Yerel Seçimler ve Burjuva Düzen Partilerinin Çözümsüzlüğü

Yerel seçimler 29 Mart'ta yapılacak. Ve seçim tarihi yaklaştıkça, değişik sınıf ve katmanların politik temsilcilerinin hareketliliği de artıyor. Öncelikle faşizm ve sermaye cephesindeki hareketlilik, da yoğun. Belli başlı burjuva düzen partileri, yerel seçim stratejisini çoktan açıkladılar. Seçim çalışmalarını da bu doğrultuda yönlendirmektedirler. Yerel seçimler, AKP bakımından oldukça önem taşımaktadır. Çünkü AKP, yerel seçimlerden ciddi oy kaybıyla çıkarsa, CHP, MHP tarafında erken seçim tartışmaları gündemleştirilecek ve Anayasa mahkemesinin AKP’yi “ şeriatçılığın odağı olduğu” kararının öne çıkartılarak, AKP köşeye sıkıştırılacaktır. Bu durum burjuva klikler ve düzen partileri arasındaki çelişkileri daha da derinleştirecektir Bu da AKP’yi etkileyecek ve geriye gidişi hızlandıracaktır AKP’nin yerel seçimlerde genel seçim oy oranını tutturamaması durumunda AKP’nin meşruiyetini tartışmasını gündeme getirecek. İkinci olarak, Ergenekon hesaplaşmasın da AKP’nin elindeki demagoji alınacak; üçüncüsü AKP’nin daha rahatça hareket etmesini zorlaştıracaktır. Bu da karşı-devrim cephesinin iç çelişki ve açmazlarını daha da derinleştirecektir. Politik istikrarsızlık öğelerini yoğunlaşacaktır. Fakat eğer AKP, yerel seçimden %47'lik oyunu koruyarak ya da artırarak çıkarsa, o zaman iş bazı bakımlardan değişir. Bu durumda, AKP’nin üzerinde politik olarak kapatıldığı ve meşru olmadığı tartışmalarını sona erdirerek, halktan destek aldım diyerek rakiplerini geriye itecek. İkincisi yerel seçimlerde oyunu koruyarak çıkması AKP’nin istemi daha fazla İslamcılaştırma da elini güçlendirerek devlet içinde gücünü daha da pekiştirmiş olacak ve pervasız uygulamalarına devam edecektir. Bu bağlamda, bir hükümet ve erken seçim tartışmasının önü de alınmış olacaktır. Ama, bu tartışmaların sonlanacağı anlamına gelmeyecek. Ama bir dönem daha AKP’nin tek başına hareket etmesine olanak sağlamış olacaktır. Haliyle AKP, bu bilinç içersinde, yerel seçimlerden başarıyla çıkmaya, hiç olmazsa %47'lik oranı koruyarak çıkmaya göre politikasını şekillendirmektedir. Bu amacına, ulaşmak için her türlü kirli yöntemi kullanmaktan geri kalmıyor. Denetimindeki medyayı parti borazanı gibi kullanıyor. Yoksullaştırdığı emekçi yığınları yedeklemek için kömürden buzdolabını birçok yardım örgütleyerek devlet olanaklarını ve elindeki büyük mali olanakları seçim yatırımı olarak kullanıyor. Hükümet partisi olma ve elindeki politik avantajı sınır tanımadan kullanmakta sakınca görmüyor. Fakir Fukara Fonu ve diğer fonlar, belediye olanakları, bu amaç için seferber edilmiş. "İcraatı Erdoğan ", " Padişah Erdoğan", "Davos Fatihi Lider" demagojisi yoğunlaştırılıyor. AKP, ABD’nin uşaklığı, faşizm ve sermayenin emir erliğini üstlenmesine karşın, yoğun, yaygın, etkin ve sistemli “demokrasi” demagojisi yapmakta. Yerel seçim ve meşruiyeti gündemde olduğundan bu faşist demagojiye daha bir aktifçe başvurulacaktır. "Geçmişe dönmeme", "istikrar", "alternatifsiz ", "alternatifimiz Biziz" vb. propagandası da olabildiğince yoğunlaştırılıp, geliştiriliyor. AKP, Baykal’ın başarısızlığını koz olarak kullanarak da CHP'yi zayıflatma, güçlenmesini engelleme taktiğini izlemektedir. Kısacası AKP dinci gerici şovenist demagojiyi yoğunlaştırarak, devletin olanaklarını dizginsiz