|
|
ZENGİNLER STRES İÇİNDEYMİŞLER
Türkiyenin en zengin yüz kişi listesinde bilinen isimler arzı endam etmeye devam ediyorlar. En az 300 milyon dolardan başlayan servet sıralaması “6 milyar ve üstü”ne doğru yükseliyor. Kriz Türkienin kaymağını yiyeyn yüz kişiyi stres içine okmuş. Nedeni elbette karlarıın düşmesi değil, işsizilik ve yoksulluğun derinleşmeisnin yarattığı sosyal patlama korkusu. Onun için zenginler etrafı surlarlarla yada dikenli tellerle çevrilmiş özel korumalı konutlarda yaşıyorlar. Böylece olası bir halk gazabaından kurtulacaklarını sanıyorlar. Zenginlik sıralamasında Koç, Sabancı, Şahenk, Ülker, Doğan, Tara, Eczacıbaşı, Yazıcı, Dinçkök, Özilhan aileleri ilk 10'unu oluşturuyor. Tek başına bunların serveti “ En zengin 100”ün servetinin yarısını geçiyor. Mehmet Başaran, Hüsnü Özyeğin, Çolakoğlu, M. Emin Karamehmet, Zorlu, Boydak, Konukoğlu, Kocabıyık, Yalçın, Lodrik aileleri de ikinci 10'da. “ En zengin 100”ün toplam servetinin yüzde 25'i de bunların elinde. 100 ailenin toplam serveti 100 milyar doların üstünde. Bu servetin yüzde 75'i ise 20 ailenin kontrolünde. Yani bir avuç zengin milyonlarca emekçinin yarattığı ve ürettiği değerlere el koyarak zevkü sefa içinde yaşarken milyonlar işsizlk ve yoksulluğun pençesinde kıvranıyorlar. Kriz zenginlerin bazılarını hiç etkilememiş görünüyor. Bazıları krizi “fırsat” bilmiş olsalar gerek ki, bir önceki yıla göre sıralamada üst basamaklara tırmandı. Kimileri ise “kriz çarpması” ile birkaç basamak geriye düştü, nihayet bunlar da “en zengin” kalmaya devam etti. Verilere göre, bu “en zengin”ler kriz nedeniyle yoğun stres altındalarmış. Bunlar zor psikolojik koşullar altında yaşıyorlarmış. Bu nedenle satın alma güdüsünün yerini alan meşguliyetlere yönelmişler. Golf, yatçılık, binicilik, uçuş deneyimleri bunlardan bazıları. Bir kısmı da bu “zor psikolojik koşullar” altında kendini Bodrum ve Göçek'e atıyormuş. Daha büyük stres altında olanlar ise Cannes, Nice, Sardunya, St. Tropez ve Capri gibi mekanları tercih ediyormuş. Şimdilerde kış tatilleri gözdeymiş; Aspen, St. Martiz tercih edilen merkezlerin başında geliyormuş. Zenginler haklı, kriz geriyor insanı. Rahatlamak herkesin hakkı! Ama zenginlerin gerilmeis karlaırn azalmaısndan değilden sosyal patlama korkusundan kaynaklanıyor. Onlarda biliyor ki gelir dağılımındaki adaletsizlikler, baldırı çıplakları ayağa kaldıracak ve zenginlerin rahatı bozulacak. Geçtiğimiz günlerde TÜİK'in yeni bir araştırması yayınlandı. Araştırmaya göre, yılın ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre sanayide yüzde 12 istihdam kaybı olmuş. Aynı dönemde ücretler de yüzde 3.8 gerilemiş. Haliyle krizin emekçiye faturası da bu: İşsizlik ve sefalet! “En zengin 100” aile, on milyonlarca emekçinin sırtından servet biriktiriyor. TSK kurumu OYAK da en büyük ilk beş holding arasında. Birçok general de dünyanın en zenginler listesinde. İşin ilginç olanı, bu servetleri nasıl yaptı generaller, memur maaşı ile mi? İsviçre'de milyonlarca dolarlık gizli hesabı olanların da en zenginler içinde olduğunu hesaba katmak gerek. Onlar Türkiye'nin sahipleri. Ordu da onların, hükümet de. Hürriyet de onların, Yeni Şafak, Sabah da. Pek “laik” Koç en zenginlerin birinci sırasındaysa, 28 Şubatçıların İslamcı saydığı Ülker dördüncü sırada. AKP ile takışan Doğan beşinci sırada ise AKP'nin beş destekçisi Boydak on altıncı.
Dahası bir birnin gözüü oymaya çalıştıkları hava veren Onlar Türkiye'nin sahipleri; emperyalist tekellerin işbirlikçi ortakları ve sınırsız uşakları. Emperyalizmin uşaklığında sınır tanımaya soyunanlar da onlar, emekçilerin yarattığı zenginlikleri emperyalist tekellerle birlikte yağmalayanlar da. Şirketlerinin önünde en uzun direklerde en büyük Türk bayrağını dalgalandırmada da ilk sıradalar. Elbette bütün bunlarda şaşacak pek birşey yok? Kırın kemekçi köylüsüde, şehirin işçiside sermayeye köle. Onlar ise “sahip”. Doğru, devlete hükmetmeye, “ en zenginler ” sıralamasında basamak atlamaya dair kendi aralarında çekişiyorlar. Birbirlerine girdikleri ve bilek görüşine tutuştuklarıda oluyor. Ama hepsi, egemenlik gücü ve servet yığınından daha fazla pay kapmak ya da yerlerini korumak için. Faşist ırkçı-milliyetçilik de onların, emperyalist küreselleşmenin piyonlarıda ! TÜSİAD da onların TSK da. AKP de onların CHP de. MHP de onların DP, BBP de. Yalnız kriz mi? Bu manzara geriyor sömürlenleri ve ezilenleri. Rahatlamak herkesin hakkı! Bodrum'a, Aspen'e, Sardunya'ya falan gitmeye gerek yok; istese de gidemez işçi ve emekçi. Hepi topu yüz aile, birkaç yüz general, bir o kadar yüksek bürokrat. İşçi ve emekçi dediğin üreten ve yaratnlar milyonlarca. Her biri aynı anda artık yeter deyip ayağa kalsa, bir avuç sömürü zengin sömürücü takım girecek delik arayacak ve korkunun ecele faydası olmadığını da burjuvaziye gösterecek.
|
|
| |
Ortalama Puan: 0 Toplam Oy: 0
|
|
|
Эlgili Konular
|
Üzgünüm, bu yazı için yorumlar aktif değil. |
|