DHB ARŞİV SİTESİ
Ana Menü
Anket
SENDİKA ÜYELİK AİDATININ ANLAMI VE İŞVERENLERİN KANUN ZORU İLE İŞÇİLERDEN AİDAT
İşçi Memur
Sendikaların her türlü giderlerini karşılamada, ana para kaynağını üyelerinden aldığı aidat gelirleri oluşturur. Bu nedenle aidat ödeme yükümlülüğü üyenin temel yükümlülüklerindendir.
Sendika üyesi niçin aidat ödemekle yükümlüdür? Sendikaya üye olan işçinin aidat ödemesi , sendikası
ile maddi/organik olarak kurduğu somut bir bağdır. İşçi, sendikasına  aidat ödemekle hem o sendikaya
aidiyetini, yani o Sendikanın bir parçası, üyesi olduğunu kanıtlar, bunu bilince çıkarak özümser hem de
kendi ekonomik katkısı  ile örgütüne ekonomik bir güç oluşturur.


Bunu da;hayır; olsun diye ya da Sendikaların yönetim kademelerindeki birilerinin saltanat sürmesi için yapmaz. İşçi, aidat öderken
bunu; işverenlerin karşısında daha güçlü olabilmek, daha sağlam örgütlenmek, sınıfsal eğitim alarak
bilinçlenmek için yapar. Sendikanın eğitsel, sosyal, kültürel vb etkinliklerle işçilerin birliğini,
dayanışmasını güçlendirmesi, mücadele gücünü artırması için, kendisi de bu sürece katılarak, sınıf mücadelesi
içinde ve yaşamın diğer alanlarında kendisini örgütlü olarak ifade edebilmek için  yapar. Aidat ödeme yükümlülüğü, ödediği aidatı denetleme ve yukarıda sıralanan amaçlar doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını denetleme sürecini de oluşturur. İşçi aidatı öderken; sendikasının çalışmalarını, etkinliklerini de denetleme, bir anlamda hesap sorma olanağını bulur.
Yukarıda yazdıklarımız, gerçeklerle uyuşmakta mıdır. Sendika üyesi işçiler, sendikalarına niçin aidat
;kesildiğinin; bilincinde midirler? İşveren tarafından, ücretlerinden aidat kesilirken, sendikalarını denetleme olanağını bulabilmekte midirler? Bu soruya;Evet; diyebilmek olanaksızdır. Türkiye;deki sendikalı işçilerin büyük çoğunluğu, yapılmış  ya da yapılacak sözleşmeden yararlanabilmek için, ;mecburiyetten; dolayı aidat;kesildiğini; bilmektedirler.
Kendilerini üye yapacak bir sendika vardır. Toplu sözleşme yapmak için bu sendikaya üye olmak
gereklidir. Bu sendika yeterli sayıda üye kaydedip toplu sözleşmeyi yaptığı için de üyelik aidatının
kesilmesi (ödemek değil) gerekmektedir. İşte bu nedenle de işverenin devreye girmesine ve ücretinden
sendika aidatı kesmesine razı olur. İsterse razı olmasın. Sendikalar Kanunu da bunu emretmektedir.
 Kanunun 61. Maddesi;;..İşveren, sendika tüzüğü uyarınca üyelerin sendikaya ödemeyi kabul ettikleri
üyelik aidatını .. işçilere yapacağı ücret ödemesinden kesmeye ve kestiği aidatı.. ilgili sendikaya vermeye
ve kesinti listesini sendikaya göndermeye mecburdur.;diye hükmetmektedir. Devlet, Sendikal
özgürlüğe aşırı müdahalede bulunmaktadır. Sendikal özgürlüklere aykırı bu yasa hükmü nedeniyle; işçi ile
sendikasının arasına işveren girmektedir.
Sendika-İşveren işbirliği bu noktada başlamaktadır. Üye ile sendikası arasındaki bu en önemli ve asli ve
de maddi ve moral bağın arasına işvereni koyanlar ise; bizzat devlet eliyle örgütlendirilen, devlet güdümlü
olarak kurdurulan, devlet sendikalarının devlete bağlı yöneticileridir.
Hangi alanda olursa olsun; siyasi, sendikal, derneksel alanların hepsinde üye ile örgütü arasındaki en asli
bağ olan aidat ödeme (kestirme değil) bağı, bilinçli ve kasıtlı bir biçimde koparılmaktadır. İşverenin ne
işi var üye ile sendikası arasındaki ilişkinin ortasında? İşveren, sendikacının tahsildarı mıdır?
İşverenin Muhasebe görevlileri, Üye işçinin kendi iradesi, müdahalesi,  söz ve kararı olmaksızın,
işçinin ücretinden sendika aidatı kesiyorlar. İşçinin bu konudaki her türlü müdahalesi ise; kanunla
