 |
|
KUŞ GRİBİ SALGINI KUŞLAR ÖLDÜRÜLEREK ÖNLENEMEZ

Dünyada bir çok hastalık yaygınlaşıyor.Emperyalist ve ilaç tekelleri daha fazla kar etmek için önceden bulunan hastalıkları önleyeci ilaçları parasız ve ucuz olarak piyasaya sürmeyerek canlıların geleceğini tehlike içine atıyorlar.Son aylarda dünyanın bir çok yerinde olduğu gibi Türkiyede de Kuş gribi salgınıyla birlikte “kuşların ithafı ” başladı.Ama sorun hastalığı kuşların katledilesiyle engellenip engellnmeyeceğiydi.günlerdir bakanlar kuş gribi yoktur ve insan bulaşmaz yalanlarını sıralaya dursunlar kuş gribi virüsünü kapan ve Van YüzüncüYıl Üniversite Hastanesinde tedavi gören kardeşlerden Fatma Koçyiğit ve yaşamını yitirirken onlarca kişi garantina altına alındı .Ama hükümet yinede kuş gribine karşı kuşların ithafı dışında ciddi bir önlem üzerinde durmadı.Çünkü onlar için insanların ve canlıların pek değerleri yoktu. Dünyada modern virüs salgınına karşı modern uzmanların salgından kurtulma yönteminin dünyanın neresinde olursa olsun aynı olduğunu gördük. Ortaçağın veba kurbanlarının cadı ilan edilerek görüldükleri yerde hunharca öldürülmesinde olduğu gibi 600 yıl sonra bugün, virüs taşıyıcısı göçmen kuşlar suçlu ilan edilerek sürüler halinde yok ediliyor. (Çin’de yaşanan son salgın sırasında şimdiden Hint kazı Anserindicus’ların yüzde 5 ile yüzde 10′u arasındaki bir bölümünün yok olduğu biliniyor.)
Deniliyor ki dünya çapında bir salgını durdurmaya yönelik alınabilecek ilk önlem, virüsü taşıyan hayvanları yok etmek: Asya ülkelerinde 140 milyonu aşkın öldürüldü. Ve yine deniliyor ki, kuş gribi salgınına karşı yüksek oranlı hastalık ve ölümlerin oluşmasını önlemede en iyi mücadele yöntemi etkili bir aşının üretilmesidir: İlaç tekelleri kuş gribi aşısını bir an önce geliştirmek için çoktan yarışa girdiler. Kimi geliştirdiğini (Macaristan, Fransa), kimi deneme aşamasında olduğunu (ABD), kimi üzerinde çalıştığını (Almanya) ilan etti. Bir başka anlatılan ise bir an önce ilaç üretiminin artırılması ve alternatif ilaçların keşfi: Kuş gribine karşı etkili olduğu bilinen tek ilaç Tamiflu‘nun fiyatları artarken, stoklamadan kaynaklı piyasada bulunmaz oldu. Bu ilacın sahibi İsviçreli ilaç tekeli Roche elde edeceği milyar dolarların hesabını yaparken, diğer ilaç tekellerinin baskısı altında kalarak patent haklarından feragat etmek zorunda kaldı. Tüm bunlar DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü), BM, AB’nin küresel salgına karşı acil önlem çağrıları eşliğinde olup biterken kuşlar göç yolları boyunca ülkeler ve kıtalar arasında hastalığı taşımaya devam ettiler: Sıcak ülkelere doğru göçü süren kuşların güzergahında Azerbaycan, İran, Irak, Gürcistan, Ukrayna, Hollanda, İngiltere ve Bulgaristan uzanıyor. Şimdiden Irak, Türkiye,İngiltere,Almanya ve Hollanda’da kuş gribi vakaları görüldü. Önce kuşlar ve ardından insnalar ölmeye başladı.kuş gribinde uzun yılların ardından Türkiyede bir kişi yaşamını kaybetti.Manyas’ta Kızıksa beldesinde bir gecede 1800 hindi, Romanya’nın Tuna boylarında kuğular, Yunanistan’ın Sakız adasında hindiler… Salgın, başladığı Uzakdoğu Asya’da ise can almaya devam ediyor. Endonezya, Çin, Vietnam… kuş gribine verdikleri kayıp sayılarını arttırmaktalar. Kuş gribi (Avian Influenza) birden bire hastalanıp patır patır göklerden düşen kuşlar için bir sır belki, ama insanlık için sır değil. Bilim çaresiz bir görüntü çiziyor hastalığın asırlardır katettiği yol karşısında. Ve herşey, virüsün insandan insana geçişini sağlayacak değişimi gerçekleştirdiği anda mutasyona uğramış yeni virüsün dünya çapında yaratacağı salgının dehşeti içinde, salgını önlemenin değil de, salgın karşısında neler yapılabilirin hazırlığına endekslenmiş durumda. DSÖ 2004′te kuş gribiyle mücadele edilmesi için uluslararası eylem çağrısı yaptı. Ve yine en son virüs Uzakdoğu’yu aşıp Urallar’a geldiğinde, oradan da saat farkıyla önce Romanya ve Türkkiyeye ulaştıktan, yeni bir salgının Uzakdoğu ile sınırlı olmayacağı bir kez daha görüldükten sonra, DSÖ bütün ülkelere “Kıtalararası salgın görülebilir. Her ülke