DHB ARÞÝV SÝTESÝ
Ana Menü
Anket
Üniversiteler, Özerk ve Demokratik olmalýdýr
Gençlik Yýldýzý
Çoðunlukla anlaþýldýðý gibi özerk ve demokratik nitelik yalnýzca yönetsel anlamda deðildir. Özerk ve demokratik üniversite esasen su üç temel özellikten oluþmaktadýr. Birincisi, eðitimden yararlanma, meslek ve iþ hakký. Toplumun her bireyi, daha ilk öðretimden baþlayarak, üniversite öðretimine kadar eðitimden eþit olarak yararlanma hakkýna sahip olmalýdýr. Herkese parasýz eðitim talebinin hayata geçmesi için bu koþul mutlaka yerine getirilmelidir. Ayrýca eðitimde fýrsat eþitliði de tam anlamýyla gerçekleþmelidir. Bu bölge ve sýnýf farký gözetmeksizin bütün eðitim kurumlarýnda ve üniversitelerde eþit ve ihtiyaçlar çerçevesinde olanaklarýn sunulmasý anlamýna gelir. Herkese parasýz eðitim ve eðitimde fýrsat eþitliðinin saðlanmasý ayný zamanda seçmeci ve eleyici eðitim sisteminin de ortadan kaldýrýlmasý demektir. Elbett'e ki eðitimden yararlanma hakký, meslek ve iþ hakkýyla birlikte deðerlendirilirse bir anlam kazanýr. Her üniversite mezunu, üniversitede öðrendiklerini belirli bir meslek ya da iþ içinde deðerlendirebilmeli, geliþtirebilmeli ve hayatýný bu yolla idare ettirebilmelidir.
Ýkincisi; eðitimin içeriðinin demokratikleþtirilmesidir. Üniversite, bilimin özgürce geliþip filizleneceði ve emekçilerin, hizmetin, üretimin ve üretim tekniklerinin geliþtirileceði, ahlak ve moral deðerlerin, kültürün her türlü engellerden azade serpilip yayýldýðý bir yer olmalýdýr. Bunun için öncelikle eðitim demokratik nitelikte olmalýdýr. Emperyalizme, faþizme, þovenizme ve her türden gerici iktisadi ve siyasi yapýya karþý olmalýdýr. Bunlara karþý olunmadan demokrat olunamayacaðý gibi, bunlara karþý bilim bir silah olmalýdýr. Bunun için öncelikle eðitim demokratik nitelikte olmalýdýr. Emperyalizme, faþizme, þovenizme ve her türden gericiliðe karþý silah gibi kullanmayan üniversite de demokratik olamaz.
Üçüncüsü üniversite yönetim organlarýn katilimin önündeki engellerin kaldýrýlmasý ve özerkliktir. Kýsaca idari mali ve akademik özerklik olarak özetlenebilir. Akademik özerklik, öðretim üyelerinin tamamen özgür bir çalýþma içerisinde ve kendi istedikleri yöntemle araþtýrma yapma ve öðretme hakkýna sahip olmalarýnýn en önemli güvencelerinden biri olan iþ güvencesinin ve akademik kariyer hakkýnýn hakkaniyet içinde saðlanmasý anlamýna gelir. Üniversiteye yeterli bütçenin ayrýlmasý kullanýmýnda seçilmiþ yönetime tam bir yetki ve sorumluluk verilmesi ise mali özerklik olarak ifade edilir. Üniversite bileþenlerinin öðretim üyeleri; öðrenciler ve üniversite çalýþanlarýnýn kendi yönetimlerini seçme ve yönetime seçilme hakkýnýn gerçekleþmesi ve bu haklarýn baþka hiç bir merci tarafýndan gasp edilmeyeceði anlamýna gelen idari özerklik mali özerklikle birlikte hayata geçmelidir.
Nasýl bir ülkede yaþýyoruz?