kullanarak, bu önemli dönemeci atlatmaya, %47'lik oranı tutturmaya çalışacaktır. Böyle de olsa, AKP, yerel seçimlerde %47'yi zor tutturacağa benziyor. Çünkü AKP'nin yıpranması sürüyor. Rüşvet, iltimas ve rant olaylarının ortaya saçılması, ekonomik krizin derinleşmesi, sefaletin, işsizliğin ve pahallığın artması ve Kürtçe açılımın boş çıkması en önemli rolü onuyor. AKP'nin gerçek oy oranı %47'yi tutturamayacağı görülüyor. Ama şunu da unutmamak gerekir ki, yerel seçimler, genel seçimlerden farklılıklar taşımaktadır. Yerel seçimler kitlelerin yerel sorunlarının çözümüne ilişkin pragmatizmini kaçınılmaz olarak etkiler. Belli durumlarda seçilecek adaylar, parti çıkarlarından daha da ağır basabilir. Ayrıca AKP'nin " biz hükümetiz, belediyelerin başarılı olabilmeleri için bizimle uyumlu olması gerekir" yollu demagojik propagandaları da etkili olabilir. Bu etkenler sonucu etkileyebilir. Özellikle CHP ve MHP ise, yerel seçimleri, AKP'ye karşı bir güven oylamasına dönüştürme, genel seçimleri erkene aldırma taktiğini izliyorlar, izleyecekler. Burjuva ana muhalefet partisi olarak CHP, yerel seçimlerden birinci parti olarak çıkma, ya da en azında oyunu önemli ölçüde artırarak erken genel seçim tartışmalarını gündeme taşımayı hedefliyor. Bu bağlam da, CHP, AKP karşı kampanyayı yoğunlaştırarak, yaygınlaştırıyor. Bunu yaparken, bir yandan faşizm ve holdinglere, generallere, emperyalist tekellere güven verme, öte yandan da kitlelerin tabandan bağımsız devrimci girişkenliğinin gelişmesini engelleme çizgisini derinleştirerek, dini açılımlarla oy avcılığı için her yolu mubah görüyor. Liberal gerici çizgisini, faşizm ve şeriatçılıkla daha çok uzlaşma ve kolu-kanadı kesilmiş bir burjuva demokrasisi seçeneğini kurtuluş diye kitlelere sunacaktır. Ülkemizde faşist diktatörlüğün iş başında olduğunu gizleyecektir, vb. MHP ise, AKP'nin yıpranmasını kendi lehine kullanacaktır. AKP giden seçmenini MHP'ye çekmeye çalışacaktır. Bahçeli, AKP’yi Türk şovenizmini körükleyerek ve yolsuzlukları öne çıkartarak darbelemek istiyor. Geçmiş, seçimlerde olduğu gibi, bu seçimlerde de politik arena, AKP ile MHP’nin egemen sınıflarının ana partisi olma kavgasına tanık olacaktır. AKP'nin yıpranması, MHP'nin güçlenmesine de hizmet edecektir. Yukarıda değindiğimiz partilerden AKP ve MHP sermayenin partileridir. Ve AKP, hala bu emperyalizm ve sermayenin desteğini çekmediği ana parti konumundadır. Emperyalist sermayenin ve yerli holdinglerin büyük bir çoğunluğunun desteği, hala AKP'nin arkasında. CHP ise orta burjuvazinin başlıca partisi durumunda. Ve CHP yıpranan AKP’nin yerine göz dikiyor . CHP faşizm koltuk değneği olmaya çalışıyor. Yerel seçimler adeta burjuva düzen partilerinin sınandığı güven oylaması olarak algılanması yerel seçim sürecinin oldukça hareketli geçtiğini. Ve haliyle bu durum yerel seçimleri bir genel seçim havasında geçiyor. Bu hareketliliğin bileşenlerinden birisini, genel olarak karşı-devrimin, özel olarak da egemen sınıfların iç dalaşmasının keskinleşmesi olgusu oluşturacaktır. Deniz Feneri, Belediyelerdeki yolsuzluk, rüşvet ve rantlar vb. olayı, seçim hesapları nedeniyle de yuvarlandıkça büyüyen bir kar topuna benzer kar topları da görülecektir. Burjuvazinin her kesimi, tüm burjuva partileri şu veya bu ölçüde kirli işlerin içinde. ( Ve AKP bu noktada da elbette şampiyon.) Bundan dolayıdır