DHB ARŞİV SİTESİ
Ana Menü
Anket
GÜNEY KÜRDİSTANDA ÇOK EŞLİLİK YASASI Ve Kürt kadınının yanarak öldürülmesi
Özgür Kadın
Erkeğin mutlak egemen olduğu ve şiddetin
cezalandırılmadığı Güney Kürdistan'da bedenini ateşe vererek yaşamını
sona erdiren kadınların sayısı artıyor. İntihar süsü verilerek çok
sayıda kadının öldürüldüğü Güney Kürdistan'da sürekli artış gösteren
kadın ölümlerinde geleneksel şiddet ve baskı kadar iktidarın rolü de
bulunuyor.Savaş ve katliamlarla gündeme gelen Güney Kürdistan, bu kez
cinsiyete dayalı baskı ve şiddet konusundaki tüyler ürpertici veriler
ve toplu kıyıma dönüşen kadın intiharlarıyla gündemde.
Resmi rakamlara göre geçen yılın ilk sekiz ayında 80 kadın öldürüldü,
215 kadın da bedenini ateşe verdi. Ancak kadın hakları savunucuları
Güney Kürdistan'da yaşanan kadın ölümlerinin daha yüksek olduğunu
belirtiyorlar.
Hastane kaynakları çok sayıda kadının ise intihar süsü verilerek
öldürüldüğüne dikkat çekiyor.
Kürt hükümeti uzun zamandır kadına yönelik şiddetin son bulması için
etkili çalışmalar yapılacağı sözü veriyor. Ancak vaatler ve yapılan
yasal düzenlemeler, idari önlemlerin yetersizliği nedeniyle trajediyi
ortadan kaldırmıyor. Yasal ve idari yaptırım yetersizliği, kadınlar
üzerindeki baskısının intiharla sonuçlanmasına yol açıyor.
Geçen yıl Güney Kürdistan'da ilk kez kadına yönelik suçun önüne geçmek
için kampanyalar yapıldı. Bu kampanyalar sonucu Kürt hükümeti sözde
bazı tedbirler aldığını açıkladı. Ancak bunlar göstermelik olduğu bir
süre sonra açığa çıktı. Çünkü kadına yönelik işlenen suçlara karşı
şimdiye kadar cezai yaptırımın uygulandığı tek bir dava bile
bulunmuyor.
Güney Kürdistan'da 1991-2007 yılları arasında Süleymaniye, Erbil ve
Duhok bölgelerinde 12-22 yaşları arasındaki 2 bin 664 bedenini ateşe
vererek yaşamını sona erdirdi.
ÇOKEŞLİLİK YASASI NEYİ HEDEFLİYOR
Güney Kürdistan yerel parlamentosu geçen aylarda erkeklerin birden
fazla kadınla evleneceğini yasa katına çıkarttı. Güney Kürdistan yerel
yönetiminde egemen olan Barzani-Talabani ittifakı  diğer sorunlar bir
yana kadın sorununda nasıl bir foedal erkek egemen değerleri
sistemleştiren ve kadını köleleştiren bir çizgide durduğunu  "
erkeklerin birden fazla kadınla evlenmesine" onay vererek gösterdi.
İşin ilginç olanı Güney Kürdistan'da çıkarılan bu kadınları
köleleştiren ve kadın cinsini obje olarak gören bu çok eşlilik
yasasına karşı, Kürt milliyetçisi çevrelerce ve Barzani-Talabani
yalakalarınca pek ses çıkarılmadı. Bu durum hem acı hem de ibrett
vericidir. Dört eşliliğe onay yasası demek, erkeğin dört kadın ile
evliliğinin kurumlaşması ve kaıdnın cinsel meta olarak kullanılmaıs
demktir.
  Hemen belirtmek gerekir ki, böylesi yasalar kadın ya da erkek, kim
adına yapılırsa yapılsın geridir. Bir kaç erkek parlementoda oturup
kadının yaşamını belirleyecek kararlar alamazlar ve onları
imzalayamazlar, ancak kadın kendi geleceği hakkında karar ve irade
beyan edebilir. Gerekçeye bakalım; " erkeklere göre kadın sayısı çok
da ondan böyle makul bir çözüm bulunmuş'', buna kim karar veriyor ve
ne hakla ! Bu açıklamaların bilimsel ve insani hiç bir gerekçesi
olamaz. Ama bunun çok yalın bir ifadesi vardır. O da gerici ve
köhnemiş, feodal, mülkiyetçi erkek mantığın bir kez daha yasallaşması
ve kurumlaşması anlamı taşımaktadır. Zaten uygulamada olan bu
kanunların bir de devlet tarafından güvenceye alınmasıdır ki, kadınlar
yasal olarak haklarını arayamasınlar diye acilen onaylardan
geçirilmiştir. Kaç kadın kurumuna soruldu, kaç kadın platformu
yapıldı, bu yasa kaç tane kadının imzasını taşıyor, bilakis Başta
güney Kürdistanda olmak üzere kadınlar bu yasayı şidetle protesto
etmektedirler

