DHB ARŞİV SİTESİ
Ana Menü
Anket
TÜSİAD’IN AKP HÜKÜMETİ TARTIŞMASI NEYİ İŞARET EDİYOR
Haberler
Bugüne kadar  Borsa’dan faize, enflasyondan döviz fiyatlarına piyasacı takımının tapındığı “makro ekonomik göstergeler” SOS verirken; hükümet olup bitenin “piyasanın cilveleri” kategorisinden olduğunu göstermeye çalışıyor. Ama olup biteni ciddiye alan TÜSİAD; “rotayı yenilemek” için zaman geçirmeden  harekete geçti. Nitekim TÜSİAD’ın önde gelenleri son günlerde; bir yandan hükümetin bu umursamazlığına karşı uyarılar yapıyor; iç ve dış sermaye çevrelerini harekete geçirirken öte yandan da “erken seçim”den “Cumhurbaşkanlığı seçimi”ne kadar ülkenin siyasi gündemini de belirlemek üzere harekete geçmiş bulunuyor. Bu amaca uygun olarak, geçen hafta toplanan TÜSİAD Yüksek İştişare Konseyi’nde hem “lakilik” konusunda “takiye”yi bir “hükümet klasiği” haline getiren Tayyip Erdoğan ve hükümeti hem de “erken seçim” diye tutturan CHP ve öteki muhalefet partilerine bir “balans ayarı” yapıldı. Ama TÜSİAD’ı bilenler, onun böyle birkaç demeçle, polemikle işin peşini bırakmayacağını da belirtiyorlar.   Tersine; bir yandan hükümetin önüne yeni isteklerle çıkarken (ekonomik önlemler paketi) öte yandan da giderek daha hassasiyet kazanan Cumhurbaşkanlığı sorununda “kendi adayını” da yakında belirleyip gerekli girişimleri başlatacağını, bu amaçla kamuoyu oluşturmak için medya gücü başta olmak üzere her imkanı kullanacağını belirtiyorlar.

