G E RÇEKLÝK NEDÝR?-
Gerçek bir Iþýk’týr, görmek için akýl gözü yeter. Taným: Bir durum, bir nesne veya bir nitelik olarak var olan, varlýðý inkar edilemeyen, olgu durumunda olan. Ýdealist Yaklaþým/ Öznel Öncellik
Varlýk, varolmuþ deðildir, çünkü gerçek olan varolmaz, ancak usla bilinebilir, tanýnabilir. Gerçek, ussal olandýr. Gerçek, baþkaca hiçbir varlýða borçlu olmaksýzýn baðýmsýz bir varlýða sahibolandýr (Hegel). Sonlu insan tininin sonsuzluktan pay alan þeyleri ele aldýðýnda içinden çýkamayacaðý saçmalýklara ve çeliþkilere düþmesine þaþýrmamalýdýr; çünkü sonsuz olanýn sonlu olan tarafýndan kavranamamasý onun doðasýndan gelir (Berkeley). Materyalist Yaklaþým/Nesnel Öncellik
Ýnsan bilincinden baðýmsýz, somut ve nesnel olarak varolanlarýn tümü, varolmayanýn karþýtý .(Felsefe Sözlüðü.Orhan Hancerlioðlu) Varlýðý kesin olan, görüntüyle ilgili olana karþýt olarak þeylerle ilgili olan, olasýya karþýt olarak etkin bir biçimde varolan, varlýðý gösterilebilir olan, varlýðý araþtýrmayý gerektirmeyendir. (ayný yerden) Ýmgesel olana karþýt olarak algýdan ya da zihinden baðýmsýz bir biçimde var olan, tözsel ya da nesnel bir varoluþa sahip bulunan, þu anda varolan için kullanýlan niteleme. Gerçeklik
1) Dýþ dünyada nesnel bir varoluþa sahip olan varlýk; varolanlarýn tümü, varolan þeylerin bütünü; bilinçten, bilen insan zihninden baðýmsýz olarak varolan þey. 2) Gerçeklik, anlam geniþlemesi yoluyla, yerçekimi, doðal ayýklanma ve kiþilik türünden, mantýksal tümevarým ya da teorik analiz yoluyla oluþturulabilir tanýmlarý da kapsar. 3) Gerçeklik terimi, bireyin gerçekten varolduðuna inandýðý ve gerçek varlýðýn ayrýlmaz bir parçasýný oluþturduðunu düþündüðü Tanrý, ruh ve ideal nesneleri de içerecek þekilde kullanýlmaktadýr. Yerleþik felsefe dilinde gerçek olmayý karþýlayan, yani düþünülen, tasarýmlanan, imgelenen, düþlenen bütün her þeyin karþýtý olarak gerçeðin ta kendisi olan; bilinçten, bilenden baðýmsýz bir biçimde varolan.. Daha dar anlamýyla, özellikle bilimsel çevrelerde ve bilim yönelimli felsefe metinlerinde; yerçekimi, kütle gibi dýþ dünyada doðrudan deneyimlenemeyip, ancak tümevarým ya da kuramsal çözümleme yoluyla kurulmuþ olan kuramsal terimler için de kullanýlabilmiþtir.. Metafizik yönelimli felsefe metinlerinde de, dýþ dünyada somut varlýðý gösterilememekle birlikte, gerçekten varolduðu düþünülen, varlýðýn ayrýlmaz bir yapýtaþý olduðu varsayýlan “Tanrý”, “tin”, “ben”, “töz” gibi ideal varlýklarý bildiren metafizik kavramlarý için de kullanýlmaktadýr. Gerçekçilik
Gerçekçilik anlayýþý tanýmý gereði, gerçekliðin bilgisinin zihinden baðýmsýz olduðu savý üstüne temellendiðinden, özne ile nesne ikiliði baðlamýnda hep özneye öncelik tanýyan idealizmin tersine, bütün önceliði nesneye vermektir. Varlýðýn düþünceden baðýmsýz olduðunu öne süren öðreti: varlýk, düþünsel nitelikli deðildir bu öðretiye göre. Var olan her þey, dýþ dünyanýn varlýðý, etkin olarak varolan. Doðruluk ise, gerçekliðin, düþünsel düzeyde ya da zihnimizde onaylanmasýyla ilgilidir Gerçek’den anlaþýlan
