GÜNÜMÜZDE SORUNU AŞMANIN GEREĞİ OLARAK TEORIK ÇALIŞMANIN ÖNEMI

Marksist-Leninist teorinin ülkemizde neden iç bütünlüğüyle kısa sürede kavranamayacağını belirttikten sonra,teorinin ve teorik çalışma ve savaşımın nasıl anlaşıldığına da değinmek gerekmektedir.Her ne kadar ,”Teori olmadan pratik olmaz” gibi doğru sözler sık sık yazılıp söylendiysede , Marksist teorinin sadece dünyayı yorumlamanın değil ama aynı zamanda değiştirmeninde bir aracı olduğu;ancak kitleler tarafından kavrandığında maddi bir güç haline gelebildiği ;teorinin,düşüncenin madde üzerindeki aktif etkisi gibi,toplumsal hayatı ve sınıf savaşımını aktif bir biçimde etkileyip yönlendirdiği;bu teoriylede donanmadan,proletaryanın önderi olamayacağı ve onunla birleşemeyeceği ve dolayısıylada hareketin burjuva sınırları aşamayacağı,uzun yıllardır derinden kavranıp ,aşılamadı.
Ne söylenirse söylensin Marksist-Leninist teoriye doğmatik bir mevzide yazılıp,bitirilmiş bir teori olarak bakıldı;onun geliştirilmesi ,ilerletilmesi,ilerleyen doğa ve toplum bilimleriyle zenginleştirilmesi gerektiği ve bunun tarafımızdan yapılacağı gerçek anlamda kavranamadı.Marksist teorinin esas belirleyici yanının,devrimci eleştirici olmasına rağmen,buna uygun davranmada oldukça geri kalındığı açık bir olgudur. Marksist-Leninist eserleri kitap kurdu gibi ezbere okuyan ve ne yazık ki ,onu özü itibarıyla iyi kavramayan ve pratiğin hizmetine sokamayan hiç sorunu Marksist-Leninist teorinin ışıığı altında aydınlatmayan devrimcilere “ teorik çalışma yapıyor” denildi.Oysa, gerçek anlamda bir teorik çalışma yapabilmek ve bunda başarı sağlamak,öncelikle doğal bilimlerdeki son gelişmeleri bilmeyi,geniş bir bilgi birikimini,kültürel düzeyin yüksekliğini ve sorunlar üzerine bol bol düşünmeyi,kafa yormayı gerektirir.Bu gerçekler ülkemizde fazla önem- senmediği gibi,az teoriyle çok şey,geri bir teorik seviye ile ileri işlerin yapılabileceği sanıldı.Halada her önemli sorunun,teorik bakımından yeterince anlaşılmadan pratikte başarıyla yerine getirebileceği yanılgılarına düşülmektedir.Tabi teorinin rolünün bu düzeyde küçümsenmesi,kendiliğindenciliğin peşinde sürüklenmenin temelini oluşturmaktadır-devam edecek-Stalin yoldaşın belirtiği gibi ''Kendiliğindenlik teorisi,hareket içindeki bilinç öğesinin rolünün azaltılması teorisidir.'kuyrukçuluk ideolojisidir';bu teori;tüm oportunizmin mantık temelidir.''(Leninizmin Sorunları..25) Teorinin önemini kavrayış zayıflığından dolayı bir çok derin ve kapsamlı teorik çalışmayı yada çalışma önerisini küçümseyen hatalara düştük.Ona hakkettiği büyük değeri veremedik.geçmişten beri teorinin önemi üzerine değinen ve içinde bulunduğumuz koşullarda komünist hareket yeniden ayakları üzerine oturtma ve yeniden partileşme süreci ve bunun yüklediği görevler açısından teorik çalışmaya daha bir önem vermeyi savunan bir çok konuşma ve yazıyı,pratik savaşımdan kaçmak,akademik çalışma burjuva entellektülelizmi,aydın,yarı aydın eğilimi,kör teoricilik vb. olarak görenlere karşı haklı olarak doğru bir mücadele yürüttük. Ama bu tehlikeleri saflarımızdan uzaklaştırdığımızda bu kezde ,teoriye ilgisizlik,kör pratikçilik öne çıktı ve teorik-politik seviyede önemli bir gerileme ve savrulma yaşandı.Bugün hemen bir çok küçük burjuva devrimci örgüt teorik çalışmayı küçümseyerek,ona gereken değeri vermeyerek geriye savrulmanın nedenlerin görmezden