DHB ARŞİV SİTESİ
Ana Menü
Anket
KÜRDİSTANDA YENİ KATLİAMLARA SEYİRCİ KALMAYALIM
Kürdistan
Bir halk düşünün ki, köy ve mezralarının isimleri genelgelerle değiştiriliyor, anadilleriyle konuşmaları yasaklanıyor, çocuklarına, istedikleri isimleri koyamıyor.
Bir halk düşünün ki, gelenekleri yok ediliyor; müziği, folkloru, bütün kültürel etkinlikleri baskı altında tutularak yozlaştırılmaya ve böylece asimile edilmeye çalışılıyor.

Bir halk düşünün ki, evlerinin kapılarından dışarı çıkamıyor , hayvanları otlatılmaya bırakılmayıp günlerce içerde tutuluyor, okulları askeri kışlaya dönüştürülmüş, toprakları askeri eğitim alanlarına çevrilmiş, yerlerinden, yurtlarından edilerek göçe zorlanıyor, sürgün ediliyor .

Bir halk düşünün ki, köy odalarında Saygon zindanlarında yapılanları aratmayacak işkencelere çekiliyor, 7'den 70'e kadar ayrım gözetilmeksizin tarlada, sürünün yanında ''anarşist'' diye kurşuna dizilip cesetleri yakılıyor, dışkı yediriliyor, arabaları, evleri taranıyor.

Hiç uzaklara gitmeyin. Bu halk, ne ABD emperyalizminin işgalci güçlerince modern silahlarla silahlarla katledilen Irak halkı; ne de yıllardır haydut Amerikan emperyalizminin maşası faşist İsrail devletinin billümum vahşetiyle kinini kusarak katliamlarını günlük yaşam haline getirdiği Batı Şeria, Gazze'de ya da Lübnan'da yaşayan Filistin halkıdır. Bu halk; bu ülkelerde yapılanları hiç de aratmayan uygulamalara maruz kalmış, yıllardır yokedilmeye, isyanlarla karşı koyarak varlığını sürdürüp M.Ö. 2000 yıllarından bugüne uzanan Türkiye'nin ''Doğu''sunda yaşayan Kürt halkıdır.

Kürt halkı üzerindeki zulüm, baskılar öteden beri sürüp geliyor .Bu baskılar Kürt özgürlük hareketinin 1984 yeninden diriliş atılımının ardından görülmemiş boyutlara ulaştı. Binlerce faili mechül cinayet,onbinlerce tutuklanıp zindana kapatma, binlercesinin katledilip milyonlarcasını zoraki göçertilen Kürt halkı üzerinde faşist zulüm dinmiyor. Günlük burjuva basını egemen sınıfların iştahlarını kabartırcasına olayları çarpıtarak dikkat çekiyor, onların katliamlarına davetiye çıkarıyor, ''haklı'' zemin yaratmak için , PKK’nin meşru direnişi gerekçe gösterilerek Kürt halkı üzerindeki faşist baskı, terör, meşru gösterilmeye çalışılıyor .Ve tabiki egemen sınıflar da düzenledikleri planlara uygun olarak saldırılarını sürdürüyor, daha geniş ve kapsamlı saldırlar için sınıra binlerce asker yığılıyor ve Kandile operasyonun hazırlığı yapılıyor.



Bir çok defasında devlet yetkililerinin; ''kökünü kazıdık, son çırpınışlarını yaşıyorlar, dağılıyorlar '' vb. demagojilerine karşın ''kanayan yara'' olarak devam ede duran Kürt sorununa bir türlü çözüm ( siz bunu yoketme diye algılayın) getirilemiyor, gelişen en ufak bir tepki kanla, şiddetle bastırılmaya çalışılarak, yeni saldırı biçimleriyle karşı konuluyor,onurlu barış ve insanca yaşam, eşitlik, özgürlük istemlerine katliamlarla yanıt veriliyor. “Bölücü terörün kökünü kurutma” adı altında genelkurmay, AKP hükümeti ve burjuva düzen partileri elele vererek Kürt sorunun faşist baskı ve imha ile yok etmeye çalışıyorlar. Bunun için yeni planlar çiziliyor. Kürtlere legal alanda politika yapma hakkı tanınmıyor. DTP kuşatma altında tutuluyor ve Kürt halkı öndreliksiz bırakılarak teslim alınmaya çalışıyor. Ama bir halkı yok sayan egemen sınıfların emellerine; ne Kürtdistandaki işkence, baskılar, ne kurşunlamalar ve ne de ''Kürt ulusu yoktur “ yollu faşist şoven, milliyetçi inkarcı demagojiler artık çözüm olmuyor ve onlar daha büyük hesaplarla yola çıkıyorlar. Kandil dağının etrafında dönen dolaplar , son dönemlerdeki operasyonlar, yeniden kirli savaş çabaları bitmek bilmeyen operasyonlar, ''bahar toplantısı''nın çizdiği çerçeve doğrultusunda yürüyor . Kandil’e operasyon düzenleyerek sonuç alacakları hayalleriyle yanıt tutuşan faşist MGK diktatörlük ve emir erleri Kürt halkının ulusla ve demokratik istemlerine yanıt verme yerine daha fazla kan ve zulum yolunu tutuyor.

