 |
|
SERMAYENİN KUŞATILMIŞLIĞINI YARMAK

Burjuva kapitalist sistem, dünyada olduğu gibi Türkiye’de ekonomik-toplumsal ilişkileri durmaksızın kendi çıkarları doğrultusunda yeniden düzenlerken, politik alanda da, işçi ve emekçilerin kazanımlarını gasp ederek ortadan kaldıran genel ve özel bir saldırısını dalgasını sürdürdüğü ve emekçileri her bakımdan kuşatma altında tuttuğu bir gerçekliktir. İşçi ve emekçilerde örgütlü olmaya başaran kesimleri dört bir yandan kuşatılarak, birbiriyle yarıştırılarak, rekabet içine itilerek ve hepsinden önemlisi kendi içinde parçalanarak daha kolay ‘yönetilebilir’ ve ‘yönlendirilebilir’ hale getiriliyor. Bugüne kadar yaşanan onca örneğe ve deneyimlere rağmen hala sadece üyelerinin çıkarlarıyla sınırlı ve sermaye ile uzlaşma içinde sarı sendikacılık yapan, kendisi dışında bir eylem ya da direniş olduğunda ilgisiz duyarsız, dayanışmadan uzak ‘kılını kıpırdatmayan’ geniş bir kesim var. İçinden geçmekte olduğumuz dönemde kazanılmış haklarının daha fazla gasp edilmesiyle birlikte geçmişte bu şekilde düşünerek yanıldığına inananların sayısı artmış olsa da, hala hazırda sendikalarda egemen olan sarı ve uzlaşmacı sendikal anlayış darbelenmiş değil. Uzunca bir süredir işçi ve emek örgütleri günümüzdeki kadar yoğun baskı ve denetim altında tutularak bu kadar büyük bir kuşatma içine alınmamıştır herhalde. Bu durumun, yaşanan tüm olumlu mücadele örneklerine rağmen, büyük ölçüde sınıf hareketinin devrimci bir önderlikten yoksunluk, örgütsel dağınıklığı ve güçsüzlüğünden kaynaklandığı tartışmasız bir gerçek. Üstelik işçi ve emekçilere ve onların haklarına yönelik olarak gerçekleştirilen kuşatma, işçi sınıfının tarihsel-geleneksel örgütlerini içeriden ve dışarıdan müdahalelerle ve adım adım yapılmaya çalışılıyor. İşbirlikçi tekelci sermaye ve onun emir eri AKP hükümeti bir yandan işçi sınıfını bölerek, örgütlenmesini engelleyerek, bazen zorla baskıyla dağıtarak açık saldırısını sürdürürken, diğer yandan da sarı ve işbirlikçi sendikacılığın önünü açarak sınıfın içinde politik tahakküm üzerinden yeni boyun eğici ilişkileri geliştirmeyi ihmal etmiyor. İşçiler ve emekçiler kendi içinde ne kadar parçalanmış, sınıf bilinci ne kadar geriletilmiş, sendikaların önemli bir bölümü her ne kadar birer ‘sosyal denetim ve sosyal uzlaşma’ aracı haline getirilmiş olsa da, işçi sınıfının her geçen gün sayıca büyüyen ve genişleyen yapısı karşısında bu sarı sendikacılık uygulamalarının daha etkisini daha uzun yıllar sürdürmesi mümkün değil. İşçi sınıfının içinde bulunduğu durum, tek tek işyerlerinden başlayarak somut ve acil taleplerin gerçekleşebilmesi üzerinden örgütlenme zorunluluğunu dayatıyor. O yüzden uzunca bir zamandır ülkenin dört bir yanında sendikalaştığı için işten atılan, patron baskısına maruz kalan işçilerin direniş ve mücadelelerine tanık oluyoruz. Örgütlenme talebi, örgütlülük bilinci geçmişte ne kadar yara almış olursa olsun, bir taraftan gittikçe genişleyen bir kesim açısından kendisini zorunlu kılarken, diğer taraftan hak arama mücadelesi sendikal örgütlülüğün yeniden ve daha güçlü araçlarla oluşturulmasını dayatıyor. Burada devrimci ve sosyalistlere daha fazla görev düşüyor. Sınıfı devrimci bilinçle donatmak ve sınıf sendikaları yaratma perspektifine uygun bir devrimci çalışma yaparak sınıf hareketine müdahale etmektir.
İşçi ve emekçilerin hak ve kazanımlarının sınıfın genelinin talebi olarak savunulması, mevcut hakları korumanın ve kalıcı hale getirmenin en önemli güvencesi olarak bilinir. Sendikaların ve sendikalaşma mücadelesi veren işçilerin içinde bulunduğu kuşatılmışlık halinden çıkışın tek yolu, söz konusu kuşatmanın ancak içeriden, yani mücadeleyi fiilen yürütenler ile dışarıdan, yani yürütülen mücadeleyi şu ya da bu şekilde haklı ve doğru bulanların birlikte yapacağı kararlı ve örgütlü müdahalelerle parçalanmasıdır. Hak mücadelesi içinde yaşanan her şey, kuşkusuz sınıf savaşımının acımasız kuralsızlığı içinde, yaşanan kuşatılmışlığın şiddetine paralel olarak gerçekleşiyor. İnsanca yaşam ve güvenceli çalışma talepleri sendikal örgütlenme çalışmaları ve direnişler üzerinden gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Sermayenin zaman içinde şiddeti artan saldırıları sonucunda işçi sınıfının parçalanan birlik ve örgütlülüğü, diğer yanıyla gelecek için yeni bir güç birikimini de hazırlıyor. Bu güç birikimi üzerine binerek işçi ve emekçileri örgütlemek için sürece müdahale ederek kuşatılmışlığın yarılıp aşılması gerekiyor.
|
|
| |
Ortalama Puan: 0 Toplam Oy: 0
|
|
|
Эlgili Konular
 |
Üzgünüm, bu yazı için yorumlar aktif değil. |
|