gelerek,teorisiz kör pratiği kutsayarak günü kurtaran zihniyet ve eylemleri öne çıkartarak, gelecek ve uzun vadeli planları bir yana bırakıp,teorik çalışma yapma ve teorik seviye yükseltmeyi pratikten kopmak olarak anladılar ve anlıyorlar.Ve böylece hareketin geleceği de karartılıyor. Bu hatalı anlayış ve uygulamalardan dolayı,teorik geriliği aşma savaşımı ve süreci uzuyor.Derinleşerek süren bu teorik gerilik,ülkemizde hem revizyonist,sağcı görüşlerin gelişmesine ortam hazırlıyor,hemde doğmatik anlayışların ve görüşlerin gelişmesinin ve varlığını devam ettirebilmesinin temelini oluşturuyor.Örneğin ülkemiz devriminin özgünlüklerini daha derinden kavrama ve doğmatik yaklaşımlardan uzaklaşmak,teorik kavrayışın derinlemesine bağlı olarak önemli ölçüde aşılmış olsada,hala teorik doğmatizm devrimci hareket üzerinde önemli bir tehlike olarak varlığını sürdürmektedir. Yani teorik gerilik nedeniyle,uluslararası komünist hareket içinde boy atan ve komünist fikirlerin bir parçası,devamı diye lanse edilen ve yanılgılar sonucu öylede kabul gören modern revizyonist düşünceler belli bir süreç ve belli bir dönem içinde,belli bir noktaya kadar komünistleride etkilemiştir.Teorik gelişmeye bağlı olarak;hemde teorik görüşlerimizin derinleştirilmesi yönünde ciddi adımlar atılmış ve hemde bu revizyonist etkilere karşı güçlü bir savaşım başlatılmasının önü aralanmıştır.Ama bu noktaya kadar olan süreçte, istemeye istemeye,anti-marksist görüş ve eğilimlerin yayılması ve gelişmesine hizmet edilmiş,düşmanlarımız bir anlamda olsa kendi ellerimizde büyütülmüştür. Ülkemizde,devrimci hareketin çeşitli eğilimlerin temsilen çok sayıda örgüt bulunmasının ekonomik ve toplumsal temeli,küçük meta üretiminin ve küçük burjuva sınıfının oldukça yaygın olmasında bulur.Ama,Marksist teorinin kavraması ve yayılmasındaki zayıflıkta temel bir etkendir.Çünkü,teorik düzeyin geriliği,bu örgütlerin savundukları görüşleri,hızlı ve kapsamlı bir eleştiri ve teşhir çalışması ile çürütmeyi yada mahkum etmeyi gerektirmiştir.Teorik çalışmaya ve savaşıma gereken önem ver- ilmediği için,bu örgütler yaşamaya,hatta parçalanarak çoğalmaya devam etmişler ve etmektedirler.Bilimsel sosyalist fikirlerle ,devrimci demokratik fikirler arasındaki nitelik farklılık,kalın çizgilerle belirlenip,teorik alanda sürekli,yoğun ve devamlı taarruz halinde savaşım vermede zayıf kalındığı için,sosyalizm adına yola çıkan bir çok işçi ve devrimci, küçük burjuva devrimci örgütlerin saflarında enerjilerini harcamaktadırlar. Teorik gerilik ve bilincin rolünün küçümsenmesi,sorunlara dar açıdan bakmanın,geniş ufuklardan yoksunluğun, gelişmelere hazırlıksız yakalanmanın ve kendiliğinden hareketin peşinden sürüklenmenin asıl nedenidir.Bunun kolay kolay unutulmayacak en çarpıcı olan bir örneği,12 Eylül faşist darbesine nasıl yakalandığımızın resmidir;hazırlıksız;önemli yanlış siyasal belirlemeler,taktiklerde ağır hatalar-geri çekilme taktiğinin içeriğinin sağ bir yaklaşımla doldurulması-,görevler arasında ilişkilerin sağlıklı bir temelde kurulamaması,kör pratikçiliğin etkisi altında kendiliğindenciliğin önünde eğilinmesi ve bulanık ortamda duruma müdahale etme ve bilinçli bir yön vermede başarılı olunamaması,beklenenden önce kapıyı çalan 12 Eylül faşist derbesinin demirden ağlarıyla karşılaşınca ağır kayıplara uğramak ve oturup süreci bir daha düşünerek değerlendirmek ,hatalarını