DHB ARŞİV SİTESİ
Ana Menü
Anket
STALİN YOLDAŞ ÖLÜMSÜZDÜR
Onlardan Bize
Bundan tam 57 yıl önce 5 Mart 1953’de proletaryanın bir büyük önderi daha yaşama gözlerini yumdu : STALİN. Büyük bir M-L teorisyen, parlak bir örgütleyici ve bir eylem adamı olan Stalin, emperyalizm ve proleter devrimleri çağının, Leninizm’in ortaya çıkmasının koşullarını yaratan çağın, büyük bir komünist önderiydi. Büyük önder Lenin'in mücadele yoldaşı ve öğrencisi olan yoldaş  Stalin, yaşamı boyunca, Lenin'in yolundan yürüdü.
Sosyalist Sovyetler Birliği'nde, proletarya diktatörlüğünün korunması ve sağlamlaştırılması, ekonominin sosyalist örgütlendirilmesi ve toplum yaşamının devrimcileştirilmesi için SBKP (B) 'e önderlik etti. Dahası o, başta ulusal sorun olmak üzere çeşitli konularda M-L devrim teorisine değerli katkılarda bulundu. O, özellikle sapmalara karşı mücadele içinde Marksist-Leninist teoriyi geliştirdi, derinleştirdi.
Marksizm-Leninizm’e düşman ideolojilerin amansız düşmanı olan yoldaş Stalin, Leninizmi gözden geçirme girişimlerine ve sapmalara karşı güçlü desteği yoldaş Lenin ile birlikte uzlaşmaz bir savaşım sürdürdü. Rus komünistlerinin Narondizm'e "Legal Marksizm"e, ekonomizm, Menşevizm, vb. anti-Marksisi akımlara karşı sürdürdükleri uzlaşmaz mücadele geleneğini. Stalin, Troçkizm'e, Buharinciliğe, Titoculuğa karşı sürdürdü.
O, özellikle Troçkizm’e ve Buharin'ciliğe karşı savaşımda öne çıktı: bu ideolojik ve politik akımlara karşı verdiği savaşım ile Lenin'in öğrencisi büyük bir Marksist-Leninist olduğunu kanıtladı. O. dünya proletaryasının uluslar arası  partisi Komintern'e de bu alanda da önderlik etti.
Anti-Marksist-Leninist ideolojilere karşı yürüttüğü savaşım, proletarya partisini yeniden kurma gibi zor bir görevle karşı karşıya olan ve teorik sorunların ağır bastığı bir dönemden geçen komünist örgütümüze ışık gösteriyor, yolunu aydınlatıyor. Teori sorunlarına büyük önem veren; ML’in bir eylem klavuzu olduğunu kendi pratiğinde, daima göz önünde bulunduran yoldaşımızdan bu konuda öğreneceğimiz çok şey vardır. Uluslar arası burjuvazinin başta Rus revizyonistleri olmak üzere, tüm revizyonistlerin ve her kılıktan oportünizmin ve özellikle Troçkistlerin saldırıları, proletarya devriminin bütün bu düşmanlarının saldırıları, O’ndan öğreneceğimiz çok şey olduğunun kanıtı değimlidir. Düşman  O’ndan  her cepheden saldırıyor; Çünkü,  O’nda kendi tedirgen eden çok, ama çok şey var.
Yoldaş Stalin, ulusal sorunu genel teorik planda ve pratikte, ayrıntılı olarak inceledi, serbest rekabetçi kapitalizm dönemindeki, burjuvazinin yükseliş dönemindeki ulusal sorun ile emperyalizm ve proleter devrimleri çağındaki ulusal sorunun teorik ve pratik ele alınışının aynı olmayacağını gösterdi. Serbest rekabetçi kapitalizm döneminde ulusal sorun, burjuva demokratik devrim sorununun bir parçası ve devlet içi bir sorun olarak ele alınırken; bu sorunun emperyalizm ve proleter devrimleri çağında yerel ve devlet içi sorun olmaktan çıkıp, bir dünya sorunu, sömürgeler ve bağımlı ulusların emperyalizme karşı bir savaşımını sorunu durumuna geldiğini; proletarya devrimi sorununun bir parçası haline geldiğini bilimsel bir şekilde tanıtladı. Ulusal sorunu ve onun