Güney Kürdistan'da erkeğin dört kadına kadar evlenebileceği bu yasaya
karşı tavır, açıklama, görüş ve eleştiri Kürt siyasetinden, Kürt kadın
hareketi ve Kürt siyasi kişilikleri ile sınırlı kaldı. Bu konuda
özellikle DTP'li kadın milletvekillerinin tavrı olumlu olarak
değerlendirilebilecek olandır. Elbette ki Kürtler adına özgürlük
mücadelesi veren örgütler, kadınlar ve siyasi temsiller ya da kişiler
hem amaçları ve hem de sorumlukları gereği bunu yapmak zorundadırlar.
 Bu yasanın arkasındaki erkek egemen feodla dinci gerici  zihniyet ve
bunun Kürt toplumunun yaşamındaki etkileri yıkıcı olacaktır. Ama ilk
adımda bu yasaya karşı  aydınların tutumu ve sorumluluklarını
yargılamak gerekiyor..
 Böylesi toplumsal bir gelişmede en erkenden tavır koyması ve
eleştirmesi gerekenler Kürt aydınlar olmalıydı. Bu sessizlik bir kez
daha aydınların toplumun aydınlanmasındaki misyonu ve rolünün
irdelenmesini gerekli kılıyor. Toplumun değişimi ve dönüşümündeki
rolünün farkında olmayan, daha çok güncel, pragmatist ve dar
gündemlerle sınırlı kısır döngüden kendini kurtaramayan aydın duruşu
maalesef olumsuzdur. Bende olsunçamurda olsun geriic yaklaşımı  içinde
olanlarda turtalı bir ytavır beklemekte gerçekçi olmazdı.
Demkratlık bir yerde tüm toplumu karanlığa mahkum edecek kadın
katliamlarına ön açan ve kaıdnı kölelştiren konular olunca deyim
yerindeyse kıyamet koparılmalıdır. Bu tür tartışmaların siyasal,
sosyal ve toplumsal olarak hangi gelişmeye, değişime ve dönüşüme
hizmet edeceği ise çok önemlidir. Ne yazık ki, doğru bir gündem ve
doğru tartışma bu anlamda geri planda kalabiliyor, yada
kaybolabiliyor. Bu paradoks iyi çözümlenemediğinde bu kısır döngüden
kurtulmak mümkün olmayacaktır. Siyasal, güncel gelişmeler
değerlendirilebileceği gibi, toplumsal ve sosyal alanda gelişen
durumlara karşı da duyarlı olmak ve gerektiği yerde tavır belirlemek
çok daha önemlidir. Bu tür durumlarda demokratik, sivil, toplum
kurumlarına düşen rol bilinmektedir. Bu hayati konularda rol ve
sorumluluk sahibi olan herkes rolünün bilinci ile hareket ettiğinde
sonuç daha olumlu olacaktır.
Yine hakim olan cinsiyetçi zihniyet ve akıl da bu durumda temel rol
oynamaktadır. Genelde olduğu gibi biz Kürtlerde de bakış açısına hakim
olan eril mentalite, cinsiyetci ve egemen mantıktır. Bu durum kadın
üzerindeki sömürü ile birleşince ortaya doğa dışı bir durum
çıkmaktadır. Kadın üzerindeki sömürü ve rant en köklü, eski, kalıcı ve
karlı olanıdır. Kadın üzerindeki hakimiyet hem ekonomik, siyasi,
sosyal, psikolojik, ruhsal ve hem de cinsellik ve güdüselliği
içermektedir.
Elbette cins sorunu sadece Kürdistan'ın değil, emperyalist kapitalist
dünyanın sorunudur. Gelişen çağdışı kararlar karşısında sessiz
kalınamaz. Bu sessizliğin sorgulanması aciliyet arz etmektedir.
Yasa yapıcılar erkek, yasaya el kaldıran ve onay verenler yine
erkeklerdir. Bu yasa namus kavramında olduğu gibi erkek lehine feodal
değer yargılarının daha da kalıcı kılınarak kurumlaşması için
yapılmaktadır. Bu durum yeni yakmalara, katletmelere, namus
cinayetlerine ve şiddettin giderek kurumlaşması ve kalıcılaşmasına
hizmet edecektir. Bu tepkisizlik ve tavırsızlık yeni ölümlere davetiye
çıkaracaktır. Buna seyirci kalamayız, doğru tavır bu dönemlerde önem
kazanmakta ve öne çıkmaktadır.
Demokratik ve özgür bir Kürt toplumunun kurulması, kadın sorununda,
demokratik ve eşit yaklaşımla bağlı olduğu unutulmadan  hareket
edilmeli ve kaıdnların katledilmesine ve cinsel obje olarak
kullanılmasına geçit verilmemelidir.

 
İlgili Bağlantılar
Haber Puanlama
Seçenekler
Эlgili Konular

Özgür Kadın

Üzgünüm, bu yazı için yorumlar aktif değil.
 
PHP-Nuke
Sayfa Ьretimi: 0.07 Saniye