görmek Devam edersek,günün ağır koşullarında teorik gerilik bazı kadroların ''geçici yol arkadaşlarının''savaşımı tatil etmesine,bazılarının pusulayı şaşırarak örgüt kitlesinde kopurak tasfiyeciliğe kapaklanmasına,bazılarının düşman eline geçince ihanet etmesine,çözülmesine yol açan ideolojik zayıflıktan ana etken olmuştur.Elbette teorik bakımından ileri olan kadrolar her zaman ideolojik bakımadan da en sağlamlar olanlardır diyemeyiz.Ama genel olarak böyle olduğunu ve olacağını söylemek gerçekçi bir değerlendirme olacaktır.Çünkü teorik ilerilik ,kadrolarınbilimsel ibr inanaçla dolu olmasının,sağlamlaşmasının baş koşuludur.Yani,pratik savaşım içinde,bilimsel sosyalizmin kavranışı,bilimsel bir inançla beslenmeyle.,deolojik bakımında sağlam olmayla el ele gider. Burada özel olarak şunu vurgulamak gerekiyor ki,komünist hareket Marksizmi-Leninizmi sadece ülkemiz somutuna başarıyla uygulamayla kalmaz,onu geliştirmek gibi büyük bir görevle yüzyüze olduğu unutulmaması gereken bir olgudur. Ve çalışmalarında bu alana yoğunlaşmaklada da yükümlü olduğunu belirtmek gerekir.Çünkü,biricik bilimsel teori olarak Marksizm-Leninizm tamam- Ianmamış ve kalıplaşmamıştır;böylede olamaz zaten.Böyle olamaz,çünkü,o,bütün bilimler gibi,maddenin sürekli hareketi temelinde,dolayısıyla toplumsal gelişme ve değişmenin temelinde,devamlı olarak geliştirilmeye,ilerletilmeye ve zenginleştirilmeye gereksinimi olan,her zaman canlı,devrimci ve eleştirici olan bilimsel bir teoridir.Ancak,bu çalışmada başarılı olmak,sadece Marksist klasiklerin incelenmesiyle olanaklı değildir.Hata kesinlikle bu yöntemle Marksizmin öğrenilmesi olanaksızdır.Bu başarı için,bilimdeki gelişmenin sürekli öğrenilmesi,pratik savaşımın ülke ve dünya çapında sonuçlarının çıkarılması gereklidir.Özelikle bilimdeki gelişmeleri öğrenmeyi,burjuva bilim adamlarının inceleme ve araştırmalarından yararalanmayı,onları materyalist bir gözle irdelemeyi ve sonuçlara ulaşmayı bilmeliyiz. Ülkemizde bilim adamları ve aydınlar,ülkemiz ve dünya açısından toplumsal,siyasal ve tarihsel incelemeler yapmada küçümsenmeyecek başarılar sağlamalarına ve ürünler ortaya koymalarına rağmen bu inceleme ve verilerde devrimci programımızı geliştirme ve devrimimizin çeşitli iç bağlantılarını daha derinden kavramada yeterince yararlanamadık.Onların ortaya koymuş oldukları gerçekleri kendi penceremizden bakarak yorumlayarak ,program ve taktiklerimizin oluşturul masında,prolataryanın eğitilmesinde,görüşlerimizi somutlaştırılması ve zenginleştirilmesinde hakkıyla kullanamadık,sonuçlar çıkarmada yetersiz kaldık.Bu,şüphesiz bizim teorik zayıflıklarımızdan ileri geliyor ve fakat sonuçta,proletarya hareketine ve onun öncüsüne,sağlıklı gelişmeye olumsuz bir etkide bulunuyordu. Ülkemiz bilim adamlarının ve aydınların önemli bir çoğunluğu yüksek ücretler karşılığında kendilerini burjuvazinin domuz ahırlarına bağlamışlardır.Bunlar en kidemli profesörlerden, asistanlara, yazar,çizer ve gazeteciye kadar,çeşitli holdingilerin yadi vakif üniversitelerinin yönetim kurullarında görevli,danışmanlık yada devlet kurumlarında görevler üstlenmişlerdir.Aldıkları yüksek ücretler karşılığı,bilimsel gerçekleri çarpıtmaya,rakamlar ve istatistikleri burjuvazinin istekleri doğrultusunda her an değiştirmeye hazırdırlar ve tam bir uşak ruhu içinde bunu yapmaktadırlar.Bunlardan bir kısmı,uluslararası emperyalist