DHB ARŞİV SİTESİ
Ana Menü
Anket
KİRLİ SAVAŞTA YENİ TAKTİK LİNÇ
Baş Yazı
ABD emperyalizminin Vietnam da ve diğer  ülkelerde devrimci ve ulusla kurtuluş hareketlerini bastırmak için uygulamaya sokmuş olduğu kirli savaşın bir biçimi olan devlet desteğinde sivil faşist çeteler  önderliğinde uygulamaya sokulan  uluslar ve halklar arsında düşmanlığın kışkırtılmasına dayanan linç taktiği bugünlerde Türkiye de egemen sınıflar tarafında Kürt özgürlük hareketine karşı uygulamaya sokuluyor. Egemen sınıflar burjuva düzen partileri ve askeri klik, PKK'ya ve genel olarak Kürt ulusuna karşı daha kapsamlı ve daha yoğun tasfiye harekatına girişmiş bulunuyorlar. Yalan ve demagoji üzerine kurulu olan linç taktiğiyle halkları bir birine düşürme ve ortak düşmana karşı birlikte hareket etmeyi önlemeyi amaçlıyor. TC devleti dışarıda hem bölge gerici devletleri ve Güney Kürdistan Özerk yönetimiyle ittifak içine girerek içerde de hem operasyonları yaygınlaştırarak ve hem de sivil faşist çeteleri sokağa salarak linç taktiğini uygulamaya sokarak  PKK  hareketini kuşatıp ezip dağıtmayı hedefliyor.  ABD’nin de desteğiyle kapsamlı olarak örgütlenen Kürt özgürlük hareketini kuşatıp tasfiye etme hareketi, “ Milli birlik projesi”  adı altında yürütülüyor.  Aslında TC devleti ve emir eri hükümetler bugüne kadar defalarca PKK hareketini ezip dağıtmak için  bir dizi gerici taktiği pratiğe sürdüler, ama bunların hiç birisi de Kürt direnişinin önünün almada ve PKK’yi etkisiz hale getirmede  başarılı olamadı. Kürdistan'ın insansızlaştırılması, binlerce köyün boşaltılması, milyonarlarca Kürt emekçisinin  zorla göçertilmesi, binleri bulan faili mechül cinayetler vb.  Kürt özgürlük direnişinin önünü kesmeye yetmedi. Son günlerde gelişmeler kirli savaşın yeni boyutlar kazanmakta olduğunu ve Kürtlere yönelik linç girişimlerinin artması ve faşist sivil çetelerin sokaklara salınmasıyla halklar arası düşmanlık derinleştirmeye ve Türk-Kürt çatışmasında kirli savaş ağaları  medet umulmaya çalışıyor.
Ne var ki, Türkiye işçi sınıfı ve emekçilerinin yoksulluk, işsizlik ve sefaletin getirdiği  baskıladığı artan hoşnutsuzluğu ve bu durumun eylemlere dönüşmesi olasılığı egemen sınıflar ve MGK rejimi, Kürdistan'da sürdürdükleri karşı-devrimci savaşı batıya taşıyarak tırmandırarak bir sonuç alabileceğinden hesaplıyorlar. Bu durum egemen sınıfların saflarında Kürt sorununun çözüm yöntemine ilişkin görüş, ayrılıklarının daha da belirginleşmesine ve derinleşmesine katkıda bulunuyor. Kürdistan'da Kürt halkının tüm baskı ve saldırılara karşı ayakta olması ve direnişi ileriye taşıyarak sürdürmesi ve faşist diktatörlüğün son kozunu oynaması üzerine dile getirilmeye başlanan Kürdistan'da bir taraf da açılım yalanlarıyla Kürt hareketi bölünmeye, yedeklenmeye öte yandan faşist baskı ve saldırılarla Kürt direnişi sistem içinde boğulmaya ve sistemin istediği kırıntılarla boğma çalışılıyor.
  Kürt ulusuna ve ulusal kurtuluş, hareketine daha kapsamlı ve daha vahşi bir saldırı anlamına gelecek olan linç saldırıları her ne pahasına olursa olsun Kürt düşmanlığın da Türk emekçiler zehirlenerek yedeklenmeye ve halk düşmanı politikaların pratiğe sürülmesi için  manivela olarak kullanma amaçlanıyor. PKK’nin etkisizleştirilip edilmesi düşüncesi, askeri kliğin, AKP’nin, MHP  ve CHP'nin diğer düzen partilerince desteklenirken  başta ABD gelmek üzere Batılı emperyalistlerde PKK hareketinin ehlileştirilmesini ve sistem içinde boğulmasını dayatıyorlar.  AKP’nin, Genelkurmayla Milli birlik projesinde”  anlaşması tartışmaları yoğunlaştırıcı oldu.  Ne ki Kürt sorununda tartışmadan bile rahatsız olan genelkurmay ve burjuva düzene partileri “bölücülük”  paranoyasını öne sürerek Kürt sorununda resmi devlet politikasında geri durmayacaklarını ortaya koydular.  Tüm bu faşist Kürt düşmanı saldırı ve  “ vatan , millet,Sakarya”  edebiyatına rağmen  faşist diktatörlüğün Kürt direnişi karşısında çaresizliğini, Kürdistan'da gelişen halk savaşının elini kolunu kıskıvrak bağlama yönündeki gerici hesapları da dile getiriyor.
Aslında bu tartışma pekte yeni sayılmaz. Turgut Özal daha 1991'de G. Kürdistan'ı da kapsayacak ve Türkiye'nin hegemonyası altında bulunacak bir Türk-Kürt federasyonu önermişti. Ancak, Kürtlere belirli bir özerklik ve kültürel haklar vermek karşılığında ulusal kurtuluş savaşımının devrimci ve anti-emperyalist özünü ortadan kaldırma anlamına gelen bu emperyalist çözüm önerisi, siyasal esneklik ve uzak görüşlülükten yoksun Türk egemen sınıflarının geniş kesimlerince reddedilmişti ve halen
de reddediliyor.
ABD ve Batı Avrupa emperyalistleri, PKK'nin Kürtler içinde en büyük politik örgütlü güç  olduğuna, Türk faşizminin PKK'yi ezeceğine ya da kısa sürede etkisiz hale getireceğine  ilişkin yaygaralarını boşluğuna inandılar. Siyasetlerini, her zaman gerçek güç ilişkilerine göre ayarlayan emperyalist devletlerin bu durumda kadim uşaklarının sızlanmalarına zerrece aldırmadan Türk egemen sınıflarını kendi Ortadoğu politikalarına  bağlamışlardır. Emperyalistlerle faşist diktatörlük arasındaki anlaşmazlıklardan olan Güney Kürdistan’ı tanıma sorunu Güney Kürdistan yönetiminin TC devletinin hamiliğine sıcak bakması ve PKK’yi kuşatma ve etkisiz hale getirme planına destek vermesi buzları eritmiştir. ABD’nin denetimin yeni bir Ortadoğu dizayn etmede TC devletine önemli bir rol biçen  ABD emperyalizmi bölgede TC devletinin elini güçlendirmenin yolunun TC devletini rahatsız eden Kürt sorunun bir biçimde düzen içine çekilerek PKK’nin kırıntılarla etkisiz hale getirilmesini düşlüyor.  
 Başbakan Erdoğan’ın dış gezilerinin en önemli gündem maddelerinden birinin, belki de birincisinin gittikçe köşeye sıkışan faşist rejimin, emperyalist dünyadan daha fazla destek arayarak ve bölge gerici güçlerini ittifak içinde harekete geçirerek Kürt direnişinden kurtulmayı planlıyor. Bunun için ABD’ye uşaklıkta sınır tanımazca davranıyor.
 Komünist hareket ilkin; Batı'da işçi sınıfı hareketi ve emekçi halk hareketini devrimci enternasyonal çizgide yükselterek, hem Kürt özgürlük mücadelesinin faşist diktatörlüğü darbeleyerek yarattığı olanaklardan yaralanmalı ve hem de Kürt özgürlük mücadelesine destek sunmalı, halkların gönüllü federatif birliği için güven yaratmalı.
İkinci olarak Kürdistan da çalışmalarda ulusal özgürlük isteminin önde olduğu, diğer demokratik ve günlük sınıf istemlerinin bununla birleştirildiği bir politik perspektif izlenmelidir. Mücadele biçimleri açısından, gerilla mücadelesiyle serhildanın iç içe geçtiği ve ikinsin temel biçimi oluşturduğu perspektifi doğrultusunda çalışmasına yön vermelidir.
Üçüncüsü; ulusal özgürlük mücadelesinin zayıflatılmasının, devrimci içeriğinin  uzlaşmacı reformist çizgiye çekilerek boşaltılmasının engellenmesi için devrimci ve yurtsever güçlerle eylem birliği içinde olunmalı, elbette burada komünist hareketin bağımsızlığı ve özgürlük hakkıyla bu eylem birliğini birleştiren bir politika izlemelidir.