Ýnsan, “gerçek” deyince ne anlar? Gerçek, þey’in aslý, gerçek kimliði, öz varlýðý, doðrusu mudur? Bir olayýn gerçeðini öðrenmek, doðrusunu öðrenmek olarak düþünülür.. Karþýtýný irdelersek; doðrusu olmayan, sahtesi, yanlýþý diye düþünürüz. Doðru ile gerçek çok yakýn iki kavram olarak analiz zorluklarý yaþatýr insana! Her doðru gerçek, her gerçek de doðru alýnabilir mi? Eðer gerçeði, bireysel yaþam süreci kadar geçerli düþünürsek, evet! Ama, hiçbir gerçek, insan ömrüyle sýnýrlý kalmaz. Gerçek, Tüm Yaþam’ý, yani tüm varoluþlar sürecini kapsar. Bir anlamda evrensel boyutun algýlanmasýný zorunlu kýlar. Evrensellik boyutunu algýlamakla olasýdýr gerçeðin boyutunu kavramak.. Gerçeðin boyutunu kavramak, insanýn ulaþabileceði ciddi bir boyuttur. Ýlk düþünen insandan günümüze dek pek çok filozof, düþünür, araþtýrmacý hep gerçeðin peþinde olmuþlar ama her ne kadar “gerçek” kavramýnýn somut olarak ne olduðunu bilememiþlerse de, aramadan da vazgeçmemiþlerdir.. Ýnsanýn, bilmediði bir soyut kavramýn peþinde olmasý, bunu anlama, algýlama çabasý içinde olmasý ilk bakýþta anlamsýz gibi durur. Ýþte insanýn en zor’u hedeflediði büyük mücadelesi budur. Aklýn ya da düþüncenin analizini yapma çabasý da aynýdýr. Araþtýrýlan ve adý konmak istenen, bir boyut kazandýrýlmak istenen tüm soyut kavramlarýn keþif – gözlem serüveni böyle yoðun bir düþünme ve irdeleme çabasýyla baþlar. Bunca insan, gördüðü þeyi algýlamayý bile zor becerirken, birilerinin kalkýp, görmediði, duyumsamadýðý, elindeki çok az, sýnýrlý verilerden yola çýkarak soyut kavramlarý analiz ve algýlama, anlama, ortaya çýkarma, boyut kazandýrma çabasý içinde olmasý çok zor ama ayný zamanda çok yüce ve saygýn bir eylemdir. Bu soyut kavram, bazen “akýl”, bazen “düþünce sistematiði”, bazen de “gerçek” olur. Gerçek, tüm soyut kavramlarýn kökenini oluþturur. Gerçek bilinemeden, gerçeðe ulaþýlamadan, gerçeðin boyutu irdelenemeden yapýlacak diðer tüm düþünsel uðraþlarýn bir sonuca ulaþabilmesi zordur, ve hatta belki olanaksýzdýr! Varlýðýnýn düþünsel boyutunun, düþünsel güç ve zenginliðinin, gerçeði algýlayabilecek ve kavrayabilecek boyutta olduðunu düþünen her bireye açýk olmuþtur bu analiz kapýsý. Ama ne var ki, insanlarýn büyük bir çoðunluðu öncelikle ve yalnýzca yemeyi ve içmeyi düþünebilmiþlerdir sadece! Gerçeðin kapýsýný aralamak...
Bireyin, kendi varlýðýnýn boyutlarýný algýlama ve anlama gücüne sahip olmasý, gerçeðin kapýsýný aralar. Peki “gerçek” nedir, ne olduðu umulur, ne olmadýðý düþünülür; yaþam mý, düþünmek mi, varlýk mý, üretim mi, iyilik mi, baþarý mý, zafer mi, eðlenmek mi, mutluluk mu, ölüm mü?.. Her bireyin yaþama bakýþýna, yaþamý yorumlama biçimine göre yanýtý deðiþir: pek çok insan için yanýt bunlardan biri, ya da en fazla belki de birkaçýdýr; basit düþünene yalnýzca biri, iyi düþünebilene birkaçý- belki hepsi, ama gerçeði anlayabilene belki de hiç birisi!. Ýnsanýn varlýðý, hayvansal varlýk düzleminde / sistematiðinde deðerlendirilirse, konu çok basitleþir: doðan, yiyen, içen, büyüyen, yaþayan, ölen ?!. Gerçekten “gerçek” bu mu, böylesine basit mi? Ya insaný diðer tüm canlýlardan ayýran düþünebilme yetisi, aklý, yaratýcýlýðý?!. Düþünenin basit olmaya, basit kalmaya hakký olmaz! Yaþamý, ve hele düþünmeyi basite almak, bir insan için basitliktir. Ýnsaný diðer canlýlardan ayýran; ciddi ve yüce düþünceleri, hedefleri, çabalarý, uðraþlarýdýr. Bu yüce çalýþma ya da çabalarýn en büyüðü ve en önemlisi de “gerçeði” arayýþýdýr. Gerçeðe yaklaþmak
