DHB ARŞİV SİTESİ
Ana Menü
Anket
AKP’NİN TOZ PEMBE YALANLARI TUTMUYOR
Politika Haber
İMF’nin,yerli ve yabancı tekellerin istemleri doğrultusunda hareket eden AKP hükümeti ve başbakan Erdoğan’ın ulusal gelir 5 bin dolarlara fırladı ve ekonomi tıkırında  sözlerinin hiçte gerçekci olmadığı Dünya Bankası verileri sugötürmezce açığa seriyor. Dünya Bankası (DB) rakamlarına göre Türkiye’de zenginlerin,yani işbirlikçi tekelci  sermaye sınıfının geliri yoksulun, yani emekçi sınıfın gelirinden 17 kat daha fazla.Yani milyonlarca emekçi çalışıyor, üretiyor ama üretim araçlarını ellerinde bulunduran bir avuç asalak zengin takımı değerlere el koyup zenginliklerine zenginlik katarken yoksulluk derinleşerek sürüyor.  
Dahası, işçi ve emekçiler açlık ve sefalet içinde çırpınırken, burjuvalar zevk ve sefa içinde lüks bir hayat sürüyor. Burjuva kapitalist sistemin doğası gereği adaletsiz gelir dağılımı iki sınıf arasındaki uçurumu daha da derinleştiriyor. İşçi ve emekçiler daha çok yoksullaşır, açlığa ve çaresizliğe itilirken, “ulusal gelir” bir avuç sömürücü tarafından daha fazla gasp ediliyor.
Nitekim ,DB’nın “Dünya Ekonomik Göstergeleri 2006” adıyla düzenleyip yayınladığı verilere göre, yüzde 10’luk gelir dilimi ile hesaplandığında (yaklaşık 7 milyon kişi) Türkiye’de en zengin yüzde 10’luk nüfus milli gelirden yüzde 34.1 pay alırken, en yoksul yüzde 10’luk nüfusun payı yüzde 2’de kalmaktadır.
DB’nin Türkiye için verdiği rakamlar bir kez daha gösterdi ki AKP ve başbakan Erdoğan halka yalan söylüyor. AKP halkın değil sömürücülerin, işçi ve emekçilerin değil patronların partisi, onların hükümeti. DB hesaplarına göre en zengin yüzde 10 ile en yoksul yüzde 10 arasında 17 kat fark bulunuyor. 180 ülke içinde 140’dan fazla ülkede gelir dağılımı Türkiye’den daha ‘adil’. Türkiye gelir dağılımı en bozuk ilk 34. Ülke içindeyer alıyor.
Gerçekte Türkiye’de gelir dağılımındaki uçurum açıklanandan çok daha yüksek. 7 milyon değil, bir avuç burjuvanın çok daha büyük bir bölümünü gasp ettiği ‘milli gelir”in ancak çok küçük bir bölümünü onmilyonlarca işçi ve emekçi bölüşebilmektedir. Bu kişi başına yüzde 2’leri bile bulmamaktadır.