bir parçası olan ulusların kendi kaderini tayin hakkını, bir devrim sorunu olarak değil de, bir reform sorunu, bir anayasal sorunu olarak ele alan görüşleri kıyasıya eleştirdi. Ulusal sorunu hala bir devlet içi sorun olarak: çeşitli uluslardan burjuvaların rekabet savaşımı olarak ele alan burjuva milliyetçi teori ve tezleri çürüttü. Emperyalizm ve proleter devrimleri çağında köylülüğün ulusal hareketin temel gücünü temsil etmesinden dolayı, köylü sorununun ulusal hareketin özü olduğunu ortaya koydu.
 O, emperyalizmi zayıflatan ulusal hareketleri desteklerken: emperyalizmi güçlendiren ulusal hareketleri gerici içeriklerini sergileyerek desteklemedi. Böylece bize her ulusal hareketin titiz bir incelemesinin gerektiğini öğretti.
 Ulusal sorunun gerçek çözümünün emperyalizmin yıkılmasıyla olanaklı olduğunu teorik olarak kanıtlayan Stalin, proletarya diktatörlüğü koşullarında sorunun ele alınması gerektiğinin teori  ve pratiğini geliştirdi.
Çok başarılı bir örgütleyici olan Stalin, Çarlık otorkrasi’si altında ağır gizlilik koşullarında komünist hareketin Rusya da örgütlenmesinde büyük  bir rol oynadı. Son derece ağır gizlilik koşullarında çalışan biz komünistlerin, bu koşullarda nasıl çalışmak gerektiği konusunda Stalin' den öğrenecekleri pek çok şey vardır.
Rusya gibi geri bir ülkede, proletarya diktatörlüğünün, Avrupa’nın önemli ülkelerindeki proletarya iktidarı ele geçirmeden, onların devlet yardımı olmadan ayakta kalamayacağını; üretimin sosyalist örgütlenmesinin gerçekleştirilemeyeceğini; bir ülkede sosyalizmin zaferinin olanaksız olduğunu öne süren Troçkist "sürekli devrim" teorisinin bozguna uğratılmasında partiye önderlik etti. Troçki'ye katılan Kamanev ve Zinovyev'in  de proletarya diktatörlüğüne  düşman, sosyalizmin zaferine inançsız olduklarını gözler önüne serdi. Sosyalist sanayileşmenin orta köylülerin sırtından gerçekleşeceğini; yoksul ve orta köylülerin proletaryanın müttefiki değil, düşmanı olduğu tezini öne süren "sol"cu Troçkist "sürekli devrim" teorisinin proletarya devrimine düşman özünü sergiledi; bu teorinin devrimi sürekli kılmanın değil, olanaksız kılmanın teorisi olduğunu gösterdi. Proletarya devriminin düşmanları olan Troçkistleri. Kamanevleri. Zinovyevleri. Buharinleri bunlar henüz bir sapma içinde oldukları sırada doğru yola getirmeye çalıştı, ama onların karşı-devrim yolunda ilerlemeye kararlı oldukları açığa ortaya o çıkınca, onların gereken şekilde cezalandırılmasına önderlik etti,
Marksist-Leninist proletarya diktatörlüğü teorisini, Rusya da proletarya diktatörlüğünü uygulamasının somut verileriyle  geliştiren Stalin, proletarya diktatörlüğü altında sınıf mücadelesinin yumuşadığını değil, tam tersine sertleşerek geliştiğini gösterdi. Böyle yapmakla kapitalizmden komünizme geçiş süreci ilerledikçe, sınıf mücadelesinin yumuşatılması gerektiğini, hala varlığını sürdüren kulaklara ( kır kapitalistleri ) karşı saldırı politikası, onları tasfiye politikası izlememek gerektiğini, çünkü onarlın sosyalizmle bütünleşeceğini  öne süren Buharinci sağcı tezleri tam bir yenilgiye uğrattı.
SBKP(B)’nin deneyimleriyle Leninist parti öğretisini geliştiren Stalin, bu öğretinin uygulanmasına önderlik etti.