Bugünkü iktisadi ve sosyal sistemde; emperyalizme baðlý yarý sömürge nitelikte, iþbirlikçi tekelci burjuvazi ve büyük toprak sahiplerinin faþist diktatörlüðünün hüküm sürdüðü bir sistemde yukarýda açýklanan özelliklere sahip bir üniversite gerçekleþebilir mi?
Bu soruyu cevaplamadan önce bugünkü uygulamaya bir göz atalým.
Eðitimden yararlanma, meslek ve iþ hakki eþit olarak gerçekleþemiyor. Sýnýfsal ulusal ve bölgesel eþitsizlik hat safha da. Sýnýfsal eþitsizlik uygulanýyor. Eðitim paralý, diðer eðitim kurumlan bir yana bütün badireleri atlatýp, üniversiteye gelen bir kiþinin zengin bir ailesi yoksa, okuma þansý da yok demektir. Bunun dýþýnda zenginler için özel okullar açýlmaktadýr. Bilkent, Kore üniversitesi gibi ulusal eþitsizlik var; Kürt ulusuna mensup öðrenciler kendi dillerinde öðrenim hakkýndan yoksun olduklarý gibi, Kürt ulusunun yoðun olarak yaþadýðý bölgelerde üniversite sayýsý ve kalitesi bir hayli düþük. Kürt ulusu dýþýnda diðer ulusal ve dinsel azýnlýk mensuplarýnýn da bir dizi sorunu bulunuyor. Ayrýca bölgesel eþitsizlik bir hayli belirgin ve etkili. Özellikle sanayinin geliþtiði batý illerinde, diðer kurumlarýnda olduðu gibi üniversite eðitimi de daha ileri düzeyde. Kýrsal bölgelerde genel olarak eðitimin düzeyi çok düþük ve yetersiz. Ortaokul öðrencilerinin ancak yüzde 8'i bir üniversite kurumundan mezun olabilmektedir. 25 yaþ üstü nüfusun ortalama öðrenim süreci 3,5 yýldýr. Ayný oran ABD'de 12,3, Japonya'da 10,7, Ýsrail'de  1O, Ýspanya'da 6,8, Portekiz'de 6'dir. Geri kapitalist ülke ortalamasý 3,7'dir. Görülüyor ki bu konudaki oran ülkemizin durumunu ortaya koyuyor. ülkemizin yüksek öðretimdeki okullaþma oraný yüzde l l'dir. Bu oran ABD'de yüzde 75, Japonya'da yüzde 39, Ýspanya'da yüzde 32, Portekiz'de yüzde 17'dir.
Bu rakamlar seçmeci, elemeci eðitim sisteminin ulaþtýðý boyutu gösterirken, gerçekleri açýklamaya yetmiyor. Okuma sansýna sahip olan küçük azýnlýk içinde de eðitim kalitesi, içeriði ve niteliði anlamýnda da derin uçurumlar var. Türkiye'de ders veren öðretim elemaný basma düsen üniversite öðrenci sayýsý 24'tür. Bu rakam Tayland'da 28'dir. Türkiye bu durumda dünya ikincisidir. Ne var ki bu ortalamanýn kendisi bile eþitsiz bir daðýlýmýn ortalamasýdýr. 300-500 kiþilik anfiler de ders almaya çalýþan dahasý, öðretim elemaný yokluðundan derslerin boþ geçtiði ya da herhangi bir devlet memurunun ders verdiði onlarca üniversite olduðunu herkes iyi biliyor. Bunun dýþýnda meslek ve iþ hakký diye bir kavram dahi telaffuz edilmiyor. Öne çýkmýþ bir kaç üniversite mezunlarý dýþýnda kalanlarýn ortak kaderi ayni, issizler ordusunun yeni erleri olmak. Hal böyle iken bu düzen içinde durumun düzelme sansý varmý dýr? Elbette ki hayýr. Çünkü eðitim sistemindeki eþitsizlik, sistemin genel eþitsiz karakterinin eðitime yansýmasýdýr sadece. Eðitimin parasýz ve eþit koþullarda geliþmesi söz konusu olamaz. Seçmeci ve eleyici niteliðin ortadan kalkmasý mümkün olamaz. Eðitilmiþ herkesin, eðitim gördüðü alanda iþ bulmasý.