önlemini alsın” notasını verdi. Alınacak önlemler de belli. AB komisyonu, tüm üye ülkeleri kuş gribine karşı antiviral ilaçları stoklamaya çağırırken, DSÖ ise insanlar arasında bir salgının baş göstermesi halinde küresel olarak yeterli aşı üretimi kapasitesi olmadığına dikkat çekiyor. Kuşların göç yolları hattıyla virüsün yarattığı salgın ülkeden ülkeye nasıl izlenebiliyorsa, insanları da etkileyecek bir salgının yol açacağı kayıp sayısı nasıl bugünden bilinebiliyorsa, aslında Avian İnfluenza da bir sır değil. Avian İnfluenza; kuşlarda görülen bir grip hastalığı iken doğanın ekolojik döngüsü içerisinde hastalığa neden olan virüsün değişen yapısıyla kuşlardan evcil kanatlı diğer hayvanlara, onlardan da insanlara geçme özelliği kazandı. Üzerlerinde taşıdıkları protein yapısına bağlı olarak değişik tipleri var. ‘97 yılında Çin’de salgına neden olan ve bugün tüm Asya’ya yayılarak Avrupa, Ortadoğu ve tüm dünyaya doğru genişleme riski taşıyan türü H5N1 olarak adlandırılıyor. Yaklaşık her 10 yılda bir değişime uğrayarak ülkeler ve kıtalar arasında görülen grip salgınları içinde insanlar için en ölümcül olanı 1918‘de yaşandı. Aynı yıllarda sürmekte olan 1. Emperyalist Dünya Savaşı’nda ölen insan sayısından çok daha fazla insanın öldüğü kayıtlara geçmiş durumda. İspanyol gribi olarak adlandırılan bu virüs 550 bini ABD’de olmak üzere dünya çapında 20-50 milyon insanın ölümüne neden olmuş.Geçmiş zamandan bahsediyoruz ve bugün H5N1 adındaki yeni virüsün dünya çapında grip salgınına yol açması için yapması gereken tek şey kendisine insandan insana geçiş özelliği kazandırması ve bu özelliği kapitalizmin azami kara endeksli koşulları içerisinde (kötü yaşam koşulları, yoksulluk…) kolaylıkla kazanabilir. Öyle ya, doğudan yükselerek tüm dünyayı tehdit eden bu virüs Asyalıların hayvanlarıyla içiçe, beraber yaşamasının bir sonucu değil mi!? Peki ya açlıkla boğuşan Afrika’da bu virüsün insanla teması nasıl engellenecek? Dahası emperyalizmin her yönden gelişmiş ülkeleri, yoksulluğa, açlığa terkettiği dünyanın geri kalan yoksul nüfusunu kasıp kavuracak olan bu virüsten kendini nasıl koruyacak? Paranın her kapıyı açtığı bu sistemde 50 milyon nüfusu yeryüzünden silen İspanyol gribinin gen dizilimi 1918 yılında Alaska’da İspanyol gribinden ölmüş bir kadının donmuş topraktan çıkarılmış cesedinden elde edilen gen bilgisiyle ortaya çıkarılmış, virüs laboratuar ortamında yeniden canlandırılmış. Ve tabii ki kuş gribine dair elde edilen tüm bilgiler ABD’nin Ulusal Sağlık Enstitüsü’nün Gen Bankası’nın “kasalarına” yerleştirilmiş durumda. Dünden bugüne baktığımızda kuş gribi artık bilinemez değil. Bugün Uzakdoğu Asya’da H5N1 adlı virüs yeniden değişime uğrayarak insanlar arasında ve dünya çapında yayılmaya başladığında insanlık hiç de savunmasız değil, fakat biliyoruz ki dünyadaki kuş ölüleri insan ölüleriyle yer değiştirdiğinde kuş gribinin toplu mezarları sınıfsal farklılaşmanın kahreden göstergeleri olacak: O mezarlarda yalnızca yoksullar olacak. Şimdilik uzaklarda bir yerde sebep olduğu sınırlı sayıda insan ölüsü ve gökyüzünün sınırsızlığında uçup gelen virüslerin neden olduğu hindi-tavuk ölümleriyle hayatımıza giren kuş gribini günlük yaşamda soğuk esprilerle “Sendemi kuş gribi oldun?” ya da kanatlı kuşlarla aramıza mecburi mesafe koyarak karşıladık. Ama buda yetmedi ve M.Ali,Fatma ve Hülya Koçyiğit adlı kardeşler yaşamını yitirdiler.Kuş gribi salgınına hazırlık için çıkarılacak tüm küresel eylem planlarında emperyalist devletler ve onların uluslararası kuruluşları, ölümlerle ortaya çıkacak sosyal karışıklıkların önlenmesi için alınması gereken tedbirleri şimdiden başa yazdılar bile. Ama tüm kötülüklerin olduğu gibi kuş gribinin kaynağıda emperyalizmin vahşiliği olduğu gerçeğini unutmadan emperyalizme ve kapitalizme karşı sosyalizm için mücadele etmek ve her zamana göre daha bir aciliyet taşıdığını bilice çakartarak bunun gerekleir doğrultusunda hareket etmek gerekiyor.
|
|
| |
Ortalama Puan: 5 Toplam Oy: 1

|
|
|
Эlgili Konular
 |
Üzgünüm, bu yazı için yorumlar aktif değil. |
|