 |
|
ASGARİ ÜCRET NEDİR?

Geçen ay içinde 2006 yılı için geçerli olmak kaydıyla asgari ücret belirlendir.İMF ve partronların istemleri doğrultusunda belirlenene asgari ücrete yalnızca 30 YTL zam yapılarak asgari ücret 380 YTL olarak belirlendi.açlık sınırının 550 YTL ve yoksulluk sınırının 1500 YTL olarak belirlendiği Türkiyede asgari ücret açlık sınırının altında kalmış oldu.Peki nedir asgari ücret? Asgari ücret bir işçinin çalışması karşılığında gida,konut,giyim,sağlık,ulaşım ve kültür vb. gibi zorunlu giderlerinin ailesiyle birlikte insanca yaşamını sürdürmesini sağlayacak ücret demektir.
Bir işçinin tek başına yaşamadığını dikkate aldığımız asgari ücret belirlemesinde işçi ile birlikte ailesinin hesaba katılması ve buradan hareket edilmesi gerekiyor.Her ülkede aile bileşiminin farklı olmasından hareket ettiğimizde Türkiyede bir aile dediğimizde aklımıza genellikle baba,anne ve iki çocuk birlikte oluşan dört kişilik bir aile gelmektedir.Buradan olarakda asgari ücret belirlemesinde dört kişilik aileni esas alınması ve bu ailenin asgari olarak giderleriinin karşılanması gerekiyor. Neki ağırlıklı olarak patronlar ve hükümet yetkilelirnden oluşam asgari ücret tespik komisyonunda genellikle İMF’nin ve patronalrın dedikleri dikkate alınarak,milyonlarca çalışanı ve ailesini ilgilendiren asgari ücret köle ücret olmaktan öteye geçmemiş ve işçinin ailesi ve giderlerinin toplamı asgari ücet belirlemesinde pek dikkate alınmamıştır. Devletin yasalarında asgari ücret şöyle tarif edilmekte; Anayasa, Madde 55; “Ücret emeğin karşılığıdır. Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır. Asgari ücretin tespitinde ülkenin ekonomik ve sosyal durumu göz önünde bulundurulur. 4857 sayılı İş Yasası, Madde 39; “İş sözleşmesi ile çalışan ve bu Kanunun kapsamında olan veya olmayan her türlü işçinin ekonomik ve sosyal durumlarının düzenlenmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca Asgari Ücret Tespit Komisyonu aracılığı ile ücretlerin asgari sınırları en geç iki yılda bir belirlenir.” Asgari Ücret Yönetmeliği, Madde 4/d; “İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücreti,…ifade eder.” Bu metinlerde: - Devletin çalışanların adaletli bir ücret elde etmeleri için gerekli tedbirleri alması gerektiğini (Anayasa), - Asgari ücretin işçinin ekonomik ve sosyal durumlarının düzenlenmesi için belirlendiği (İş Yasası), - İşçinin zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılayacak ücrete asgari ücret denildiğini (Yönetmelik), görmekteyiz. Dikkat edileceği gibi bu metinlerin hepsinin çok önemli bir ayıracı vardır, “ülkenin ekonomik ve sosyal durumu göz önünde bulundurulur”. İşte bu ayıraç, egemen sınıfların hukuk sisteminin temel özelliğidir,hakkın var ancak kullanmaya ülkenin şartları elvermiyor.Egemen sınıfların ve temsilcilerinin sıklıkla işçilerin karşılarına çıkartmış oldukları gerekçede hazır; ekonomik ve sosyal koşulların asgari ücreti yüksek tutmaya el vermiyor..! Peki asgari ücret belirlenmesinde çalışan ve üreten işçilerin etkisi nedir?Aslında asgari ücret belirleme komisyonunda işçiler göstermelik olarak yer almakta ve essta asgari ücret belirlemesinde etkileri olmamaktadır.Türkiyede İş Yasasına ve bu yasaya dayanılarak çıkarılmış Yönetmeliğe göre asgari ücret bir komisyon tarafından belirleniyor .Komisyon ILO’nun ünlü üçlü temsil esasına göre oluşturulmaktadır. 