PKK ilan ettiği ateşkes kararına tek yanlı olarak uymasına karşın Faşist MGK diktatörlüğü operasyonlar yoğun olarak sürdüyor. Hergün yeni bir vahşet yaşanıyor. Gerilların kulakları, burunları kesiliyor ise işkence edilerek öldürülüyor. Cesetler Efendileri ABD emperyalizminin Vietnam'da, Guetemalada, El Salvadorda yaptıkları gibi yaptığı gibi, intikam izleri taşıyor.

Faşist MGK diktatörlüğü Kuzaey Kürdistanda PKK ve PKK eylemleri gerekçe gösterilerek düzenlenen saldırılar , estirilen devlet terörü, soykırımcı operasyonlar Kürt halkının varlığına, onun yaşama hakkına yöneliktir. Aşiret çelişkilerinin körüklenip derinleştirilmesi, sermaye yanlısı kimi aşiret ağalarıyla ilişkilerin sözkonusu aşiretlerden köylülerin korucu yapılmasında kullanılarak halkın karşı karşıya getirilmesi, egemen sınıfların böl-parçala- yönet politikalarını en iğrenç biçimleriyle yaşama geçirilmesinin bir ürünüdür. İhbarcılık, kişiliksizlik, onursuzluğun devlet katında ödüllendirilerek teşvik edilmesi; işkencelerin, yasakların, vahşi kıyımların günlük yaşamın bir parçası haline getirilmesi Kürt halkının demokrasi ve ulusal özgürlük özlemlerinin zorla bastırılma çabasıdır. vb...

Bugüne değin bütün yapılanların sonuç vermemesi egemen şınıfları daha sert önlemler almaya vardırdı. Özel eğitımli dağ komandoları, vurucu timler, hava indirme tugaylarıyla son dönemlerde giderek daha da yoğunlaştırılan operasyonlar , köyleri yakıp yıkma, tutuklama hareketi bu ''yeni'' önlemlerin bir parçası. Havadan bombalama ve kimyasal silah kullanılarak daha köklü katliamlara gidilmesi de operasyonun düşünülen evresini tamamlar nitelikte olacaktır. Kürt sorununun Generller ve Bakanlar Kurulu gündemine yeniden alınması ise gelişmelerin bir kez daha değerlendirilerek gözden geçirilmesi ve bu bağlamda hazırlıkların tamamlanmasına yöneliktir .

Ne Yapılmalı? Peki ne yapılmalı? Herşeye boyun eğip kendi kabuğuna çekilerek, baskılar , oynanmak istenen oyunlar karşısında sessiz kalmak mı, yoksa onurlu bir yaşam, özgür bir gelecek için direnmek, karşı koymak mı? Hiç kuşku yok ki, ikincisi olmalıdır . Bir bütün olarak baskıların geriletilmesi, sözkonusu oyunların boşa çıkarılarak etkisizleştirilmesi; birleşik ortak tavırlar geliştirilerek direnişler konulması ve güçlü bir kamuoyu oluşturmakla mümkün olabilir. Aksi durumda, egemen sınıflar daha bir rahat hareket edecek, soykırımcı saldırılarını, ulusal zulmü daha bir ağır işleteceklerdir .

Öyleyse; yıllardan beri süregelen ulusal zülme, işkence ve baskılara karşı güçleri birleştirip egemen sınıflara geri adım attıracak direnişler konulmalıdır .Direnişler konulup kitlesel düzeyde sesler yükseltilmeli ki, yekvücut olmuş halkın gücünden egemen sınıflar ürksün ve yapmayı düşündükleri yeni katliamları da gerçekleştirmeye cesaret edemesinler.Türk işçi sınıfı, emekçi yığınları, ilerici aydınlar da yapılanlara seyirci kalmamalı, Kürt halkının yanında olduklarını çeşitli biçimlerde dayanışma eylemleriyle göstermelidirler .



 
İlgili Bağlantılar
Haber Puanlama
Seçenekler
Эlgili Konular

Kürdistan

Üzgünüm, bu yazı için yorumlar aktif değil.
 
PHP-Nuke
Sayfa Ьretimi: 0.13 Saniye