Türkiye’deki gelir uçurumunu oldukça yüksek bulan Dünya Bankası, bunun aynı zamanda iki sınıf arasındaki çatışma olanaklarını biriktirdiğini de açıklamış oldu. İşçi sınıfının, ezilen ve sömürülen halkın partisi başta olmak üzere emek ve demokrasi güçleri bu tabloyu terse çevirmek için daha fazla çaba sarf etmek zorundadırlar.
Dünya Bankası verilerine göre Türkiye’de 2000 yılında yüzde 27den düşük olan günde 1 dolarla geçinmek zorunda olan nüfusun durumu 2003’te yüzde 3.4’e yükseldi. Günde 2 doların altında gelirle yaşayan oran ise yüzde 10.3’ten yüzde 18.7’ye çıktı.
Dünya Bankası yüzde 10’luk dilimlere ilişkin gelir dağılımı hesabı yaparken, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ise yapmaya başladığı gelir dağılımı sonuçlarını yüzde 20’lik gelir dilimleriyle açıklıyor ve böylece daha “makul” sonuçlara vardığını düşünüyor.
TÜİK’in hesaplarına göre en zengin yüzde 20’lik dilim (yaklaşık 14 milyon kişi) gelirden yüzde 49.7 pay alırken, en yoksul yüzde yüzde 20’nin aldığı pay ise yüzde 5.3 düzeyinde bulunuyor. Böylece Dünya Bankası’nın yüzde 10’luk kesim ile TÜİK’in yüzde 20’lik kesim üzerinden yaptığı hesapta gelir farkı 9.4 kattır.
AKP Hükümeti Türkiye’de bir avuç sömürücü burjuvaya para kaynaklarını sonuna kadar açarken, aynı zamanda Türkiye’yi ekonomik, mali ve siyasi çıkmaza da sürüklemektedir.
3 Kasım 2002’de dış borç 90 milyar dolar iken, 42 ay sonra bu gün dış borç 200 milyar dolar. AKP’nin 42 ayda yaptığı borç miktarı 110 milyar dolar. Bu şimdiye kadar iş başına gelmiş 57 hükümeti ikiye katlayan bir rakamdır. Son iki hafta içindeki gelişmeler bile AKP’nin Türkiye’yi bir avuç para babasına teslim ettiğini gösteriyor. TÜİK’e göre son 3 yılda açlık sınırı yüzde 43, yoksulluk sınırı ise yüzde 49 arttı. İşsizlik hat safhada. Zonguldak’ta madene alınacak 1200 işçi için ilk üç gün içinde 20 bin işsiz baş vuruda bulundu.
AKP’nin övündüğü Türkiye hem borçlu hem de yoksul.
2006’nın ilk iki ayının cari açığı 5.9 milyar dolar. Uzmanlar yıl sonu cari açığın 30 milyar dolar olacağını varsaymaktadırlar. Bu da milli gelirin 7.5’ine denk düşmektedir. Türkiye cari açığın da en yüksek olduğu ülke durumunda. Petrol fiyatlarındaki artış cari açığı daha da arttırıyor. Enflasyon artıyor. Nisan ayı rakamları alarm veriyor. Merkez Bankası telaşlı! Altın tarihinin en yüksek fiyatı olan 722’le işlem görüyor. Dolar ve faiz yükseliyor. Bono faizlerinin önceki hafta 13.30 ‘a çıkması ve dün yüzde 14.50’ü aşması enflasyon göstergelerini düşündürüyor. Borsa düşüyor. İMKB yüzde 3’lük değer kaybıyla dünya piyasalarında.
1998’de varili 10 dolar  olan petrol 72 dolara çıktı. 60 doların üstündeki her dolar artışının Türkiye’ye 400-450 milyan dolar  fatura çıkardığı düşünüldüğünde Türkiye’nin çok kötü bir gidişat içerisinde olduğu anlaşılacaktır.
Türkiye enerji ihtiyacının yüzde 72’sini dışarıdan almaktadır. Böyle devam etmesi halinde 2020’de bu yüzde 82’i bulacak. AKP’nin çıkarmaya hazırlandığı yeni Enerji Yasası ile emperyalizme bağımlılık,vurgun ve talan daha da artacaktır. Daha yasa çıkmadan hazırlanan ihale yasasıyla bu bağımlılığın daha da artacağı gözükmektedir. AKP hükümeti emekçilere yönelik faşist baskı ve şiddeti arttırdığı gibi, zenginleri ihya etmek adına açlığı ve sefaleti de arttırdı. Diğer hükümetler gibi  AKP hükümetide herşeyi yerli ve yabancı tekellere peşkeş çekerek , ekonomiyi borç batağına  içine sokarak Türkiyeyi her bakımdan daha sıkıca emperyalizme bağladı.Ancak, toz pembe tablolar, yalan ve faşist gerici şiddet asla AKP’yi de kurtaramayacak ve  emekçiler bu yalan rüzgarına birleşik örgütlü güçleriyle yere çalmasını bileceklerdir.
 
İlgili Bağlantılar
Haber Puanlama
Seçenekler
Эlgili Konular

Politika Haber

Üzgünüm, bu yazı için yorumlar aktif değil.
 
PHP-Nuke
Sayfa Ьretimi: 0.08 Saniye