 |
|
EHLİLEŞTİRMEDE SIRA KESK’DE

Eğitim-Sen’nin tüğünde “anadilde eğitim hakkını” çıkartmayı dayatan ve bundada sonuç alan faşist diktatörlük ve AKP hükümeti bu kezde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı eliyle KESK’in tüzüğündeki emperyalizm, grev, TİS gibi kavramların çıkarılmasını istedi.Çünkü; emperyalizme karşı olmanın, Türkiye’nin bağımsızlığını istemenin sendikayla,sendikal faaliyetle bir ilişkisi yokmuş! Sendikanın olmazsa olmazı olan grev ve TİS’in tüzükten çıkarılması istemine gelince;bunlar için de kamu emekçileri sendikalarının kuruluş yasasında bu hakların yer almadığı gerekçesi gösterilmiş.Yani Türkiyede anti-emperyalist olmak,bağımszılığı ve özgürlüğü savunmak,TİS ve grev hakkı için savaşım yürütmek kamu emekçileir için yasakmış.Devlet böyle birşey buyurmamış kamu emekçilerine.Onun içinde kamu emekçilerinin grevli ve toplu sözleşmeli sendikal hak isteminde bulunmaları yasalara tersmiş.
İşte aylardır AB’ye giriyoruz,demokratikleşiyoruz vb.ninnilerinin söylendiği,sendikal yasalarda değişiklik çalışmalarının yapıldığı bir Türkiye de özgürlükler veemekçilerini haklarından ne anlaşıldığı daha net görülmektedir. Ülkeyi yönetenlere, sermaye medyasının propagandasına bakılırsa “Türkiye demokratikleşiyor”; üç beş yıldır Meclis yasa üstüne yasa değiştiriyor; Anayasa değiştiriliyor. Durmadan “reformlar” yapılıyor! Ama bütün bu “değişimler”den sonra gelip dayanılan yerin; 10 yıl öncesinden bile geri olduğu anlaşılıyor. Çünkü “değiştirmelisiniz” denilen şeyler, “grev” de “TİS” de, “emperyalizme karşı mücadele”de KESK’in tüzüğüne 10 yıl önce konmuş şeylerdir. Ama, 10 yıldan beridir varlığına itiraz edilmeyen “KESK’in örgütlenme ilkeleri”ne her nedense şimdi resmi makamlar tarafından, “Bunların bir sendika konfederasyonunun tüzüğünde yer alması yasaktır; bunları tüzüğünüzden çıkarın!” diyerek itiraz edilmektedir. “Neden şimdi, kuruluşundan 10 yıl sonra, etkili ve yetkili makamların aklına KESK’le, onun tüzüğündeki ilkelerle uğraşmak gelmiştir?” sorusuna değişik yanıtlar verilebilir, ama bu yanıtlar içinde en çok akla yatanını Eğtim Sen’in yakın geçmişindeki gelişmelerde görmke mümkündür. Hatırlanacağı üzere Generalleirn talimatıyla , Eğitim Sen’e de tüzüğündeki “anadilde eğitim” maddesinin çıkarılması dayatıldı ve 200 binden fazla üyesi olan sendikanın kapatılması için Yargıtay’dan kararlar çıkarıldı. Yetmedi, sendika içindeki Kürt düşmanı gerici güçler harekete geçirilerek bölünmek istendi. Eğitim Sen bu saldırıdan tüzüğünü değiştirerek ve hayli yara almış olarak çıkabildi.Egemen sınıflar ve AKP hükümeti , burada bir mevzi kazandıklarını düşünüyor olmalılar ki, şimdi benzer baskıları ve ehlileştirme saldırısnı KESK’in üstüne yönlendirerek orada da bir kargaşa yaratmayı; bu vesile ile tüm konfederasyon bünyesinde bir sarsıntı yaratmayı planlayarak yapmak istiyorlar. KESK yönetimi , Eğitim Sen’de olanlardan bir “ders çıkarmış”malıdır,zamn geçmiş değil.Dün yapılan yanlışlarını bugün devamı halinde KESK’in sağının solunun budanarak tümyle sisem içine çekilmesi hiçde zor olmayacaktır.Onun içindirki KESK Eğitin-Sen de yaşanana olumsuzlukların kamu emekçileirne yönelik bir kuşatma saldırıs olduğu görüler bu faşist gerici saldırıya karşı daha şimdiden tabanını duyarlı hale getirererek alanlara çıkma hazırlığı yapmalı ve mutlaka diğer sendiaka ve kitle örgütleri ile de ortalığı yakalayarak Saldırya karşı cepheden savaşıma tutuşun mücadeleci bir hat izlemeleidir. Ama şu bilinmelidir ki emekçilere yönelik düşmanca saldırlarda aslageri adım atılmamalı ve beklemecilikten hızla çıkılmalıdır. Eğer bu saldırganlık geri püskürtülemezse iş sendika tüzükleriyle de kalmayacak, sendikaların her eylemi, Sendikalar Yasası ya da öteki sınırlayıcı yasaların kıskacına alınarak sendikaların kıpırdamaz hale getirilmesi için yeni geriic hamleleryapılacaktır. Çünkü faşizm ve sermaye güçlerinin yöneldikleri yol budur ve bırakalım emeğin fiili kazanımları, yasalara geçirilmiş olan hakların bile kullanılmaması için baskılar yoğunlaştırılarak haklar birere birere gasbedilmektedir. Çünkü, çoktan beridir;işbirlikçi tekelci sermaye ideologlarının ve siyasetçilerinin ağızlarından düşürmedikleri özgürlük ve demokrasi kavramlarının içeriğinden işçi sınıfının ve emekçilerin sınıfsal hakları çıkarılmıştır ve tümüyle bireysel olan ve bireysel olduğunda da kullanılmayacak olan haklara indirgenmiştir. Sürecin karakteri budur. Ve bu süreci tersine çevirecek olanın, AB ya da dışarıdan gelecek baskılar değil bizzat işçi sınıfı ve emekçilerin haklarına, örgütlerine sahip çıkması olduğunu bilerek hareet etmelei ve KSEK yönetimi uzlaşmacı reformist çizgisnden bir an önce çıkarak KESK’in kuşatılarak bölünüp parçalanıp ve ehlileştirilmesine geçit vermemelidir.Bunu içinde bütün işçi ve emekçi güçlerin haklarını korma ve mezileir sağlamlaştımak için ortak mücadele hattında birleşmeleirni gerekli ve zorunlu kılıyor.İşçi ve emekçi kitle mücadelesinde yeni bir atılım ve saldırılara karşı hak arama bilincini taze tutmak bakımında KESK’in mücadeleci bir hatta girmesini oldukça önemli olacağını unutmadan,bütün gücümüzle kamu emekçilerinin yardımına koşalım.
|
|
| |
Ortalama Puan: 0 Toplam Oy: 0
|
|
|
Эlgili Konular
 |
Üzgünüm, bu yazı için yorumlar aktif değil. |
|