DHB ARŞİV SİTESİ
Ana Menü
Anket
KİRLİ SAVAŞ HARCAMALARI KRİZİ DERİNLEŞTİYOR
Kürdistan
Emperyalizmin genel krizinin yeni sömürge bağımlı ülkeleri daha derinden vurduğu bir gerçekliktir. Bunu TC devleti ekonomisinin son 60.yıllık küçülme düzeyi de görmek mümkündür. Buna Kürt özgürlük hareketine karşı yürütülen kirli savaşında eklediğimizde karşımıza krizin  derinliği daha net açığa çıkmaktadır. Nitekim Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), GSYH (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla) I. Dönem (Ocak, Şubat, Mart) 2009 sonuçlarını açıkladı. Verilere göre ekonomi yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13.8 küçüldü. Bu durum  Türkiye’nin 1945 yılında gördüğü yüzde 15.3'lük küçülmeden sonraki en yüksek küçülmeyi AKP hükümeti döneminde yaşamış olduğunu gösteriyor. 1939-1945 yıllarını kapsayan İkinci Dünya Savaşı'ndan ekonomik anlamda çok ağır etkilenen Türkiye 1941'de yüzde 10.3 küçülürken, 1945'te tarihinin halen ulaşılamamış en yüksek küçülme oranını görmüştü. Türkiye 2009 ilk çeyrekte yüzde 13.8 küçülürken, bu orana yakın en yüksek küçülme yüzde 13 ile 1927 yılında görülmüştü. Böylece Birinci Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı ve 1929 dünya ekonomik krizini atlatan Türkiye Cumhuriyeti'nin bile görmediği küçülme mevcut krizde yaşandı. Türkiye ekonomisi 2008 yılının son çeyreğinde de yüzde 6.2 küçülmüştü. Böylelikle iki dönem üst üste küçülme yaşayan Türkiye ekonomisi, Avrupa'da kabul edildiği biçimiyle teknik olarak resesyona girmiş oldu.
GSYH, yılın ilk çeyreğinde (yılın ilk üç ayını kapsayan dönem) geçen yılın aynı dönemine göre sabit fiyatlarla yüzde 13.8 azalarak 24 milyar 518 milyon TL'den 21 milyar 145 milyon TL'ye inerken, cari fiyatlarla GSYH yüzde 2.2 azalarak 215 milyar 846 milyon TL'den 210 milyar 997 milyon TL'ye geriledi. Dolar bazında cari fiyatlarla GSYH yüzde 29 azalarak 180 milyar 19 milyon dolardan 127 milyar 812 milyon dolara düştü. Bu rakamlara Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ısrarla varlığını ve sonuçlarını kabul etmediği ekonomik kriz ortamında ulaşılması, Erdoğan'ın kriz ile ilgili değerlendirmelerinin gerçekleri yansıtmadığının bir göstergesi durumda. Piyasaların durumu göz önünde bulundurulduğunda beklenen rakamlar çok da sürpriz olmadı. Ancak küresel ekonomik krizin ana merkezleri olan ABD ve İngiltere bile krizden bu denli kötü etkilenmedi. Dünyanın ikinci büyük ekonomisine sahip olan Japonya ekonomisi de rekor düzeyde küçülme yaşadı (yüzde 8,8), ancak cari açığı fazla olan ülkeler arasında bulunması bu durumun kolaylaşmasını sağlamıştı. Bütün bu verilerden hareketle Erdoğan'ın kamuoyunu yanılttığı görülüyor. Erdoğan piyasaları rahatlatma amacıyla 'Kriz teğet geçecek', 'Sürtünüp geçecek' sözleriyle ile halkı oyalarken, öte taraftan milyonlarca insan işsiz kalmaya devam ediyor.
