DHB ARŞİV SİTESİ
Ana Menü
Anket
HER TAŞIN ALTINDA ERGENEKON ÇIKIYOR
Politika Haber
Ergenekon adını Türkiye emekçileri  Danıştaya ve Cumhuriyet gazetesine yönelik provokatif saldırıların ardından bir kez daha duymuş oldular.Danıştay’a ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılar, sadece tetikçi olarak yakalananların tutuklanıp cezaevine konulmasıyla noktalansada olayın arkasındaki devletin derin eli ne dokunulmadan  olay kapatılmaya çalışıldı.Başbakan Erdoğan ve AKP hükümeti Emniyetin “saldırılar bir örgüt işidir “dediği halde  adını koyamadığı çete karşısında havlu attı. Ancak olayın ardındaki gerçekler, Başbakan Erdoğan’ın, Baykal, Ağar ve Hisarcıklıoğlu ile TOBB toplantısnda ele ele tutuşarak verdiği birlik ve beraberlik pozu ile örtülemeyecek kadar ciddi boyutlar olduğunu ve olayların arkasında kontr-gerillanın durduğunu ve ülkücü faşist çetelerin Ergenekon,TİT vb. gibi paramiliter grupların devleti koruma ve kollamada vurucu güç olarak ortaya salındıklarını gösteriyor.
İşbirlikçi tekelci  sermayenin  kontrolündeki gazetelerin, Erdoğan,Baykal ve Ağarın el ele poz vermelerinin sonra bıcakla kesercesine, bu konunun peşini bırakmaları ayrıca tartışılmayı hak ediyor. Ortada duran bu kadar be veriye ve  hergün yeni bir Ergenekon gibi kont-gerillaya bağlı,orduyla ilişkili çetelerin ortaya çıkmasına karşın burjuva medyanın olayları devletten ve ordudan  ayrı gösetrmeye çalışması ve  olayları  sıradan çeteleşme gibi göstermesi aslında  devletin çeteleşmiş yüznü kapatma amacı taşıdığı birgerçektir.