Ýnsan gerçeðe nasýl yaklaþýr? Ýnsan, kendi öz yaþamýný, kiþiliðini, benliðini yorumlar, irdeler, analizini yaparken; ileri boyutlardaki düþüncelere ulaþtýðýnda, çevresinde olanlarý, yaþadýklarýný basit görmeye baþlar, düþünsel eylemlerin dýþýndaki her olgunun anlamý zayýflar, hatta bazen anlamýný tümden yitirir!.. Böylesi durumlar, bireyi yoðun ve derin düþünsel analizlere götürür, vardýrýr. Ýþte gerçeði görebilmeye ilk yöneliþler, ilk adýmlar! Yaþam iki boyutta algýlanýr : ilk ve basiti, yaþamý sürdürebilmek için gerekli olan hayvansal düzlem.. Ýkinci ve zor boyutu da, diðer tüm canlýlardan farklý olan düþünsel analiz düzlemi.. Düþünmeyen canlý, tek boyutlu basit bir düzlem yaþar: hayvansal düzlem!. Ama insanýn genelde bulunduðu varsayýlan yer ikinci düzlem olur; bu düzlem, bire on, bire yüz, hatta belki bire bin ölçekli, bir dikdörtgenimsi iki boyutlu bir varlýk düzlemi! Kolay algýlanabilen kýsa kenarý sadece yaþamýn sürebilmesini saðlayan temel gereksinimlerin oluþturduðu bir boyut; uzun kenarý ise insanýn düþünsel varlýðýný, düþünsel varlýðýnýn boyutunu, belki de sonsuzluðu : gerçeði bulabilmenin zor platformu! Düþünsel analiz düzleminin zorlu platformunu kendi içinde salt bir düzlem ya da tek boyut olarak düþünmek de olasý deðil.. Bu düþünsel düzleme de artý iki boyut imgeleyerek, düþünme ve algýlama çabasý derinleþtirilir. Uzunluðu keþfetmek yetmez; bu gerçeðin sadece bir boyutu, belki derinliði.. Artý imgelenen ikinci boyutun niteliði, bireyin duyumsama yetisinin yüksekliði olacaktýr. Varýlan bu noktadan sonra ulaþýlmasý hedeflenen þey, gerçeðin kendisi olabilmektir. Zaten bireyin kendisi, gerçeðin kendisi olabilmiþse, “Tüm Yaþam” ve “Tüm Zaman” kavramlarýnýn algýlanmýþ olmasý beklenir “O” birey tarafýndan.. Bu birey, kimi yönleriyle, nitelikleriyle çevresine yabancýlaþacaðýndan, ileri düzey derin konularda: örneðin düþünsel analiz ya da “gerçeði” konuþmada, tartýþmada sessiz kalmayý tercih edebilir bu konularýn yalnýzca bireyin iç dinamikleri oranýnda ve boyutunda yaþanýr olabildiðini bildiðinden ve bu gerçeðe varabildiðinden.. Ýnsanýn, düþünsel ya da nesnel, ulaþamadýðýný düþünmesi ve algýlamasý zordur. Görülmeyen, dokunulmayan soyut bir kavrama / olguya boyut kazandýrma; ya da bireysel zihin güçleriyle bu olguya kimlik kazandýrma düþüncesi, aslýnda varlýðýn gizemidir. “Gerçek” basit bir kavram olmadýðýndan, insanlarýn bunu keþfedebilme çaba ve uðraþlarý en ileri düzeyde saygýn bir düþünsel emek olacaktýr. Bireysel yaþam - Toplumsal yaþam