Komintern’e başarıyla önderlik eden Stalin yoldaş, dünya proletarya devriminin teori ve taktiğini geliştirdi. O, bunu yaparken, Marksizm’in tamamlanmış, her ülkeye hazırlop uygulanabilecek bir reçete değil, bir eylem klavuzu olduğunu daima göz önünde  tuttu;   komünistlerin Marksizm’in genel yol göstericilerini bulundukları ülkelerin somut koşullarıyla birleştirmeleri gerektiğini öğretti. Stalin yoldaşı anarken Marksizm-Leninizm’in bir doğma değil, bir eylem klavuzu olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.
1929 'da ki kapitalizmin genel bunalımı parlak bir şekilde tahlil eden Stalin, bunun bir rastlantı değil, kapitalizmin doğası ereği olduğunu gösterdi. Paylaşılmış olan dünyanın yeniden paylaşılmasını kapitalizmin eşit olmayan sıçramalı gelişim yasasını kaçınılmaz bir sonucu olduğu şeklindeki Leninist tezin hala geçerli olduğunu gösteren Stalin, gelişen emperyalist savaş tehlikesine karşı proletaryanın taktiklerini geliştirdi; büyük bir stratejist ve taktisyen olduğunu bir kez daha kanıtladı. Emperyalistler arası silahsızlanma görüşmelerinin, silahlanma görüşmelerine dönüştüğünü belirtirken, O, emperyalizmin karakterinin değiştiği şeklindeki eski Kautskyci reformist teorileri, revizyonist tezlerin proletarya devrimine düşman yüzlerini bir kez daha gözler önüne serdi. Faşist saldırganlara karşı SSCB’nin savunulmasına önderlik eden Stalin'in düşünceleri, üçüncü bir dünya savaşı tehlikesinin gittikçe büyüdüğü bir tarih diliminde yaşayan dünya proletaryasını ve komünistlerin yolunu aydınlatıyor.
Stalin'in başında  bulunduğu SBKP (B), savaş yıkıntıların onarmada Sovyet halkına önderlik etti; on yıllardır örgütlenen sosyalist ekonominin güçlü temelleri, savaş yıkıntılarının hızlı bir şekilde onarımına olanak sağladır, Sosyalist Sovyetler Birliği, ekonominin bütün kollarında ve  yaşamın her alanında enerjik bir çalışma seferberliğine tanık oldu .
Ama düşman da boş durmuyordu; Stalin'in ölümünden üç yıl sonra, 1956 yılında SBKP (B)'-nin 20. Kongresinde parti yönetimini gasp eden; Kruşçev ve Brejnev'in başını çektiği revizyonistler, proletarya diktatörlüğünü bürokrat-burjuva diktatörlüğüne dönüştürdüler; ekonominin sosyalist örgütlenmesini tasfiye ederek ekonominin kapitalist temellerde örgütlenmesini geri getirdiler; sosyalist ekonomi, tekelci devlet kapitalizmine dönüştürüldü. Marksist-Leninistlerin bütünüyle tasfiyesiyle tamamen revizyonist hale gelen partinin yönetiminde Sosyalist Sovyetler Birliği sosyal-emperyalist bir ülke haline geldi. Süreç içinde Gorbaçevin önderliğinde Sovyetler Birliği batı emperyalizmine pazarlandı ve 90’lı yıllarda Sovyetler Birliği dağılarak tarihe karıştı.
Yoldaş Stalin yoldaşın, emperyalizme,  kapitalizme, uluslararası burjuvaziye, faşizme ve her türlü gericiliğe, Marksizm-Leninizm düşmanı ideolojik ve politik akımlara karşı yürüttüğü savaşım, bugünde bize örnek oluyor, yolumuzu aydınlatıyor. Emperyalizm ve uşakları Stalin adında korkuyorlar. Ona yönelik burjuvazi ve hempalarının bugüne kadar sürdürdükler her türlü kirli  karalama kampanyaları tutmadı. Çünkü Stalin yoldaşın yaşamı, proletarya ve halkların toplumsal kurtuluşu mücadelesine adanmıştı, Yalanlar ve kara çalmalar  tuzla buz oldu ve Stalin yoldaş  devrimcilerin ve emekçilerin beyninde ve yüreğinde sönmeyen bir meşale olarak yanmaya devam etti, ediyor . Seni proleter duygularla ve saygıyla anıyoruz, sevgili yoldaş  STALİN.

 
İlgili Bağlantılar
Haber Puanlama
Seçenekler
Эlgili Konular

Onlardan Bize

Üzgünüm, bu yazı için yorumlar aktif değil.
 
PHP-Nuke
Sayfa Ьretimi: 0.07 Saniye