Kuşku yok ki , TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısına damgasını vuran olay politik yönetimi elinde tutan Generallerin laiklik çağrısıyla bağlı olduğunu belirtmeliyiz.Çünkü ekonomik gücü elde tutmak bir yerde politik yönetimle uyum içinde olmakla bağlıdır.YİK Başkanı Mustafa Koç, “siyasi gündemin çok dikkatle oluşturulması gerektiğini” belirtmiş ve “özellikle yersiz ve zamansız bir biçimde ortaya çıkan dini referanslı tartışmalara, laiklik ekseninden sapma izlenimi uyandırabilecek girişimlere, bu gündemde asla yer olmamalıdır” demiş. Koç “Türkiye’nin nüfusunun hemen hemen tamamı Müslüman, laik, demokratik bir siyasi rejime, görece gelişmiş bir sanayiye sahip bir ülke olduğunu vurgulamış ve “bütün bunlar bizi dünya dengeleri içinde müstesna bir yere oturtmuştur. Bu bulunduğumuz yerin kıymetini bilelim” demiş.
TÜSİAD Başkanı Sabancı da, “yaptıkları her eleştirinin hükümete karşı düzenlenmiş bir komplo olarak görüldüğünü” söylemiş ve “Laiklik ekseninde cepheleşmelere yol açacak konularla gündem dolduruldu. Bizden olanlar ve olmayanlar çizgisi, her gün biraz daha derinleştirildi” demiş. TÜSİAD adına yapılan her iki konuşmanın ortak noktasının, yalnızca hükümeti suçlamak olduğu görülmekte. Ancak hükümet gölge boksu yapmıyor. Karşısında bir “laikçi” cephe var ve bu iki tarafın arasında sözde laiklik üzerine büyük bir çekişme sürüp gidiyor. Bu laikçi cephe oldukça geniş ve etkili çevrelere uzanıyor ve oldukça ,Cumhurbaşkanlığın,Generallerce yerlerden yönetiliyor. TÜSİAD’dan bu yöne yönelik herhangi bir eleştiri gelmedi. Buna karşın din ve laiklik meselelerinde şeriatçı gelenekde gelen  hükümet de işin ciddiyetini anlamış olacak ki savunmaya geçti.
Burada akla takılan ilk soru şu; TÜSİAD bazı dönemlerde hükümete göstermelik eleştiriler yöneltse de asıl olarak hükümetten memnundu. Çünkü,özelleştirmelerden, emekçilerin kazanılmış haklarının gaspına kadar pek çok meselede hükümet TÜSİAD’la, IMF ile kolkolaydı. Ama aynı hükümet bugün büyük patronların örgütü TÜSİAD  tarafından vatandaşları bölmekle suçlanıyor. TÜSİAD ekonomik istikrar adına şu an bir erken seçim istemiyor ama bu tür bir gelişmeye çanak tutmaktan da geri kalmıyor. Ne oldu da TÜSİAD hükümete karşı tutumunu değiştirdi acaba? Bugün Türkiyede politik gelişmeleir izleyen herkes  AKP hükümeti ile  generallrin başını çektiği devletin asıl sahipleir  arasında bir çekişmenin yaşandığını görüyor. “Komuta kademesinin” Pentagon’la yakın ilişki içerisinde olduğunu bilmeyen de hemen hemen yok gibi. Hükümet ise ABD ile kendisinin de en ileriden işbirliği yapabileceğini kanıtlamakla meşgul. ABD ile hükümet arasındaki ilişkiler sorunlu ve “Washington’dan gelen haberlere” bakılırsa hükümetle ABD arasında buzlar çözülmüş değil.
TÜSİAD işin bu yönde gelişmekte olduğunu görerek ve generallerin tutumuna  bağlı olarak şimdi kendi pozisyonunu yeniden düzenliyor. TÜSİAD’ın  son açıklamaları , kendi pozisyonunu Pentagon’dan  Generallere,Cumhurbaşkanlığına kadar uzanan bu cephenin içinde yer almak olarak belirledi. TÜSİAD’ın bu pozisyonu tercih ederken demokrasi ve laiklik gibi sorunları kendisine dert ettiğini düşünmemek gerekir. TÜSİAD’ın bu tercihinde iki temel etkenin rol oynadığı görülmekte.Bunlardan birincisi ABD’nin hükümeti yola getirme, olmazsa götürme yönündeki politikasıdır.İkincisi ise işbirlikçi tekelci  sermayenin has sözcüsü olarak, hükümetin farklı sermaye çevrelerine sunduğu geniş imkanlardan duyulan rahatsızlıktır.Yani sermaye klikleri  arası rekabet!
Bugünlerde AKP  hükümeti ile  “laikçi cephe” arasındaki mücadele çeteler üzerinden yürümekte, bu arada bazı kirli çamaşırlar ortaya dökülmektedir. “laikçi cephe”, “vatandaşı tepki göstermeye” çağırmıştı, şimdi “vatandaş” özel harpçi kılığıyla ortaya çıkıyor. Artık karşılıklı bu mücadelede her şey mübah. Karşılıklı kirli çamaşırları ortaya dökme, belden aşağı vurma, her türlü çeteleşme, -çete literatürü de oldukça genişledi, “bireysel çeteler, yemlik çeteler, icraatçı çeteler, hiyerarşiye bağlı çeteler” vb-, basın yayın aracılığıyla mücadele vb. Filler tepişiyor ama olan çimenlere oluyor. Çimenler geniş halk yığınlarıdır. Bu klikler çatışsa da, uzlaşsa da olan halk yığınlarına olmaktadır. Emekçi  yığınları ise bugün henüz bağımsız snıf tutumları örgütlü bir güç  olarak ortaya koyamıyorlar, koyduklarında da yeterince güçlü bir çıkış yapamıyorlar. Kuşkusuz olaylar geliştikçe emekçiler  kendileirni karanlığa iten bu tahtaravalliyi  daha iyi fark edecek, kendi bağımsız örgütlü sınıf tutumlarını  geliştirme ve güçlendirme yoluna gidecektir. Bugün ortalığı saran toz bulutu bu gerçeği örtüyor gibi görünse de, bu yanıltıcıdır. Tartışılan emekçi yığınların  kaderi ve gelecekleridir.Emekçi yığınlar birisi diğerinden farklı olmayan şerit-laiklik   gerici çatışmasında taraf olmadan kendi bağımsız  devrimci  bayrağı altında toplananrak  bağımsızlık,demokrasi ve  sosyalizm mücadelesini yükseltecek ve geleceğini kendi eline alacaktır.


 
İlgili Bağlantılar
Haber Puanlama
Seçenekler
Эlgili Konular

Haberler

Üzgünüm, bu yazı için yorumlar aktif değil.
 
PHP-Nuke
Sayfa Ьretimi: 0.06 Saniye