DHB ARŞİV SİTESİ
Ana Menü
Anket
George Orwell Anti-komünist Propagandacı, Troçkizm Şampiyonu, Muhbir
Özgür Kürsü
“Orwell' efsanesi bir çeşit azizleştirmeden ayrı tutulamaz. Onun insani değerlerin vücut bulmuş hali  olarak gösterilmesi kaçınılmaz olarak ona “güvenilir bir rehber” sıfatı da verir. Bu, çok garip bir retorik karışımdır: ‘cesaret’, ‘dürüstlük’, ‘sempati’ gibi ahlaki değerler; ‘nesnellik’, ‘dolaysız doğru’ gibi kriterlerle bağlantılıdır. (Okul Sınavlarında Orwell, s.43)
    Böylece azizleştirilen Orwell, iddialarının sorgulanmasından kurtulmaktadır. Orwell’in tarafsız olduğu iddia edilince politik bir çıkarım da kolaylıkla yapılabilir:
     “Orwell, argümanlarını kişisel deneyim ve sağduyuya ama özellikle de gözlemlediği gerçeğe dayandırarak, döneminin sosyalizminin genellikle gerçekçilikten uzak ve yersiz olduğu sonucunu çıkarıyor.”. (York Notes, Hayvan Çiftliği, s.8)