Bireysel yaþamlarýn irdelenerek gerçeðe ulaþýlmasý, yada gerçeðin anlaþýlmasý zordur. “Tüm Yaþam” algýlanabilirse, gerçeðin algýlanmasý, anlaþýlmasý kolaylaþýr. Bireysel yaþam küçüktür, basittir, bireyselliklerle doludur, genel hiçbir þey yoktur, geçicidir, günlüktür.. Örneðin, sokakta oynayan çocuklarý düþünelim: çocuklarýn oynamasý gerçektir, zaman gerçektir, yer gerçektir, kiþiler gerçektir, olan/olay gerçektir(?) = ama sadece o an için! Oyun bitince, çocuklar daðýldýktan hemen sonra, herþey bitmiþtir orada yaþananlardan; bir ev yapýlmýþsa belki yýkýlmýþ ve yaþananlarýn tümü sonlandýrýlmýþtýr! “Tüm Zaman” dikkate alýnýrsa, burada gerçek olan nedir? Bireysel yaþamda tüm yaþananlar gerçek gibi görünse de, Tüm Yaþam’a yansayan yönü yoktur! Çünkü, gerçek; olan deðil, kalandýr! Olan, bitendir; oysa kalan bitmez!.. Ýnsan, bireysel anlamda hep bitendir; ama düþünsel anlamda, düþünebilmiþ ve ortaya birþeyler koyabilmiþse, bu durumda “kalan” olacak; “gerçek” olacak, gerçek insan kimliðine kavuþacaktýr.. Nesnel gerçeklik, Düþünsel gerçeklik
Gerçeðin varlýk boyutu ikidir: nesnel ve düþünsel. Yalnýzca dokunabildiðini gerçek olarak düþünen, ya da dokunamadýðý þeylerin varlýðýný da zihin gücüyle anlayabilen, algýlayabilen.. Bu iki, tümüyle insanlarýn yaklaþým ve yorumuna göredir. Sadece dokunabildiðini ya da görebildiðini gerçek olarak almak, tüm soyut kavramlarý, olgularý reddetmektir! Bu, insanýn kendi öz varlýðýyla da çeliþir. Çünkü insan, nesnelliði ve düþünselliði ile bir bütündür. Nesnel varlýðý bedeni ise, düþünsel varlýðý da zihinsel eylem ve uðraþlarýdýr. Beyin, kimilerince, bir et parçasý gibi alýnýp basitleþtirilerek nesnellik kazandýrýlsa da, iþlevselliði ile insanýn düþünsel varlýðýný saðladýðýndan, basitlikten çok uzak ve hatta insanýn ta kendisi olduðunu her zaman ortaya koymýþtur. Zihinsel yetersizlikteki bireylerin insan olarak alýnmasý çoðu zaman olanaksýzlaþmýþtýr. Bu nedenle, insanýn nesnel varlýðý, gerçeklik açýsýndan olandýr, geçicidir, yok olmayý bekleyendir. Evet, yaþadýðý, var olduðu süreçte gerçektir ama, tüm zamanlar ölçülü genel “Tüm Yaþam’da” kalýcý olamadýðý için gerçek olarak alýnmaz. Bireysel yaþama göre gerçektir insanýn nesnel boyutu. Ancak düþünsel varlýðý ile insan, düþünsel gerçekliðini ortaya koyar. Ama düþünselliði ile bir deðer üretebilmek koþuluyla tabii ki! Ýnsan, düþüncesiyle ne üretebilir? Yeni bir düþünce sistemi, düþünce sistematiði, varlýða yeni bir boyut, düþünce ürünü yeni bir fikir, var olan bir fikrin ileri boyut versiyonlarý, bilgi, soyut kavramlara boyut kazandýrýlarak diðer insanlar tarafýndan kolay anlaþýlýr hale getirme.. gibi uðraþý ve artý kazanýmlar insanýn düþünsel varlýðýnýn sonuçlarý ve kanýtý olacaktýr. Tüm bu düþünsel iþlevlerin sonunda üretilen, varýlan, anlaþýlan, ortaya konulan her þey, gerçeðin ta kendisidir. Gerçeðe ancak düþünceyle, düþünmeyle varýlýr. Yeter ki insan, neyi aradýðýný bilsin, “gerçek’ten” ne anladýðýný bilsin, yaþamdan ve düþünme’den, düþünce’den ne beklediðini bilsin, bilincinde olabilsin! Gerçek, çok basit ama bir o kadar da anlaþýlmasý, algýlanmasý olanaksýz gibi duran bir olgu, bir kavramdýr. Gerçeði öðrenmek kolay olsaydý, dünyada yanlýþ olmazdý; yanlýþlarýn çokluðu, gerçeðin zorluðunu gösteriyor. Bireye göre gerçeðin kimliði deðiþebilir.. Ýnsanlarýn “gerçek” diye algýlayabilecekleri, kendi algýlama güçleri kadardýr. Gerçeðin gerçek boyutu, bireysel düþüncelerin hep ve çok üstündedir. Çünkü gerçek evrenseldir, asla bireyselliðe indirgenemez.
|
|
| |
Ortalama Puan: 0 Toplam Oy: 0
|
|
|