DHB ARŞİV SİTESİ
Ana Menü
Anket
İKTİDARSIZLIĞIN TEORİSİ YADA KAPİTALİZMİN KUTSANMASI OLARAK ANARŞİZM
Dünden Bugüne
Küçük topluluk sosyalizminin savunucuları olan anarşistlerin, gerçek sosyalistler olmadığını kanıtlamaya çalışacağız.
          Ayrıca, proletarya diktatörlüğünü reddettikleri sürece, anarşistlerin gerçek devrimciler de olmadıklarını kanıtlamaya çalışacağız...
          Ve böylece, konumuzda ilerleyeceğiz.  
    DİYALEKTİK YÖNTEM
Marksizm, yalnızca sosyalizmin teorisi değil, bütün bir dünya görüşü, bir felsefi sistemdir. Marks'ın proleter sosyalizmi, [bunun] mantıki bir sonucudur. Bu felsefi sisteme, diyalektik materyalizm denir.
          Bu yüzden, marksizmi yorumlamak, aynı zamanda, diyalektik materyalizmi yorumlamak anlamına gelir.
          Bu sisteme neden diyalektik materyalizm adı verilmiştir?
          Çünkü yöntemi diyalektik ve teorisi materyalisttir.
          Diyalektik yöntem nedir?