burjuvazinin hizmetkarlığınıda yapmaktadırlar.Buna karşın,ülkem- izde,bilim adamları ve aydınların -öz yorumlarını bir yana bırakırsak-kendi konularında önemli çalışmalar yapktıklarını görmeliyiz.Bizim,açımızdan yapılması gereken ve bugüne kadar hakkıyla yapmada geri kaldığımız bunların hepsinin inceleme,anı,yorum vb çalışmalarından doğru bir şekilde yararlanmayı bilmek,bunları proletaryanın amaçları doğrultusunda kullanmaktır.Bu naktada,Marksist-Leninist klasiklerin ne büyük örnekler olduğunu unutmamalıyız.Ülkemizin,devrimci demokrat ve hatta liberal aydınları,ekonomik,toplumsal,politik ve tarihsel gerçekliğimize ilişkin geniş inceleme ve araştırmalar yapmış,yüzlerce,binlerce eser ortaya çıkarmışlardı.Neki bizler bunlarda hakkıyla yararalandığımızı, bilimsel sosyalizmi ülkemizin somut durumuyla birleştirerek derinliğine açıklamada,onunla birleştirerek materyalist inceleme ve araştırmalarımızı ileri taşımada,sonuçtu program ve taktiklerimizde derinliği yakalayarak proletaryayı bu silahlarla donatmada geri kaldık.Bilimsel sosyalizmi ülkemiz gerçekleriyle birleştirmede yararalanabileceğimiz elimizdeki verilerden ve materyallerden başka bir şey olmadığı gerçeğinden hareket etmede tutuk kaldık.Bütün bunlar haliyle, teorik derinliğimizi ve ülkemiz devriminin özgünlüklerin derinliğine anlama,bilince çıkarma ve toplumsal gerçekliğimizi resmetmede kurbağa hızıyla yürümeyi koşulladı.Bu durumdan elbette en çok zarar gören komünist ve proletarya hareketi oldu. Marksizm-Leninizmin her ülkenin devrim sorularına olası gelişmeler ve olaylara,baştan itibaren geçerli olan teorik hazır çözümler getirmediği,tersine sorunları ve çözümünü genel düzeyde ortaya koyduğu ve bununda her ülke ve devrimin sorunların somut durumuna göre somut bir uygulamayla başarılı. olacağı bilinen bir gerçektir. Diğer yandan,Marks,Engels,Lenin ve Stali yoldaşlardan bu yana,dünya çapında bir çok gelişme ve değişme yaşandı, pratik deneyim ortaya çıktı.Ama bunlardan yeterince yararlanılarak değerlendirilmesi yapılarak bilimsel sosyalizmin hazinesine katkıda bulunmada geri kalındı.Bu,özellikle ülkemiz açısından daha çok geçerlidir;ama marksist teoriyi ve teorinin önemini kavrayıştaki geri düzeyle elbette böyle bir başarının sağlanması beklenemezdi. Ancak bu bilinçle davranıldığın,ancak teorik düzeyimizin geliştirebildiği durumda,üzerimize düşen bu görevi hakkıyla yerine getirebileceğimiz bir gerçektir.Aynı sorun üzerinde dururken bundan yarım yüz yıl kadar önce Stalin yoldaşın söylediği şu sözlerini hiç unutmamalıyız;''Marksizm klasiklerinin-diyordu Stalin yoldaş-bizim için,sonraki kuşakların rahat rahat yutabilmesi ve hazırlayıp çözümleri sakız gibi çiğneye bilmesi ereğiyle,elli yada yüz yıl sonra ayrı ayrı her ülkede çıkabilecek tüm teorik sorunlar üzerine hazırlop çözümler hazırlamış olmasını istemek gülünç olur.Ama biz,çağımızın Marksist-Leninistlerinden,marksizmin bu gibi genel tezlerini ezbere öğrenmekle yetinmemelerini;marksizmin özüne varmalarını;ülkemizdeki yirmi yıllık sosyalist devlet deneyimini gözönünde tutmayı öğrenmelerini;nihayet bu deneyime dayanarak ve Marksizmin özünden esinlenerek,marksizmin bu gibi genel tezlerini somutlaştırmayı belinginleştirmeyi,yetkinleştirmeyi öğrenmelerini isteyebiliriz ve istemeliyiz de.''(Leninizmin Sorunları.s, 728.29)-devam edecek-
|
|
| |
Ortalama Puan: 1 Toplam Oy: 1

|
|
|