Brown’ın dediği gibi,
     “’Sağduyuya’, ‘gerçeklere’, ‘deneyimlere’ kim karşı çıkabilir? . . . Anlatılanlardan hiçbir şüphe duyulmaması sayesinde, öğrencilere fikirleri ve hatta safsataları kabul edilebilir gerçek olarak yutturabiliyorlar. . .’gerçeği anlatan yazar’ artık politik bir işlev üstlenmektedir. Deneyim, sağduyu, gerçekçilik ve dürüstlük bütünlüklü ve oturmuş bir karakterin özellikleridir. Oluşturulan bu karakter, belli politik yönelimlerin öğrencilere nesnel gerçek diye anlatılmasında faydalı olur. Orwell’in bakış açısı (başka deyişle aklın ve dürüstlüğün bakış açısı) artık sıradan bir bakış açısı değildir. Artık onun, politik çelişkileri insan doğası ve ahlakının temel doğrularıyla değerlendirdiği varsayılır. . . Çağının temsilcisi Orwell çağının farklı ve çelişen duruşlarını bünyesinde eritir. Çelişkili öğeler `Orwell' kişiliğinde uyum halinde bütünleşirler: sosyalist/sosyalizm eleştirmeni, idealist/gerçekçi, olayların öznel tarafı/nesnel gözlemcisi. Sağ ve sol arasındaki büyük tartışmaları çözmek, ideolojiler ve çelişen güçler arasında bir orta yol bulmak Orwell’e' kalmıştır...[5] ‘Komünizm’ ve ‘Faşizm’ arasındaki çelişkileri yok ettikten sonra sosyalizmin içeriğini boşaltmak artık kolaydır. Aslında Orwell'in sosyalizmi başkalarını ‘düşünmek’ ve insanlara yardım etmekten ibaret bir ahlak anlayışı, duygusal tepkiler vermenin ötesine geçmeyen ahlaki bir sübjektivizmden başka bir şey değildir... Ahlaki değerler bütünü olarak sosyalizm tamamıyla kabul edilebilir... ama toplumu anlamaya yönelik herhangi bir çaba ve örgütlü değişim talepleri ona göre ‘tehdit’ sayılır.  Sosyalizm bunları yapmaya kalktığında hemen faşizme indirgenir... ’Orwell’in’ tüm yaptığı, mizahi yaklaşımı, ahlaki dersleri bize zaten bildiklerimizi tekrar anlatmak ve bunun böyle olmasının kaçınılmazlığını kabul etmemizi beklemektir. Mademki politik değişim umudu bir yanılsamadır, o halde verili durumda mutluluk yollarını aramalıyız”. (Okul Sınavlarında Orwell, sy.46-7)
     Hayvan Çiftliği’ne dönecek olursak okuma rehberinin söylediklerinin pek ötesine geçemediğini görürüz. Orwell  Troçkizm’le ‘insan doğası’ düşüncesini karıştırıp garip bir teori oluşturuyor ve bununla bize genel olarak Devrimlerin, özel olarak da Rus Devrimi’nin neden başarılı olamayacağını anlatmaya çalışıyor. Albay, güya Marx’ı temsil eden domuz, bir rüya görür ve bunu ölmeden önce bir yazdığı bir manifesto olarak diğer hayvanlara aktarır:
     “İnsan bizim tek gerçek düşmanımızdır. İnsanı sahneden kaldırın, açlığın, aşırı çalışmanın sonsuza kadar ortadan kalktığını göreceksiniz... Hiçbir düşünce sizi yoldan çıkarmamalı. İnsanların ve hayvanların ortak bir çıkarı olduğunu, birinin refahının diğerinin refahı olduğunu söyleyecek olurlarsa onları dinlemeyin. Bunların hepsi yalan”. (Hayvan Çiftliği,  George Orwell: Harmondsworth, 1989, sy. 4-5)
    Orwell Marksizmi “Albay”ın saçmalıklarıyla bağdaştırabilmek için onu bayağılaştırıyor. Marksizm naif bir idealizmden ibaret bir teori olarak sunuluyor; bu teori pratiğe uygulanınca ise ortaya sinsi bir zorba düzen çıkıyor.  Bununla birlikte Hayvan Çiftliği’nin vermeye çalıştığı ana mesaj şudur: insanlar hayvanlardan daha iyi değildir, ‘insan doğasının’ herşeyi belirler, sistemi değiştirmeye çalışmak her zaman daha kötü sonuçlara yol açacaktır, bu yüzden elimizdekiyle yetinmemiz, ona şükretmemiz gerekir. Orwell için üzücü de olsa, yaptığı planda önemli bir boşluk vardır. Orwell, farklı sınıfları temsil etmeleri için farklı türleri kullanır; ama bazı hayvanlar diğerlerine göre daha akıllı, daha çevik ve güçlü olsa da, bazı türler zorunlu olarak diğer türlerin avı konumunda olsalar da, toplumumuzdaki sınıfsal ayrımlar böyle bir doğal farklılığı yansıtmazlar. İnsanlık tek bir türdür.  Hakim sınıf daha akıllı, yönetmeye daha uygun, yoksullar ise aptal ya da tembeller diyerek sınıf ayrılıklarını meşrulaştırmaya çalışmak en kötü gericiliktir ve ancak nazilere yakışır. Stephen Sedley’nin dediği gibi,
     “Orwell yüksek perdeden atıyor: Sosyalizm, insanlara kapitalizmden fazlasını veremez; ona önce ihanet edilecek, sonra da hayvan özellikleri taşıyan insanlarca yönetilecek. Ve kapitalizmin verimsiz, kötü yönetimi hiç değilse bu canavarları denetim altında tuttuğu için sosyalizm kadar kötü değildir. Bu öneri Orwell’in amentüsüdür.”. (Alçakgönüllü bir Öneri: Hayvan Çiftliği, Stephen Sedley; Efsanenin İçyüzü, sy.158)
     Ne Orwell ne de Sedley pek hatırlamasalar da sorun sadece kapitalizm değil aynı zamanda emperyalizmdir. İngiltere’deki kapitalizm Orwell’e tahammül edilir geliyorsa bunun nedeni, önemli bir bölümü ezilen ulusların vahşice sömürülmesinden gelen paranın bir kısmının bu ülkenin işçilerinin belli bir kesimine aktarılmasından kaynaklanmaktadır. Orwell’in kendisi de Burma’daki imparatorluk polisi için çalıştığından bu ‘tahammül edilebilir’ İngiliz sömürgeciliğinin sömürge insanları için nasıl dayanılmaz olduğunu kendisi de bilir.