1. Devlet temsilcileri (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Devlet İstatistik Enstitüsü, Devlet Planlama Teşkilatı, Hazine), 2. İşveren temsilcileri (TİSK), 3. İşçi temsilcileri (Türk-İş) İşçi ve işverenleri kimlerin temsil edeceği ise şu şekilde tanımlanmış; bünyesinde en çok işçiyi/işvereni bulunduran en üst kuruluş. Sonuçta iş parmak sayısını bakıyor ve işverenlerle hükümetleirn çıkar ortaklığı,işçi temsilcilerinin taleplerinin kararlara yansımasını daha baştan ortadan kaldıryor.Yani asgari ücreti İMF,patronlar ve hükümet ittifaki devletin çıkarları doğrultusnda belirlemiş oluyor. Devletin ve patronların gereksinimine göre belirlenen asgari ücret çalışanların zorunlu gereksinimini karşılamaktan uzak kalıyor. Türk-İş’in 2005 Kasım ayında yaptığı bir araştırmada gıda, giyim, sağlık, barınma ve eğitim başta olmak üzere zorunlu harcama kalıplarını kapsayan yoksulluk sınırının 1.610,30YTL’ye ulaştığı belirtiliyor. Bu hesaba göre, asgari ücret yoksulluk sınırının dörte birinden bile az. Asgari ücretle çalışan bir işçi dört kat yoksul. Türk-İş tarafından yapılan bir başka araştırma ise ülkenin ekonomisi 1999’dan 2005’e kadar olan dönemde 30 birim büyürken, işçinin asgari ücreti ancak 8,5 birim artabilmiş. Bir farklı anlatımla emekçilerin asgari ücretli kesimi ülke gelişmesinden adaletli bir pay alamamış. Alamadığı için de yoksulluk sınırının üç katı altına düşmüş olduğunu gösteriyor.. Bu durumda saptanan asgari ücretin ne Anayasa, ne Yasa ne de Yönetmelikte öngörülen kriterleri sağladığını kimse iddia edemez.Aksine asgari ücret asgari yoksulluğun adı olmaktan kurtulamamıştır. Asgari ücret Türkiye’de, girmeye çalıştığı AB ülkelerinin bir çoğundan çok daha geri durumda. 2004 yılı verilerine göre (Türk-İş raporu) Türkiye’de asgari ücret 265 Euro iken, bu rakam Yunanistan’da 605, İspanya’da 537, Fransa’da 1173. Açlık sınırının bile altında Türk-İş’in kasım ayı açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasına göre insan onuruna yaraşır bir yaşam için yapılması gereken asgari aylık harcama tutarı 1 milyar 610 bin 300 lira (1,610,30 YTL). Sağlıklı ve dengeli beslenebilmek için ise 529 milyon 790 bin lira (529.79 YTL) harcanması gerekiyor. Net asgari ücretin 380. YTL olduğu dikkate alındığında, asgari ücretli sadece 7 gün insana yaraşır bir yaşam sürdürebiliyor Asgari ücret, üzerinde İMF,egemen sınıflar ve patronların bunca kıyametin koparmaları gözü dönmüş vahşi sömürüyle bağlıdır.Ne zaman asgari ücret konusu gündeme gelse, sermaye elindeki tüm araçlarla saldırıyı başlatır. Başlıca malzeme de bellidir. Asgari ücretin artışı küresel rekabet gücümüzü kırar, üzerimizdeki yükleri artırır, bu yükleri kaldırmamız ve bu işçilik maliyetleri ile üretmemiz mümkün değil vb.denir. İşi biraz ileriye götürenler asgari ücretin artışını ekonominin hassas dengelerinin dibine konulmuş bir dinamit gibi göstermeye çalışırlar. Sonuçta şu kadar artsın, yok hiç artmasın türünden bir çekişme içinde asgari ücretin asıl önemi ve işlevi gözlerden uzaklaştırılarak ölüm gösterilerek sıtmaya razı edilir. Çalışan emekçilerin insanca dengeli bir beslenme ve sağlıklı bir yaşam elde edebilmeleri bakımından asgari ücret oldukça önemlidir.Bunun yolu çok da karmaşık değil asgari ücretin köle ücret olmaktan çıkaılmasından bağlıdır. Bunun için;Asgari ücret vergi dışı bırakılmalıdır;Asgari ücret hesaplamasında birey yerine aile esas alınmalı, bilimsel veriler kullanılmalıdır;Asgari ücretin aynı zamanda gelir dağılımındaki adaleti sağlayıcı bir araç olduğu göz önünde bulundurulmalıdır;Tüm çalışanlar için tek bir asgari ücret belirlenmelidir;Tespit Komisyonunda temsil sorununun çalışanlar lehine çözülmesi vb. istemleri doğrultusunda mücadelenin yükseltilerek insanca bir asgari ücret politikasının kabul ettirilmesi gerekiyor.Aksi halde patronların ve temsilcilerini çalışanlaın asgari ücretlerini yaşanır bir konuma çekmeleri söz konusu olamaz.
|
|
| |
Ortalama Puan: 4 Toplam Oy: 24

|
|
|
Эlgili Konular
 |
Üzgünüm, bu yazı için yorumlar aktif değil. |
|