İşin ilginç olanı  Emniyet’in, “Örgüt işi” dediği, ancak irticai bir örgüt olduğuna dair bulguya rastlanmadığını dile getirmekle yetinip adını koymadığı, Başbakan’ın aynı biçimde davrandığı bu olaydaki çete nereye gitti ve  örgütn arkasında kimyada kimler vardı? Bunlar  bir yana itilerek halk düşmanı faşist çeteler sadece cesaretlendirilerek tekrar sistemin güvenli kolları arasında sokağa salındılar.Ardından Başbakan erdoğana suikast yapacağı idiasıyla özel eğitimden geçirilmiş Atabey adıyla Atatürk’ün adından esinlenene ve  onun  Cumhuriyetenin korunmasını  hedefleyen içinde subaylarında yer aldığı  yeni birçte yakalnadı ğı açıklandı.
Danıştay’a ve Cumhuriyet gazatesine yönelik saldırının ardından adı yeniden gündeme gelen Ergenekon, adı konulmak istenmeyen örgüt bağlantılıdırçPeki nedir regenekon? Bilindiği gibi Ergenekon Gladio’nun yani kontr-gerilalnın Türkiye’deki yapılanması olarak kabul ediliyor. Ergenekon’un faaliyet alanları yurtdışı ve yurtiçi olmak üzere ikiye ayrılıyor. Ergenekon’daki kişilerin, Türkiye’deki mevcut rejimin gerçek hámisi olduğuna yürekten inandığı belirtiliyor. ’İç düşmanları’ pasifize etmek hatta ortadan kaldırmak için yapmayacağı ve yapamayacağı hiçbir faaliyet olmadığı kaydediliyor. Ergenekon ile ilgili ilk ciddi araştırmayı ise Can Dündar ile Celal Kazdağlı, aynı adı taşıyan kitaplarında ortaya koydu. Kitapta Alparslan Türkeş, Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı, Korkut Eken’in yanı sıra bir çok ülkücü kökenlinin de bu mekanizmada yer aldığı iddia edildi. Ergenekon’un içinde taşeron mafya yapılanmaları da ortaya çıkıyor. Bu kimi zaman Alaattin Çakıcı, kimi zaman ise Sedat Peker olabiliyor.
 Nitekim Ergenekon ile ilgili olarak Danıştay’a yönelik saldırının ardından basına yansıyan ve 1999’da hazırlanmış olan bir belgede, örgütün 1999’da yeniden yapılanma sürecine girdiği, devlet birimleri içinde Kemalizmi koruma ve ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını ortadan kaldırmaya yönelik tehditlere’ karşı organize edildiği ifade ediliyordu. Haberde Ergenekon’un, bu ‘kutsal’ hedefleri şeffaf bir biçimde değil, illegal bir yapı kurarak savunmayı hedeflediği ve siyasi suikastlardan narkotik trafiğine, entelektüellerin kullanılmasından naylon terör örgütleri kurarak terör dünyasına yön vermeye, ajan kullanmaktan dezenformasyona kadar sayısız faaliyeti meşru gördüğü dile getiriliyordu. Özellikle emekli ve mevcut TSK mensuplarını kendi bünyesinde toplamaya çalışan örgütte ‘her meslekten seçkin sivillerin de bulunduğu’ belirtiliyordu.
Özel Harp Örgütlenmesi’nin –ki bu ismin deşifre olmasıyla Özel Kuvvetler Komutanlığı olarak değiştirildi-şimdi çekirdeğinde bulunan örgütün eleman tipi tartışılırken, son saldırılarda tetikçi ve bombayı atan kişi olarak yer alan Avukat Alparslan Arslan’ı bu bakımdan değerlendirmek gerekiyor. Danıştaya ve Cumhuriyet gazetesine yönelik son saldırılard ilk kez bir avukatın bu tür eylemlerde rol almış olması bazılarınca şaşkınlıkla  karşıladı Ama bunda şaşılacak birşey değildi. Çünkü kontr-gerilla her kesimde kişileri tetikçi olarak kullanma  tutumu içinde olmuştur.
 Nitekim iki yıl Özel Harp Dairesi Başkanlığı yapmış olan Emekli Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu, son saldırılardan birkaç ay önce işin bu yanına açıklık getirmişti. “Vatan savunması” için her biri genç yaşta özel olarak seçilen Özel Harpçi’ler arasından daha sonra işçi, memur, işadamı, avukat, üst düzey bürokrat olanlar gibi çeşitli partilerden milletvekili seçilenlerin de bulunduğunu “dile getirmişti.
Tüm bu gerçeklere ve açıklamalara rağmen, olayın üzerine gidilememesi,AKP hükümetinin devlete dokunmaktan uzak durması  Çankaya hesapları kadar, halktan, sokaktan ciddi düzeyde bir baskının gelmemesinin de kuşkusuz önemli etkisi olmuştur.
Ancak bu olayın böyle kapanması,üzerinin atlanması devletin çeteleşmesinin  üzerinin kapatılması yeni saldırıların önünün açık tutulmasıdan başka bir anlama gelmiyor.
Keza Danıştaya yönelik saldırının başı  Avukat Arslan’ın ülkücü faşist kiömliği üniversite yıllarından itibaren katıldığı eylem biçimlerine ve şu ana kadarki yaşamına, Yirmibeşoğlu’nun itirafları çerçevesinde bakıldığında, hiçbir şey o kadar garip ve şaşırtıcı değil. Kont-gerillanın Ergenekon vb. gibi paramiliter faşist çetelerin  eylemi soğukkanlı bir biçimde gerçekleştiren kişinin avukatlık mesleğinin altındaki asıl işini görmeye çalışmak daha anlamlıdır. Ve yeni Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde “aşırı sağın” tehdit olmaktan çıkarılmasıyla birlikte, Türkiye’nin çeşitli kentlerinde kurulan Vatanı savunma görüntüsündeki paravan derneklerin, bazı davalarda provokatif tavırlarıyla öne çıkan avukatların, bunların mafyaya kadar uzanan bağlantılarının sırrı da yine Yirmibeşoğlu’nun özetlediği konseptte saklı.
 Ergenekon’un çeşitli alanlardaki kolları olarak önümüze çıkan oluşumların üzerine gitme cesareti göstermek, ipin ucunu tutup çekmeye başlamak, gerisinin çorap söküğü gibi gelmesini de sağlayacak aslında. Ama AKP hükümeti bunu yapamaz. Hem sınıfsal konumu hem politik cesaretsizliği, hem de hükümet olarak ayakata kalabilmeis için bunu yapamaz.İşte tamda burada, çeteleşmiş devletten hesap sormak ve  faşist kontr-gerilla örgütlenmelerinin açığa çıkarılıp hesap sorulması,işçilerin ve emekçilerin  demokrasi ve özgürlük  mücadalelerinin geliştirmekle mümkün olacaktır.
 
İlgili Bağlantılar
Haber Puanlama
Seçenekler
Эlgili Konular

Politika Haber

Üzgünüm, bu yazı için yorumlar aktif değil.
 
PHP-Nuke
Sayfa Ьretimi: 0.07 Saniye