     Gerek Troçkistler, gerekse burjuva basını benzer biçimde Orwell’in sosyalist olduğunu ilan ettiğinden dem vururlar. Peki bunun kanıtı nerededir? Sosyalizmin temel kavramlarını hiçbir zaman okumamış veya anlamamış bir kişi nasıl sosyalist olabilir? Orwell’in eserlerinde öne çıkan en önemli özellik onun kendini beğemişliğidir. İspanya’da neler olduğundan haberi olmadan oradaki askeri ve politik konularda ahkam kesebiliyor. Sosyalizmin ne demek olduğunu bilmeden sosyalizme ‘ihanet edildi’ diye yüksek perdeden konuşabiliyor. “Rusya’ya hiç gitmedim ve Rusya ile ilgili tüm bilgim okuduğum kitap ve gazetelerin anlattıklarından ibarettir” (Seçilmiş Makaleler, Gazetecilik ve George Orwell’in Mektupları, Cilt. 3: Harmondsworth, 1970, s.457) diye itiraf ettikten sonra, Devrim’in tüm ayrıntılarına vakıfmış havasında Hayvan Çitfliği’ni yazıyor. Kitabın Ukrayna baskısına yazığı önsözde Orwell, kırklı yıllarda İngiltere’deki politik yaşamı anlatırken cehaletini ve politikadan habersiz oluşunu sergilemekle kalmıyor, aynı zamanda üst sınıflara özgü kendini beğenmişliği de saklayamıyor:
     “Yine de İngiltere’nin tamamen demokratik olduğunu söyleyemeyiz. İngiltere, aynı zamanda, (herkesi eşit derecede vuran savaşın ardından bile) büyük sınıfsal ayrıcalıkların, büyük gelir farklarının olduğu kapitalist bir ülke. Ama hiç değilse, insanların yüzlerce yıl iç savaş nedir bilmeden yaşadıkları, kanunların görece adil olduğu, resmi haberler ve istatistiklerin güvenilir olduğu ve azınlığın çıkarlarını savunmanın büyük bir risk taşımadığı bir ülke. Bu ülkede sokaktaki insan, toplama kampları, zorlama göçler, yargısız tutuklamalar, sansür gibi şeyleri bilmez. SSCB gibi bir ülkede yazılanlar İngilizce’ye çevriliyor ve bu ülke insanı totaliter propagandanın yalanlarına safça inanıyor.” (Seçme Makaleler, Gazetecilik ve George Orwell’in Mektupları, sy. 458)
     İngiliz halkını Rusya’yı anlamayacak kadar aptal sayan Orwell’in, Rusya ile ilgili tüm bildikleri ülkenin burjuva basınında çıkanlardan ibaret!  Karşımızda açıkça bizzat içinde yaşadığı toplum hakkında hiç bir şey bilmeyen ve savunduğunu iddia ettiği Marksizm-Leninizm’in temel ilkelerinden kesin olarak habersiz bir kişi var.
     Bill Alexander, "George Orwell ve İspanya" adlı makalesinde, Orwell’in otuzlu yıllarda faşizm ve onun dünya için oluşturduğu tehdit hakkında hiçbir fikri olmadığını belirtiyor:
      “Orwell İspanya’ya gittiğinde İspanya’nın tarihi, içinde bulunduğu koşullar ve iktidar mücadelesi hakkında  hiçbir şey bilmiyordu. Bunu kendisi de itiraf ediyor: ‘İspanya’ya geldiğimde politik durumla ilgilenmemiştim ve olanlardan haberim yoktu.’ Diğer pek çok Avrupalı aydının aksine Orwell, özgürlük ve faşizm arasındaki mücadeleyi anlamamıştı. Hitler’in Almanya’da demokrasiyi vahşice yok etmesi ve 1934 yılında İngiltere’de Mosley’in düşmanlarına karşı şiddet kullanması bile Orwell’in dikkatini çekmedi. Onun biyografisini yazan Crick, Orwell’in, Mart 1936’dan önce, Mosley’in taraftarlarının Barnsley’deki bir mitingde muhaliflere saldırmasına şahit olana kadar faşizmin doğası ve yayılma kapasitesi hakkında hiçbir fikir sahibi olmadığını yazıyordu...[6]     “Orwell İspanya’daki mücadelenin önemini kavramamıştı. Halk Cephesi hükümetinin faşizme karşı ortak cephe kurmaya yönelik çabalarından haberi yoktu, Cumhuriyetçiler’in bayrağını görmemişti, POUM’un eylemlerini desteklemiyordu – safariye çıkan bir turist, macera arayan bir gazeteci gibi eline silahını alıp İspanya’ya gelmiştir...
     “Halk Cephesi’nin devrimci ruhuuna ne kadar uzak olduğu yaralı askerlerin cepheye geri dönmek istemeleri gerçeğini reddetmesinden belli oluyor. Yaralı askerler geri dönmek istediler! Sayı ve mühimmat bakımından düşmanın çok gerisinde olan Cumhuriyetçi güçler, eğer bu ruh haliyle savaşmasalardı Orwell evine döndükten sonra geçen on sekiz ay boyunca faşistlere dayanmaları olanaksız olurdu. Franco’ya karşı direniş kırk yıllık terör ve baskıya rağmen sürmezdi...
     “Orwell’in savaşa üst sınıf İngilizlerin bakış açısıyla bakması, savaşı, yazacağı kitabına bir malzeme olarak görmesi anti-faşist mücadele ruhunu anlamamasından kaynaklanır. Yine kitabına malzeme sağlasın diye  Londra’nın yoksul yerlerini gezmiş, İngiltere’nin Kuzey’indeki yoksul sanayi mahallelerini dolaşmıştır. Ama kapitalizmin krizi yüzünden acı çeken insanlarla hiç özdeşleşmemiştir.-devam edecek-


 


 

 
İlgili Bağlantılar
Haber Puanlama
Seçenekler
Эlgili Konular

Özgür Kürsü

 
PHP-Nuke
Sayfa Ьretimi: 0.09 Saniye