Başbakan her seferinde 2001 iç krizinden ders aldıklarını, sağlam bir bankacılık sistemlerinin olduğunu söyleyedursun, Türkiye, ülkesinde işsiz sayısı ile de dünya ülkeleri arasında İspanya'dan sonra ikinci sıraya yükseldi. Kapasite kullanım oranlarının nisan ayında düşmesi, işverenin işçi çıkarmaya karşı 'Ücretlerinizdeki kesintiye razı olun' dayatması, ihracat rakamlarının Cumhuriyet tarihinin en düşük seviyelerinde olması ve milyonlarca insanın istihdam edilmeyi beklemesi karşısında Erdoğan'ın umursamaz tavrı sürüyor. Bu gerçek gündemleri görmek yerine 'Bu ülkede kriz tellallılığı yapanlar var' diyen Erdoğan'ın bir ay önce açıkladığı teşvik paketinin ne kadar çare olacağı da merak konusu oldu. Zira açıklanan paketle ortaya çıkan tablo arasında ciddi uçurumlar bulunuyor, paketle gündelik çözümler geliştirilirken, asıl kalıcı tedbirler alınmıyor.
Aslında ekonomik göstergelerdeki kötü gidişatın temelinde Türkiye'nin yıllardan beri sürdürdüğü kirli savaş harcamaları önemli bir yer tutuyor. Bu harcamalar ise, Kürt sorunundaki çözümsüzlüğü dayatan devletin resmi inkar ve imha  politikalardan kaynaklanıyor. Bizzat hükümet yetkililerinin açıkladığı üzere, TC devleti PKK'ye karşı mücadelede 30 yılda 300 milyar dolardan fazla harcama yaptı. Mevcut meblağın finansal değerlendirmesi ise en basit tanımıyla 10 adet GAP'ın hayata geçirilmesine denk düşüyor. Bu sadece geçmişte kalan bir tablo değil, günümüzde de bu harcamalar hız kesmeden sürüyor. Askeri harcamaların günlük listesi bile on binlerce doları buluyor. Türkiye hali hazırda çatışmalardan dolayı yaklaşık 300 bin askerini Bölge'de teyakkuzda tutuyor. Bir erin devlete günlük masrafı 100 dolar. Sık sık gerçekleştirilen kapsamlı operasyonlar ise para yutan birer kara delik. Türkiye her gün onlarca uçak filosuyla ya sınır hattında uçuyor ya da sınır ötesine operasyon gerçekleştiriyor. Bir F-16'nın bir saatlik uçuşu 25 bin dolar, F-4 2020'lerin bir saatlik uçuşu 30 bin dolar, CASA tipi uçaklar bir saatlik uçuşu 2 bin 500 dolar, Cobra tipi helikopterlerin bir saatlik uçuşu 6 bin dolar tutuyor. Operasyon bölgesinde geri hizmette kullanılan CASA tipi uçak ve helikopterlerin ortak maliyeti ise 70 bin dolar. MK-82 tipi bombaların maliyeti 26 bin dolar olarak biliniyor. Yani 4 saatlik bir operasyonun Türkiye'ye toplam maliyeti tam 20 milyon dolar. Buna personel hareketliliği, her gün süren onlarca operasyondaki giderler, operasyonlar kapsamında patlatılan mühimmatlar, her gün mutlaka hareket halinde olan 100 helikopter, 80 bin korucuya aylık verilen 500 TL dahil edildiğinde ortaya şöyle bir tablo çıkıyor: Savaşın Türkiye'ye aylık maliyeti 100 milyon dolar. Bilindiği üzere bütçe en  büyük pay her yıl savunma adı altında kirli savaşa ayrılıyor. Haliyle bu durum hem borç dağlarını büyütüyor ve hem de yatırımların aşağıya çekilmesini sağlıyor. Kürt sorununda inkar ve imha politikasında ısrar edilmesi  her yıl milyarlarca doların  kirli savaşa akıtılarak  ekonominin üzerinde deri tahribat yaratmaktadır. Son 20 yılda dördüncü büyük krizde kirli savaşın maliyetinin çok büyük yeri vardır.




2. Dünya savaşı ardından en büyük ekonomik daralmayı yaşadığı açıklanan Türkiye, yılın ilk 6 ayında ihracatta ise yüzde 34.5 gerilediği bildirildi. Tüm bunlar bize Kürt özgürlük  direnişi ezip dağıtmada tek çıkar yol olarak da sunulan kirli savaşın ekonomiye maliyetinin her geçen gün daha yüksek olduğunu ve krizin yıkıcı bir hal almasında önemli bir rol oynadığını da gösteriyor.

 
İlgili Bağlantılar
Haber Puanlama
Seçenekler
Эlgili Konular

Kürdistan

Üzgünüm, bu yazı için yorumlar aktif değil.
 
PHP-Nuke
Sayfa Ьretimi: 0.07 Saniye