 |
|
YOKSULLUK DERİNLEŞİRKEN VERESİYE UMUT ARAYIŞLARIDA ARTIYOR

Yoksulluk ve işsizliğin derinleşerek sürmesi emekçiler arasında devletin organize edip yaydığı bahis kumarına ilgi daha çok artığı gibi örgütsüzlüğü kışkırtan devlet yığınların önüne veresiye umut tacirliğini dayatıyor. Onlarca modern kumardan birisi olan futbolda iddia oyununda milyonlarca paranın döndüğü ve maçlarda şikenin sıklıkla yaşandığını biliyor. Son olara futbol iddiada şike yapıldığı nedeniyle içlerinde eski Galatasaraylı Arif ve Fatihin yer aldığı onlarca kişi gözaltına alındı ve bazıları şike yaptıkları gerekçesiyle tutuklandı. Aslında futbolda iddia ve şike olayları ilk değildi. Daha önceden de İddia oyununda şike olayı Akçaabat Sebatspor-Kayseri maçı için gündeme gelmiş; milli futbolcu Gökdeniz Karadeniz, Futbol Federasyonu Şike Takip Komisyonu’na verdiği ifadede “İstanbulspor’da oynayan Alban Bushi’nin talebiyle Kayserispor - Akçaabat Sebatspor maçı öncesinde, Sebatlı futbolcularla görüşme ayarlayarak şikeye aracı olduğunu itiraf etmişti. Kendisinin şikeye karışmadığını ileri sürmüştü.. Neki fubol disiplin kurulu, ‘bahis skandalı’ olarak kabul edilen olay sonrası, Gökdeniz Karadeniz’e 10 ay ve 60 bin YTL, Ogün Temizkanoğlu, Bayram Toysal ve Metin Aktaş’a 12’şer ay, Alişen Kandil’e ise 8 ay men cezası vermişti. İtirazlar sonucunda, Gökdeniz’in cezası 6 aya; Alişen Kandil, Metin Aktaş ve Bayram Toysal’ın cezaları da 5 aya indirilmişti. Ogün Temizkanoğlu’nun, 12’şer ay men ve para cezaları alan Trabzonspor Kulübü malzemecisi Özkan Saraç ile Akçaabat Sebatspor Kulübü doktoru İlhan Günaydın’ın cezaları ise kaldırılmıştı. Öylece devlet futbolda şikenin önünü açmıştı. Büyük paraların döndüğü ve milyarlarca dolarlık bütçelere sahip olan futbol liglerinde şike olmamsı mümkün olmazdı. Çünkü profesyonel futbol tamamıyla parayı tahvil edilmiş ve her futbol takımı holdingleşmiştir. Böylesi bir durumda futbol maçlarında iddia oynatanların şike yapılması kadar doğal bir şey olamaz.
Biliyoruz ki Türkiye’de on binlerce insanın dolandırıldığı “Saadet Zinciri Titan”a benzeyen, internet üzerinden hızla yayılan QuestNet adlı şirketin, İstanbul’un işsizliğin kaynadığı semtlerinde binlerce emekçiyi dolandırdığı açığa çıkmıştı. Gün geçtikçe “İddia” oynayan kahveler dolusu işsiz emekçinin, bir hayali umut uğruna ellerindeki çocukların ekmek ve süt parasını, bahis şirketlerinin kasasına aktardığı bilinen olgulardandır . Çünkü yoksulluk artıp,örgütsüzlük derinleştikçe emekçi semtlerinde bahis oyunlarına ilgi daha çok artıyor.. Aslında bir dönemler belki de., işsizliğin de baskısıyla, daha önce “havada vurup tavada yemeyi” tercih eden, kötü alışkanlık edinmiş kişilere has olan bahis oyunları, işsizlik ve sefaletin derinleşmesiyle, emekçi semtlerinde artık emekçilerin “başlıca uğraş” alana olmaya başlamasıdır.
