DHB ARŞİV SİTESİ
Ana Menü
Anket
GENÇ KADINLARIN ÖZGÜRLEŞME KAVGASI
Gençlik Yıldızı
Toplumlar süreçlerde ezilenlerin ezileni olarak konumunu, köleci toplumdan beri yitirmeyen tek varlık kadındır.İnsanlık tarihinin belirli bir aşamasından sonra kadınlar köleci ve feodal toplumda köle ve hizmetçi olarak görüldüler .Sanayinin gelişmesi, büyük metropol şehirlerin oluşmasıyla birlikte alınıp-satılan, kullanım ve değişim değeri olan birer meta haline geldiler. Kapitalist  pazarın ucuz iş gücü ve reklam aracı oldular.
  Köleci toplumdan itibaren, ilkel topluluklardaki ana-erkil saltanatını koruyamayan kadın, baba-erkil düzen içerisinde gitgide kişiliğini, yaşamını birileri uğruna fedaetmek zorunluluğunda taşıdı.
Doğduğundan itibaren kendisine bahşedilen, aynı zaman içerisinde kapitalizmde de kullanılarak  çürümeye bırakılan aile içerisinde, kadınlar , kadın olmanın sorumlulukları adı altında dersler aldı. Kız çocuğu erkek egemen toplum ve sömürücü sınııfların baskı organı olan bu dar aile kurumu içerisinde namuslu bir iş, aynı zamanda iyi çalışan bir köle olarak sistemin ona bahşettiği tüm iyi mezıyetleri  taşıması için yetiştirildi. Hatta, kimi zaman küçücük erkek kardeşi bile erkek egemenliğinin etkisi altında onu itaate zorlayıcı bir rol içerisine girebilmekteydi. Gözlerini , dünyaya açtığıdan itibaren, öncü babaya, ikincil olarak erkek kardeşe, ilerleyen süreçte de hayatını kölece  sunacağı kocaya olan bağımlılık, eğer bir yerde çalışıyorsa işverenin ekonomik ve diğerlerinin toplumsal baskısıyla kuvvetlen dirilecektir. 
Özellikle günümüzde modern sömürüye tabi  kılınan genç kadmm böyle çürümüş yozlaşmış bir bataklık içerisinde zincirlerini kırarak kurtulması oldukça zordur. Üstelik bir doğa kanunuymuş gibi düşünülerek, toplumun örf ve adeti olarak yaşanumıza  yerleştirilen bu kurallar, bir çoğu uzun garibine gitsede hep boyun eğeriz. V e bunlara karşı çıkma cesaretini kendimizde bulamayız. Bundan dolayı, "Madem ki  üzerimdeki baskının kökeni ekonomik koşullar ,öyleyse ekonomik bağımsızlığımı kazanarak, toplumun çeşitli kollarla üzerinde tuttuğu bu mengeneyi biraz da olsa bana karşı kullanılan bu silahla gevşetebilirim" sığ mantığıyla kurtuluşumuzun yolunu açmaya çalışırız. 

Resmi verilere göre okuma-yazma oranının %  80'1erde olduğu ülkemizde çok az kadın (% 30-40)  eğitim görerek ekonomik bağımsızlığını kazanma yolunu seçer .Bunlannda çoğu aile baskısı ve ekonomik  koşullarını yetersizliğin den dolayı üniversiteye giremez. Girebilenler kadmlarm küçük bir bölümünü  oluşturur .Gerici burjuva-faşist Türk eğitim sistemi pramidin tepelerine doğru ilerledikçe en fazla devre dışı  bıraktığı kesim de kadınlardır .
Genç kadınların eğitimde ve çalışma hayatında erkeklerle eşit konuma gelmek. toplumda saygın bir yer edinmek için ilkokuldan itibaren üniversitede sonlandırdığı bu serüven çok zor şartlarda sürnektedir. Bu toplumsal kaos içinde büyük umutlarla kurtuluşun bu olmadığının bilincine varacaklardır.
Üniversiteye hepimiz farklı beklentilerle girmişizdir.Bazılarımız dar aile çevresinden kaçış, bazılarımız da kimseye karşı hesap vermeden "özgürce'' yaşamak için, iyi bir mesleki egitim yeri olarak görmüştür üniversiteleri. Ama hepimiz farklı düşünsek de yaşadıklarımız o ortam içersinde aynı olacaktır .
Üniversiteyi kazandıktan sonra ilk değişimi aile içinde görecektir genç kadın.Aileler yıllardan beri çevreden bir zarar gelmesin diye kınlacak bir biblo gibi sakladıkları evlatlannı güvensiz, tehlikelerle dolu bir topluma emanet edeceklerdir.Böyle bir ortamda çaresizlik içersinde yerlerini dolduracak, evlatlanna analık babalık yapacak yeni velileri bir iki saatlik "derin'' sohbetlerle buluverirler.Genç kadın yeni velileri olan bakkal, manav , ev sahibi, yurt müdürü vb.lerine emanet edilir .Arkasında kapı gibi kontratlar ,yurt yönetmelikleri ve meraklı komşulan varken bir yandan kişiliğini geliştirir bir andan da eğitimini ilerletmeye çalışır .Bu yeni ortama alışamamanın verdiği güvensizlik içinde sağ olsunlar yeni aileleri artık on- ları hiç bir zarnan yalnız bırakmayarak ailelerinin yerini aratmayacaklardır. Nasıl mı?Yurda, eve giriş- çıkışları kontrol ederek, kıyafetlerinden tutun da arka- daşlık ilişkilerine kadar kanşarak -bugün devlet yurtlarında ve özel yurtlarda yurda giriş saatleri 19-00- 20.00- çok ender durumlarda 22.00 ile sınırlı tutulur. Bir kadının saat 22.00'den sonra ne yapacağı belli olmaz denilerek. dört duvarlı modern hapishanelere kapatılır Evlere kızınızın namusu gidiyor, kurallara uymuyor gibi ihtar mektuplarının gönderilmesi son derece normaldır .
Üniversiteli kadın, çevresinin ona güven veren konıyucu yardımlarıyla, okulların açılmasıyla birlikte korunacağı, kendisine ve çevresine olan güvensizliğini
 

 
 
İlgili Bağlantılar
Haber Puanlama
Seçenekler
Эlgili Konular

Gençlik Yıldızı

Üzgünüm, bu yazı için yorumlar aktif değil.
 
PHP-Nuke
Sayfa Ьretimi: 0.07 Saniye