların esas sorumlusu ve  hergün cenazelerin gelmesinin musebbibi faşist diktatörlüğün kendisidir. Kürt halkı  insanca eşitlik, özgürlük koşullarında yaşamak, kendi kaderini kendi ellerine almak istiyor. Kürt halkının bu haklı ve meşru  haklarına kan ve zulümle yanıt vermeye çalışan genelkurmay ve  emir eri burjuva düzene partilerinin  savaş ve terör politikaları daha fazla ölümlerin ve yıkımların sürmesini koşulluyor.
Anafartalar Çarşısı’nda patlatılan provokasyon bombası ile daha önce “şeriat tehdidi”ne karşı alanlara çıkan/çıkarılan geniş halk kesimleri, bu kez “teröre karşı kitle refleksi” söylemiyle faşist gerici politikalara yedeklenmeye çalışılmaktadır. Daha iki üç ay önce eski Mit’çilerden, ‘Bin Operasyon’cu Ağar’a ve darbe şefi Evren’e kadar geniş çevreler, bugüne kadar Kürt sorununun “terör sorunu” olarak değerlendirilerek yanlış yapıldığını söylüyorlardı. Bugün gelinen noktada, Kürt sorununu “terör sorunu” olarak görmeyen herkes Genelkurmay ve iz sürücülerince ‘vatan haini’ ilan ediliyor. Kürt sorunu çözecek bir şeymiş gibi ‘sınır ötesi operasyon’ üzerinden gürültü koparılıyor . Oysa daha önce defalarca yapılan geniş kapsamlı sınır ötesi operasyondan bir sonuç çıkmadığını, bugün yapılacak bir operasyondan da farklı bir sonuç çıkmayacağını herkesten önce bölgede kolordu komutanlığı da yapmış olan Genelkurmay Başkanı Büyükanıt bilir. Ama amaçlanan, sorunun  Kürt sorununun çözümü değil politik ortamın  kendi çıkarları temelinde düzenlenmesi  ve ordunun yönetim gücünün pekiştirlmesi için kullanılmasıdır. Genelkurmay ve başta CHP olmak üzere etrafında toplanmış bulunan güçler, sınır ötesi operasyon üzerinden yürüttükleri tartışma ile AKP’yi sıkıştırmak, Kürt halkı üzerindeki baskı ve şiddeti artırmak ve Türk halkını faşist  gerici politikalarına yedeklemek istemektedir. Yaratılan hava üzerinden Hakkari, Siirt ve Şırnak illerinde ‘Geçici Güvenlik Bölgesi’ ilan edildi. Atılan adımın bununla sınırlı kalmayacağı; yaratılan gerginlik ve tırmandırılan çatışmalarla bütün bölgede yeniden OHAL koşullarının dayatılacağı, beklenmez bir durum değildir. Seçim süreci büütn burjuva düzen partilerini genelkurmayın ez ve çöz  politikasının arkaısnda sıraya sokmuştur. Başbakan Erdoğan, bir yandan sorunun diyalog yoluyla çözülmesi yönünde mesaj veren Barzani’yi kastederek “Aşiret reisi ile görüşmem” açıklaması ile gerici söylemlere sarılmakta, öte yandan OHAL benzeri uygulamalar konusunda Genelkurmay’a yetkiyi hükümetin verdiğini söyleyerek soruna yaklaşım konusunda aynı noktada bulundukları mesajını vermektedir.
Genelkurmay, geçtiğimiz günlerde yaptığı ve “terör olaylarına karşı Türk milletini kitlesel karşı koyma refleksini göstermeye” çağırdığı açıklama ile tartışma ve müdahale sürecine yeni bir boyut getirdi. Müdahalelerin “sivil” ayağını oluşturan ve daha önce ‘cumhuriyet mitingleri’ni gerçekleştiren kurumlar son çağrı üzerine yeniden harekete geçti ve ilki 24 Haziran’da Çağlayan’da olmak üzere “Terörü Protesto” mitingleri yapılması için hazırlıklara başlandı. Bu mitingler ile “Ne mutlu Türküm diyene, demeyen herkes düşmandır” anlayışı, bütün topluma empoze edilmeye çalışılacak. Bu girişimin linç politikalarını daha ileri bir boyuta taşımaya, Türk-Kürt düşmanlığını kışkırtmaya hizmet ettiği/edeceği açıktır.
Bugün dayatılan bu tehlikeli politikalara sessiz kalmak, Türk-Kürt çatışmasının  önünü açan faşist politikalara oratk olmak anlamına gelecektir. Halk arası düşmanlıkları kışkırtan ve kirli savaş tüm ülke satına yaymayı ve  faşist kitle hareketi yaratarak sokaklara egemenlik kurmayı hedefleyen   topyekün savaş çağrısına karşı, işçiler, emekçiler, devimciler ve Kürtler güçlerini birleştirerek demokrasi ve özgürlük için mücadele ederek  faşist kuşatmayı yarıp geçmelidirler
 
İlgili Bağlantılar
Haber Puanlama
Seçenekler
Эlgili Konular

Haberler

Üzgünüm, bu yazı için yorumlar aktif değil.
 
PHP-Nuke
Sayfa Ьretimi: 0.07 Saniye