 |
|
YENİ SAYI. MART.68. 2009

AÇLIK YOKSULLUK VE İŞŞSİZLİĞE KARŞI SESİMİZİ ÖRGÜTLÜ HALE GETİRELİM Krizin yıkıcı etkisi işçi ve emekçi yığınları derinden vurmaya devam ediyor. İstanbul da, Antep’te, Adana’da, Balıkesir’de, İzmir’in işçi bölgelerinde, ülkenin diğer alanlarında işsizliğe itilerek açlıkla, yoksullukla yüz yüze getirilen işçilerin tepkileir ekranlara yansıyor. İşçiler (işsizler) ekmek başta olmak üzere gıda maddelerini ve çocuklarının okul gereçlerini alamadıklarını, doktora gidemediklerini, su faturalarını ve kiralarını ödeyemediklerini, elektriklerinin kesildiğini anlatıyorlar. Öfke ve “çaresizlik” karışımı bir ruh hali içindeler. İşten atılanlara 1 milyon kişi daha eklendi. Eskileriyle birlikte milyonlarca işsiz ne yapacağının arayışı içinde. Hala çalışmakta olanların işlerini kaybetme tehlikesi giderek artıyor. Kriz patladığında, uluslararası sermayenin çeşitli temsilcileri 200 milyon işsize 20 milyonun ekleneceğini belirterek, “özellikle az gelişmiş ülkelerde açlık ayaklanmaları tehlikesinin bulunduğu”na dikkat çekmişlerdi. Bu yönlü açıklamalar daha da yoğunluk kazanmış durumda. 2009’da işsiz kalacakların 50 milyonu bulabileceği belirtiliyor. Sermaye kurumlarının sözcüleri önümüzdeki aylarda krizin etkilerinin daha açık olarak görüleceğini, “sosyal patlama tehlikesinin büyüdüğünü” belirterek daha şimdiden sermaye devletinden “güvenlik önlemlerinin arttırılmasını” istiyorlar. Tekelci burjuvazi, emekçilere karşı barikatlarını sağlamlaştırma derdinde! Yaşayabilmenin en zorunlu gereçlerine sahip olma yönündeki emekçi talepleri “terör”le eş görülüyor ve “açlık ayaklanmaları”na karşı askeri-polisiye önlemler geliştiriliyor. ABD yönetimi “istikrarsızlığın yol açacağı iktidar boşlukları”na meydan vermemek üzere eski Sovyet ülkelerinde, Doğu Avrupa, Afrika ve Latin ülkelerinde “olası sosyal patlamalara karşı gerekli önlemleri almak” üzere “müdahale etme gereği”nden söz ediyor. AB’nin “kriz masaları”nda gündemin ilk maddesi sosyal patlamalara karşı “önlemler!”. Yani korku duvarları büyüyor burjuvazi için. Elbette hala hazırda ortada, semtleri, sokakları, alanları ve işyerlerini kapsayan işçi-işsiz, yoksul emekçi ayaklanmaları henüz yok. İşsizler ve yoksul-aç kesimler öfkelerini çeşitli biçimlerde dışa vurmakla birlikte kitle hareketi sosyal patlama düzeyinde değil. İşçilerin önemli bir kesimi krizin yüklerinin aktarılmasına da bir biçimde katlanarak işlerini koruyacaklarını düşünüyorlar. İş olanaklarını kaybetmemek, ücretlerinin düşmemesi, ücretsiz izin uygulamaları gibi hilelerle gizli işsizliğe itilmemek başlıca talepleri. Bu anlaşılır bir durum. Ancak saldırılara boyun eğilerek işin korunamayacağı da çok açık. Tek yol, işten atılmış ve yoksul-aç öteki tüm kesimlerle birlikte mücadeleden geçiyor. Bu, bugün çok daha açık ! İşsizler ise hem kitlesel olarak artıyorlar hem de işsizliğin sonuçlarını daha ağır biçimde yaşıyorlar. İşe geri dönmeyi, işten atılmanın yasaklanmasını, tüm ihtiyacı olanlara insani gereksinmelerini karşılamaya yetecek işsizlik parası ödenmesini istiyorlar.
İşsizlerin, işçilerin ve tüm öteki yoksul kesimlerin bu talepleri sermaye ve temsilcilerinin “umurunda” değil! Merkezi ve yerel bütçe kaynaklarını halkın ihtiyaçları doğrultusunda kullanma yerine, baskı eşliğinde yükü emekçilere yıkma çabasındalar. Bu politika, milyonlarca işsiz ve yoksulun açlık tehdidiyle yüz yüze gelmesi “olasılığı”nı daha da artırıyor. İşin korunması, temel gıda maddeleriyle elektrik, su ve ısınma maddelerinin sağlanması, sağlık ve eğitim kurumlarından yararlanabilme, ancak bunlar için örgütlü mücadelenin yükseltilmesiyle mümkün. Her bir alan ve bölgede, her işletme ve semtteki emekçilerin oraya özgü istemleri de dahil bu somut talepler etrafında hareketin birleştirilmesi olmaksızın ilerlemek olanaklı değil. İşçi ve emekçilerin hak arayışı ve kurtuluş mücadelesine bağlanan devrimci, demokrat ve ilerici güçlerin birleşik örgütlü mücadeleyi geliştirme çabalarını artırmaları bugün daha bir aciliyet taşıyor. O halde, yoksuluk, sefalet ve işşsizliği darbelemek için tepkileri örgütlü hale getirerek, burjuva kapitalist sisteme karşı mücadeleyi her alanda geliştirip yaymalıyız.
|
|
| |
Ortalama Puan: 0 Toplam Oy: 0
|
|
|
Эlgili Konular
 |
Üzgünüm, bu yazı için yorumlar aktif değil. |
|