DHB ARŞİV SİTESİ
Ana Menü
Anket
OKUMAYAN TÜRKİYENİN RESMİ
Gençlik Yıldızı
Toplumların  aydınlanmasının göstergesinde önemli bir veri olarak öne bir ülkede kişi başına düşen kitap önemli bir yer tutar.Elbette her kitap okuyanın aydınlanmaya hizmet etmediği ve kitap okuma sayısıyla bir toplumun aydınlanmasnın sağlanmasını söz konusu olmayacağı bir yana,ama toplumdaki  gelişmeleri çok yönlü olarak irdelemek ve gelişmeler karşısında ilgisiz kalmamak ve bilgilenmek bakımından kitap okumanın önemi ortada. Neki muassır medeniyeti yakaladığı iddia edilen Türkiye'de 12 bin 89 kişiye bir kitap düşüyor.Bu taplo aslında egemen sınıfların kitap düşmanlığıyla ve okumayan cahil kalan bir toplumu aldatarak yönetip, yönlendirmenin ne kadar kolay olduğunu ve yıllardan bu yana  emekçileri aldatmada egemen sınıfların ne kadar rahat olanaklar yakaladıklarını ortaya koyuyor.BM İnsani Gelişim Raporu'na göre Türkiye, okuma alışkanlığında Malezya, Libya, Ermenistan gibi ülkelerin de bulunduğu 173 ülke arasında  86. sırada yer alıyor.


Okuma oranının yüzde 4.5 olduğu Türkiye'de yılda 23 milyon 386 adet kitap basılırken, üniversite bitirenlerin sayısının 14 kat arttığı son yıllarda, kitap okuyanların sayısının 1965 yılına göre yüzde 10'lara düşmesi okuma alışkanlığının televizyon/görsel medya karşısında nasıl yenik düştüğünü de gözler önüne seriyor.
Eğitim-Sen'in bir araştırmasına göre,eğitim ve öğretimin  baş mimarları olan  öğretmenlerin de kitap okumadıkları ortaya çıkıyor.Türkçe programı ısrarla okuma alışkanlığının kazandırılması gerektiğini vurgularken, bu programı uygulaması gereken öğretmenlerin hiç de kitap okumadıkları yapılan bir anketle tespit edildi. Yapılan araştırmaya göre, öğretmenlerin yüzde 8'i hiç kitap okumuyor. Yüzde 39'u ise bu konuda bilgi vermek istemiyor. Yüzde 28'i ayda bir kitap alıyor.
394 kütüphaneye karşılık 400 bin kahvehanenin bulunduğu Türkiye'de, yapılan bir ankete göre, kitap okumayı en çok televizyon ve internet engelliyor. Üniversite ve dengi okul mezunlarının 'Niçin okumuyorsunuz' sorusuna verdikleri cevaplar ise şöyle sıralanıyor:
Yüzde 30.3, "Televizyon ve internet insanları kitap okumaktan uzaklaştırıyor." Yüzde 19.7, "Okul eğitiminde okuma alışkanlığı verilmiyor." Yüzde 15.6, "Geçim şartlarının ağır olması." Yüzde 10.3, "Kitapların pahalı olması." Yüzde 23, "Diğer sebepler."
BM İnsani Gelişim Raporu'na göre ise Türkiye, 173 ülke arasında 86. sırada yer alıyor. Batı'da okuma oranını araştırma yeni bir bilim dalı kabul edilirken, araştırmalara göre, Japonya'da 25 kişiye bir kitap, Fransa'da 7 kişiye bir kitap, Türkiye'de ise 12 bin 89 kişiye bir kitap düşüyor. Türkiye'de okur yazar nüfusu yüzde 86 olmasına rağmen, kitap okuyan nüfus günden güne azalıyor.  
Türkiye'de, kitap okuma oranı yüzde 4.5 olarak tespit edilirken, üniversite bitirenlerin sayısının 14 kat arttığı son yıllarda, kitap okuyanların sayısının 1965 yılına göre yüzde 10'lara düşmesi,okumayan bir toplum gerçekliğinin  acı resmi ortaya koyuyor.
Uzmanlara göre, evde anne ve babasını kitap, gazete okurken gören çocuğun hayatına kitap ya da gazete kolaylıkla girebiliyor. Evin köşesinde kitaplığın olması, çocuğun da isterse kendi kitaplarını bu kitaplığa koyması, hatta kendi kitaplığının olması, çocukta kitap okuma alışkanlığını sağlamakta büyük önem taşıyor. İşte yaşlara göre kitapların özellikleri:
1-2-3 yaş: Yarı oyuncak, yarı kitaptır. Konu içermeyen eşya, insan, hayvan kitaplarıdır.
4-5 yaş: Gerçekçi öykülerden oluşmaya başlar. Mekan gerçektir, puntolar iri olmalı, resimler konuyu anlatmalı, bu yaş çocukları, kendilerine resimli öyküler okunmasından hoşlanır.
6-7 yaş: Kitabın ana fikri, konunun mesajı olmalı, metin uzun olmamalı. Bu yaş çocukları, doğa, hayvan ve diğer çocukların da içinde yer aldığı bol resimli kısa öykülerden zevk duyarlar.Bu dönem, bir çocuğun okumaya olan ilgisini kamçılamak için en uygun dönemdir.
8 yaş: Konular, tabiat veya insan hayatı olabilir. Gezi, serüven, coğrafya, ilk çağlara ait öyküler, okuma konusundaki en bariz ilgi alanlarını oluşturur.
9-10 yaş: Cinsiyet farklılaşması bariz şekilde ortaya çıkmaya başlar. Bu sebeple öykülerde sözcükler yer almaya başlamalı.Giriş, gelişme, sonuç bölümlerine önem verilmeli.
11-12 yaş: Erkekler bilim ve buluşlara, kızlar okul ve aile hayatını içeren konuların yanında aşk öykülerine ilgi duymaya başlarlar.
Okunan en çok kitaplar arasında toplumsal ve politik içerikli kitapların daha yer tutmasının  verilerle sabit olduğu ortada dururken, okunan kitapların ağırlığını genellikle  aşk, bilim kurgu,polisiye vb. içerikli kitaplar oluştururken, okuma da bilinçli  bir seçim ve toplumun aydınlanmasına hizmet eden bir  bakışın olmadığını, oluşmadığını ve  kitap okumayı ağırlıklı olarak  göresen medyanın belirlediğini gösteriyor.Toplumun okumaması ve cahil kalması için burjuva kapitalist sistem koşullarında,emekçilerin okuma alışkanlıklarının geliştirilmesi ve  basın-yayın araçlarının daha kolayca elde edilişini sağlamak  söz konusu olmaz.Onun içindir ki toplumun parasız ve kolayca  basın-yayın araçlarına ulaşmasının yolu herşeye olduğu gibi, basın-yayın araçlarınada egemen olan  burjuva kapitalist sisteme  karşı mücadele ederek okuma  hakkının koparılarak alınması demek  toplumun cahil bırakılması datyatmasının aşılması demek olacaktır.


 
İlgili Bağlantılar
Haber Puanlama
Seçenekler
Эlgili Konular

Gençlik Yıldızı

Üzgünüm, bu yazı için yorumlar aktif değil.
 
PHP-Nuke
Sayfa Ьretimi: 0.07 Saniye