Bu oyunları oynayan emekçilerin büyük bir çoğunluğu, bu tür havadan para kazanma yollarına, işsizlikten ve giderek normal yollardan geçimlerini sürdürme umutlarını yitirdikleri için saptıklarını e umut olarak sarıldıklarını görüyoruz. Deniz Feneri skandalında olduğu gibi Almanya’da ortaya çıkarılan ve bir türlü Türkiye’deki uzantılarına ulaşılamayan eski FB koli Kazım kadar uzanan futbolda bahis“şike skandalı”, nihayet gündemin en ön sırasına oturmuştu. Ama bu sefer “şike”; puan için, “takımı bir üst tura taşımak” ya da “küme düşmesini önlemek” gibi amaçlarla yapılmamıştı. Bu sefer şike, tamamen; bahis mafyasının, ünlü futbolcuları ve menajerleri kullanarak para vurmak, “İddia” adı altında oynatılan bahiste kazanmak, diğer “oyuncuları” dolandırmak için yapılmıştı. Milli futbolculara kadar çok sayıda ünlü kişi, bu işin içindeydi. Eğer ortaya çıkan ipuçlarından ilerlenirse; pek çok kulüp yöneticisinin, antrenörün, hakemin, futbolcunun bu işin içinde olduğu ortaya çıkacaktır. Yani devletin ve büyük sermaye sahiplerinin oynattığı, yoksulların elindeki son kuruşu da bu yolla almayı amaçladıkları kumarda, “organize bir hile” yapılmıştı. Ve tabii şimdi de, “sporun ve sporcunun ahlaklısını sevme”, “dürüstlük ve namusluluk” üzerine medya da büyük laflar, öğütler ve vaazlar verilecektir. Bahis şikesi olaylarında adı geçen birçok ünlü kişi var ve üzerine gidildikçe bunlara yenileri de eklenecektir. Onlar yoksulluk, işsizlik ya da geçim derdinden bu yola girmemişlerdir. Ve elbette yaptıklarından sorumludurlar. Ama bu sorunun arkasında, öncelikle devletin ve hükümetlerin; Milli Piyango’ydu, TOTO’ydu, LOTO’ydu, İddia’ydı, at yarışıydı, derken haftanın 7 gününe ve günün 24 saatine yayılan bir kumar organizasyonu yaptığını; bu işlerin arkasında da büyük sermayenin bulunduğunu görmeden, kişileri suçlamak, hatta kumar mafyasını suçlamak bile anlamlı olmaz. Hele bu işlerin bir salgına dönüşerek geniş emekçi kesimleri pençesine almasının ahlak, din, namus, haram-helal takiyesi içinde olan AKP’nin hükümeti altında yayıldığı, teşvik edildiği göz önüne alındığında,emekçiler için tehlikenin ne kadar büyük olduğu daha iyi anlaşılır. Ve bu işin üstesinden, elbette kurma, fuhuşa vb. karşı örgütlenecek yığınları bilinçlendirmek ve örgütlemek için eylemlere kampanyalar vb. örgütlenecektir. Ama bununla kumar ve fuhuşun kökünü kurutmak mümkün olmayacaktır. Tersine, bu mücadele; ekonomik, kültürel-ahlaki, sosyal ve siyasal boyutlarıyla, emekçi sınıfların sınıflar mücadelesi içinde dönüşüp yeni bir ahlak, yeni bin tutum edinmesiyle bağlantılıdır. Bu yüzden de bu türden devlet organizasyonu kumara karşı mücadele, kurulu burjuva sisteme karşı mücadelenin bir parçası olarak biçimlendiği ölçüde bir anlamlı kazanacağı unutulmamalıdır.
|
|
| |
Ortalama Puan: 0 Toplam Oy: 0
|
|
|
Эlgili Konular
 |
Üzgünüm, bu yazı için yorumlar aktif değil. |
|