    Eðitim üst yapýdan baðýmsýz deðildir. Siyasal sistemin içeriði ne ise, eðitimin içeriði de odur. Siyasal demokrasi bütün kurumlarýna karþý durmasý icabeder. Böyle bir düzende bunun mümkün olamayacaðý gün gibi açýk deðil midir?
Gelelim özerklik durumuna. Ýdari mali ve akademik özerklik bu düzen içinde gerçek içeriði ve anlamýna uygun kurumlaþamaz. Çünkü özerkliðin anlamý çok açýktýr. Bilim adamlarý ve öðrencilerin hiç bir idari, mali ve akademik kariyer baskýsý altýnda kalmadan, özgürce ve halk yararýna bilim üretme ve öðrenme hakkýna sahip olmasý demektir özerklik. Faþist diktatörlük, üniversitelerde öðretim üyeleri, öðrenciler ve çalýþanlarýn yönetimi özgürce seçtikleri ve kendilerine ayrýlan payý istedikleri gibi kullandýklarý, akademik araþtýrmalarý istedikleri yönde yapabildikleri bir ortamý kabullenebilir mi? Bugün yaþananlar, buna çok açýk örneklik teþkil etmiyor mu? MGK emirleri doðrultusunda Kürtlerin olmadýðýna iliþkin araþtýrmalar yapýlmasý emredilmiyor mu? Düþüncelerinden dolayý bilim adamlarý cezaevlerine gönderilmiyor mu? Sorularý çoðaltmak mümkün. Oradan buradan çalýntý fikirleri kitap haline getiren bir sürü sahte prof. yanýnda onlarca bilimsel eser yayýnlayýp akademik kariyer sahibi olamayan bir dizi akademisyen olduðunu hepimiz biliyoruz. Ýdari ve mali açýdan ceberrüt devletin ne derece kati olduðunu söylemek olanaklý olamaz. Bütün bunlarýn olabilmesi için, iktisadi yapýyý temellendiren emperyalizme baðýmlý iþbirlikçi tekelci düzenin ve onun faþist sömürgeci siyasal yapýsýnýn ortadan kaldýrýlmasý gerekir. Aksi düþünce hayalci ve burjuva reformisttir.
Konuyu ikinci noktayla, yani eðitimin içeriðinin demokratikleþtirilmesi açýsýndan da ele al sak farklý bir noktaya ulaþamayýz. YÖK yasasýnýn 4. maddesi çok açýk " Türk olmanýn þeref ve mutluluðunu duyarý " gençler yetiþtirme amacýný içeriyor. Amacýn bu denli açýk biçimde faþist ve þovenist olmasý dýþýnda bütün fiili politikalar gençliði bilimsel gerçeklerden uzak, emperyalizme ve mevcut faþist rejime itaat eden insanlar haline getirmek için çalýþýldýðýný ortaya koyuyor. Eðitim bir üst yapý kurumudur. Týpký meclis, adalet, kültür gibi. Polis, ordu kurumlan gibi. Ahlak gibi. Bütün bu kurumlarýn bir tek amacý var. Egemen sýnýflarýn düþünüþ ve yaþayýþ biçimlerini alt tabakalara empoze etmek ve zorlamak faþist olan bir siyasal düzende mahkemelerin demokratik olmasý ya da polis kuvvetinin demokratik amaçlarla kullanýlmasý mümkün deðildir. Ayni durum eðitim sistemi için de geçerlidir. Faþist ve sömürgeci bir düzende eðitim ve dolayýsýyla üniversiteler demokratik nitelik taþýyamazlar. üniversitelerin demokratik olabilmesi için, emperyalizme, faþizme, þovenizme ve her türden gerici-devrim sorununun bir bileþenidir. Ýçinde hiç deðilse bazý haklarýn elde edilebileceðini ve özerk-demokratik üniversitenin düzen sýnýrlarý içinde de gerçekleþebileceðini ileri sürüyorlar. Evet doðru. Bazý haklar hatta bunun ötesinde bir dizi hak faþizmle girilen sert kavgalar sonucu elde edilebilir. Faþizm bazý mevzilerden geri püskürtülebilir. Ama faþist diktatörlük yýkýlmadan, özerk-demokratik üniversite ilkeleriyle yaþama geçemez. Bazý dönemler böyle adlandýrýlsa bile, bu ancak görüntüsel bir durum olur. Bir kez daha tekrar etmek gerek. Eðitim üst yapýdan baðýmsýz deðildir. Siyasal sistemin içeriði ne ise eðitimin içeriði de odur. Siyasal demokrasi bütün kurumlarýyla yerleþmedikçe eðitimin demokratikleþmesi de gerçekleþemez. Bunun içindir ki özerk-demokratik üniversite talebi faþist diktatörlüðün yýkýlma talebinin bir parçasý, devrim sorununun bir bileþenidir.
Geçmiþ döneme bakýp aldanmamak gerekiyor. Gerek 68-70 gerekse 74-80 yýllarý göz önüne alýnarak özerk-demokratik üniversitenin var olduðu yanýlsamasýna düþmemek gerekir. Bu yýllarda var olan yasalardaki kimi idari haklar ve çoðunlukla öðrenci gençliðin aktif mücadeleyle yarattýðý fiili ortamdýr. Yukarýda söz konusu edilen özerk-demokratik üniversite unsurlarýndan hangisi gerçek anlamýyla bu dönemlerde geçerlidir. Hiç biri elbette. Bunun saðlamanýn yolu, örgütlü birleþik emekçilerin mücadelesinden geçiyor.
 
lgili Balantlar
Haber Puanlama
Seenekler
lgili Konular

Gençlik Yýldýzý

zgnm, bu yaz iin yorumlar aktif deil.
 
PHP-Nuke
Sayfa retimi: 0.08 Saniye