DHB ARŞİV SİTESİ
Ana Menü
Anket
İŞŞİZLİĞE KAPİTALİZM ÇÖZÜM BULAMAZ
İşçi Memur
İşsizlik kapitalizmin yol arkadaşıdır. Onsuz bir kapitalizm zaten
kapitalizm olmaz. Keza  Kriz nedeniyle işsizliğin hızla artması ve
sosyal bir yara olarak  kanamaya devam etmesi, işsizlik üzerine
değişik değerlendirmeler yapılmasına da neden oluyor. Bilinde
bilmeyende işsizlik üzerine konuşmakta adeta sakınca görmüyorlar.
Geçtiğimiz günlerde bu konuda dikkati çeken iki değerlendirme yapıldı.
Bu değerlendirmelerden birisi, doğrudan bir büyük patrondan; Güler
Sabancı'dan gelirken, diğeri Hürriyet Yazarı Ekonomist Ege Cansen'den
geldi.
Sabancı, katıldığı bir toplantıda kendisine yöneltilen "sosyal
çalışmalarında işsizlikle ilgili projelere ilişkin düşünceleri olup
olmadığına" ilişkin bir soruya, "Türkiye'nin işsizlik sorunu yapısal
bir sorun... Yapısal bir sorunumuz var. Türkiye, en başarılı büyüdüğü
yıllarda, yüzde 7-7.5 büyüdüğümüz yıllarda dahi işsizliği yüzde 9'un
altına indiremedik. Demek ki yapısal bir sorunumuz var. Olay sadece
bugünkü kriz değil" yanıtını vermektedir. Sabancı, işsizliği "yapısal
bir sorun" olarak tanımlarken doğru bir tanım yapmaktadır! Ama çözüm
önerisi yanlıştır.
Sabancı'nın bu konuda çözüm önerileri şöyledir: "Bunu geçen gün Nazım
Bey'le de (Bakan Ekren) konuştuk. Bu konuda ciddi bir çalışma
yapılmasını bekliyoruz. Bu konu, çok boyutlu ve çok katılımcıyla
çözülmesi gereken, birkaç seri reform gerektiren bir konu. Çünkü
birçok yeri etkiliyor. Benim Nazım Bey'den edindiğim izlenim; yerel
seçimlerden sonra bu konuda çalışma yapılacağı, orta ve uzun vadeli
bir bakış açısı için çalışılacağı yönünde..." Bu çözüm hayalcidir ve
işsizler ve halk arasında beklenti yaratmayı amaçlamaktadır.
Evet, sorun yapısaldır ve kapitalist üretim biçiminden
kaynaklanmaktadır. Kapitalist ülkelerde 1850'lerden beri işsizliğe
çare aranmakta, hepsi de sonuçsuz kalan reformlar yapılmaktadır.
Kapitalist ekonominin gelişme durumuna göre işsizlik azalmakta ya da
çoğalmakta, ancak ortadan kalmamaktadır. Kriz dönemleri işsizlik
sorununun ağırlaştığı dönemlerdir. Kapitalist üretim tarzı sürekli
olarak daha fazla kar etmeyi hedeflediğinden, daima "fazla nüfus"
yaratmaktadır. Bu hem üretimin yapısı -üretim araçlarındaki gelişme,
sermayenin organik bileşiminin sürekli yükselmesi; yani sermayenin,
sabit kesimin sürekli büyümesine karşın canlı emeğe daha az ihtiyaç
duyulması- tarafından yaratılan bir sonuçtur. Buradan sürekli olarak
"nispi-fazla nüfus" ortaya çıkar. Patronlar sermayenin politikacıları
ve bu durumu ücretleri sürekli düşük tutmak için çalışanlar üzerinde
baskı aracı olarak kullanırlar.
Türk-İş'in birkaç gün önceki açıklamasında da görüldüğü gibi, son 5
aylık dönemde Türk-İş'in çeşitli sektörlerden yaklaşık 35 bin üyesi
işten çıkarılmıştır. Genel olarak işsizlik yüzde 26'lara tırmanmıştır.
Bu durum ve genel olarak işsizliğin varlığı, Ege Cansen'in "yerleşik
toplumlarda işsizliği doğuran temel neden ise nüfus artışıdır"
tespitinin büyük bir yalandan ibaret olduğunu ortaya koymaktadır.
Kriz, işsizlik oranını -yüzde 12'lerden 26'lara- sadece artırmıştır.
Kapitalizm ve işsizlik yol arkadaşlarıdır ve kapitalist üretimin
olduğu her yerde işsizlik bir sorundur. Pek çok durumda işsiz
kalanlar, daha düne kadar tezgah başında üretimde olan işçilerdir.
Genel olarak nüfusları düşme eğiliminde olan bazı Batılı ülkelerde
de-Almanya, Fransa, Belçika vb. Gibi- işsizliğin artmakta olduğu
görülmektedir.
Kapitalist üretim tarzı, sürekli olarak işsizliği doğururken, diğer
taraftan iş saatlerinin uzatılması eğilimi içerisinde olur. Öyle ki,
bu kriz dönemlerinde bile vazgeçilmeyen bir tutumdur. Bir taraftan
ücretsiz, düşük ücretli zorunlu izin uygulaması sürer, işten atmalar
yaygınlaşır, ama öbür taraftan çalışma gündeme geldiğinde, üretimdeki
işçiler aynı yoğunlukta ve sürede çalıştırılırlar. Kapitalizmin
kitabında bu durumda bile iş saatlerinin kısaltılması, ama tam ücret
ödenmesi bulunmamaktadır. Aksine; fatura yine işçiye kesilmekte,
işsizlik ve düşük ücret dayatılmaktadır.
Bütün bunlar, Sabancı'nın "yapısal sorun" dediği ve çözümünü düzen
içinde aradığı işsizlik probleminin kapitalizm koşullarında
çözülemeyeceğini ortaya koyarken, Cansen gibi sermayenin emir eri
"ekonomistlerin" Malthusçu "çözümlerinin" de yalandan ibaret olduğunu
göstermektedir. İşçiler ve emekçiler "madem öyle, nüfus artışından
şikayetçisiniz, biz de üremiyoruz" diye bir karar alsalar, patronların
ve hükümetlerin işçileri ikna etme faaliyetlerine girişeceklerinden
emin olabilirsiniz!