yasaklanıyor. Aynen devletin çıkardığı yasalarla vergi salması gibi.. Karşı koymak olanaksız.
Üyelik aidatı, kanun zoruyla yaratılan Devlet-sözde sendikacı-işveren işbirliği ile, doğrudan ücretten
kesilince; işçi niçin aidat kesildiğinin bilincine varamadığı gibi, kesilen aidatın nerelerde ve ne
amaçla kullanıldığını da denetlemekten uzaklaştırılıyor.
Şimdi bazı sözde sendikacıların ortaya zıplayıp;4 yılda bir genel kurullar  toplanıyor ve
işçilerin seçtiği (doğrusu sendikacıların seçtiği) delegelere hesap veriyoruz; diyeceklerdir.
Ayrıca Denetim Kurullarının da hesapları denetlediklerini söyleyeceklerdir. Ancak bu sözlere
kendileri de inanmadıkları gibi hiç kimsenin de inanmadığını da, kendi adları gibi, bilmektedirler.
Sendikanın trilyonlarca lirasını at yarışlarında havaya savuran sözde sendikacıların nasıl
denetlendiği, Yönetim ve Denetleme Kurullarının nasıl çalıştığı, aynı kişilerin yine de yönetim
kademelerindeki yerlerini nasıl korudukları açıkça ortadadır. Sözde sendikacılar, devletle işbirliği
yaparak, bu denetimden kaçmak için 2 yıl olan genel kurul süresini, önce 3 yıla daha sonra da 4 yıla
çıkarmışlardır. Bahaneleri de hazır: hem çok külfetli oluyormuş hem de toplu sözleşme çalışmalarını
aksatıyormuş.
Sendikaların gerçek anlamda işçi sendikası olması, sözde sendikacıların sendikası konumundan kurtulması,
Devlete ve işverene bağımlı, devlet ve işveren güdümlü, işbirlikçi ve de teslimiyetçi sendikacılığın
yıkılması ve sınıf sendikacılığının egemen olabilmesi için atılacak en önemli adımların başında aidat konusu
gelmektedir. Aidat ödeme yükümlülüğü üye ile sendikası arasında aracısız olarak kurulmak zorundadır. Üye
niçin aidat ödediğini bilmeli ve ödediği aidatın hesabını yüz yüze sorabilmelidir.  Üyelik aidatı İşyeri Sendika Temsilcileri tarafından toplanmalı ya da sendikanın hesabına işçinin bizzat kendisi tarafından yatırılmalıdır. Üyelerle sendikası arasında ilk ve sağlam bağ bu şekilde kurulacaktır.  Üye, aidat vermesinin ne denli önemli olduğunu kavradığı gibi, verdiği aidatın kendisini sınıf mücadelesinde veyaşamın diğer alanlarında örgütlü olarak ifade etmesine  ne denli katkıda bulunduğunu görecektir.Görmediği takdirde de anında ve yüz yüze hesap sorabilecektir.Bu nedenle biz diyoruz ki; Sendikalar Yasasının 61.Maddesindeki düzenleme tamamen kaldırılmalıdır.Sendikalar,Üyelik aidatı ve ödenmesi konusunu kendi içhukuklarında, tüzüklerinde özgürce düzenlemelidirler.Sendika ile üyenin arasına böylesine önemli birkonuda, diğer konularda da, işverenlerin girmesineolanak tanınmamalıdır. Sendika, sendikaysa eğer, kendiaidatını kendi örgütlü gücü ile kendisi toplayabilmelidir. Bir sendika, işveren desteği olmadan, üyelerinden aidat toplamayı dahi beceremiyorsa; o  örgüt, bırakın sendika olmayı kıytırıktan bir dernek bile değildir.
Sözde sendikacıların, üyelik aidatının işveren tarafından işçinin ücretinden çek of yöntemi ile
doğrudan kesilmesinin;doğruluğu; yönünde ileri sürecekleri;gerekçeler; hiçbirgeçerliliği olmayan bahanelerdir. Çek of u savunmanın tek gerekçesi vardır: Devlet ve İşveren güdümlü,işbirlikçi ve de teslimiyetçi sendikacılığı sürdürebilmek.Biz buradan sendikalı sendikasız bütün işçilere sesleniyoruz ve sendika aidatını işverenlerin, işçinin ücretinden doğrudan kesmesine karşı çıkmaya çağırıyoruz. İşçiler, üyelik aidatını  sendikalarına kendileri ödemelidirler. Çek of sistemi kaldırılmalıdır!
Gerçek işçi sendikacılığının önünün açılabilmesi için bu şarttır. 

 H.Faruk Üstün

Tezkoop-İş İst.2 Şb Danışmanı

 
İlgili Bağlantılar
Haber Puanlama
Seçenekler
Эlgili Konular

İşçi Memur

Üzgünüm, bu yazı için yorumlar aktif değil.
 
PHP-Nuke
Sayfa Ьretimi: 0.06 Saniye