Dördüncüsü; Kürt direnişi her türlü faşist baskı ve teröre rağmen diri bir güç olarak faşist diktatörlüğe karşı mücadele içinde olması, tuzakların ortadan kaldırıldığı ve  Kürt direnişin istediği noktaya sıçradığı söylenemez.
Beşincisi Türk-Kürt hakları arasında düşmanlığı derinleştirip  gerici bir iç savaş çıkartarak Kürt hareketini ezmeyi amaçlayan faşist TC devletinin linç taktiğine karşı devrimci enternasyonalist bir çizgide ilerleyerek faşist saldırılarda Kürt emekçileriyle dayanışmayı yükseltmenin yanında batıda işçi ve emekçileri aydınlatmak ve kirli savaşın parçası olmamaları yönüyle bilinçlendirip örgütlemenin aciliyetini bilerek hareket etmek ve Kürtlerin özgürlüğünün Türklerinde özgürlüğü anlamına geldiğini  kavrayan bir hatta yürümek ve kirli savaşa karşı her alanda halkaların kardeşliği şiarını yükseltmek gerekiyor.

 
İlgili Bağlantılar
Haber Puanlama
Seçenekler
Эlgili Konular

Baş Yazı

Üzgünüm, bu yazı için yorumlar aktif değil.
 
PHP-Nuke
Sayfa Ьretimi: 0.07 Saniye