|
|
BARIŞ ANNELERİNE ZİNDAN ÇETELERE KIYAK
Newroz’un yaklaşması MGK dikatörlüğünü Kürt illerinde saldırıları daha pervasızca artırmaya ve gözdağını artırmaya itti.MGK’da çıkan “bölücü terörü terörle ezme” talimatına uygun olarak hareket eden polis,jandarma güçleri Kürt emekçilerine ve barış talebini dillendiren Barış annnelerine yönelik saldırılarını daha pervasız hale getirdiler.Kür emekçilerinin ulusal ve demokratik taleplerini yükseltmeleri ve teslimiyet dayatmalarına serhildanlarla karşılık vermesi,kontr-gerilla cumhuriteni her bakımda daha saldırgan bir konuma itti.Kuzey Kürdistanda OHAL’i aratmayan uygulamalar sürüyor ve kirli savaşın ayak sesleri aratak duvarları dövüyor.eşitlik,özgürlük ve barış istemek,bunun için alanlara çıkmak,ölümden ölüm,zulümden zulüm beğenmeyi dayatıyor.
Faşist MGK diktatörlüğü birikmiş olan sorunları çözmede acizleştikçe ve emekçilerin istemleri karşısında köşeye sıkıştıkça daha çok faşist terör ve baskıya baş vurmayı tek çıkış yolu olarak görüyor.Kürtlere politika yapma yasağının yanında ajanlaştırma,kontgerilla saldırılarıyla katletme,gözaltına alıp işkencede geçirip tutuklama, ceza yağdırarak korku duvarları içine hapsetme yanında kirli savaşın yolunu döşemeye çalışıyor. Nitekim Şubat ayında Diyarbakır’da Barış istemleirni dillendiren 24 kadın Barış Annesi”devletin güvenliğini tehlikeye sokup,bölücülük yaptıkları” gerekçesiyle gözaltına alınarak tutuklanırken öte yandan ,Kars Ağır Ceza Mahkemesi, Kars’ın Digor ilçesinde 1993 yılında yürüyüş yapmak isteyen 17 kişiyi öldürmek ve 63 kişiyi yaralamaktan yargılanana 8 Özel harket Timi hakkında berrat kararı veriyordu. 13 yıl sonra verilen kararda mahkeme heyeti, ateş açmanın “meşru müdafa sınırları içerisinde yapıldığına” hükmetti.Böylece kitle katliamı yapan kontrgerilal elemanları na kıyak yapılarak yenni katliamlar yapmak üzere sırtları sıvazlanırken, 24 Barış Annesi,barış istedikleir için zindana kapatılıyordu..Başı tülbentli, yürekleri acılı 24 kadını tutuklama gerekçesi ilginç;”Terörle Mücadele Yasası’na muhalefet ve örgüt propagandası” yapmak. Peki, ne yapmıştır bu 24 kadın; Ormanlık alanları, SİT bölgelerini yağmalayıp kendileirne Villamı yapmışlar? Naylon fatura düzenleyerek devleti mi dolandırmışlar? Çete kurarak, vatandaşı mı çarpmışlar? Kitabevine bomba mı atmışlar? Köylüleri kurşuna dizip toplu mezarlara mı gömmüşler? Ne yapmış bu kadınlar? Başı tülbentli, yaşları ilerlemiş, yürekleri burkulmuş 24 kadın ne yapmıştır ki tutuklanmıştır? Hani Türkiye demokratikleşiyor, AB normları her yanı sarıyordu? Bu anneler, silahlı çete oluşturarak esnafı, sanatçıları, şunu bunu haraca mı bağlamışlar? Usulsüz kredi sağlayıp yandaşlarına kıyak çekip, Hazine’yi zarara mı uğratmışlar? 24 emekçi Kürt kadını ne yapmış, hangi kirli işe bulaşmıştır? Bunu açıklayacak bir kimse varmı?Elbette yoktur.Çünkü kürt olmak potansiyel suçlu olmak için yetiyor. Onlar yıllardır her vesileyle ölen asker annelerine gidiyor, el ele veriyor, savaşın ve çatışmanın son bulması, Kürt sorununun demokratik yolla çözülmesini istiyorlar. Asker de gerilla da ölmesin diyor. Bu suç mu? Anneler, barış ve kardeşlik istiyor. Kan akmasın, çatışmalar son bulsun, operasyonlar durdurulsun, tecride son verilsin, siyasi bir genel af çıkarılsın, Kürt sorunu barış ve demokratik yollarla çözülsün, diyorlar. Bu insani duygu ve bu namuslu davranışa faşizmin yanıtı ise zindan,kan ve zulüm oluyor. Daha fazla baskı,zulüm ve tehditle Kürt emekçilerini terbiye edeceğini düşleyen kontr-gerilla cumhuriyeti sanıyor ki tutuklama ve tehditle Kürt sorunu yok sayılacak yada unutulacak.Neki bugüne kadar böylesi saldırıların binlerecesi yaşanmış ama Kürt sorununun inkar ve imhası politikasına çare olamamıştır. Özgürlük kavgasında çatışmada , cezaevinde , işkencede , dağda , şehirde katledilmiş gerilların öyküleriyle içleri kan ağlayan, barış diyerek kendilerini sokağa atan Barış Anneleri’ne yönelik bu uygulama faşist MGK diktatörlüğünün aalet,demokrasi ve hukukda ne aldığını ortaya koyuyor. Diyarbakırlı 24 barış annesinin tutuklanmasına itirazları kabul edilmeyerek zindan da kalmalarına karar verildi.Çünkü bu adalet ve zaten hukuk işi değil. Adalet ve hukuk burjuvazi için işliyor,emekçilere ise baskı,şiddet ve yasaklar düşüyor.Nitekim Kürdistanın bir çok yerinde OHAL’i aratmayan baskı ,saldırı ve bir tutuklama salgını yayılıyor .Tüm bölgede operasyonlar, ev baskınları,DTP binalarına baskınları, okul baskınları birbirini izliyor ve gerilllar hünharca katlediliyor. MGK’nin toplantılarında alınan kararlara bakılırsa baskı, gözdağı ve şiddet bahar aylarında daha da artarak süreceğini gösteriyor.Keza Newroz kutlamalarına yönelik engelleme çabaları daha da artacak. Gelişmelerden çıkarılacak olan olgular faşist baskı ve teröörün artarak sürceğini gösteriyor. Faşist MGK diktatörlüğü, çete ve katliamcıların birer birer temize çıkarıp,yeni katliamlar yapmaları,Kürt özgürlük hareketinin ezilip dağıtılması için önlerini açarken, demokrasi ve özgürlük diyen Kürt emekçilerine kan ve zulüm reva görülüyor.Ama şunun altı bir kez daha çizilmelidir ki, nice faşist katliamları,işkence ,tutuklama zulmünü direnişleriyle yere çalmayı başaran Kürt emekçileri bu yeni faşist saldırı dalgasınıda göğüsleyerek özgürlük yolunda inatla direnmeye devam edeceklerdir.
|
|
| |
Ortalama Puan: 0 Toplam Oy: 0
|
|
|
Эlgili Konular
|
Üzgünüm, bu yazı için yorumlar aktif değil. |
|