      Deniliyor ki, toplumsal yaşam sürekli hareket ve gelişme halindedir. Bu doğrudur: yaşama, değişmez ve (Eleştirel Eleştirinin Eleştirisi. Burada 1845'te yayınlanan, Kutsal Aile ya da Bruno Bauer ve İzleyicilerine Karşı Eleştirel Eleştirinin Gözden Geçirilmesi'ne atıfta bulunmaktadır. Bu, Marks ve Engels arasındaki ilk ortaklaşa yapıttır, bilimsel sosyalizmin kurucuları, bu yapıtta, hegelciliğin ilk sistematik eleştirisine girişmişlerdir. Ed. Syf. 17) durağan bir şey gözü ile bakılmamalıdır; (yaşam) hiç bir zaman bir düzeyde kalmaz, sonsuz bir hareket, sonsuz bir yıkılış ve yaratılış süreci içindedir. Bu nedenle, yaşam her zaman eski ve yeniyi, büyüyen ve öleni, devrimci ve karşı-devrimci olanı içerir.
          Diyalektik yöntem, bize, yaşama, gerçekte olduğu gibi bakmamız gerektiğini anlatır. Gördük ki, yaşam sürekli hareket halindedir; dolayısıyla yaşama, hareketi içinde bakmalı ve sormalıyız: yaşam nereye gidiyor? Gördük ki, yaşam sürekli bir yıkılış ve yaratılış görünümü sunmaktadır; dolayısıyla yaşamı, yıkılış ve yaratılış süreci içinde incelemeli ve sormalıyız: yaşamda yıkılan nedir, yaratılan nedir?
          Doğan ve günden güne gelişen yaşam, yenilemez, onun ilerlemesi engellenemez. Bu demektir ki, örneğin eğer proletarya bir sınıf olarak doğmuşsa ve günden güne büyüyorsa, bugün ne kadar zayıf ve sayıca az olursa olsun, uzun vadede zafere ulaşacaktır. Neden? Çünkü büyümekte, güç kazanmakta ve ileriye doğru yürümektedir. Öte yandan, yaşamda, eskiyen ve ölümüne yaklaşan şey, bugün dev bir gücü temsil etse de, kaçınılmaz olarak bir yenilgiye uğrayacaktır. Bu demektir ki, örneğin, eğer, toprak, burjuvazinin ayağının altından yavaş yavaş kayıyorsa ve burjuvazi, her geçen gün daha çok geriye kayıyorsa, bugün ne kadar güçlü ve sayıca çok olursa olsun, uzun vadede yenilgiye uğrayacaktır. Niçin? Çünkü bir sınıf olarak, çürümekte, güçsüzleşmekte, eskimekte ve yaşam için bir yük haline gelmektedir.
          Bundan şu ünlü diyalektik önerme doğmuştur: gerçekten var olan her şey, yani gün geçtikçe büyüyen her şey akla uygundur ve gün geçtikçe çürüyen her şey akla aykırıdır, dolayısıyla da yenilgiden kurtulamaz.
          Örneğin: Geçen yüzyılın seksenlerinde, Rus devrimci aydınları arasında büyük bir anlaşmazlık patlak verdi. (Pascal, Blaise (1623–1662). ÜnIü Fransız filozofu, matematikçisi ve fizikçisi; diferansiyel ve integral hesapları konusunda Leibnitz ve Newton'un habercisi. Ed. Syf. 18) Popülistler, "Rusya'yı kurtarma" görevini yüklenecek temel gücün, kır ve kent küçük-burjuvazisi olduğunu iddia ediyorlardı. Marksistler onlara sordular: neden? Çünkü diye yanıtladı popülistler kır ve kent küçük-burjuvazisi, bugün çoğunluğu oluşturuyor ve üstelik yoksulluk ve sefalet içinde yaşıyorlar.
          Buna Marksistler cevap verdi: kır ve kent küçük-burjuvazisinin bugün çoğunluğu oluşturduğu ve gerçekten yoksul olduğu doğrudur, ama sorun bu mudur? Küçük-burjuvazi, uzun süreden beri çoğunluğu oluşturmaktadır, ama bugüne kadar, proletaryanın yardımı olmaksızın, "Özgürlük" mücadelesinde hiç bir inisiyatif göstermemiştir. Neden? Çünkü küçük-burjuvazi, bir sınıf olarak, büyümemektedir; tam tersine, gün geçtikçe parçalanmakta ve burjuvaziye ve proletaryaya [dönüşerek] dağılmaktadır. Öte yandan, yoksulluk da, burada belirleyici önem taşımaz; kuşkusuz, "Serseriler" küçük-burjuvaziden daha yoksuldur, ama hiç kimse, "Rusya'yı kurtarma" görevini yüklenebileceklerini söylemeyecektir.
          Gördüğünüz gibi, sorun, bugün hangi sınıfın çoğunluğu oluşturduğu ya da hangi sınıfın daha yoksul olduğu değil, hangi sınıfın güç kazandığı ve hangisinin çürüdüğüdür.
      Ve proletarya, durmadan büyüyen ve güç kazanan, toplumsal yaşamı ileri doğru iten ve bütün devrimci unsurları kendi etrafına toplayan tek sınıf olduğuna göre, ona, bugünkü hareketin temel gücü gözü ile bakmalı, onun saflarına katılmalı ve onun ilerici çabalarını, kendi çabalarımız olarak benimsemeliyiz.
          İşte Marksistler böyle cevap verdiler. Açıktır ki, Marksistler, yaşama diyalektik açıdan bakarlarken, popülistler metafizik [yöntemle] tartışıyorlar - onlar toplumsal yaşamı, durağan kalan bir şey olarak betimliyorlardı. (Leirnitz, Gottfried Wilhelm (1646-l7l6). Ünlü Alman filozofu ve matematikçisi; felsefede klasik Alman idealizminin öncüsü sayılabilir; matematikte en büyük katkısı, Newton'dan bağımsız olarak hesaplamayı (calculus'u) bulmasıdır. Ed. Syf. 18)
          Diyalektik yöntem, yaşamın gelişmesine işte böyle bakar.
          Ama hareket vardır, hareket vardır. Proletaryanın ayağa kalkarak, silah depolarına hücum ettiği ve irticaya karşı bir saldırıya giriştiği "Aralık Günleri" sırasında, toplumsal yaşamda hareket vardı. Ama proletaryanın "Barışçı" gelişme koşulları altında, tek tek grevler ve küçük sendikaların kurulması ile yetindiği daha önceki yılları hareketine de, toplumsal hareket adı verilmelidir
          Açıktır ki, hareket farklı biçimlere bürünmektedir. Ve bu yüzden, diyalektik yöntem, hareketin iki biçimi olduğunu söyler evrimci ve devrimci [hareket].
          İlerici unsurlar, günlük faaliyetlerini kendiliklerinden sürdürdükleri ve eski düzeni, küçük, nicel değişmelere uğrattıkları zaman, hareket evrimcidir.
          Aynı unsurlar, birleştikleri, bir tek görüşle donandıkları ve eski düzeni yok etmek ve yaşamı nitel olarak değiştirmek, yeni bir düzen kurmak amacıyla düşman kampını süpürüp geçtikleri zaman, hareket devrimcidir
          Evrim, devrimi hazırlar ve ona zemin yaratır; devrim, evrim sürecini tamamlar ve onun daha ileri faaliyetini kolaylaştırır.
          Doğada da benzer süreçler yer alır. Bilim tarihi göstermiştir ki, diyalektik yöntem, gerçekten bilimsel bir yöntemdir Astronomiden başlayıp, toplum bilime kadar her alanda, evrende hiç bir şeyin öncesiz ve sonsuz olmadığı, her şeyin değişip, her şeyin geliştiği düşüncesinin kanıtını buluruz. Ve bu demektir ki, diyalektiğin ruhu, zamanımız bilimine tümüne işlemiştir
          Hareketin biçimlerine gelince, diyalektiğe göre küçük nicel değişikliklerin uzun dönemde nitel değişikliklere yol açacağı gerçeğine gelince - bu yasa, doğa tarihi için de, aynı ölçüde geçerlidir. Mendeleyev'ın, "Unsurların devri çizelgesi" nicel değişikliklerden, nitel değişiklikler (Mayer, Julius Robert Von (1814–1878). Alman fizikçisi, enerjinin sakınımı teorisinin altında yatan ilkeyi formüle etmiştir. Ed. Syf. 18) doğmasının doğa tarihinde ne büyük önem taşıdığını göstermektedir. Aynı şey, biyolojide, yeni-darvinizmin yerini almakta olan yeni-lamarkizm ile sergilenmektedir.
          Friedrich Engels'in, Anti-Dühring'inde yeter derecede ışık tuttuğu diğer gerçekler hakkında bir şey söylemeyeceğiz.
          Diyalektik yöntemin kapsamı işte budur.