Onun içindir ki işsizliği kapitalizm sistemin anarşik niteliği ve
azami kar üzerinde yükselen gerçekliğinde arama yerine nüfus artışı
yada zorunlulardan aramak kapitalist sistemi işsizlik gerçeğinden
soyutlamak anlamına gelir. Sermaye ve emir eri yazar çizer takımı
hızla artan işsizlik ve yoksulluğun müsebbibi olarak kapitalist
sistemi değil, izlenen politikaları ve  nüfus artışını öne sürerek
sistemi gözden ırak tutmaya çalışıyor. Ama yüzyıllardan bu yana hüküm
süren kapitalist sistem işsizliğe çözüm bir yana daha da artırarak,
bir yandan zenginliği öte yandan yoksulluğu  toplayarak sınıf
farklılaşmasını derinleştirmiş, işsizliğin yol arkadaşı olduğunu ve
onsuz yaşamayacağını açığa sermiştir. İşsizliği, sefaleti ve
yoksulluğu ortadan kaldıracak,eşitliği, özgürlüğün yolunu
açacak,insanın insanca sömürülmesine son verecek tek sistem
sosyalizmdir. Çünkü ancak  işçi ve emekçilerin maddi ve manevi
ihtiyaçlarını  temel alan sosyalizm ile , toplumun sorunlarını çözecek
ve işsizliği ve yoksulluğu tarihin derinliklerine gömecektir.
 
 
İlgili Bağlantılar
Haber Puanlama
Seçenekler
Üzgünüm, bu yazı için yorumlar aktif değil.
 
PHP-Nuke
Sayfa Ьretimi: 0.08 Saniye