ki, hepsinin bir birleri hakkında kirli dosyaları mevcut seçim hesapları, bu kirli dosyaların bir kısmının su yüzüne çıkmasına, böylece kirli çamaşırların ortaya dökülmesine hizmet edecektir. Bundan, düzenin ve kurumlarının teşhiri; devrimci propaganda ve ajitasyon bakımından yararlanılmalıdır. Ki, seçim dönemlerinin yararlarından biri de budur. Seçim tarihi yaklaştıkça karşı-devrimci kampın iç, çelişkileri keskinleşiyor, bölünmüşlüğü derinleşiyor, kirli çamaşırlar artan oran da ortaya çıkıyor. Böylece faşizm ve sermaye egemen sınıfların, proleter yığınların eğilimi bakımından değerli bir rol oynayacaktır. Seçim süreci, her zamankinden daha yoğun demokrasi demagojisine sahne olacaktır. Tüm burjuva partileri, ne yaman demokrasi savunucusu olduklarını haykırıyorlar, haykıracaklar. Burjuva partiler bu iki yüzlü kampanyayla proletarya ve emekçi kitleleri olabildiğince aldatmaya çalışacaktır. Kurulu zorba düzenin dev propaganda aygıtı bu doğrultuda harekete geçirilecektir. Faşizmin varlığı gizlemektir. Faşist programlar, partiler seçenek diye sunulacaktır. Burjuva faşizmi kadar, burjuva demokrasisi de kurtuluş diye yutturulmaya çalışılacaktır. Parlamentarist, legalist duygu ve düşüncelerin kökleşmesi için yöntemlice uğraşılacaktır. Legalizm ve reformizm de bu noktada rolünü oynayacaktır. Bu bakımdan, burjuva faşizmine, burjuva demokrasisine, burjuva ideolojisine karşı etkin bir kampanyanın örgütlenmesi gerekiyor.
Unutulmamalı ki, seçimler dönemleri burjuvazinin kitlerle yönelik ideolojik saldırı ve baskılarının arttığı dönemlerdir. Burjuvazinin bu örgütlü, merkezi, çok yönlü ve yöntemli saldırarak çok daha örgütlü, aktif, militan birleşik ve yaygın bir devrimci kampanya halinde yanıtlanabilir, püskürtülebilir, işçi ve emekçi yığınları aydınlatılabilir. Seçim süreci, istisnasız, tüm burjuva partilerin sömürü ve zorbalık üstüne kurulu çürümüş, düzeni akladıkları, tüm toplumsal kötülüklerin kaynağı düzende değil, izlenen yanlış politikalar da olduğu demagojisine bir kez daha tanık olacağız. Bur da amaç, işçi sınıfı, emekçi yığınları ve Kürt Ulusu'nu aldatmaktır. Oysa gerçek şudur ki, ekonomik kriz, faşist terör, toplumsal yozlaşma ve çöküş, cehalet gibi sınırsız toplumsal kötülüklerin kaynağında kapitalizm ve yarı-sömürge, geri-kapitalist düzen yatmaktadır. Kesin çözüm şu veya bu sermaye partisinin iktidarında değil, devrim ve sosyalizmin, kavgasının zaferindedir. Dahası, burjuvazinin ve partilerinin bu taktiği, klasik bu taktikler ve dünyanın neresinde olursa olsun burjuvazinin taktiğidir. Bu taktik, bütünü kurtarmak için parçayı feda etme taktiğidir. Bu bağlamda faşizm ve sermayenin bu taktiğini açık, bir şekil de teşhir edilmelidir. Vurgulamak gerekir ki, bu taktik, burjuvazinin etkili bir taktiğidir. Bunu, kitlelerin burjuva partilere verdiği destekte değişik burjuva kliklerin peşinden sürüklenmesinden görebiliriz. Bu bakımdan kitlelerin eğitilmesi aydınlatılması etkili ve sürekli olmalıdır. Kitlelerin kendi politik deneyimleri vardır. Burjuva düzenin ve partilerinin bir şey vermediğini, vermeyeceğini yaşayarak anlıyorlar. Bu nokta, siyasi gerçekler açıklama çalışmasın da her bakımdan iyi değerlendirilmeli ve seçimlerde “ burjuva düzen partilerine oy yok, oylarımız devrimci, sosyalist adaylara” şiarını yükseltmeliyiz.
|
|
| |
Ortalama Puan: 0 Toplam Oy: 0
|
|
|