ANARŞİSTLER PROLETER SOSYALİZMİNE NASIL BAKIYORLAR?
Her şeyden önce, proleter sosyalizminin, sadece felsefi bir doktrin olmadığını bilmeliyiz. O, proleter yığınlarının doktrini, onların bayrağıdır; dünyanın her yerindeki proleterler ona saygı duyuyor, ona "Tapınırcasına" sevgi gösteriyorlar. Dolayısıyla, Marks ve Engels, yalnızca felsefi bir "Okulun" kurucuları değil; her geçen gün büyüyen ve güç kazanan, yaşayan proletarya hareketinin, yaşayan önderleridir. Her kim onların doktrinine karşı savaşır, onları "Devirmek" isterse, eşit olmayan bir mücadelede kafasını kırmaktan sakınmak için, bunların tümünü aklında çok iyi tutması gerekir. Anarşist Baylar bunun pekâlâ farkındalar. İşte, bu yüzden, Marks ve Engels'le savaşırken, en alışılmamış ve bir bakıma, yeni bir silah kullanıyorlar.
          Bu yeni silah nedir? Kapitalist üretim üzerinde yeni bir araştırma mı? Marx'ın Kapital'inin çürütülmesi mi? Tabii ki değil! Yoksa "yeni gerçekler" ve "tümevarım" yöntemiyle kendilerini silahlandırarak, sosyal-demokrasinin "İncilini" -Marks ve Engels'in Komünist Manifesto'sunu- "Bilimsel olarak" çürütmek mi? Gene hayır! O halde, bu olağanüstü silah nedir?
          Bu, Marks ve Engels'in "intihale" başvurduğu suçlamasıdır! İnanır mısınız? Görünüşe göre, Marks ve Engels, orijinal hiç bir şey yazmamışlardır, bilimsel sosyalizm tamamen uydurmadır, çünkü Marks ve Engels'in Komünist Manifestosu, baştan sona, "Victor Considérant'ın Manifesto'sundan çalınmıştır.” Bu tamamen gülünç kuşkusuz, ama anarşistlerin "Eşsiz önderi" V. Çerkezişvili, bu eğlendirici hikâyeyi öyle bir kendine güvenle anlatıyor, Pierre Romus adlı Çerkezişvili'nin salak bir "Havarisi" ve bizim yerli anarşistlerimiz, bu buluşu öyle bir şevkle tekrarlıyorlar ki, bu "Hikâye" ile hiç olmazsa kısaca uğraşmaya değer. Bakın Çerkezişvili ne diyor: "Komünist Manifesto'nun bütün teorik kısmı; yani birinci ve ikinci bölümleri... V. Considérant'dan alınmıştır. Dolayısıyla Marx ve. Engels'in Manifesto'su -legal devrimci demokrasinin bu incili-, Considérant'ın Manifesto'sunun beceriksizce bir aktarmasından başka bir şey değildir. Marx ve Engels, yalnızca Considérant'ın Manifesto'nun içeriğine el koymakla kalmamışlar... Onun bazı bölüm başlıklarını bile almışlardır."
    Bu hikâye, bir başka anarşist tarafından, Pierre Romus tarafından da tekrarlanıyor: "Kesinlikle ileri sürüle bilir ki, onların (Marks ve Engels'in) temel yapıtı (Komünist Manifesto) sadece bir hırsızlık (bir intihal), utanmazca bir hırsızlıktır; ama adi hırsızların yaptığı gibi, kelimesi kelimesine kopya edilmemiş, yalnızca fikirleri ve teoriler çalınmıştır".
          Bunu, Nobati, Muşa, Hıma ve öteki gazetelerdeki bizim anarşistlerimiz de tekrarlıyorlar.( Muşa "İşçi". 1906'da, Tiflis'teki Gürcü anarşistler tarafından basılan bir günlük gazete ve Hıma "Ses" 1906'da, Tiflis'te anarşistler tarafından yayınlanan bir başka günlük gazete. )-devam edecek-

 
İlgili Bağlantılar
Haber Puanlama
Seçenekler
Эlgili Konular

Dünden Bugüne

Üzgünüm, bu yazı için yorumlar aktif değil.
 
PHP-Nuke
Sayfa Ьretimi: 0.17 Saniye